Güncelleme Tarihi:
Baykal, İzmir'de düzenlediği basın toplantısında, ekonomik krizi değerlendirerek, atılması gereken adımları anlattı.
İçinden geçilen sıkıntının hükümetin yaklaşımıyla önlenemeyeceğinin netlik kazandığını savunan Baykal, dünyadaki ekonomik krizin Türkiye için doğuracağı sonuçların görülmeye başlandığını kaydetti.
“Krizin ('Hamdolsun iyiyiz, Türkiye'yi teğet geçti' açıklamalarıyla ifade edilmesinin yanlış olduğu görülüyor” diyen Baykal, vatandaşın canının yanmaya, çarkların dönememeye başladığını ifade etti.
Baykal, sorunun günlük, gelip geçici olmadığının, çok kalıcı, derin sıkıntı olduğunun ortaya çıktığını belirterek, gelişmiş ülkelerin krizi aşmak için ciddi devlet müdahalelerinde bulunduğunu söyledi.
Dünyadaki krizin maliyetinin 5 trilyon doları aşmasının beklendiğini aktaran Baykal, bu krizin gelişmiş ülkeleri vuracağı, gelişmekte olan ülkeleri etkilemeyeceği yaklaşımının yanlış olduğunu, gelişmekte olan ülkelere sıçradığını, bu krizden Türkiye'den de nasibini almaya başladığını dile getirdi.
“EN BÜYÜK DEĞER KAYBI TÜRK LİRASINDA OLDU”
Deniz Baykal, doların son 1 ayda yüzde 37 değer kazandığını, dolardaki yükseliş sürecinin sonuna gelindiğinin söylenemeyeceğini kaydederek, Türk Lirasının değer kaybının, gelişmekte olan ülkelerde en büyük değer kaybı olarak ortaya çıktığını anlattı.
Devlet iç borçlanma senetlerinin faizlerinin son günlerde 3 puan arttığını, bu artışın gelişmekte olan ülkeler içindeki en yüksek seviye olduğunu ifade eden Baykal, İMKB'nin değer kaybının da dünya borsalarında en yüksek değer kaybı olduğunun ortaya çıktığını, 1 yılda İMKB'nin yüzde 52 değer yitirdiğini dile getirdi.
Baykal, yabancı kaynak girişinde çok ciddi sıkıntılar yaşandığını belirterek, şöyle devam etti:
“Bu tablo, sadece finans değil, reel sektörü de çok ciddi etkilemektedir. Bankaların kredi verme gayreti tıkanmıştır. Hükümetin (Bize teğet geçti, hamdolsun iyiyiz) söylemiyle bu krizi yönetmesi mümkün değildir. Olay bu çerçeveyi aşmıştır. Bütün dünya kriz karşısında ayağa kalkmış, işbirlikleri yapıyor. Bizde ise bir takım kuruluşları azarlayarak, suçlayarak bu krizi yönetmeye çalışıyorlar.”
VATANDAŞIN CANI YANMAYA BAŞLADI
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ekonomik kriz nedeniyle vatandaşın canının yanmaya başladığını, bu tablonun temennilerle idare edilemeyeceğini, derhal önlem alınması gerektiğini söyledi.
Baykal, İzmir'de düzenlediği basın toplantısında Türkiye'de bankaların bir süredir kredi veremez durumda bulunduğunu, en son olarak Sabah ve ATV'nin satışına ilişkin kredi verildiğini söyledi.
“En son Vakıfbank ve Halkbank, Sabah ve ATV'nin satışıyla ilgili olarak 750 milyon dolar kredi verdi. O da Başbakan'ın damadına açılmış krediydi. Türk bankalarının en son kredi verme başarısı budur” diyen Deniz Baykal, bankaların kredi vermeyi durdurduğunu ifade etti.
Baykal, Türkiye'deki krizin bir an önce, ciddiyetle anlaşılması gerektiğini vurgulayarak, reel sektörün krizden ciddi şekilde etkilenmeye başladığını söyledi.
