Güncelleme Tarihi:
Anayasa’nın 102. madde 1 fıkrasının “şemsiye fıkra” niteliği taşıdığını, söz konusu düzenlemedeki “salt çoğunluk” ifadesinin “toplantı yeter sayısına” işaret ettiğini kaydeden Baykal, “Turlara geçilir, üçte iki çoğunluk yerine gelmez. Anayasa Mahkemesi’ne derhal götürülür. Öyle bir kaos çıkar ki ortaya, Türkiye’yi doğrudan otomatik seçime götürecek tablo çıkar. Uzlaşma mecburiyeti o nedenle var. Başbakan kafaya takmış, ‘Ben seçileceğim. CHP ile uzlaşma olmaz’ diye. Anayasa Mahkemesi’nin yorumunu görmek lazım” dedi.
Baykal, NTV’de katıldığı bir programda, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in eyalet sistemine ilişkin açıklamalarına tepki gösteren Baykal, bir ülkenin siyasi yapısının temelleriyle ilgili tartışmaların güncel siyasi polemik düzeyinde sürdürülmesini “yadırganacak durum” olarak nitelendirdi ve Türkiye’nin sürekli kendisini irdeleme, sorgulama hatta suçlama konumuna girmesinin, yanlışın temelini oluşturduğunu vurguladı.
TÜRKİYE DNA’SINI DEĞİŞTİREMEZ
“Her sabah erken kalkanın kafasındaki modeli Türkiye’ye teklif ettiğini” kaydeden Baykal, “Bu sağlıksız bir durum, her gün Türkiye kendi DNA’sını değiştiremez. Demokrasi, toplumsal hayat, siyasi süreç belli kurallarla işler, herkes buna katkı verebilir ama her sabah kalktığı zaman birilerinin memleketi baştan aşağı yapılandırmak istemesi çok yadırgatıcı” diye konuştu.
ÖLÇÜYÜ AŞTI
Baykal, bazı kişilerin parlak düşüncelerini hayata geçirip ülkeyi kurtarmak isteyebileceklerini ve 12 Eylül’de darbe kararını alanların da memleketi kurtaracağına inandıklarını anlatırken, şöyle dedi:
“Siyasetçileri suçluyorlardı. Ne oldu? Türkiye’nin bugün bu tartışmaların içine girmesindeki hata orada başladı. Türkiye’nin bir kaosa sürükleniyor olması, bu tartışmaların yaşanması, ülkede bir çözülme sürecinin işliyor olmasının temelinde çok parlak fikir bulduğunu sanan kişilerin bu kararı uygulaması yatmaktadır. Bu tarihi bir hatadır. Bu kararın irdelenmesi lazım. Şimdi böyle parlak fikirler ortaya atarak Türkiye’yi kurtarmaya çalışmak ölçüyü aşmaktır.”
TAM BİR AYMAZLIK
Türkiye’de bugün bir çözülme yaşandığını, birilerinin bunu kullandığını ifade eden Baykal, “Ne yazık ki Türkiye çok ciddi bir tehdide maruzdur. Bu, tarihi bir süreçtir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kimliğiyle bu coğrafyada bir egemen güç olarak varlığı hazmedilmiş değildir” dedi.
Buna örnek olarak Irak’ta yaşananları gösteren Baykal, şunları kaydetti:
“Ortadoğu’da yeni bir harita düşünülüyor. ABD’nin yönlendirebileceği siyasi bir oluşum yaratılmak isteniyor. Yıllarca bize ‘Irak’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız’ dendi ama şimdi olay farklıdır. Ortadoğu’da gerçekleştirilmek istenen siyasi yapı sadece Irak’ın sınırları içinde mi olacaktır? Bunun Türkiye’ye, İran’a, Suriye’ye yansımaları olup olmayacağı ve bu yansımalar karşısında ABD’nin takınacağı tavır çok önemlidir. Bu sorular ortada dururken kafamızı kuma gömerek bir dış politika izlemek tam bir aymazlıktır.”
ABD İKİRCİKLİ, İKİYÜZLÜ
Baykal, Türkiye’nin maruz kaldığı tehlikenin, tehditlerin doğru algılanması ve doğru bir teşhisin konması gerektiğine işaret ederken, PKK konusunda ABD’yi “ikircikli, ikiyüzlü” tutum izlemekle suçladı. ABD’nin Türkiye’yi bölmeye yönelik bir eylemin içinde bulunan bir örgüte karşı ciddi bir tavır takınmadığını dile getiren Baykal, ABD’nin, PKK’yı giderek siyasallaştıran bir tavır sergilediğini söyledi. Türkiye’nin bu tavır karşısında kararlılığını ortaya koyması gerektiğini dile getiren Baykal, “Ama ABD, Türkiye’nin bu konudaki kararsızlığını, tereddüdünü, aczini kullanarak bu bölgede giderek haritayı değiştirecek bir planı uyguluyor. Oysa Türkiye daha etkin, daha atak bir diplomasi uygulayarak çok şey yapabilir” diye konuştu.
