Güncelleme Tarihi:
1994 yılında Ordu’nun Gülyalı İlçesi’nde bulunan cesedin Dursun Aldemir’e ait olduğunun sanılması ve Aldemir ailesinin de aralarında alacak-verecek sorununun bulunduğunu ileri sürmesi üzerine tutuklanıp, Ordu Ağır Ceza Mahkemesi’nce 20 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Hasan Ersoylu’nun yanlışlığa kurban gittiği, 4 yıl sonra anlaşıldı. Düzce’de savcı bir başka kimliksiz cesedi soruştururken, cebindeki yazılı kağıtta yer alan hesap numarasından yola çıkıp, parmağındaki yüzükte D.A. harfleri bulunan kişinin Dursun Aldemir olduğunu belirledi. Ardından yapılan DNA testi ile de gerçek ortaya çıktı. 16 Aralık 1994’de tutuklanan, suçsuz olduğu anlaşılınca da 8 Aralık 1998 tarihinde tahliye edilen Ersoylu, cezaevinde kaldığı süre içinde hem sol gözü görme yeteneğini yitirdi, hem de sol bacağı sakat kaldı. Evine gittiğinde anne, baba ve dayısının öldüğünü öğrenen Hasan Ersoylu, eşi tarafından da terkedildi.
HAKKINI ADALETTE ARADI
Bunun üzerine kendisiyle temasa geçen İstanbul Barosu avukatlarından Ergun Özer’in gönderdiği Avukat Şenol Caner aracılığıyla, mağduriyetinin giderilmesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 500 bin dolar maddi, 500 bin dolar da manevi olmak üzere toplam 1 milyon dolar istemiyle tazminat davası açılması amacıyla Özer'e vekaletname verdi. Ancak AİHM 1'inci Dairesi, Türkiye’deki yasal yolların tüketmeden dava açmasından dolayı bu şikayeti 2003 yılında reddetti.
DAVASININ KABUL EDİLMEDİĞİNİ 2006’DA ÖĞRENDİ
AİHM’in davayı redettiğini 2006 yılında öğrenen Hasan Ersoylu, mağdur edilip, zarara uğradığı gerekçesiyle avukat Ergun Özer hakkında Ordu Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine savcılık avukat Özer hakkında meslekten men cezası istemiyle ‘Görevi kötüye kullanma’ suçundan dava açtı.
Dün Ordu Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarak şikayetini yineleyen Hasan Ersoylu, “Beni mağdur etti. Herşeyimi kaybettim. AİHM’e açtığım davanın rededildiğini bana söylemedi. Ben davayı kendisine verdim. Benimle o konuştu. Sonradan öğrendim ki, o da yanında çalışan Şenol Caner adlı avukatı davayı açması için görevlendirmiş. Bana AİHM’nin davayı redettiğini söyleselerdi yerel mahkemelerde hakkımı arardım. Vakit kaybetmeme neden olduğu için cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
Duruşmada suçlamaları kabul etmeyen Avukat Ergun Özer, söz konusu davanın o dönem Avukat Şenol Caner tarafından açıldığını, kendisinin bir ilgisinin olmadığını iddia etti. Mahkeme, bir başka tanık avukatın duruşma salonunda bulunmadığı gerekçesiyle duruşmayı erteledi.