Baykal: 7.6'lık yanılgı olur mu

ERGENEKON DAVASI: HUKUKİ DEĞİL SİYASİ

CHP’nin bu iddiaların ilk ortaya atıldığı günde yaptığı teşhisin ne doğru olduğuna dikkati çekmek istiyorum. Bu dava hukuki değil siyasi olduğu ortaya çıktı. Güvenle söylemiştik. Pek çok kişi bunu yadırgamıştı. Görmesini bilenler için çok netti. Demokrasi ve hukuk anlayışını görmek isteyenler daha doğru bir değerlendirme yapabilir.

1 MAYIS: TAKSİM’DE KUTLANMALI

Nevruz ve 1 Mayıs’ın tatil olması için öneride bulunmuştuk. 1 Mayıs’ta dediğimize geldiler. Ancak hükümetin hala Nevruz konusunda kafasında hala tereddütler var.

1 Mayıs bir bayram havasında Taksim’de kutlanmalıdır. Böyle bir düzenleme yapılırsa her türlü desteği vereceğiz.

EKONOMİK KRİZ: 7.6’LIK YANILGI OLUR MU

İşyerleri kapanmaya başladı, işsizlik binlerce kişiyi buldu, hükümet gerekeni yapmamakta direndi. Türkiye büyük açık verdiği için yatırım yapılamıyor. İşsizlik artıyor. İşsizliğin altında hükümetin sorumsuzluğu var. 3,6 büyüyecekmişiz. 7.6’lık bir yanılgı olur mu?

Söylenenler bir hedef midir yoksa tahmin midir. Bunları yaşayarak göreceğiz.

ERGENEKON DAVASI

Nedir bu Ergenekon davası? Ergenekon Terör Örgütü deniyor. Mahkeme böyle bir değerlendirme yapamazsınız diyor ama hala ETÖ diye yazanlar yazıyor. Peki bu ne? Türkiye’nin rejimini yakından ilgilendiren böyle bir örgüt nasıl kuruldu, kimler kurdu? Başındakiler nasıl değişti bilen var mı? Genelkurmay Başkanı’na soruyorlar ‘siz bu örgütü biliyor musunuz’ diye, ‘ben böyle bir şey duymadım’ diyor. Bugün almışız 100’den fazla insanı davanın içine. Yarıdan fazlası da tutuklu. Bu örgüt AKP’ye karşı kurulmuş örgüt mü? Evet öyle anlaşılıyor. Alınanlar AKP karşıtı. İddianamede ta 70’lerden bahsediliyor. O zaman kime karşı kurulmuş. Ergenekon çimentosu beyinlere akıtılıyor. Türkiye’de yığınla yapılan yanlış iş var. Onları takip edin. Önce bu işi götürecek savcı bulamıyoruz dediler. Bulamazsın tabii, ciddiyeti olmayınca savcı bulamazsın. Sonra birini buldular ve düğmeye basıldı. Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk ‘’40 yıllık hukukçuluk hayatımda böyle iddianame görmedim’’ dedi. Bu yenilir yutulur laf mı?

Böyle bir iddianameyi dünyanın hiçbir yerinde hiçbir hukukçu görmedi. Sanık mıdır, tanık mıdır herkes orada. İddianamenin bir ağırlığı, ciddiyeti olacak. Oradaki her lafın bir takip edilirliği olacak. Somut olaylara dayalı, belgelere dayalı bir iddianame olacak. İddianame ayrı, ihtiharname ayrıdır. Mahkeme iddianameyi tanzim etmek zorunda tabii edebilirse. Birbirlerini tanımayan insanlar aynı terör örgütünün birinci dereceden sorumluları olarak orada yer alacak. Bu ne karmaşa…

Orda adı geçen insanların konumu ne? Öcalan’la ilgili PKK davası 105 gün soruşturma ve iddianame dönemi yaşadı. 249 gün de yargı süreci yaşandı. 1 yıldan daha kısa sürede Türkiye’de onbinlerce insanın yaşamına mal olan gerçek bir terör örgütüyle hesaplaşma 1 yıldan kısa zamanda bitti. Bir yandan tutuklamalar devam ediyor. Dava görülmeye başlanmış. Bir yandan yargılama yürüyor, bir yandan iddianame hazırlanıyor. Başı sonu belli değil. Bunlar kabul edilebilir olaylar değil. Savcının iddialarına bakıyoruz ortada bir haham var. Bir gizli tanık var, ilk kez Türkiye’de yargı gizli tanık meselesiyle karşı karşıya var. Bir de telefon kayıtları var. Hukukta mülakat mı var? Hukukta ifade var ifade. İşkence altında alındığı gizlenen iddiaları deniyor. İddianamenin sac ayakları bunlar. Gizli tanık ilgi çekici birisi. Davanın temel hedefleri şunlar:

"BU BİR ERGENEKON CİNAYETİDİR"

Danıştay cinayeti bir Ergenekon cinayetidir. Bunu ispatlamaları gerekiyor. Şimdi bunu ispatlayacaklar

Cumhuriyet mitingleri. Terör örgütünün planlayıp uyguladığı hükümeti yıkamaya yönelik bir hareket. Bunu kabul ettirecekler şimdi.