ERDOĞAN-BÜYÜKANIT TARTIŞMASI
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt arasında geçen hafta Kuzey Irak konusunda yaşanan tartışmayı anımsatarak, “Bir başbakan, genelkurmay başkanının basın toplantısında yaptığı açıklamaya kişisel görüştür diyor. Söylediği düşüncenin TSK’nın görüşü olamayabileceğini ifade ediyor. Bunu temenni ettiği anlaşılıyor. Bu vahim bir manzaradır” dedi.
DTP’YE TRUVA ATI BENZETMESİ
DTP yöneticilerinin terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın sağlık durumu ve Kuzey Irak’a ilişkin açıklamalarına tepki gösteren Baykal, “Acı manzara, Türkiye tehdit ediliyor. Yapay sorunun etrafında Türkiye sıkıştırılmak isteniyor. Türkiye’de kimin elinin kimin cebinde olduğu anlaşılması güç manzara ortaya konuyor. Türkiye bu manzaraya layık değil. Türkiye’nin bu manzaradan bir an önce çıkması lazım” dedi.
Baykal, DTP’nin seçimlere bağımsız girmesinin seçim dengelerini etkilemesine ilişkin soru üzerine, “Türkiye hukuk devleti, Türkiye’nin bir seçim düzeni var. Ancak Türkiye’nin kendi hukukunu işletmeyi her noktada bilmeye ihtiyacı var. Türkiye sakıncalı biçimde, truva atlarının içerden kuşatması sonuçlarının etkisi altında. Türkiye ciddi sıkıntılara doğru sürükleniyor” diye konuştu.
ABUK SUBUK İŞLER
Seçimin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra, kasım ayından bir iki ay önce yapılmasının “öneminin olmadığını” belirten Baykal, “Bu, AKP’nin fantezisi. Yok bahisler yaptırılıyor, yok bilmem erkene alınacak, bunlar abuk subuk işler. Türkiye’de seçimleri erkene almak cumhurbaşkanı seçiminden önce mümkündü. Bu engellendi. Yapacak bir şey yok. Seçimler kasımda yapılacak. Bir iki ay erken olmasının önemi yok” dedi.
Baykal, TÜSİAD’ın cumhurbaşkanının uzlaşı ile seçilmesi gerektiği yönündeki çağrısını, “Doğru yönde atılmış adım. Ancak gönül isterdi ki erkenden, kararlı şekilde ortaya konmalıydı. Olay TÜSİAD’ın ötesinde herkesi ilgilendiriyor. Türkiye’nin bu tablo karşısında sessiz kalma hakkı yoktur” şeklinde değerlendirdi.
“İÇ FREN” VURGUSU
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına adaylığı tartışması ile ilgili olarak “Cumhuriyeti savunma refleksi, bir noktada iç fren özelliği gösterebilir. Bu açık kapı Başbakan tarafından da bırakılıyor. Uzlaşma ile cumhurbaşkanı seçme Türkiye’nin zorunluluğudur. Hükümetin bunu kavraması gerekir. Kendisine bu zorunluluğun anlatılması gerekir” dedi.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE GİDERİZ
Anayasa’nın Cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen 102. maddesine vurgu yapan Baykal, şunları kaydetti:
“Herkesi etkileyecek temel nokta anayasadır. Anayasanın bu konudaki ilgili maddesi 102. madde 1 fıkra. İki şeyi düzenliyor; ‘Cumhurbaşkanı, milletvekili üye tamsayısının üçte ikisinin oy çoğunluğu ve gizli oyla seçilir’. Bu, şemsiye fıkra. Daha sonraki fıkralar turları düzenliyor. İki hal için üçte iki, iki hal için salt çoğunluk arıyor. 1. fıkradaki üçte iki ne? Salt çoğunluk, adayın alması gereken, birinci fıkradaki salt çoğunluk toplantı yeter sayısı. Birinci fıkrada kastedilen seçilme yeter sayısı değil toplantı yeter sayısı. Eğer bu böyleyse bunu çözecek olan Anayasa Mahkemesi’dir. Anayasa Mahkemesi’ne götürebiliriz. Komisyonumuz bunu önerdiği takdirde, biz bunu, turlara geçilir, üçte iki çoğunluk yerine gelmez. Anayasa Mahkemesi’ne derhal götürülür. Öyle bir kaos çıkar ki ortaya. Türkiye’yi doğrudan otomatik seçime götürecek tablo çıkar. Uzlaşma mecburiyeti o nedenle var. Başbakan kafaya takmış, ‘Ben seçileceğim. CHP ile uzlaşma olmaz’ diye. Anayasa Mahkemesi’nin yorumunu görmek lazım.”
Baykal, ayrıca, seçim kampanyası için bir reklam şirketi ile anlaşabileceklerini belirtirken “Ancak gösterişli çalışmalar yapmaktan uzak duruyoruz. Seçimi ürün pazarlaması olarak algılamaktan uzak duruyoruz. Düşüncelerimizi açıklıyoruz. Vatandaşın gözünü boyamak durumunda değiliz. Yaptığımız iş siyaset” dedi.