Baykal: AKP mirası yedi

Güncelleme Tarihi:

Baykal: AKP mirası yedi
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2009 13:09

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Niğde'de vatandaşlara hitap ediyor. İşte Baykal'ın konuşmasından satırbaşları:

Haberin Devamı

- Yeni rakamlar açıklandı. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek işsizlik oranı ilan edildi. Gerçeği çok daha fazla. İnsanlarımız yüzde 20’nin üzerinde işsizlik yaşıyor.

 

- Türkiye’nin önüne 3 hedef koyduk. İnsanları ayırma dedik. Aşiretiyle sülalesiyle ayırma, herkes eşit kardeşiz, biriz beraberiz eşitiz. Önce insan dedik önce devlet değil.

 

- Yani bu Yunus Emre’nin düşüncesi, Mevlana’nın düşüncesi. Yani bu Anadolu kültürü.

 

ÖNCE İNSAN

- Önce insan başka bir şey değil. Her şeyden önce insan. Ayrıca, Türkiye’nin önüne hedef koymuşuz, önce iş demişiz. Bunu dediğimiz zaman bunun herkes farkında değildi. Herkesin bir işi vardır deniliyordu, bakın şimdi ne hale geldik? İşi olmayan insan, özgür değildir. İşi olmayan insanın, ailedeki mahalledeki kentteki yeri sağlam değildir. İnsanlığımızı üretimimizle alın terimizle ispat edeceğiz.

 

Haberin Devamı

- Devletten biz buzdolabı, çamaşır makinesi, kanepe istemiyoruz. Dağıtılan oyuncakları istemiyoruz, biz iş istiyoruz iş.

 

- Türkiye tarihinin 2002’deki toplam borcu, bütün hükümetlerin ortak borcu 220 milyar dolar. Bunlar bu borcu devraldılar 80 küsür yılın borcu bu. Bunlar tek başlarına 7 yıl kaldılar, o borcu 200’e mi indirdiler? 280 milyar dolar ek borç yaparak 500 milyara çıkardılar. Cumhuriyet tarihinde harcanmış olan bütün borçların üstünde bir borcu bunlar 7 yılda yaptılar.

 

- Ayrıca cumhuriyet tarihinde gelmiş geçmiş hükümetlerin ortaya koyduğu fabrikaları tesisleri birer birer ucuz pahalı demeden sattılar. Yani mirası da yediler. Kendilerine bırakılan mirası da yediler. Borç aldılar, hazırı da yediler.

 

DENİZ FENERİ

- Yolsuzluk var mı Türkiye’de? Niğde’de de var. Türkiye’de yaşanan yolsuzlukları izliyorsunuz. Deniz Feneri’ni duydunuz. Deniz Feneri Türkiye’deki yolsuzluğun çağ atladığını bize gösteriyor.

 

Haberin Devamı

- Eskiden yolsuzluk kişisel ferdi bir olaydı, tek başına birisi eline fırsat geçerse yapardı. Şimdi artık dernekleşmiş şirketleşmiş teşkilatlanmış yolsuzluk yapıyor. 50 kişi bir araya gelip yolsuzluk yapılıyor. Kanunla mevzuatla yolsuzluk yapılıyor.

 

- Bunlar hem vatandaşı için aldatıyorlar, hem de o parayı dini için veren o insanlar üzerinden Allah’ı peygamberi de aldatmaya çalışıyorlar. Sevap için o parayı veren insanlar sevap işledi mi?

 

- O iyi niyetle veriyor, muhtaca mı gidiyor? Din ne oldu, inanç ne oldu, iman ne oldu? Bunları yaptılar.

 

- Alman hükümeti tabi hemen konuya el koydu, yargıladı ve mahkûm etti. Önce sordum Başbakan’a tanıyor musunuz bu adamı dedim, anlaşıldı ki çocukları bacanakmış. Onlar mahkum etti sen ne yapıyorsun diyoruz. Yazı yazdık dosyayı bekliyoruz diyor.

 

Haberin Devamı

- O suçu işleyenler bizim vatandaşımız, dolandırılanlar bizim vatandaşımız, kurye bizim vatandaşımız, şirketler bizim şirketlerimiz. Televizyon kanalı kuruyorlar, gece gündüz Recep Tayyip Erdoğan ve AKP başka bir şey yok.

 

- Elin Alman’ı kendi topraklarında bu suç işlendi diye gerekeni yapıyor, sen niye yapmıyorsun? E dosyayı bekliyoruz. Senin jandarman emniyetin savcın hakimin kanunun hukukun vicdanın yok mu senin?

 

'AL SANA DOSYA' DEDİM

- Almanlar yazıp göndereceklermiş, onu bekliyoruz. Burada Ali Kılıç’tan rica ettim. Git şu dosyayı al bir getiriver dedim, eksik olmasın gitti getirdi. Almanya’da kaplumbağanın sırtına o dosyayı koysalardı gelirdi. Ama Ali Kılıç getirdi, bende çıktım mitinglerde al sana dosya dedim.