Gizli tanık Eyüp 1. İdare Mahkemesi’nin kararıyla kasten adam öldürmekten 9 yıl hapis, ablasını kasten öldürmekten 20 yıl hapis, nüfus kaydında sahtecilik yapmış, öz yeğenini satarak fuhuşa aracılıktan 2 yıl, Danıştay saldırısından müebbet hapis almış. Bu kişi Danıştay davası sırasında Atatürk hakkında burada söylemeyeceğim çok ağır iftiraları yapmış. İngiliz tetikçisi demiş. Hadi onu söyleyeyim. Şimdi bu kişi Ergenekon davasının en temel dayanak noktalarından biri. Önce iddiasını savcıya kabule tirmiş, sonra mahkeme ve Türkiye’ye kabul ettirecek. Cinayet ortada, tutuklananlar ortad abu işle ilgili. Sağduyu intihar mı etti, vicdan kalmadı mı?

Çok ciddi insanlar mektup yazıyor bana. ‘Bana şu teklif yapıldı’ diyor bilinen, tanınan insanlar. Savcının görevi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Zaman zaman silah bulundu, yok Güneydoğu’da yapılan zulümlerin kanıtları çıktı deniyor. Elbette bunlar takip edilir. Bunalr elkbette incelenecek. Türkan Saylan’ın bunlarla ne ilgisi var allahaşkına… Bu dava karşısında biz tavrımızı takındık.

Ve Ergenekon bir süredir korku sembolü haline geliyor. Bu gerçekleri bildiği halde pek çok kişi söyleyemiyor. Dün ÇYDD’ye operasyon yapıldı. Şimdi olayın resmi bilgiyle aydınlatılmış bir tarafı yok. Mehmet Haberal neden gözaltında. Kimse bilmiyor. Mehmet Bey de bilmiyor, avukatı da bilmiyor. Neden aldığınızı bile izah etmiyorsunuz? Türkan Hanımın suçu ne? Kadıncağız çok ciddi bir sağlık sorunuyla karşı karşıya olmasa o da gözaltına alınacak. Buna bir gerekçeniz var mı? Gerek yok canım aldık bitti denir mi? Ortafa açıklama yapılmayınca düşünüyoruz, nedir bunların özelliği diye. Haberal, bu toplumun yetiştirdiği en önemli adamlardan biri. 1974’te ben Maliye Bakanıyken gece saat 2-3’de Ankara’ya gelirdim uçakla. İndiğimde bakardım havalanında Haberal. Ne işiniz var burada dedim. Sizin uçakta böbrek var, onu bekliyorum derdi. Yurtdışından gelen böbreği alır koşar ameliyatına girerdi. Bu kadar çok hizmet etmiş biri, binlerce aileden hayır duası alıyor. Şimdi bu insanı siz neden alırsınız? Adamın tek derdi hastası.  Bu insanı terör örgütü kurmui Türkiye’yi çığrından çıkaracakmış. Bu kadar halükarşinaslıktan uzak bir anlayışla devlet yönetilir mi? Türkan Hanım’ın yaptıklarına bakıyoruz. 29 bin öğrenciye burs veriyor. 36 bin genç kızı okula çekmiş. Bir insanı niye siz alma gereği duyuyorsunuz. Çağdaş eğitim projesine kendini adamış birini mi içinize sindiremiyorsunuz?

Dün bu insanlar gözaltına alındığında tarih 13 Nisan. 13 Nisan eski takvimle 31 Mart’tır. Yaşanan olaylardan 100 yıl sonra yıldönümünde bu işler yapılmıştır. Tarihsel bir rövanş içinde miydilerbilmiyorum. Eğer değilse tarih Türkiye ile çok derin bir ironi ilişkisi içine girmiştir.

Böylesine acı olayların yaşandığı zamanda Türkiye’de yüksek sorumluluklar üstlenmek nasıl bir duygudur?

Bu tablo hiç şüphe yok hukukun, demokrasinin bir yansıması olarak anlaşılamaz.

Bu uygulamalar hiç şüphe yok bir darbedir. Darbe sadece tankla, topla, silahla yapılmaz. Darne böyle de yapılır ve yapılıyor. Türkiye bu darbeyi de yaşıyor.