Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2001 00:00
Türkiye Ä°ÅŸveren Sendikaları Konfederasyonu (TÄ°SK) Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Refik Baydur, üretmeden tüketmenin, çalışmadan kazanmanın unutulması gerektiÄŸini belirterek, ``(Devlet malı deniz, yemeyen domuz) sözünü Türk literatüründen atalım ve bir daha da girmesine engel olalım`` dedi. TÄ°SK`in iki gün sürecek 21. OlaÄŸan Genel Kurulu baÅŸladı. Genel kurulun açılışında konuÅŸan Baydur, IMF ile yapılan 17. stand by düzenlemesinin iki ciddi krizden geçtiÄŸini ve giderek artan IMF desteÄŸi ile bugün de iÅŸlevini sürdürdüğünü kaydetti. Bu desteÄŸe dayanan ağır ekonomik ve sosyal yaptırımlarla, devlet yönetiminin, Akcan: Bakanlık azaltmakla devlet küçülmez Bayındırlık ve Ä°skan Bakanı Abdülkadir Akcan, ``müsteÅŸarlığı bile olmayan bakanlıkların sayısının azaltılmasının ciddi ciddi devletin küçültülmesi olarak takdim edilmesi yanlıştır`` dedi. Akcan, devletin küçültülmesiyle ilgili 3046 sayılı kanun çerçevesinde beÅŸ yıllık bir plan doÄŸrultusunda konunun ele alınması gerektiÄŸini söyledi. uygulamadaki istikrar ve devamlılığını kaybettiÄŸini, çalışan ve çalıştıran kesimle tüketicilerin moral çöküntüsüne uÄŸradığını anlatan Baydur, ``Ãœst üste ekonomimizi vuran iki kriz, Ä°kinci Dünya Savaşı`ndaki yüzde 15.3`lük ekonomik küçülmeden sonra en büyük ekonomik daralmayı yaÅŸamamıza neden olmuÅŸtur`` dedi. "Ä°Åž GÃœVENCESÄ° ULUSAL PROGRAM`IN PARÇASI DEĞİL"Baydur, AB`ye mevzuat uyumu çerçevesinde, Ulusal Program`ın hazırlandığını anımsatarak, programın çalışma hayatıyla ilgili kısımlarına bakıldığında, ``büyük bir bilgisizlik, gayretkeÅŸlik ve heveskarlığın görüldüğünü`` söyledi. Ulusal Program`ın ``siyasi kriterler`` bölümünde yer alan iÅŸ güvencesinin, AB mevzuatına uyumla bir ilgisi olmadığını savunan Baydur, iÅŸ güvencesini içeren bir AB müktesebatının olmadığını ileri sürdü. Bal: SaÄŸlıklı bir büyüme gerçekleÅŸtirilemedi Devlet Bakanı Faruk Bal da, yüksek ve kronik enflasyonun en çok dar ve sabit gelirli işçiler ile iÅŸverenleri etkilediÄŸini belirterek, 20 yıldır süren enflasyon çeÅŸitli programlar uygulanmasına raÄŸmen saÄŸlıklı bir büyüme gerçekleÅŸtirilemediÄŸini söyledi. Enflasyonun üretime yönelen iÅŸadamlarını menfi yönde etkilediÄŸini ve adeta bu kesimi cezalandırdığını belirten Bakan Bal, ``bu sistemden kazançlı çıkan kesim sadece paradan para kazanan kesimdir`` dedi. Türkiye`nin iÅŸ güvencesini 158 sayılı ILO sözleÅŸmesini onaylayarak üstlendiÄŸini kaydeden Refik Baydur, iÅŸ güvencesinin, Ulusal Program`ınbir parçası olmadığını savundu. Baydur, şöyle devam etti: ``ILO normları ile AB normlarının organik iliÅŸkisi olması doÄŸaldır. Ancak olmazsa olmaz ÅŸartı deÄŸildir. Nitekim bu normu kabul eden AB üyesi devletler azınlıktadır. Kabul eden devletlerde de bizdeki gibi yüksek kıdem ve ihbar tazminatı, check-off gibi zorlamalar yoktur. Bunun yerine esneklik, çıplak ücret ve çalışılan süreye göre ücret uygulamaları vardır.