Güncelleme Tarihi:
Bayburt, tarih öncesi çağlardan itibaren İpek Yolu güzergahındaki konumu ve verimli toprakları barındırması, su kaynaklarına yakın olması nedeniyle tarihsel süreç içerisinde farklı dönemlerde inşa edilen birçok kale ve gözetleme kulesiyle de dikkati çekiyor.
Tescilli 5 kale bulunan Bayburt'ta bunlardan en önemlisi kent merkezine hakim bir tepedeki yalçın kayalıklar üzerinde yer alan Bayburt Kalesi.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca Bayburt Müze Müdürlüğü başkanlığında 2017 yılında başlatılan ve bu yıl kasım ayında ikinci etap restorasyon çalışmaları tamamlanan kalede, Roma iskanına ışık tutacak yazıt fragmenti ile kalenin kuzey sur duvarı dışında daha önceden tespit edilen ve demir çağına tarihlenen su tünelini destekleyen kutsal alan (açık hava tapınma alanı) bulundu.
Bayburt Müze Müdürü ve Bayburt Kalesi Kazı Başkanı Adem Bedir, Bayburt Kalesi'ndeki yerleşmenin kadim tarihinin milattan önce 3 bine kadar indiğinin yazılı kaynaklarda yer aldığını belirtti.
Bedir, Bayburt Kalesi ve etrafındaki araştırmalarda kalenin yalnızca savunma amaçlı kullanılmadığı, bulunduğu ticaret yolu üzerinde güvenliği sağlayarak ekonomik yaşamın gelişmesine de katkı sağlayan bir görünüm arz ettiğini anımsattı.
Kale içerisinde 11. yüzyıla tarihlendirilen kilisede yaptıkları temizlik çalışmalarıyla kilisenin özelliklerinin ortaya çıkartılmasının yanında özellikle kilise duvarında tespit edilen bir yazıtın da Bayburt Kalesi için dikkat çekici olacağını belirten Bedir, şunları kaydetti:
"Kilisenin ayakta olan güney duvarında devşirme duvar bloku olarak kullanılmış latince yazıt fragmenti tespit ettik. Bu yazıtın kilisenin orijinal duvarına ve kiliseye ait olmadığı belirgindi. Başka bir yapıdan geldiği aşikar çünkü yazıtlı taşın kullanılış şekli farklı. Normalde karşıdan görmemiz gerekirken yazıtlı taraf alt tarafa gelmiş. Bu yazıtın tercümesini yaptırmak için Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Güray Ünver ile irtibata geçerek bu konuyu mütalaa ettik. Yazıtta yer alan bölümden yola çıkarak hocamızın tahmini yazıtta 'Antoninler Hanedanlığından Antonius Pius'un 16. Egemenlik yılında adandığı' ibaresini tespit etti. Yazıtın tam içeriğini görebilmemiz için yazıtın tamamını görmemiz gerekiyordu. Şu aşamada duvar tehlike arz ettiğinden dolayı içe doğu giden kısmını göremiyoruz. Önümüzdeki yıl kilisede yapılacak restorasyon çalışmaları sırasında gerekli izinler alınarak yazıtlı taş yerinden çıkartılıp duvar içerisinde kalan kısımda yazıtın devam edip etmediği anlaşılacaktır. O zaman daha kapsamlı ve daha kesin bilgiye ulaşılacak."
Kiliseyle ilgili yürütülen çalışmalarda, kilisenin doğu tarafında doğul kaya oyularak oluşturulmuş ancak zamanla içerisi toprakla dolu olan, hem halk tarafından hem de yazılı kaynaklarda kiliseye bağlı vaftiz çukuru yada kar çukuru olarak bahsedilen alanlarla ilgili de şu ana kadarki bilinenin aksine yeni bilgilere ulaştıklarını ifade eden Bedir, "Bu çukurların kaynaklarda bahsedildiği gibi bir vaftiz çukuru veya kar çukuru olmadığı, çukurların üzerinde bulunduğu kayalık alanla birlikte düşünüldüğünde Demir Çağı Dönemi'nde dini amaçlı kullanılmış kutsal bir alan (açık hava tapınma alanı) olabileceğini değerlendirdik." ifadesini kullandı.
Bedir, kesin neticeye ulaşmak adına özellikle bu alandaki çalışmaların kazıdan bağımsız olarak gelecek yıl da Bayburt Müze Müdürlüğünce sürdürüleceğini anlatarak, kaya bloku ve çukurlarla ilgili yine Bayburt Müze Müdürlüğü ekibi olarak bir bilimsel yayın hazırlama aşamasında olduklarını, bu yayınla birlikte kesin bilgilerin ortaya konulacağını sözlerine ekledi.