 

Haberin Devamı

- Başbakan, bizde her kırtasiyecide kırmızı kaplı olan dosya var diyor. Sen kırmızı kabı bırakta içindeki belgelere bak.

 

- Dosya geldi çabalarımızla, hala harekete geçmediler. Dur dediler. Niye? Tercüme yapacağız dediler.

 

- Çifte muhasebe tutmuşlar Almanya’da niye? Bir incelesene bunu.

 

- Açıkça çık de kardeşim, 'ben bunlara kıyamıyorum' de. 'Sahip çıkmak istiyorum' de. Bu tezgahları çeviren insanlara Bakanlar Kurulu kararıyla, millete yararlı dernek statüsü verdiler. Ayrıca birde bunlardan vergi almayalım dediler. Bunlardan vergi almıyorlar, Mehmetçik vakfından vergi alıyorlar. Şehitlerimizin gazilerimizin kendilerine ailelerine yardım etmek için kurulmuş namuslu dürüst vakfa tanımadıkları vergi kolaylığını bunlara sağlıyorlar. Olacak iş mi bu?

 

Haberin Devamı

BAŞBAKAN İZMİR'İ ALACAĞIM DİYORDU

- Başbakan bir yıl önce İzmir’i ve Çankaya’yı alacağım diyordu. Şimdi seçime yaklaştık, İzmir’i alacağız lafı kalktı, Çankaya’yı da unuttu.

 

- Baktı ki İzmir’de Çankaya’da baktı ki hayat yok. Tunceli’yi alabilir miyim diye düşündü. Tunceli’den bir Kemal Kılıçdaroğlu çıktı, İstanbul’da fırtına estiriyor, İstanbul korkusu yüzünden acaba Tunceli’yi alabilir miyim diyor. Başbakan panikte, ya da eğer muhalefete oy verirseniz tehdidine başladı. Seçmeni, vatandaşı tehdit ediyor.

 

SEN KİM OLUYORSUN

- Sen kim oluyorsun? Seni oraya millet getirdi, milleti tehdit etmek senin ne haddine? Başbakan yatağa Deniz Baykal’la giriyor, sabah Deniz Baykal’la kalkıyor. Yok CHP şöyle, yok Deniz Baykal şöyle.

 

- Beni bıraktı artık 80 yıl öncesine gitti. Bizi suçlayacak, halkın gözünü korkutacak.

 

- Daha sen ananın karnına düşmemiştin, bu vatan nasıl kurtarıldı, hangi çilelerle kurtarıldı. Bak bakalım o insanların boğazından haram geçti mi? Atatürk’ün İnönü’nün boğazından haram geçti mi?

 

- Başbakan eski defterlerden medet umar hale geldi.

 

BAŞBAKAN'A HAK ETTİĞİ CEVABI VERDİM

- Daha önce hatırlarsınız, 'işsizlik için çareleriniz öyle uygulamazsam siyasi hayatımı bitiririm' dedi. Nitekim ben çareleri söyledim. Bu belki bizim çare söylemeyeceğimizi mi zannediyordu ne? Oysa biz bu konularda ciddi şekilde hazırlık yapan partiyiz. Tedbirleri söyleyiverdim. Ya teşekkür et, ya da beğenip beğenmediğini söyle.

 

- Çıktı hakaretler etmeye başladı. Kırk fırın ekmek ye, iktidar olamazsın, sen kimsin böyle laflar. Bunarla üzüldüm tabi ama başbakan’a hak ettiği cevabı verdim. Başbakan olmak ayrı, adam olmak ayrı.

 

- Adam oğluna huysuzluk yaparmış, yanlış işler yaparmış sen adam olmazsın dermiş çocukluğunda. Büyümüş okumuş vezir olmuş.

 

- Adamlarını göndermiş yaka paça babayı almışlar.

 

- Hani 13 yaşında bir çocuk, babası işten atılmış, AKP otobüsüne bakarak demiş ya “Allah senin cezanı bu seçimde verecek” inşallah diye. Başbakan’da korumalarını hemen göndermiş, sıkıştırmışlar, Başbakan’da ümüğünü sıkmış ya.

 

- Babayı da öyle getirmiş sarayına vezir. Demiş ki, sen bana adam olamazsın diyordun bak ben vezir oldum demiş.

 Babası da bakmış “Oğlum vezir olmuşsun ama adam olamamışsın” demiş.

 

- Başbakan olmak ayrı adam olmak ayrı dedim ve yine ekledim, bazıları kırk fırın ekmek yese de adam olamayabilir.

 

EŞEĞİ SEMERİ BIRAK NİĞDE'YE GEL

- Son günlerde Başbakan ağzına eşektir, semerdir bir şeyler tutturdu. Bir Başbakan'ın siyasi tartışmaya bu kelimelerle girmesi, eşeği semeri düşürmemesi uygun oluyor mu? Üzülüyorum, sen eşeği semeri bırak, gel Niğde’ye tarlaya bir gel, esnafa bir gel, vatandaşa bir gel. O da zaten oralardan kaçmak için eşeğe semere tutunuyor.

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!