Güncelleme Tarihi:
Baykal, siyasette üslup tartışmalarıyla ilgili “Kırıcı olabilir ama ne yapalım” diyerek, AKP’nin toplumun yüzde 66’sı tarafından istenmediğini, bu çoğunluk adına konuşmanın da doğal olduğunu söyledi.
Baykal, Abbas Güçlü’nün hazırlayıp sunduğu Genç Bakış programında Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin sorularını yanıtladı. Öğrenciler Baykal’a, Meclis’teki bütçe görüşmeleriyle başlayan “üslup” tartışmalarıyla ilgili soru yöneltti ve siyasetteki üslubun rahatsız edici olduğu eleştirisini yöneltti. Baykal şöyle yanıt verdi:
“Kırıcı olabilir ama ne yapalım. Ben Hikmetyar’ın dizinin dibinde fotoğraf çektirmiş olan insan Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı olamaz diyorum. Benim cumhurbaşkanım dünyada terörizmi finansa ettiği BM kararlarıyla kesinleşmiş bir insana, kendi özel ahbaplık ilişkisi var diye kefalet vermiş olabilir mi, bunu kabul etmek mümkün mü? Ben böyle birisinin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmaması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu. “Milletin içindeki muhalefet” adına bunları söylemek zorunda olduğunu kaydeden Baykal, AKP’nin halkın 66’sı tarafından kabul edilmediğini ve bu çoğunluk adına da birilerinin bir şey söylemesinin doğal olduğunu söyledi.
Baykal ayrıca, Meclis’te bekleyen dokunulmazlık dosyalarına dikkat çekerek, “Sen git hesabını ver derler insana” dedi.
TEK BAŞINA İKTİDAR ELEŞTİRİSİ
Baykal, öğrencilerin “CHP Genel Başkanı olduğunuzdan beri partiyi hiç tek başına iktidara getiremediniz, bu konuda özeleştiri yaptınız mı” sorusuyla da karşılaştı.
Türkiye’de bugünkü hayatın 1980’deki askeri müdahaleden sonra şekillenmeye başladığını belirterek söze başlayan Baykal, CHP’nin da 1980’le birlikte uzun süre ara verdiği hayatına 1992 yılında tekrar başladığını anlattı. Dağılmış bir partiye sahip çıktıklarını anlatan Baykal, 12 yılda oy oranını yüzde 4,75’ten yüzde 20’ler seviyesine getirdiklerini söyledi. Görevde olduğu süre içinde kendi iradesiyle iki kere başkanlıktan ayrıldığını fakat tekrar göreve çağrıldığını hatırlatan Baykal, “Bizim işimiz var olan bir partide külah kapmak değildi. Beş generalin kapattığı CHP’yi var etmeye çalışmaktı” dedi.
Baykal, “Türkiye’nin sorunlarını çözeceğinize inandığınız için mi iktidara talipsiniz yoksa iktidar koltuğuna oturmak için mi” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Türkiye’nin güçlükleri var. ‘Ben bunlara çözüm getiremem’ mi denilecek? Kim getirecek peki? ‘Kimse getiremez’ mi diyeceğiz? Böyle bir şey olur mu? Brezilya’da biri çıkıyor, aynı dünyanın içinde benzer sorunlara çözüm buluyor da biz mi bulamayacağız. Bizim derdimiz kişisel iktidar değildir, iktidarı da kişisel tatminimiz için kullanmadık. Bizim için iktidar milletin sorunlarına çözüm bulma yoludur.”
"AKP YÖNETİMİNDE UZLAŞMA SİNYALİ YOK"
Öğrencilerin cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili uzlaşma arayışını sorduğu Baykal, “Kendimizi, partimizi düşünerek değil, Türkiye’nin cumhurbaşkanlığına en iyi insanın gelmesi için katkı yaparız” dedi. Baykal, AKP yönetiminden uzlaşma sinyali almadıklarını, ancak ortak bir çerçeve çıkması halinde bir isim belirlenebileceğini kaydetti. Baykal şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı sadece bir siyasi partiye oy verenlerin değil, bütün seçmenlerin baktıkları zaman kendilerini görebilecekleri bir yer. Şerefiyle onuruyla Türkiye’nin manevi değerlerini ahlakını en iyi şekilde temsil edecek olan bir yer. Böyle bir yere insanların her türlü parti hesabının ötesinde iyi niyetle ve bir uzlaşma arayışıyla yaklaşması lazım.”
Henüz herhangi bir isim tartışmak için koşulların oluşmadığını savunan Baykal, isim belirlemeden önce yapılması gerekenin, cumhurbaşkanında olması gereken koşulları konuşmak olduğunu belirtti.
“İLK İŞİMİZ DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRMAK OLACAK”
Başbakan olması halinde neler yapacağıyla ilgili soru üzerine Baykal, önce milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını belirterek, “dokunulmazlığın kaldırılmasını onaylamayanlar CHP milletvekili olamaz” dedi.
İktidara gelecek kişilerin tek başlarına program yazamayacağını belirten Baykal, “Öncelikli hedef Türkiye’de ahlaklı kamu yönetiminin ve siyaset düzeninin oturmasını sağlamaktır” diyerek, bu siyaset ortamı için dokunulmazlıkların kaldırılmasının zorunlu olduğunu söyledi. CHP’nin seçimden birinci parti olarak çıkmasının bunun için yeterli olmayabileceğini hatırlatan Baykal, “Meclis’te üçte ikilik çoğunluğa ihtiyaç var. Biz bu çoğunlukla gelirsek ya da muhalefet partilerinden o desteği alırsak en öncelikli işimiz milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırarak, milletvekilliğini normal bir vatandaşın durumuyla eşit duruma getirmek olacak” diye konuştu.
