Baykal: Yolsuzluk yasası yolsuzluğa açık

Güncelleme Tarihi:

Baykal: Yolsuzluk yasası yolsuzluğa açık
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2004 00:00

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Yolsuzlukla Mücadele Yasa Tasarısı'nın, yolsuzluğu teşvik ettiğini, yolsuzluğa kapı açtığını savunarak, “Tasarı ile 'Yapabilirsen çal götür, yakalanırsan ver kurtul' deniliyor” dedi.Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Yolsuzlukla Mücadele Yasa Tasarısı'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    CHP Genel Başkanı Baykal, bu tasarının Türkiye'nin hukuk sistemini temelinden sarsabilecek, hukuk düzenini büyük bir sıkıntı içine sokabilecek nitelikte olduğunu kaydetti. Tasarının yürürlüğe girmesi durumunda Roma hukukundan İslam hukukuna kadar tüm hukuk sistemlerinin temel kavramlarının işlemez hale geleceğini ifade eden Baykal, şunları söyledi:    “Bu yasanın aslı şudur: Buna göre rüşvet, zimmet, ihaleye fesat karıştırma, irtikap, delilleri ortadan kaldırmak, nüfuz kullanmak, evrakta sahtekarlık, sahte evrak tanzim etme, kamu ihalelerine hile karıştırma, ağır nitelikli dolandırıcılık, insan ticareti suçları işleyenler yakalanırlarsa çıkıp 'ne olmuş yani, kaç paralık yolsuzluk yaptığımı düşünüyorsunuz, paran kadar sözün geçer, bunu üç yıl içinde ödeyeceğim' derse işlediği suç, suç olmaktan çıkacak. Cebinde paran varsa işlediğin suç olmaktan çıkacak. Hatta aldığın parayı iadeyi lütfen kabul edersen o suç olmaktan çıkar', denilmektedir.     Bir eylemi suç haline getiren, onun yol açtığı maddi zarardan mı ibarettir, yoksa ahlaki, hukuki, etik, moral, insani bir yanlışlığın yapılmış olmasından mı ibarettir? 'Suçu oluşturan sadece miktarından ibarettir' demek kadar hukuk bilincinden yoksun olmak mümkün değildir. Hiçbir hukuk sisteminin böyle bir anlayışı kabul etmesi düşünülemez.”    “İKTİDARIN GÖZÜ DÖNDÜ”    Tasarı ile “Yapabilirsen çal götür, yakalanırsan ver kurtul” denildiğini ifade eden Baykal, hatta vermenin değil, vermeyi taahhüt etmenin bile yeterli olacağını söyledi.     Baykal, “İktidarın gözünün döndüğünü” savunduğu konuşmasında, bunun sonucunda hukuku çiğnemeyi kendilerine hak gördüklerini kaydetti. Tasarının “hukuku paraya bağladığını, suçu parayla satın almayı” öngördüğünü bildiren Baykal, buna hiçbir şekilde kılıf uydurmanın mümkün olmadığını söyledi.     “KİM YARARLANACAK?”    Tasarının öncelikle akla “bundan kim yararlanacak?” sorusunu getirdiğini bildiren Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:    “Yararlanacak olanlar bellidir, iki bakan, dört AKP milletvekili ve pekçok siyasi 'bu kanun çıksın, biz de kurtulalım' anlayışı içindeler. Böyle şey olur mu, Maliye Bakanı kendini affettirecek kanun getiriyor, bir Adalet Bakanı bakan arkadaşlarını affettirecek kanun getiriyor. Bunun olduğu ülkede hak, hukuk olur mu? İnsanlar kendilerini güvencede hisseder mi? 'İktidarım, gücümü istediğim şekilde kullanırım, kendi sorunumu çözmek için kullanırım' Böyle şey olur mu? Artık ölçüyü taşırmaya başladılar. Bunların hakkından halkın geleceğine inanıyorum.”    Hükümetin, “alay eder” gibi düzenlemenin adına “Yolsuzlukla Mücadele Yasa Tasarısı” dediğini ifade eden Baykal, “sevsinler senin o yolsuzlukla mücadele yasa tasarını... Bu yolsuzluğu teşvik yasası, yolsuzluğa kapı açma yasası. 'damardan girdik' diyorlardı. Girdiler kirli kanın içine, onların arasına karıştılar gittiler” dedi.    