Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin çok önemli bir siyasal sürecin içinden geçtiğini belirten CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi, bir genel seçim var. Türkiye AB ilişkileri bakımından dönüm noktası niteliğinde gelişmeler sözkonusu. Böyle bir ortamda Türkiye’nin kendi içinde kritik gelişmeler ve belki de muhtemel değişmeler yaşanacakken dünyada bizi ve kuşkusuz ABD’yi yakından ilgilendiren çok önemli gelişmeler söz konusuyken bir ana muhalefet partisi lideri ile Amerikan Büyükelçisi’nin kapsamlı ayrıntılı görüşme yapmasını çok doğal görmek lazım. Çok yararlı verimli güzel bir görüşme oldu” dedi.
Baykal, “Büyükelçi’nin cumhurbaşkanlığı seçimi ve yaklaşan seçimlere ilişkin değerlendirmesi oldu mu?” sorusunu, “Onlar daha çok bizim görüşlerimizi dinleme ihtiyacı hissederler. Türkiye’nin çok temel siyaset değişmeleri konusunda açık tavır takınmalarını zaten beklememek lazım. Biz düşüncelerimizi anlattık, doğalı budur. Onların düşüncelerini de sormadık zaten” diye yanıtladı.
|
"IRAK’TAN ÇEKİLME İZLENİMİ ALMADIM"
Baykal, ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesine ilişkin soru üzerine, “Amerika’nın önünde şu anda böyle bir karar olduğu kanısında değilim. Irak’taki gelişmeleri, Türkiye’yi ilgilendiren PKK sorunu dahil görüştük. ABD’nin Irak’ta görünebilir bir gelecekte ciddi bir asker çekmesine yönelik, bir çekiliş takvimi ilan edilmesine yönelik bir durumun bulunduğu izlenimi almadım” dedi.
"YÜZLERCE ACARKENT VAR"
CHP Lideri, Acarkent’le ilgili iddialar çerçevesinde ismi geçen eski Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in DSP’den CHP’ye geçtiğinin anımsatılması üzerine, şunları kaydetti: “Bizi ilgilendiren bu olayın sorumlularının olay sırasındaki ya da olaydan sonraki siyasi bağlantılarından çok konunun esasına yönelik rollerinin ortaya konulması ve yargı sürecinin kesintisiz etkili işlenmesinin sağlanmasıdır. Maalesef, İstanbul’da çok büyük soygun yaşanıyor. Doğa tahrip ediliyor. Bu iktidarın hazırladığı Kentsel Dönüşüm Yasa Tasarısı şu anda TBMM Bayındırlık Komisyonu’nda. Bu tasarı içinde yüzlerce Acarkent var. Acarkent suiistimallerinin kapısını açacak olan bir tasarı şu anda komisyonda görüşülüyor. İktidarın bu konudaki yaklaşımı ortada. Bunları biliyoruz. Hiç bir kimsenin arkasında saklanamayacak kadar bu iktidarın sorumluluğu açık biçimde görünüyor. Acarkent olayında da düzenlemeye yol açan yönetmeliğin altında bugünkü orman bakanının da bulunduğu öğrendik. Türkiye’de maalesef kent yağması doğayı da tahrip ederek sürdürülüyor. Bunun içinde yer almış pek çok kişi vardır. Bu kişiler hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar geçmişte hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar bunların üzerine gitmek lazım. Bu insanların partileri bizim için önem taşımıyor. Bu bizim partidense de biz onun üzerine gideriz. Ona karşı mücadelemizi veririz. Ancak bazen mücadelemize rağmen partimizde kalmayı başarabilir” şeklinde konuştu.
"FİİLİ OLARAK MÜZAKERELER DONDURULDU"
Baykal, “Chirac-Merkel görüşmesi ve Türkiye-AB ilişkileri” konusundaki soru üzerine ise, “ Kıbrıs konusunda Türkiye’nin ek protokoldeki taahhütlerini yerine getirmesinin Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinin bir temel koşulu haline getirme anlayışı görülüyor. Yanlış sakıncalı olan budur. Bu varolduğu sürece Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinin doğru sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi olanağı maalesef yoktur. Bu yanlış, adaletsiz, haksızdır. Ama maalesef bu haksız, adaletsiz AB dayatmasını bizim hükümetimizin yetkilileri Dışişleri Bakanı dahil kabul etmiştir. Bunu imzalamıştır, taahhüt etmiştir. Gelinen noktada Kıbrıs ve AB arasında bağlantıyı AB’nin ortadan kaldırma eğilimi gözükmemektedir. Tam tersine bu bağlantıyı takip ettirme, sonuçlandırma kararlılığı ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin AB ile müzakeresi 3 Temmuz 2005’te başladı. 1 yıldan fazla süre geçti. Bu sürede 35 başlıktan bir tanesini bile tamamlama imkanı bulamadık. Çünkü fiili olarak müzakere süreci dondurulmuştur. Görülüyor ki Kıbrıs şartını takip etmek niyetindeler. Kıbrıs’ı halledeceksiniz diyorlar. Bize açık vadeli ültimatom veriyorlar . Ültimatom olduğuna kuşku yok vadesi belli değil. 2007 Aralığı’na kadar Türkiye’de seçim var. Eğer birileri seçime kadar biz bir şey yapamayız. Seçimi atlatalım ondan sonra bakarız demişse böyle bir anlayışı yansıtan talep ortaya çıkmışsa bu talep doğrultusunda bir düzenleme olduğu düşünülebilir. Böyle bir talebin yapılmış olabileceğine ihtimal vermiyorum. Hiçbir Türk hükümeti böyle bir taahhüdü yapamaz. Umarım yapmamıştır. Böyle bir taahhüt eğer yapılmışsa da herkes şunu bilmelidir ki seçimden sonra bu taahüdü yapanlar yerlerinde olmayacaklar” dedi.