`` Ulusal Program`da yer verilen ``hak grevi`` konusuna da deÄŸinen Baydur, ``Hiçbir AB ülkesinde uygulanması bulunmayan bu düzenlemeyi, ülkemizin taahhüt etmesini anlamak mümkün deÄŸildir`` dedi. "Ä°ÅžYERÄ° YOKSA, ÃœRETÄ°MDEN GELEN GÜÇ YOKTUR"Refik Baydur, Türk iÅŸvereninin artık gözü yaÅŸlı işçi istemediÄŸini ifade ederek, önce işçinin ve ailesinin yaÅŸamının dikkate alınması gerektiÄŸini söyledi. HisarcıklıoÄŸlu: Yeniden yapılandırma tasarısı TBMM'de Türkiye Odalar ve Borsalar BirliÄŸi (TOBB) BaÅŸkanı Rifat HisarcıklıoÄŸlu, enflasyon muhasebesine 2003 yılına geçilmesi konusunda hükümetle mutabakata varıldığını söyledi. HisarcıklıoÄŸlu, finansman darboÄŸazına düşen firmaların kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasını saÄŸlayacak tasarının TBMM'ye sevk edildiÄŸini belirtti. Türkiye'nin kamuyu etkin hale getirecek yeniden yapılanmayı baÅŸaramaması ve yerel yönetimlerin güçlendirilememesi durumunda yeni krizler yaÅŸanabileceÄŸini ifade eden HisarcıklıoÄŸlu: "Ekonomik ve Sosyol Konsey'in 9 aydır toplanamaması bir eksiklitir" dedi. Baydur, şöyle devam etti: ``EÄŸer iÅŸyeri yoksa, yani üretim yoksa, üretimden gelen güç de yoktur, vergi yoktur, sosyal güvenlik yoktur, ucuzluk yoktur, ihracat yoktur... Hasılı, o millet için gelecek yoktur, ümit yoktur ve nihayet onurlu bir milletle devlet yoktur. Bunun dünyada onlarca örneÄŸi mevcuttur. Devamlı ve tutarlı geliÅŸme saÄŸlayamayan hiçbir organik bünye onurlu bir ÅŸekilde yaÅŸama hakkına sahip deÄŸildir. Yalnız bu deÄŸiÅŸimi baÅŸarabilenlerin ayakta kaldığı bir dünyada yaşıyoruz. Hiç şüphesiz, dünya devletleri ile rekabet etmek zorunda olan ülkemiz de oyunu yeni kurallarıyla oynamak zorundadır. Dünyadaki rekabette baÅŸarılı olabilmek için, esneklik, rekabet gücü ve istihdam edilebilirlik unsurlarına ulaşılması lazım.`` Artık dünyanın hiçbir ülkesinde ``yaÅŸam boyu istihdam garantisinin`` mevcut olmadığını ileri süren Baydur, ``Ä°stihdamın iÅŸ güvencesi gibi yapay hukuki yollarla korunamadığı da ortaya çıkmıştır`` dedi. Günümüzde gerçek iÅŸ güvencesinin iÅŸletmenin rekabet gücünün artırmasına ve deÄŸiÅŸen iÅŸgücü piyasasının ihtiyaçlarına uygun olarak, işçinin eÄŸitilmesiyle mümkün olduÄŸunu savunan Baydur, işçi ve iÅŸveren sendikalarının hayat boyu eÄŸitimin ve verimliliÄŸin önderliÄŸini yapmak zorunda olduklarını kaydetti.