Kayseri ve Bursa'da reel sektörün yaşadığı sıkıntıları incelediklerini aktaran Baykal, Kayseri'de organize sanayi bölgesinde birçok fabrikanın kapandığını ya da üretimini düşürdüğünü, 22 bin kişi ya da firmanın icra takibine uğradığını, çok sayıda aracın icra takibiyle otoparklara çekildiğini, 10 bini aşkın çalışanın işten çıkarıldığını dile getirdi.
Bursa'da da benzer bir tablonun yaşandığını, 34 bin kişinin işine son verildiğini, otomotiv ve yan sanayinin ihracatında yüzde 35 düşüş olduğunu belirten Deniz Baykal, kentteki otoparklarda icralık araçları koyacak yerin kalmadığını savundu.
“MEVDUATA TAM GARANTİ GEREKLİDİR”
CHP lideri Baykal, kriz nedeniyle vatandaşın canının yanmaya başladığını, bu tablonun temennilerle idare edilemeyeceğini, derhal önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de çarkların dönmesi için dış finansman gerektiğini dile getiren Baykal, “Derhal reel sektör ve finans sektörünün ihtiyacı olan likidite sağlanmalıdır. 'Rezervlerimiz yeterli' söylemi inandırıcı değildir. Rezervler yüzde 20 düzeyindedir. 'Rezervden yiyerek likiditeyi sağlarız' düşüncesiyle olmaz” şeklinde konuştu.
Baykal, bankalar arası mevduat kaymalarının finans krizini artıracağını belirterek, “Mevduata tam garanti konusunu değerlendirmeye ihtiyaç vardır, gereklidir. Vermezsek içerideki mevduatın yurt dışına transferi kolaylaşır. Sistemin tamamı güvence altına alınmalıdır” dedi.
Bankaların yeni kredi açmadığını, açılmış kredileri geri çağırdığını anlatan Baykal, “750 milyon dolarlık kredinin garantisi neydi? Sabah ve ATV. Birçok krediye yeni teminatlar isteniyor, aynı şey burada yapılıyor mu?” diye konuştu.
Deniz Baykal, krize karşı önlemlerin derhal ve yeterli düzeyde alınması gerektiğini vurgulayarak, “Finans sektöründe yaşanan sorunlar karşısında Başbakan ne yapıyor? Bankaları reel sektöre şikayet ediyor. Hükümetin görevi bankaları suçlamak değil, ekonominin sağlıklı işlemesi için önlemler almaktır” dedi.
Reel sektöre yardımcı olmak için SSK primlerinin indirilmesi gerektiğine işaret eden Baykal, SSK primlerinin çalışanlar üzerinden alınan “istihdam vergisine” dönüştüğünü söyledi.
CHP Genel Başkanı Baykal, iş yerlerinin vergi borçlarının ertelenmesi çalışmalarını çok olumlu bulduğunu, yerli-yabancı arasındaki vergi ayrımının kaldırılması uygulamasının ise tahvil ve bono için de yapılması gerektiğini dile getirdi.
“HÜKÜMETE İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISI”
IMF ile ilişkilere de değinen Baykal, Hükümetin yaklaşan seçim dolayısıyla birtakım siyasi kaygılarla bu konudan uzak durduğunu iddia etti. Koşulların Hükümeti IMF ile anlaşmaya doğru sürüklediğini ifade eden Baykal, eğer IMF ile anlaşma yapılırsa, bu aradaki süre kaybının Türkiye'ye ek yük ödeteceğini, bu ek yükün tek nedeninin Hükümetin siyasi kaygılarla anlaşmayı ertelemesi olacağını öne sürdü.
Deniz Baykal, “Bankaları suçlayarak, sağa sola talimat vererek, bu krizi yönetmek mümkün değildir. Siyasi kabadayılıkla ekonomik kriz yönetilmez, kabadayılıkla mali kriz yönetilmez” dedi.
Hükümeti uzun süredir, özellikle de 1 yılı aşkın bir süredir böyle bir krize doğru gidiş olduğu konusunda uyardıklarını anlatan Baykal, sadece reel sektör ve finans sektörü değil, çalışanların da krizden etkilendiğini, her sektörde işten çıkarmaların yaşandığını dile getirdi.