Baykal, konuyu yakından izleyeceklerini, bütün ülkenin dikkatini bu tasarıya çekmeye çalışacaklarını söyledi.KAPATILAN ADLİYELER Baykal, grup toplantısında kendisini dinleyen, adliyeleri için kapatılma kararı alınan bazı ilçe merkezlerinin belediye başkanları ve sivil toplum örgütü temsilcilerine, “sizin bu sorununuzu Türkiye'ye anlatmak, CHP Genel Başkanı olarak benim görevim, hoşgeldiniz”  dedi.    İktidarın yerel seçimler öncesinde bazı belediyeleri belediye olmaktan çıkarmak için girişimde bulunduğunu, ancak CHP'nin ortaya koyduğu mücadele sonucu bu girişimden vazgeçildiğini ifade eden Baykal, “haksız ve yanlış bir girişimi önledik. Bu girişim sayın Cumhurbaşkanı'nın da katkılarıyla püskürtüldü” diye konuştu.    “BUNUN ÇİLESİNİ VATANDAŞ ÇEKECEK”    Türkiye'de halkın en temel sorunlarından birinin devletle yaşadığı hukuki itilaflar olduğunu, Türkiye nüfusunun ezici çoğunluğunun kendi devletiyle davalı olduğunu kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:    “Devletin bu sorunları çözmek için yeni adımlar atması gerekirken, bu yanlışları çözmesi gerekirken 140'tan fazla ilçede adliye teşkilatını kapatıyor. Bunu haklı kılabilecek ne olabilir? Bunun çilesini vatandaşa niye hak biliyorsunuz.     Bu yolla neyin tasarrufunu yapıyorsunuz. Hakim azaltarak, adliye kapatarak mı tasarruf yapacaksınız?. Tasarruf yapacaksanız batırılan bankalardaki milletin parasını kurtarın. Milletin hortumlanan 40 milyar dolarını görmeyeceksin, ilçelerdeki adliye teşkilatını kapatarak Türkiye'yi kurtaracaksın... Ona zaten kredi vermiyorsun, ürününe hakettiği fiyatı vermiyorsun ve sonra da ondan bu kamu hizmetini esirgiyorsun. Bu devlet anlayışını kesinlikle kabul etmiyorum. Türkiye'yi geri götürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.”    KEM SÖZ    CHP Genel Başkanı Baykal, bu konuda üzücü bir başka gelişmenin ise dertlerini anlatmak için TBMM'ye gelen belediye başkanlarına Başbakan Erdoğan'ın yaklaşımı olduğunu ifade ederek, “Başbakan bu insanlara provakatör demiştir. Kem söz sahibine aittir. Halkın oyuyla seçilmiş bu insanlara, bakan da olsa, başbakan da olsa kimsenin provakatör demeye hakkı yoktur” diye konuştu.    Yapılan bu yanlışın bir yerlerden mutlaka geri döneceğini ve CHP'nin bu konudaki mücadeleye sonuna kadar katkı vereceğini belirten Baykal, kapatılan adliyeler hangi ölçülere göre belirlendiğinin de yanıtlanması gereken bir soru olduğunu söyledi.     Baykal'ın bu sözleri üzerine Yozgat Aydıncık Belediye Başkanı Ahmet Demirel, “Rize'de bir tane adliye kapatılmamıştır, çünkü müsteşar Rizeli”diye bağırdı. Baykal bu sözler üzerine şöye konuştu:    "BAŞBAKAN'A TAVSİYEM"“Biz bu konuda üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Devlet olarak adalet gerekir. Adalet mülkün temelidir, devlet düzeninin temelidir. Siz niye varsınız orada? Ne işe yararsınız? Geçmişte bir milli eğitim bakanı 'şu okulları kapatırsak eğitimin sorunları çözeriz' demişti. Şimdi siz de 'şu adliyeleri kapatalım sorunu çözeriz' mantığıyla iş yapmaya kalkıyorsunuz. Ancak şunu bilin ki günün birinde siz dükkanı kapatmak zorunda kalacaksınız. Bu gidiş o gidiştir. Başbakan'a tavsiyem; seçilmiş belediye başkanlarına saygı göstermesi ve onların sözlerine kulak vermesidir. Burası hacet kapısıdır, doğru yere geldiniz ve derdinizi anlattınız. Bilin ki arkanızda CHP var.”"TERÖR YENİDEN CANLANDIRILMAK İSTENİYOR”Baykal,  son dönemde ortaya çıkan terör olaylarına değinerek, “Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'de