Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır’da 14 sivil toplum örgütünün 12 Eylül referandumunda evet oyu kullanacaklarını açıklamasına BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tepki göstermesi üzerine, bazı sivil toplum örgütü temcileri, bu tepkileri karşılık vermişti.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, BDP İl Başkanı Nijad Yaruk ile birlikte parti binasında basın toplantısı düzenledi. Son günlerde kentte bazı sivil toplum örgütlerinin evet açıklamasının ardından gelişen tepkiler üzerine Baydemir, sivil toplum örgütleriyle hiç bir sorunlarının olmadığını özgürce herkesin düşüncesini açıklayabileceğini belirterek, şöyle dedi:“Türkiye’de eşitlik, özgürlük, haklar ve özgürlükler mücadelesini vermek ama aynı zaman da her zaman doğrunun yanın da ve halkının yanında olmanın çok zor olduğunu erdemli olduğu kadarda badireli bir duruş olduğunu ifade etmek gerekiyor.
Yıllardır ısrarlarla, özveriyle her tür bedeli ödemeyi göze alan ve bunun onurlu mücadelesini sürdüren BDP ve BDP’nin temsil etmiş olduğu gelenek bu duruşun ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Eş genel başkanımız Sayın Demirtaş, bu geleneğin en iyi şekilde temsil ettiği arkadaşlarımızdan bir tanesidir. Bugün eğer bu coğrafyada Diyarbakırımızda insanlarımız düne rağmen sivil toplum örgütlerimiz, düne rağmen daha özgür bir şekilde fikirlerini ifade ediyorsa, bu mücadele geleneğinin ödemiş olduğu bedellerin sayesinde olduğunu da unutmamak lazım. Yiğidi eleştirmek lazım ama hakkını da yemek lazım. Zinhar hak yemek bana göre haramdır. Haramdır, hakkı yiyenlerde haramzade olurlar. Bence hak yememek lazım.”
BİZİM MERAMIMIZ FARKLI
Diyarbakır’ın bir özgürlük şehri olduğunu ifade eden Baydemir, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Diyarbakır’da her sivil toplum örgütümüz adı ne olursa olsun, sayın başkanımız ve genel başkanımızın ifade ettiği gibi özgürce fikirlerini ifade edebililer. Türkiye’de hayır diyenler var. Evet diyenler var. Türkiye’de seçime gitmeyeceğiz, referandumu boykot edeceğiz diyen alternatif bir duruş var. Dolaysıyla herkes Diyarbakır’da özgürdür. Dileyen hayır der, dileyen evet der. Dileyen de boykot eder, seçime gitmez, sandık başına gitmez, buna hiçbir itirazım yoktur. Kaldı ki, bir kentte yüzde yüzlük duruşu istemek bunun baskısını oluşturmak demokrasi ile bağdaşmaz. Diyarbakır’da yüzlerce sivil toplum örgütümüz var. Varsın bu yüzlerce sivil toplum örgütümüz içerisinde 10 tane sivil toplum örgütü başkanı da farklı düşünsün. Bundan hiçbir gocunmuşluğumuz yok. Kaldı ki siyasette kızmak var. Ama küsmek yok. Biz yarın partimizin belediyelerimizin kapısı bu örgütlerimize açık olacaktır, ama bizim meramımız bambaşkadır. Bizim meramımız farklıdır. Her şeyden önce Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleriyle hiçbir sorunumuzun olmadığının altını bir kez daha çizmek istiyorum.”
BİZİ KANDIRAMAZSINIZ ARTIK
Başkan Baydemir, birilerinin Diyarbakır’da sanki bir çatışma varmış, bir kopuş varmış gibi bir algı ve atmosfer yaratmak istediğini öne sürdü. Baydemir, “Yok, böyle bir şey. Daha önce de Diyarbakır’da böyle bir şey yaratmak istediler. Dolayısıyla herkes görüşünü belirtmekte özgürdür. Ama nihai noktayı koyacak olan halkın ta kendisidir. Eğer gerçekten sonucu öğrenmek istiyorsak bence hepimizin 12 Eylül akşamı saat 24.00’ü beklememiz lazım veya 13 Eylül sabahını görmemiz lazım. Sadece Diyarbakır’da değil Türkiye haritasında nasıl bir şekillenme olacağını hep beraber göreceğiz. Bizim sivil toplum örgütleriyle bir sorunumuz yok. Ama bizim özgürlük sorunumuz var. BDP’nin hak, özgürlük ve adalet talebi var. Bizim alternatif, boykot duruşumuz hak aramadır.
Özgürlük, adalet talep etmektir. Çünkü bu pakette Kürtler'e hak yoktur. Kürtlere adalet, özgürlük yoktur. 1920’lerde Kürtler kandırıldılar, inşa aşamasında Kürtleri kandırıldılar. Biz bir daha kanmayacağız. Bizi kandıramazsınız artık. Diyarbakır’da yüzde yüz çıkarmak mı istiyor hükümet ‘evet’i, buyurun adım atın. BDP halkı için direniyor. BDP özgürlük için çaba sarfediyor. BDP son güne kadar da bu çabasını sürdürecektir. Ve en nihayetinde halkımızın kimin kendisinin çıkarı için çaba sarfettiğini, kimin kendisinin özgürlüğü için bedel ödemiş göze aldığı olgunluktadır. Bizim halkımızın iradesinden miskali zerre kadar şüphemiz yoktur” diye konuştu.
Baydemir, eleştirinin siyasetin demokrasinin gereği olduğunu savunarak, sözlerini şöyle tamamladı:“Bizim istediğimiz tek bir şey var. O da edeptir. Biri çıkmış demiş ki, “Atamayla gelen tekmeyle gider’ bu edepsizliktir. Sadece o arkadaşımızdan özür bekliyoruz. İstediği oyu kullanabilir. Gidip Diyarbakır sokaklarında örgütleme yapabilir. Bizimde çalışmalarımız var. Altını çizerek ifade etmek istiyorum. Ama Türkiye’de sadece 2 cephe yoktur. ‘Günaydınlar Türkiye, günaydınlar üçüncü bir cephe vardır’ alternatif bir cephe vardır oda boykot cephesidir. 12 Eylül günü halkımız bu koşullarda sandığa gitmeyerek 13 Eylül günü yeni bir Anayasanın çalışmasını özgürlükçü bir Anayasanın çalışmasını inşallah halkımızla beraber inşa etmenin sürecini de başlatmış olacağız.
Diyarbakır’da BDP’den kaynaklı miskali zerre kadar bir çatışma zemini olmayacaktır. Biz asla bu manada bir provokasyona gelmeyeceğiz. Birileri istediği kadar dürtüklesin sağduyumuz, metanetimizi, olgunlumuzu ve kendimize, halkımıza olan güvenimiz koruyacağız. Ve demokratik bir şekilde bu koşullarda sandık başına gitmeyin çağrımızı yapacağız. Hükümet isteseydi bugün tablo farklı olabilirdi. Biz kavgayı sivil toplum örgütleriyle vermeyiz. Kavga edersek ki, kavgayı yanlış anlamayın. Demokrasi mücadelesi manasında söylüyorum biz hükümetle ederiz. Muhatabımız bu manada hükümettir.”