Baykal, bu krizin hangi siyasi sonuçları doğuracağı, bundan kimin hangi açıdan yararlanacağı konusuyla meşgul olmadıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bizim için önemli olan, bu krizin vatana, vatandaşa zarar vermemesidir. Bunun önlemlerinin alınmasını sağlamak istiyoruz. Bunu sağlamak için her türlü iş birliğine, her türlü desteğe hazırız. Yeter ki Türkiye bu tablodan bir an evvel çıksın. Sağa sola talimat vererek değil, Türkiye'nin fotoğrafını doğru çekerek, önlemlerin kararlılıkla alınarak bu sıkıntının aşılabileceğini umut ediyorum ve Hükümeti böyle bir iş birliğine, derhal harekete geçmeye çağırıyorum. Bir fedakarlık yapılmasına ihtiyaç vardır. Dünyada herkes yüzlerce milyar dolar ortaya konarak bu krizi önlemeye çalışıyor, Türkiye'de Hükümetin kılı bile kıpırdamıyor. Bu konu, onu bunu suçlayarak halledilebilir bir konu değildir.”
“DENİZ FENERİ PARASI TÜRKİYE'YE TAŞINMAMALIDIR”
Hükümetin yurt dışındaki vatandaşların tasarruflarını Türkiye'ye taşınması konusuna çok bel bağladığını öne süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böyle uygulama olabilir, ama burada şu dikkat içinde olmak lazımdır. Bir, kara para, uyuşturucu ve terör parası Türkiye'ye girmemelidir. Bu konuda gerekli dikkat, özen mutlaka gösterilmelidir. Ayrıca eğer dışarıdan, oradaki Türk vatandaşlarının birikimleri Türkiye'ye aktarılacaksa, sakın ha siyasetçilerin ve birinci, ikinci, üçüncü derecedeki yakınlarının birikimleri bu konudaki imkanlardan, imtiyazlardan yararlandırılmamalıdır. Yani Deniz Feneri parası Türkiye'ye taşınmamalıdır. Yani oradaki kara para, oradaki siyasetçilerin elde ettikleri ek kaynaklar, kriz bahane edilerek avantajlar sağlamaya yoluyla Türkiye'ye yansıtılmamalıdır. Bu konu tam bir şeffaflıkla ve eşitlik içinde sonuçlandırılmalıdır.”
SORULAR
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, Hükümete yaptığı iş birliği çağrısına olumlu yanıtın gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Artık o polemik dönemi geride kalmış olmalıdır Türkiye için. O anlayışlar ve o çekişmeler içinde konuya yaklaşmamak zorunda olduğumuza inanıyorum. Gelmelidir. Çok olumlu, yapıcı öneriler dile getirdik. Bunun çok ötesinde de hazırlıklarımız var, hepsini paylaşmaya hazırız. Hükümet bir an önce harekete geçmelidir. Nutukla, söylevle, onu bunu paylayarak bu konular çözülmez.”
Baykal, “Krize siz nasıl yakalandınız?” sorusu üzerine, mali istikrarını uzun süre önce gerçekleştirdiğini, yani önlem almasının söz konusu olmadığını söyledi.
Borsada yatırımının bulunmadığını aktaran Baykal, İş Bankası portföyündeki yatırımlarını da çok önceden boşalttırdığını, finans sektöründe bir riskinin olmadığını söyledi.
KOCAOĞLU-KARATAŞ GERGİNLİĞİ
Basın toplantısı başlamadan önce salona İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun alınmak istenmemesi ve bu nedenle Kocaoğlu ile CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş arasında yaşanan gerginliğin hatırlatılması üzerine Baykal, “Hayır, hayır. Bana intikal eden bir şey yok. İki arkadaşım da görevlerinin bilincinde, görevlerini sorumlulukla yapan insanlar. Siyasette böyle bir ayrışma arayışının gündemde olduğunu biliyorum” dedi.