Baykal, 2002 seçimlerinde milletvekili adaylarından noter tasdikli “dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet oyu vereceğim” yazılı belgeler aldıklarını da hatırlattı.
"KALKINMA BORÇ YİYEREK OLMAZ"
Baykal, Türkiye ekonomisinin borç ve faiz tuzağına hapsolduğunu savunarak, iktidar olmaları halinde bu anlayışı “yatırım-üretim-istihdam” anlayışıyla değiştireceklerini söyledi.
Baykal, son altı yılda 803 milyar doların faiz ve borca ödendiğini, buna karşın borçların azalmadığını, 260 milyar dolar arttığını söyledi. Bunun değişmesi için kur politikasının, teşvik, vergi ve yatırım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini anlatan Baykal,“İthalatı değil ihracatı teşvik edecek bir anlayışı yürürlüğe koymak lazım” dedi. Baykal şunları belirtti:
“Kalkınma borç yiyerek olmaz. Daha çok ithalat alıp ithalatı da borçla karşılayın, o borç için de faiz ödeyin bu şekilde kalkınmak mümkün değildir. Bugün Türkiye’de istikrar var gibi görünüyor. Doların fiyatı sabit hatta düşüyor. Vatandaş bunu memnuniyet verici sanıyor. Doğrudur, mali istikrar olması memnuniyet vericidir. Ama bu borçla ve sıcak parayla sağlanıyor.”
“TEMEL REFORMLAR EĞİTİM VE ADALETTE”
Baykal, CHP iktidarında öncelikli reform çalışmalarının eğitim, adalet ve tarımda yapılacağını söyledi. Öncelikli olarak ortaöğretimde ve bağlantılı olarak yükseköğretimde reform yapacaklarını belirten Baykal, “YÖK’ü kaldırmayı düşünüyor musunuz” sorusuna “YÖK’ün koordinasyon birimi olarak kurulması lazım ama içinde bulunduğumuz ortamın kendine özgü koşulları var o nedenle bu konuda istediğimiz gibi davranmak imkanına sahip değiliz” diye yanıt verdi.
Baykal ilköğretim sonrası eğitimin üniversite ye odaklı olmasını eleştirerek, lisede eğitimin hem kalitesinin hem niteliğinin hem de amacının yeniden belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Baykal bunun öncelikle üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için gerekli olduğunu belirtti.
Baykal, Türkiye’nin temel bir gereksiniminin de tarım reformu olduğunu söyledi. Verimliliği yüksek ürünlerin devreye girmesi için seracılığa dikkat çeken Baykal, seracılığın devlet desteğiyle çiftçiye iki-üç kat kazanç sağlayabilecek bir alan olduğunu kaydetti.
“AVUKAT TUTACAĞINA HAKİM TUT”
Adaletin toplum için önemine değinen Baykal, hukuk reformunun öncelikli olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Adalet siyasallaştı. Öyle bir noktaya geldi ki artık insanlar adaletin zamanında, hızlı ve doğru şekilde işleyeceğine dair güvenlerini kaybetti. Bir toplumun en sağlam duygusu adalet ve hak duygusudur. İnsanlar yoksulluğa tahammül edebilirler ama haklarının elinden alındığı duygusuyla yaşamaya tahammül edemezler. Ve Türkiye’de maalesef bu konuda, hepimizin bildiğiyüksek yargı organı başkanlarının her yargı yılının açılışında ifade ettiği acılar ve sıkıntılar halindeyiz. Artık şu bir slogan haline geldi: ‘Avukat tutacağına hakim tut.’ Yani Araya uygun birisini koy. Hukuk reformu kesin gerekli”
"ÇOK PARTİLİ DÜZENİ AVRUPA MI GETİRDİ?"
Ana muhalefet lideri Baykal, Avrupa Birliği’nin Türkiye için temel bir demokrasi ve modernleşme modeli olmadığını, Türkiye kalkınma hamlesine giriştiği dönemde Avrupa ülkelerinin faşizmle boğuştuğunu söyledi. “Çok partili düzeni Türkiye’ye Avrupa mı getirdi” diye soran Baykal, AB konusunda hükümet politikalarını eleştirdi. Baykal şunları kaydetti:
“İki yıl içinde geldiğimiz nokta AB’nin Türkiyeiçin artık bir hayal olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. İki yılda bir büyük coşkudan bir derin hayal kırıklığına sürüklenmiş olmamız AB gibi çok ciddi bir konunun, Türkiye’nin tarihi davasının ne kadar kötü yönetildiğini gösteriyor.
ARBEDE ÇIKINCA PROGRAM TAMAMLANAMADI
Genç Bakış programı Baykal’a sorulan ve milliyetçilik tartışmaları başlatan soruların ardından öğrenciler arasında arbede yaşanması üzerine tamamlanmadan sona erdi.
Baykal, programın sonlarına doğru bir öğrencinin “AKP’nin dümenine su taşımaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. CHP’nin 6 okundan biri olan Milliyetçilik ilkesi, seçimler yaklaşınca yeni mi aklınıza geldi” şeklindeki sorusuna, muhalefet anlayışlarının ortada olduğunu söyleyerek yanıt verdi.
Baykal, “Bizim milliyetçilik anlayışımız, CHP’nin kuruluşundan beri bellidir ve o da Atatürk milliyetçiliğidir” dedi. Bu sırada öğrencilerin kendi aralarında tartışmaya başlaması ve bir öğrencinin “Atatürk milliyetçiliği nedir, açıklayabilir misiniz?” diye sorması üzerine salonda gerginlik arttı.
Öğrencilerin tartışmasının kavgaya dönüşmesi üzerine programa ara verildi. Aranın hemen ardından programı hazırlayıp sunan Abbas Güçlü, yayını sona erdiren anonsunu yaparak programı bitirdi.