BAŞBAKAN’A ÇAĞRI: TAZE TAZE SEÇİM YAP, AL
Baykal, cumhurbaşkanlığı tartışmaları ile ilgili soru üzerine ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a erken seçim çağrısı yaparak, şunları söyledi: “İktidar değişikliğini kaçınılmaz görüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Türkiye seçim yapabilirse ülkede istikrarı sağlama, demokrasiyi güçlendirme önümüzdeki dönemin sorunlarını sıkıntılarını aşabilme açısından en doğru kararı almış olacaktır. Genel seçimi. Nisan’da yapın. Nisanda seçimi yaparsınız Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılır ve Türkiye artık Mayıs’tan sonra bir yeni çalkantının içine sürüklenme durumunda kalmaz. Seçimin Nisan ayında yapılması yararlıdır. Bunun önündeki tek engel birilerinin şahsen cumhurbaşkanı seçilme şansını sadece bugünkü parlamento yapısı içinde görüyor olmalarıdır. Koca Türkiye buna teslim mi olacak? Ben herkesin cumhurbaşkanı olmak istemesine saygı gösteririm ama cumhurbaşkanı olmayı ülkeyi sıkıntıya sokma pahasına istemek kabul edilemez. ‘Ben halkın demokratik tercihlerine göre cumhurbaşkanı seçilmeyi başaramam eskimiş değişmiş 5 yıl önce ortaya çıkmış artık geçerliliği kalmamış tercihlerine göre cumhurbaşkanı olacağım’ demek, ‘kendi kişisel iddia ve ihtirasın için ülkeyi sıkıntıya sokmayı göze alıyorum’ demektir. Bu, yanlıştır. Vatandaşların önemli bir çoğunluğu bunun için Başbakan’a ‘Sen cumhurbaşkanı adayı olma’ diyor. Kendi partilerinin önemli kısmı böyle söylüyor. Herkes ister cumhurbaşkanı olmayı. Olacaksan yap seçimi gel al. Taze taze seçimi yap al. ‘Ee alamam’. Alamazsan sen alamayacaksın diye Türkiye karışsın mı? Ne gerek var buna? Uzlaşmayı gerektiren bir tablo var. Sen yüzde 34’le seçildin karşında yüzde 66 var. Bunu yok sayamazsın. Sen olmayacaksan önce ben olmayacağım diye içine sindir. ‘Ben olmayacağım’ de. Ondan sonra Türkiye’ye yakışır adayı bulalım. Ya uzlaşmaya gir ya da ‘hayır ben kendi şansımı takip edeceğim’ diyorsan o zaman Nisan’da seçim yap. Parlamentoda çoğunluğu sağla. Cumhurbaşkanı seçil. Onu da yapmam onu da yapmam. Ne yaparım? 5 yıl önceki seçimin üzerine yatarım Cumhurbaşkanlığı kapmaya çalışırım.”
SİNE-İ MİLLET MESAJI
Baykal, “Erken seçim için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Parlamentoyu muhalefetsiz bırakarak seçimi zorlamak gibi bir yöntem düşünüyor musunuz?” sorusunu ise, “Demokratik anlayış içinde bu doğrultuda ne gerekiyorsa biz yaparız. Şimdi yaptığımız Türkiye için bunun yararlı olduğunu insaf, vicdan sahibi, sağduyu sahibi herkese anlatmaya çalışmaktır” diye yanıtladı.
‘VATAN SAĞOLSUN’ DE
CHP lideri, “Cumhurbaşkanlığı konusunda AKP içinde uzlaşma sağlayacağınız bir isim var mı?” sorusu üzerine ise, “Önce isim gelsin sonra konuşalım. Asıl sorun uzlaşma olasılığının kabul edilmemiş olmasıdır. Uzlaşmayı kabul etme noktasına gelinse ondan sonra vatansever duygular etrafında bir çözüm bulunur. Önemli olan ‘ben olmayabilirim’i içime sindirmektir. ‘Şart değil ben olmayabilirim vatan sağ olsun’ diyebilmektir” dedi.