Güncelleme Tarihi:
Çünkü son dönemde Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığı, yüzünü Doğu’ya döndüğü, ekseninin kaydığı yolundaki değerlendirmeler genellikle hükümeti yıpratma çabasıyla açıklanmıştır bu çevrelerde.
Oysa bu kez ciddi, inandırıcı bir araştırmanın istatistiksel verileri konuşuyor. Daha önemlisi bu araştırmayı yapmış olan kuruluş, German Marshall Fund (GMF) ABD’nin en saygın araştırma kuruluşlarından (think tank) biri ve Avrupa ile ABD arasındaki bağları güçlendirmek gibi biri misyonu var. GMF, bu çerçevede Türkiye’nin tam üyeliğine kuvvetli destek veren, aynı zamanda Türkiye’ye ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetine de dengeli yaklaşan bir kuruluştur. GMF’nin eski Türkiye direktörü Suat Kınıklıoğlu halen Adalet ve Kalkınma Partisi’nden milletvekilidir.
Demek istiyorum ki, bunları söylüyor olmasından dolayı kimse GMF’ye bir art niyet atfetmemelidir.
Â
BATI'DAN UZAKLAÅžMA KALICI OLACAK MI?
Bu araştırmanın sonuçları konusunda herhangi bir yorumda bulunmak istemiyorum. Çünkü rakamlar herhangi bir yorum gerektirmeyecek açıklıkta kendini anlatıyor. Burada karşımıza, Batı’dan uzaklaşmakta olan bir Türk toplumu görüntüsü çıkıyor. Batı’dan zihinsel anlamda uzaklaşmanın artık kalıcı bir trende dönüştüğünü görüyoruz.
Batı kurumlarına güveni iyice azalan, Türkiye’nin Batı’ya dönük doğrultusuna inancını, geleceğini Batı’da görme hedef ve arzusunu kaybeden bir Türk toplumu söz konusu bu araştırmanın verilerine göre. Bunun yerine son yıllarda gözlemeye başladığımız dış politikada bağımsız hareket etme dürtüsünün yerini yavaş yavaş Orta Doğu ülkeleri ile birlikte hareket etme, dayanışma saikine bıraktığı gözleniyor.
Görünen köy kılavuz istemez. Geleceğe bakarken gözlerini ufuk çizgisi olarak Batı’dan Orta Doğu’ya doğru çevirmekte olan bir toplumla karşı karşıyayız.
Bütün mesele, bu trendin kalıcı olup olmayacağıdır.ÂKontrol altına alınmadığı takdirde bu yöneliÅŸ kalıcı olur. Bu takdirde 5-10 yıllık bir projeksiyon yaptığımızda, Batı ile baÄŸları ciddi bir ÅŸekilde zayıflamış kendini Orta DoÄŸu’da konumlandırmak isteyen bir Türkiye tablosu çıkacaktır.
SEDAT ERGÄ°N KÄ°MDÄ°R? |
Bu yıl Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden basın özgürlüğü ödülünü alan Sedat Ergin, gazetecilik mesleğinde 35'inci yılını kutluyor. Gazeteciliğinin başlangıç dönemini Ankara'da Cumhuriyet gazetesinin diplomasi muhabiri olarak geçiren Ergin, Türk dış politikası konusunda uzmanlaştı. |
Buradaki trendler tek bir faktörle izah edilemez. Biri dizi faktör söz konusu. Önemli bir faktör, tabii ki geçen sekiz yıl içinde Türkiye’nin Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti altında girdiği dış politika arayışlarıdır, siyasete hakim olan söylemdir. Özellikle Başbakan’ın Davos olayıyla dış politikaya verdiği ayar, Mavi Marmara olayı gibi gelişmeler bu rakamların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamıştır.
Ama çok belirleyici bir faktörün, Batı’nın, özellikle Avrupa BirliÄŸi’nin Türkiye’yi dışlayıcı tutumu olduÄŸunu da teslim etmemiz gerekiyor. Türkiye’ye tam üyelik perspektifi veren, müzakereleri baÅŸlatan AB, iÅŸi sonradan yokuÅŸa sürmeye baÅŸlamıştır.ÂBunun yarattığı büyük hayal kırıklığının Batı’ya dönük güveni kökünden sarstığı anlaşılıyor. Tabii, ABD Kongresi’nin Ermeni Soykırımı karar tasarılarını sıkça gündeme getirmesinin yarattığı kızgınlığı da unutmayalım.
Bence bu araştırmanın sonuçları Türkiye için göz açıcı olmalı, hükümet üyelerini, karar vericileri, kanaat önderlerini ciddi bir şekilde sarsmalıdır. Herkesin bu tablo üzerinde ciddi bir şekilde düşünmesi gerekiyor.
Ama en çok düşünmesi gereken bence Batılılardır. Bu trendler ters yüz olmazsa, günün birinde Türkiye’yi kaybedebilecekleri ihtimalini düşünmeleri gerekir. Kaybetmeseler bile kendisinden uzaklaÅŸmış ve Batılı kurumlarla iÅŸbirliÄŸine mesafeli duran bir Türkiye, Batı dünyasının çıkarları için de sıkıntılı bir tablo yaratacaktır.Â
Â
Bu çerçevede Batılı liderlerin, özellikle de Avrupalı liderlerin de takkelerini önlerine koyup düşünmeye baÅŸlamaları gerekiyor. Â
Ayrıca bu trendler devam ederse, Batı’dan ruhen kopmuÅŸ bir Türkiye’nin sosyolojik,Âkültürel, siyasal düzlemlerde bugün bildiÄŸimiz Türkiye’den farklı bir ülke olacağını söylemek de bir kehanet olmaz.
Son referandumda geçen anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile AB’ye biraz daha yaklaÅŸtığımız düşünülürken ve AB yetkilileri bu nedenle Türkiye’yi kutlarken, bu araÅŸtırmanın sonuçları galiba bu öngörüler açısından ciddi bir paradoks yarattı.Â