Batı’da ahmaklara da yer yok

Güncelleme Tarihi:

Batı’da ahmaklara da yer yok
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2008 11:44

Coen Kardeşler’in bu yıl 8 dalda Oscar’a aday gösterilen ve en iyi film dahil 4 ödül kazanan çalışması İhtiyarlara Yer Yok (No Country for Old Men), buradaki rolüyle Oscar’a uzanan İspanyol oyuncu Javier Bardem’in kelimenin tam anlamıyla döktürdüğü sıkı bir film.

Haberin Devamı

İsmail Türkmen

Batı’da ahmaklara da yer yok

Suç, gerilim ve dramın büyük bir beceriyle harmanlandığı filmde, bir yandan uyuşturucu mafyasının yitirdiği 2 milyon doların peşine düşen hayalet bir psikopatın cinayet seanslarını izlerken öte yandan “Nerede o eski sütliman günler” diye hayıflanan emektar bir şerifin geçmişe yaktığı ağıtları dinliyoruz.

Bütün hikaye, Llewelyn Moss (Josh Brolin) adında fazlasıyla sıradan bir adamın, ceylan avından tam da eli boş dönecekken çölün ortasında 2 milyon dolarlık ganimete konmasıyla başlar. Parayla uyuşturucunun takas edileceği yerde birbirlerine düşen Meksikalı mafya elemanlarından geriye sadece yerinden kımıldayamayacak kadar yaralı olan biri kalır. Moss muharebe meydanından birkaç silah, mühimmat falan aşırırken adam kendisinden ısrarla su ister. Adamın yalvarışlarına o an aldırış etmeyen Moss, Azrail’e biraz ilerdeki bir ağacın altında yakalanan bir adamın yanındaki servet dolu çantayı alır ve evine gider, karısına atabildiği kadar hava atar. Ne var ki gecenin bir yarısı vicdan azabının dürtmesiyle yatağından kalkıp adama su götürür.

Haberin Devamı

Bu arada profesyonel bir tetikçi olan Anton Chigurh (Javier Bardem) olay yerinde iki mafya üyesinden, parayı bulma göreviyle birlikte para çantasındaki vericinin sinyallerini alan bir cihazı da teslim alır. Görevi alır ama taze patronlarını oracıkta öldürür ve alıcı cihazla birlikte çantanın peşine düşer. Tabii ilçenin ihtiyar şefi Ed Tom Bell (Tommy Lee Jones) de onun peşine.

KURUYEMİŞ PAKETİ BİLE CAN ÇEKİŞİYOR

Batı’da ahmaklara da yer yok

Bu üçlünün birbirlerine yakalanmama çabasını izlediğimiz filmin teknik olarak en dikkat çekici özelliklerinden biri, neredeyse hiç müzik kullanılmamış olması. Filmin başında müzik niyetine rüzgar sesini dinliyoruz. Film bittikten hemen sonra başlayan nal seslerinin jenerik sırasında müziğe dönüşmesine tanık oluyoruz. Şiddet ve gerilim unsurlarının bulunduğu bir yapım için pek rastlanır bir durum değil ve İhtiyarlara Yer Yok’taki bu tercihin çok isabetli olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

 Joel ve Ethan Coen, felsefi göndermelerin de önemli yer tuttuğu filmde izleyiciye hoş espriler de sunarak önemli bir yönetmenlik başarısı sergiliyorlar. Örneğin Chigurh bir petrol istasyonunun marketinde kuruyemiş yiyor, sonra da yiyecek bittiğinde paketi buruşturup tezgahın üstüne atıyor. İşte bu sahnede Chigurh yaşlı marketçiye ecel terleri döktürürken, yemiş paketinin tıpkı kurşunlanıp da can çekişen bir insan gibi “genleşmesi” çok zekice bir kare. Bir de yine Chigurh’un otel odasındaki bir bölmenin kapağını bozuk parayı tornavida gibi kullanıp açması güzel bir espri. Burada Chigurh için paranın her kapıyı açan bir maymuncuk olduğunu düşünüyoruz.

Haberin Devamı

BATI’DA ASLOLAN HAYATTA KALMAKTIR

Filmin orada burada rastladığım tanıtımlarında Moss’tan “dürüst bir adam” şeklinde bahsedildiğini gördüm ve çok şaşırdım. Çünkü ben Moss karakterinde dürüst değil sadece aptal – burada aptallıktan kastım hayat karşısındaki toyluk – bir adam izledim. Bunun en büyük kanıtı da şu: Çok tehlikeli adamlara ait bir para çantası buluyor ve çantayı boşaltıp da içinde tam olarak neyin ya da kaç paranın olduğuna hiç bakmıyor. Eğer bunu yapsa ve tek tek banknotlardan geçtim sadece desteleri elden geçirse çantadaki vericiyi fark etmemesi neredeyse imkansız. Gece yatağından kalkıp tehlikenin cirit attığı yerdeki adama su götürmesi ise “dürüstlüğü epeyce aşan” bir eylem.

Haberin Devamı

Yılların kanun adamını bile pes ettiren feleğin çemberinden geçmiş cinayet makinesi Chigurh’un en önemli özelliği ve en akılcı yanı, hayatta kalmayı her şeyin üzerinde tutması. Evet 2 milyon dolara sahip olmayı da çok istiyor ama hayatı tehlikeye girecek olduğunda bu umurunda bile olmuyor. Ayrıca neyin tehlikeli olup olmadığını görecek kadar da zeki biri ve düsturu da “olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Çünkü biliyor ki yaşadığı sürece başka fırsatlar da yakalayacaktır. Halbuki sadece kendi küçük dünyasında yaşamış Moss’ta bu özelliklerin hiçbiri yok. Hem 2 milyon doları her şeyin üzerinde tutuyor hem de nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu anlayamıyor. Hatta belki de hayatta bir daha 2 milyon dolar kazanma ihtimali yaratamayacak kadar uyanık olmadığını bildiğinden böyle davranıyor.

Batı’da ahmaklara da yer yok

Haberin Devamı

Moss’un karısı Carla Jean’in (Kelly Macdonald) durumu da kocasınınkinden hiç farklı değil. Şerif Bell, onu, kocasının nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardığında hiç de alarma geçmeden “Kocam pes edecek biri değil” gibisinden laflarla onun kendisini koruyabileceğini söylemeye çalışıyor. Oysa bilmiyor ki kocası, küçük dünyaları dışındaki bazı insanlar için bir kuruyemiş paketi kadar kolay harcanabilecek bir şeyden ibarettir.

Bitirmeden önce bir sahneden de söz etmem gerektiğini düşünüyorum. Chigurh filmin sonlarına doğru trafik kazası geçiriyor. Nedeni ise direksiyon başındayken, dikiz aynasından bisiklet süren çocukları gördüğünde dalıp gitmesi. Yine büyük bir yönetmenlik başarısı olan bu sahne, Chigurh’un da bir yandan masumane özlemleri olabileceğini aktarırken öte yandan geçmişte kendisini bu yola sürükleyen şeyler yaşamış olabileceğini de ima ediyor.

2 milyon dolara ne olduğunu merak ediyor olmalısınız. Şahsen ben ilk fırsatta Teksas-Meksika sınırına gidip hazine avına çıkmayı planlıyorum. Çünkü beni ihya edebilecek miktardaki parayı Moss’un son olarak attığı yerden kimsenin aldığını görmedim.

 


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!