(a.a.)
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2008 21:35
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başörtüsüne ilişkin anayasa değişikliğiyle ilgili olarak, “Toplumda ayrışma, farklılaşma ve gerginlik bundan sonra da birikmeye, çoğalmaya devam edecek” dedi.
Almanya'ya hareketinden önce
Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Deniz Baykal, “Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliği kabul edildi. Üniversiteler açıldığında bir çatışma ortamı doğar mı, bununla ilgili kaygılarınız var mı?” sorusu üzerine, “Anayasa değişikliği projesi ilk ortaya atıldığı andan itibaren Türkiye'de hepimizi rahatsız eden bir ayrışmanın, bir kutuplaşmanın ortaya çıkmaya başladığına tanık olduk” karşılığını verdi. Baykal, şunları söyledi:
“Hem üniversitede, hem yargı organlarında, hem barolarda, hem gençler arasında, hem de toplum arasında çok açık ve net bir biçimde bir ayrışma, bir farklılaşma ve bir gerginlik ortamı şekillenmeye başladı. Bu, çok gereksiz ve çok üzüntü verici bir tablo.
Bu konunun ne kadar yanlış yönetildiği şu ana kadar yaşanan olaylarla zaten ortada. Böyle bir noktaya işin gelmemesi gerekirdi. Şimdi anayasa değişikliğinin kabul edilmesinden sonra bu süreç devam edecek hiç kuşku yok. Toplumda ayrışma, farklılaşma ve gerginlik bundan sonra da birikmeye, çoğalmaya devam edecek.”
Baykal, “Birden bire hafta başından itibaren dramatik bir çatışma ortamının şekilleneceğini beklemiyorum. Bunu temenni etmiyorum, böyle bir şey olmaması gerektiği kanısındayım” diye konuştu.
Türkiye'nin yıllardır geliştirdiği anlayışın, hoşgörünün herkesi bu noktada daha dikkatli, sorumlu olmaya yönlendireceğine güvendiğini dile getiren Baykal, bir çatışma bekleyişi içinde olmadığını söyledi.
“TÜRKİYE'Yİ İYİ BİR YERE GÖTÜRMEZ”Bu sürecin ardından Türkiye'nin sürekli gerilim içine gireceğini düşündüğünü belirten Baykal, “Ülkenin enerjisi tehlikeli bir şekilde boşa kullanılacaktır. Üniversitede yaşanacak olaylar dayanışmayı değil, çatışmayı, ayrışmayı teşvik edici olacak. Bu süreç işliyor. Bu süreç Türkiye'yi iyi bir yere götürmez” dedi.
Türkiye'de uzun bir süredir devam eden Cumhuriyet'in kazanımlarına, birikimlerine, temel niteliklerine karşı yeni bir kavşak noktasına gelindiğini savunan Baykal, şöyle konuştu:
“Bu mücadelede Cumhuriyete karşı bu savaşımı götürenlerin kendilerini daha güçlü hissedecekleri, önümüzdeki dönemde daha fazla adımlar atmak isteyecekleri açıkça görülüyor. Süreç artık anayasa düzeyine gelmiştir. Bugüne kadar dinin siyasi istismarı, kadrolaşma, birtakım çevrelere sırt sıvazlama ve destek verme şeklinde ortaya çıkıyordu, şimdi artık anayasa planında bir ayrışma ortaya çıkmaya başlamıştır. Ve bu bir hukuk tahribatı, anayasa tahribatı, laiklik tahribatıdır. Önümüzdeki dönemde daha olumsuz gelişmeleri destekleyeceği çok açıktır.”
Baykal, “Bu anayasa değişikliği Cumhuriyetle bir hesaplaşma, rövanş tavrı mıdır?” sorusu üzerine de “Elbette. Yıllardan beri sürdürülen sürecin yeni bir aşaması. Bazen bu ince yöntemlerle götürülür, derinden ve sessiz çalışarak, örgütlenerek, birbirini himaye ederek, kollayarak, insan hakları, demokrasi gibi gerekçeleri kullanarak, demokratik özgürlükler ve masum talepleri çözmek gibi anlayışlarla bu iş götürülür, bazen de çok daha açık bir şekilde ortaya çıkar” yanıtını verdi.
Bunun ilk adım olduğunu, arkasından “devlet dairelerinde türbanlı çalışma” taleplerinin geleceğini öne süren Deniz Baykal, “Bu süreci artık engellemek çok daha güçtür. Engellemek haklı olmaktan giderek çıkmaktadır. Bu hakkı üniversitelere verdikten sonra devlet dairelerinde vermemek çok daha sıkıntılı olacaktır” diye konuştu. Baykal, şöyle devam etti:
“Bir süre sonra bu liselere doğru inecektir. Bu ön görülmesi gerek bir süreçtir. Orada da iş bitecek değildir. Çok açık bir tablo. Şunun çok iyi bilinmesini istiyorum; bu süreci insan hakları ve demokrasi anlayışı içinde haklı göstermeye çalışıyorlar. İnsan hakları ve demokrasi söylemi bu sürecin bir bahanesidir. Konunun esasıyla kesinlikle ilişkili değildir. Türkiye'de dikkate alınması gereken o kadar çok insan hakları ve demokrasi sorunu var ki, bunlara karşı tam ilgisizlik içinde davranılıp sadece bu konuya öncelik verilmesi, bu konunun insan hakları sorunu değil, dini bir toplumsal yapıyı oluşturma amacının öncelikli olarak benimsenmiş olmasıyla ilgilidir. Buna hiç kuşku yok.”
Baykal, Türkiye'de eğitim, çalışma, örgütlenme, sendikal haklar ile “çeşitli mezheplerin haklı sorunlarının” da bulunduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Baykal, “O sorunlar insan hakkı ihlali olmuyor mu? Bunlara karşı duyarsız davrananlar sadece bu konuya yönelik insan hakları ve demokrasi mücadelesi açıyorlar. Bunun inandırıcılığı yoktur” dedi.
YASA DEĞİŞİKLİĞİ“Anayasa değişikliğine ilişkin olarak yasanın 17. maddesinde bir düzenleme yapılmazsa anayasa değişikliği kadük kalır mı?” sorusu üzerine de Baykal, “Bu değişikliğin çıkması gerekir. Yoksa konu ortada kalır” dedi. Baykal, şunları kaydetti:
“Bu şu demektir; 'yaptığımızdan pişmanız, gereğini yerine getirmek istemiyoruz. Bu kadar yeter, bununla idare edelim'. Getirilen anayasa değişikliği bir yasanın çıkarılacağını öngörmüştür. Ancak o yasa çıkarsa bu başlatılan değişimi sonuçlandırmak mümkündür. Bu aşamada, yasayı unutmak, bırakmak elbette fiili durumu tahrik edecek, hukuki durumu çözmeyecektir. Fiili durumu tehlikeli bir biçimde tahrik edecek, sorumsuzluk olacaktır.
Eğer bu noktaya geldilerse anayasa değişikliğini derhal kaldırmaları gerekir. Anayasa değişikliğini orada tutmak çok sakıncalıdır. Anayasa bir kanun çıkarılmasını öngörüyor, o kanunu çıkarmıyoruz, üniversiteyi yönetenler kendi başlarına 'ne dediğimi anlasınlar gereğini yapsınlar' demek, hukuk devletine yakışan bir yaklaşım olmayacaktır.”