Güncelleme Tarihi:
Bu durumda ikinci tur oylamaya geçilmesinin uygun olmayacağını savunan Baykal, “Bu konudaki siyasi partiler arasındaki görüş ayrılığı Anayasa Mahkemesi’ne yansıtılacaktır. Anayasa Mahkemesi bu konuda düşüncelerini ortaya koyacaktır. O düşünce doğrultusunda bundan sonraki gelişmelere şekillenecektir. Şimdi biz Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekliyoruz” diye konuştu.
Baykal, TBMM'den ayrılırken, gazetecilerin soruları üzerine cumhurbaşkanı seçiminin 1. tur oylama sonucuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Artık yeni bir sürecin başladığını ifade eden Baykal, 1. turda Anayasada öngörülen katılımın sağlanamadığını anımsattı. Anayasada öngörülen üçte iki çoğunluk bulunmadığı için 1. turun tamamlanamadığını kaydeden Deniz Baykal, bu durumda 2. tura geçmenin Anayasanın anlayışına uygun olmadığını söyledi. Baykal, Anayasa Mahkemesinin bu yorumu uygun bulması halinde cumhurbaşkanı seçiminin, mevcut Meclis tarafından gerçekleştirilemeyeceğini ancak seçimlerden sonra yeni bir cumhurbaşkanın seçileceğini kaydetti.
“BAŞVURUMUZU DESTEKLEYİCİ KARAR ALIRSA...”
Bu durumun, 2006'tan bu yana yaptıkları değerlendirmelerin haklılığını ortaya koyduğunu savunan Baykal, başından beri cumhurbaşkanı seçiminin yeni bir meclis tarafından yapılması gerektiğini ifade ettiklerini anımsattı. Deniz Baykal, şimdi diğer siyasi partilerin de bu görüşe destek verdiğini, kamuoyunda da böyle bir tercih ortaya konulduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Anayasa Mahkemesi eğer başvurumuzu destekleyici bir karar alırsa, hukukun gereği de önce yeni bir seçimin yapılması doğrultusunda ortaya çıkacaktır. Keşke, çok daha önceden bir gerginlik yaşanmadan Meclisin kendi planlamasıyla, hep birlikte kararlaştırarak önce seçim yapabilseydik, sonra bir cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştirseydik. Muhtemelen şimdi Anayasa Mahkemesi beklenen kararı alırsa Meclis oraya doğru sürüklenmiş olacaktır.”
“AKP'İN İÇ İŞİ”
CHP lideri Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP'nin, 367 milletvekilinin katılımı konusundaki uyarılarını, yol gösterici tavrını dikkate almadığını, tam tersi “çatışmacı, suçlayıcı” bir üslup sergilediğini ve CHP'ye hakaret ettiğini öne sürdü. Erdoğan'ın, cumhurbaşkanı seçimini “AK Parti'nin iç işi” gibi algıladığını ileri süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi bunun uygun bir yaklaşım olmadığı ortaya çıkmıştır. Umut ediyorum, Anayasa Mahkemesi doğru bir karar alır, o karardan sonra hep birlikte önce bir seçim yaparız, sonra o seçime dayalı olarak yeni bir cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştiririz.”
BAZI CHP'LİLERİN SALONDA BULUNMASI
Deniz Baykal, bir gazetecinin, “Genel Kurulda bulunan CHP milletvekillerinin tutanağa geçirilmesiyle, salonda 368 milletvekilinin bulunduğu iddia edildi” hatırlatması üzerine, şunları söyledi:
“Oradan, AKP'ye bir teselli sağlama imkanı yoktur. Durum çok açık, nettir. Orada, hiçbir CHP'li milletvekili toplantının bir parçası olarak bulunmamıştır. Adı geçen milletvekilleri aynı anda salonda bulunmamıştır. Bir kısmı tamamen Genel Kurul salonu dışından, arkadaşlarına işaret ederken, salonun içindeymiş gibi mütalaa edilmiştir. Bütün bunlar çırpınışlardır, hiçbir anlamı yoktur.”
Baykal, “Bir zafer duygusu içinde misiniz?” sorusuna “Bu konular, bizim kişisel mutluluk, zafer duygusuna sahip olmamıza sebep olacak konular değil. Hepimiz Türkiye'nin parçasıyız, Türkiye iyi yönetilsin istiyoruz. Türkiye iyi yönetilmemiştir. Bu süreç, çok kötü yönetilmiştir” karşılığını verdi.
“367 HAVUZUNUN İÇİNDE ÇIRPINIYOR”
Başbakan Erdoğan'ın, “bir cumhurbaşkanı seçimi süreci” kurguladığını savunan Baykal, kendisinin aday olamayacağı ortaya çıkınca daha uygun olduğunu düşündüğü bir ismi çıkarmak istediğini ancak bunun da gerçekleşmediğini belirtti. Baykal, “Partisinin kendisine dayattığı adayı ise seçtirememiştir. Önce '367 önemli değildir' demiştir, şimdi 367 havuzunun içinde çırpınıyor. Parlamentoda neredeyse üçte iki çoğunluğa sahip bir siyasi parti, bugün cumhurbaşkanı seçimini yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Seçim sadece AKP yönetiminin yanlışları nedeniyle bu noktaya gelmiştir” diye konuştu.
“İTİCİ, HIRÇIN ÜSLUP”
Kendisinin daha önce “AKP'li bir ismin cumhurbaşkanı seçilmesinin prensip olarak imkansız saymadığını” ifade ettiğini hatırlatan Baykal, iyiniyetli, uzlaşmaya açık bir tavır sergilediklerini ancak Başbakanın “itici, dışlayıcı, hırçın” üslubunu sürdürdüğünü öne sürdü. Erdoğan'ın, sadece CHP'yi değil, ANAVATAN ve DYP'yi de karşısına aldığını ifade eden Baykal, “Keşke bu noktada olmasaydı. İsterdim, dilerdim ki Türkiye'nin Anayasasına uygun bir cumhurbaşkanı adayını 1. turda seçmeyi başarabilseydik. Bundan mutluluk duyardım, buna katkım olduğu için de zafer duygusunu o zaman yaşardım” dedi. “Cumhurbaşkanı seçimi sadece Başbakan'ın inadı, ısrarı yüzünden bu noktaya geldi” diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başbakan, kendi adaylığını Türkiye'ye kabul ettirmeye yönelik bir cumhurbaşkanlığı seçimi kurguladı. Bunun için 367 gerçeğine gözünü yumdu. Bunların sonucunda bugünkü üzüntü verici tablo ortaya çıktı. Türkiye bunu başarabilirdi, başarmalıydı. Ama demokrasi bir süreçtir, işleyecektir. AKP'nin milletin kendisine verdiği emaneti yönetemediği ortaya çıkmıştır. Türkiye'yi toparlamayamadığı, tam tersine gerginliklere, kamplaşmaya yol açtığı görülmüştür. Türkiye, önümüzdeki dönemde seçimini yapacak, inşallah Anayasa Mahkemesi bu doğrultuda karar verirse, yeni bir parlamento oluşacak. O parlamento içinden uzlaşmayla, mutlaka uzlaşmayla bir cumhurbaşkanı seçeceğiz."