Ferit ASLAN-Bayram BULUT/ DİYARBAKIR,(DHA)
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2010 17:19
DİYARBAKIR Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, isim vermeden Erzincan Cumhuriyet Başsavcısının tutuklanması ve Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında emekli kuvvet komutanların gözaltına alınması konusunda, “Dokunulmaz, dokunulamaz denilenlere dokunulabiliyor, bu hayati derecede önemlidir” dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi Başkanı Levent Korkut başkanlığındaki heyeti makamında kabul etti. Aralarında Türk Tabipler Birliği Başkanı Gencay Gürsoy, Şanar Yurdatapan, köşe yazarları ve gazetecilerin de bulunduğu heyeti Baydemir, kırmızı güllerle karşıladı.
STGM Başkanı Levent Korkut, Türkiye’de her şeyi hükümetlerin ve devletin gerçekleştirdiği gibi bir algı bulunduğunu, ancak sivil toplum kuruluşlarının artık aktif bir rol oynaması gerektiğini ve bunu göstermesi gerektiğini söyledi. Baydemir, demokrasi, haklar ve özgürlüklerin herkesin için acil bir ihtiyaç olduğunu, bir gün mutlaka herkese ihtiyaç olacağını belirterek, 1997 yılında yaşanan insan hakları ihlali ile ilgili yaşadığı bir olayı anlatarak, isim vermeden Başsavcının tutuklanması ve emekli kuvvet komutanların gözaltına alınması ile ilgili şöyle dedi:
“Hani dokunulmaz dediğimiz, dokunulamaz dediğimiz dokunulabildi, dokunulabiliniyormuş. Hakikatten bu hayati derece çok önemlidir. Bakın Başsavcı bile avukat tutuyor. Herkesin savunma hakkına ihtiyacı olacak, herkesin avukata ihtiyacı var. Arkadaşlarım Başsavcı bile avukat tutuyorsa avukatlarla aranızı iyi tutun dedim. Bana, ‘Başkan avukatlarda içerde’ dediler. Demokrasi kültürü yaşam tarzı en sonunda varmamız gereken yerdir. Bugün yaşadığımız en büyük handikap biraz da geç kalmış olmaktır. Bu çabayı sürdürmek çoğaltmak, genişletmek herkesin boyun borcudur. Sivil toplum örgüt kültürünü geliştiren toplumlar bir süre sonra rejim krizi yaşamazlar. Kendi içerisinde kavgayı yaşamazlar. Umuyorum hepimizin çabasıyla Türkiye toplumu olarak Türküyle, Kürdüyle etnik kimlikleri ve ulusal kimlikleriyle diyaloğ ile bütün sorunları aşacak kıvama geliriz. Zaten o umut olmazsa, bir de yurt dışı yasağı da varsa bayağı zahmetli olacak. Ben umudumu yitirmedim.”
Baydemir, konuklara ikram ettikleri güllerin dikenlerini ayıklamadıklarınıda belirterek, “Güllerin dikenlerini bilerek koparmadık. Bizim o dikenlere katlanmamız lazım” dedi. Sadece taban demokrasi istediğinde gözlerin yarılıp, kolları kırıldığını ve çocuklar ile siyasetçilerin cezaevine atıldığını söyleyen Baydemir, “Demokrasiyi tavan istediğinde ise rejim krizi çıkıyor. Demokrasiyi tabandan tavana herkesin birlikte istemesi gerekir” dedi.
GENELKURMAY’IN DA PKK’NIN DA İŞİ KOLAY DEĞİL
Kuş bakışı memlekete bakıldığında tablonun iyi olmadığını ancak iyi olmayan tabloyu iyi göstermenin sorunları bugüne kadar taşıdığını söyleyen Baydemir, şunları söyledi:
“İyi olmayan bir tabloya iyi demek kendimizi kandırmaktır. Biz görmedik, duymadık, yapmadık demek doğru değil. Bugün gelinen nokta hakikatten sırat köprüsüdür, var olma yok olma ve çok kritiktir. Bu ülkede hiç kimsenin işi kolay değildir. Hükümetin, BDP’nin, Genelkurmay’ın ve PKK’nın işi kolay değildir. Aklın yolunu vicdanın yolu ile birleştirmeliyiz. Akıl ve vicdanı ortaklaştırmalıylız. Hiç bir zorluğu tek başımıza aşamayız. Tek başına ben yaparım, ben ederim demekle olmuyor. Zoru birlikte paylaşmak lazım. Bir süreç başlatılırken istikrarlı olmaz lazım. Kürt açılımı, demlokratik açılım, milli birlik ve beraberlik projesi denildi. Heyecanlandım. Ama baktık 1500 kişi cezaevine atıldı. Yüzde 70 oy alan belediye başkanları cezaevine atıldı. Cezaevindeki Abdullah Demirbaş’ın ayağı kesilebilir. Bu bir örnektir. Benim suçum varsa cezavine atsınlar. Ben darbe yapmışsam, köyleri yakmışsam bunun bir müeyyidesi olmalıdır. Sapla samanı bir birine karıştırmamak lazım. Filller savaşırken çimleri gözden kaçırmamak lazım. Kaçırırsak çimler diken olur. Herkesin bir daha düşünmesi lazımdır.”