Ãœretmeden tüketmenin, çalışmadan kazanmanın unutulması gerektiÄŸini ifade eden Refik Baydur, ``(Devlet malı deniz, yemeyen domuz) sözünü, Türk literatüründen atalım ve bir daha da girmesine engel olalım`` diye konuÅŸtu. OKUYAN: AB NORMLARINI İÇİMÄ°ZE SÄ°NDÄ°RMELÄ°YÄ°ZGenel Kurulu`nda konuÅŸan Okuyan, Türkiye`nin bugün, mutlak bir deÄŸiÅŸime ihtiyacı bulunduÄŸunu ifade ederek, baÅŸta siyasiler olmak üzere sivil toplum kuruluÅŸları, sendikalar ve herkesin kendisini sorgulaması gerektiÄŸini söyledi. Sorunların aşılabilmesi için işçi, iÅŸveren ve hükümet arasındaki diyaloÄŸun daha ileriye götürülmesi gerektiÄŸine dikkati çeken Okuyan, herkesin bu yönde çaba sarfetmesini istedi. TÄ°SK BaÅŸkanı Refik Baydur`un, hazırlanan iÅŸ güvencesi yasa tasarısının AB`nin norm ve standartlarına uymadığı yönünde görüş belirttiÄŸini anımsatan Okuyan, şöyle konuÅŸtu: ``Gerçekten yürekten AB`ye gitme hedefimiz varsa o zaman AB`nin norm ve standartlarını asgaride düşünceanlayışını, çaÄŸdaÅŸlığını, demokrasi anlayışını, demokratikleÅŸmesini, insana ve emeÄŸe saygısını içimize sindirmemiz lazım.`` MUHAFAZAKAR BÄ°R TASARIOkuyan, daha önce hazırladıkları iÅŸ güvencesi yasa tasarısına bazı çevrelerce itirazlarda bulunulduÄŸunu, bunun üzerine işçi, iÅŸveren ve hükümet kesimi temsilcilerinden oluÅŸan 9 kiÅŸilik bir üniversite öğretim üyesi grubuna yeni bir tasarı hazırlattıklarını anımsattı. Okuyan, bu tasarının güzel bir çalışma olduÄŸunu ve 158 sayılı ILO sözleÅŸmesinin bu tasarının içerisine oturtulduÄŸunu kaydetti. YaÅŸar Okuyan, BaÅŸbakanlığa sunulan iÅŸ güvencesi yasa tasarısında ekonomik kriz nedeniyle iÅŸverenlerin işçi çıkartılmasına imkan tanındığını da belirterek, ÅŸunları söyledi. ``Ä°ÅŸ güvencesi sadece işçilerle olan bir hadise deÄŸildir. İşçi kesimi kadar iÅŸveren kesiminin haklarını da yasal bir teminat altına alıyor. Hadise farklı bir ÅŸekilde yorumlandı veya iddialar o ÅŸekilde yoÄŸunlaÅŸtı. Bazı iÅŸverenlerimiz işçiyi 11 ay çalıştırıyor ama 12. ay gelince kapının önüne koyuyor. Çünkü bir ay daha çalıştırırsa kıdem tazminatına hak kazanacak. Peki reva mı bu? Bir işçiden üretiminden memnunsanız, size katkı saÄŸlıyorsa ona hayır ben kıdem tazminatı vermeyeceÄŸim. Ha Hasan, ha Ali, ben seni kapının önüne koyuyorum bunu Allah sorar, hepimizden sorar. DoÄŸru bir yaklaşım deÄŸildir. AB diyoruz, AB`de böyle bir uygulama gösterilemez. İşçimiz 10-15 senedir yanımızda çalışıyor, sendikaya üye oldu diye buyrun dışarı. Böyle bir anlayış olabilir mi?`` EN TEMEL HAKOkuyan, Anayasa`nın en temel hakkı olan bireyin istediÄŸi gibi toplum örgütüne üye olma hakkına saygı gösterilmesi gerektiÄŸini belirterek, iÅŸ güvencesi yasa tasarısıyla bunun getirildiÄŸini söyledi. Okuyan, sözlerine şöyle devam etti: ``AB`den niye kendi iÅŸimize gelenini alıp da gelmeyenini de reddediyoruz. Ortak kriterlere hepimiz kabul göstermeliyiz. Hepimizin gelecekten daha çaÄŸdaÅŸ bir ülkede, daha saÄŸlıklı bir toplumda yaÅŸama arzumuz varsa işçisiyle, iÅŸvereniyle, siyasetçisiyle ortak zeminde buluÅŸmak zorundayız. Hiçkimsenin birbirine dayatma hakkı yoktur. Ne hükümetlerin, ne iÅŸverenlerin ne de işçilerin. Bir dayatma içinde gelirseniz, o zaman tepkisi de her kesimden farklı olur.`` Â
button