Cansu ÇAMLIBEL
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2010 00:00
Avrupa dışından gelen yabancılara mülteci statüsü tanımadığı için yıllardır uluslararası kuruluşlardan eleştiri alan Türkiye, coğrafi çekincesini sürdürmesine rağmen son dönemde attığı adımlar ile Birleşmiş Milletler’in desteğini arkasına aldı.
Dünyada mültecilerin korunmasına önderlik eden Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), coğrafi konumu nedeniyle mültecilerin en çok kullandığı transit ülke haline gelen Türkiye’yi bölgesel operasyonlarının merkez üssü haline getirmeyi hedefliyor. Türkiye’nin dış politikadaki aktif ve cesur hamlelerinden ilham alan BMMYK, yeni işbirliği modelini görüşmek üzere kurumun en üst yöneticisi olan Yüksek Komiser Antonio Guaterres’i Türkiye’ye gönderdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüşen Guaterres, Avrupa’daki yasadışı göçün kaynağı olarak Türkiye’yi işaret edip kendi sorumluluklarını hafifletmeye çalışan ülkelere sert çıktı. Guaterres, hiçbir AB ülkesinin Türkiye’yi taşeron olarak kullanmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Yunanistan, son olarak kendi sınırlarına gelen her on kaçaktan dokuzunun Türkiye üzerinden giriş yaptığı iddiasıyla AB’nin sınır güvenliğinden sorumlu kurumu FRONTEX’den Türkiye sınırına acil müdahale gücü konuşlandırmasını talep etmişti. Gelişmeleri Hürriyet’e değerlendiren Guaterres, Türkiye’ye arka çıkan mesajlar verdi:
Sorumluluğu yıkamazlar
Yunan hükümeti ile de yakın çalışıyoruz. Ama ülkelerin yasadışı göçün kaynağı olarak diğer bir ülkeyi işaret etmesinin anlamı yok. Okların yöneldiği ülke bazı AB üyeleri arasından da pekala olabilir. Bizim tek bir önceliğimiz var, o da korumaya ihtiyacı olan insanların ihtiyaçlarının karşılanması. AB için de çalışmıyoruz. Amaç, kimsenin sorununu bir diğerinin üzerine yıkmak değil. Hiç kimse Türkiye’nin bir sığınma sistemi oluşturma konusundaki çabalarını kendi sorumluluklarından kaçmak için bahane olarak göremez. Tam aksine, Türkiye’nin bu tutumu külfet paylaşımı konusunda diğer ülkeleri de motive edecek pozitif bir yaklaşım olarak karşılık görülmeli. Avrupa’nın yükünün Türkiye’nin üzerine kalmasını engellemek istiyoruz. Avrupa’ya taşeron aramıyoruz. Türkiye’nin daha fazla sorumluluk üstlenmesi, AB üyesi ülkelere kendi sorumluluklarını hafifletme hakkı vermez.
Sığınma kurumu kuruluyor
Sığınma, göç ve kurumsallaşmayı içeren geniş kapsamlı bir sığınma yasası Aralık ayında Meclis’e gönderilecek. Bu Türkiye’nin uluslararası standartları karşılayacak bir sığınma sistemi oluşturması açısından son derece önemli bir adım. Türkiye’nin önünde uzun bir yol var ama süreç doğru yönde ilerliyor. En önemlisi ise Türkiye’nin bir sığınma kurumu oluşturulması yönündeki kararı. Sığınma kurumu İçişleri Bakanlığı’na bağlı görev yapacak. Kurumsallaşma sayesinde somut adımların sistematik hale getirilmesinin önü açılmış olacak. Bugün BMMYK’nın Türkiye operasyonu 100 kişi ile yürüyor. Mülteci statüsü verilip verilmeyeceğine yönelik incelemeyi bu ekip yapıyor. Umudumuz Türkiye’nin bu sürecin tüm sorumluluğunu üstlenecek noktaya gelmesi.
Mahmur’da düzeltmeye çalıştığımız bazı sorunlar oldu. Gerekli insani koşulları yaratıp kamp sakinlerinin güvenini kazanmak için elimizden geleni yaptık. Önemli olan geri dönüşün gönüllüğe dayanması. Bu gerçekleşirse biz lojistik desteğe hazırız ancak olayın siyasi boyutuna karışmayız.Yakın zamanda kampın statüsünü değiştirecek dramatik değişim beklemiyorum.