terör kıpırdanmaya, tekrar bir hareketlenme içine girmeye başlamıştır” dedi. Terör olaylarının zamanlamasının çok önemli olduğuna dikkati çeken Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:    “Türkiye AB ile ilişkilerinin kritik bir aşamasındadır. Yıl sonunda üyelik müzakerelerinin başlaması için AB'den tarih almayı umut ediyoruz. Türkiye'nin böyle kritik bir uluslararası dönemi yaşadığı sırada köşeye sıkıştırılmasında, şiddetin ve terörün tekrar kendini göstermesinde, demek oluyor ki bazı çevreler yarar görmektedir. Böyle kritik bir takvim yaşanırken, terör tekrar canlandırılmak istenmektedir.”    Türkiye'nin geride kalan bir dönemde ağır ve şiddetli bir terör tehdidine maruz kaldığını, 15 yılı aşkın bir süre terörle mücadele edildiğini, aynı dönemde 30 bin kayıp verildiğini anlatan Baykal, ”Türkiye 15 yıl terör tehdidi karşısında direnç göstermiştir. Bu sürenin sonunda silahlı eylemlerle, şiddet ve terörle amacına ulaşmak isteyenler, amaçlarına ulaşamayacaklarını görmüşlerdir” diye konuştu.     Deniz Baykal, Türkiye'nin terörü etkisiz kılma başarısı sergilediğini kaydederek “Türkiye 15 yıl boyunca 30 bin evladını vererek terör tehdidi karşısında direnebildiyse, bu yolu bir daha hiç kimsenin aklından geçirmemesinde yarar vardır” dedi. Baykal, Türkiye'nin, ulusal bütünlüğünü koruma iradesini yüksek bir bedel ödeyerek dahi olsa sürdürme kararlılığı içinde olduğunu ve bunun herkes tarafından iyi anlaşılması gerektiğini söyledi.    “TÜRKİYE ORTADOĞU'DA SEYİRCİ”    Konuşmasında Irak'taki gelişmelere de dikkati çeken Baykal,  ABD'nin Irak'a askeri müdahalesinin bölgeyi derinden sarstığını ve bu sarsıntıların artarak devam ettiğini belirtti.    Türkiye'nin Ortadoğu'daki gelişmelere yön veremediğini ve ”seyirci ülke” konumuna sürüklendiğini savunan Baykal, şöyle devam etti:     “Ortadoğu'da Türkiye'nin politikasının ne olduğu dahi her dakika değişen bir anlayışla değerlendirilmektedir. Ne oldu kırmızı çizgilere, yeni kırmızı çizgileriniz ne, söylesenize? Ne oldu Kuzey Irak'taki 6 bin PKK'lıya? Onları bir an önce etkisizleştireceklerdi. Bu konuda verilmiş sözler vardı. Kimse kılını bile kıpırdatmadı. Şimdi orada dokunulmayan PKK'lılar Türkiye'de yaşanan terör olaylarının arkasındaki güç olarak kendini göstermeye başladı ve biz seyrediyoruz.”    Baykal, “Türkiye'nin tarihin hiçbir döneminde bu kadar itilip kakılmadığını, en meşru talepleri dahi göz ardı edilen bir ülke konumunda olmadığını” söyledi. Acı bir tablo içinde bulunulduğunu, iplerin tamamen iktidarın elinden çıktığını kaydeden Baykal, Türkiye'nin kendi ulusal çıkarlarını gözeten bir dış politika  izleme şansını büyük ölçüde kaybetmeye başladığını belirtti.    TMSF'YE ELEŞTİRİ    Konuşmasının sonunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) yönelik eleştirilerde de bulunan Baykal, iktidarın ekonomik çöküntünün sonucunda pek çok bankaya ve medya kuruluşuna TMSF aracılığıyla yön vermeye, kendi özel çıkarları ve yararları için çok tehlikeli bir biçimde kullanmaya başladığını öne sürdü.    Baykal, demokratik bir toplumda kabul edilemez bir manzarayla karşı karşıya bulunulduğunu savunarak, TMSF'nin kendi görevini başarıyla yapacağına, iktidara hizmet edecek kadro değişikliklerinin peşine düştüğünü iddia etti. Baykal, TMSF aracılığıyla bankalarda, gazetelerde çalışan insanların işine son verildiğine dikkati çekti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!