Güncelleme Tarihi:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasında, "İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/303 Esas sayılı dosyasında 5 Kasım 2013 tarihinde MLKP Silahlı terör örgütü üyeleri ve yöneticileri hakkında verilen karar ile ilgili olarak bazı basın yayın organları ve sivil toplum kuruluşlarınca yapılan gerçeğe aykırı açıklamalar nedeniyle bu basın açıklamasının yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur" denildi.
"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KULLANILMASINDAN DOLAYI KİŞİLERİN CEZALANDIRILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklaması şu şekilde devam etti:
"MLKP Silahlı terör örgütü Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek amacıyla kurulan ve bu amaca ulaşmak için halkın yoğun olarak yaşadığı yerlerde bombalı eylem yapmak suretiyle insanların ölümüne neden olan, ayrıca asker, polis ve kamu görevlilerine yönelik eylemler gerçekleştirerek onları öldüren bir örgüttür. Bu kamu davasına konu iddianamede yer alan bilgilere göre, MLKP silahlı terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda, örgüte ait hücre evlerinde çok sayıda roketatar, uzi, kaleşnikof, bixi, mp5 marka silahlar ile bomba ve bomba yapımında kullanılan malzemelerin ele geçirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, bu dava ile kamuoyunda gündeme gelen isimlerden Füsun Erdoğan, Bayram Namaz, İbrahim Çiçek ve Sedat Şenoğlu hakkında MLKP silahlı terör örgütünün ( Merkez Komite ) yöneticisi olmak, üyesi olmak, kasten adam öldürmeye teşebbüs, tehdit, yağma, patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmak gibi 155 değişik eylemlerden dolayı sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Adı geçen sanıklardan hiçbiri hakkında gazetecilik faaliyetlerinden dolayı cezalandırılması talep edilmediği gibi bu yönde bir hükümde kurulmamıştır. Kaldı ki, anayasa ve yasalarla teminat altına alınan ifade ve basın özgürlüğünün kullanılmasından dolayı kişilerin cezalandırılması mümkün değildir"
"YARGI MENSUPLARINI OLDUKÇA ÜZMEKTEDİR"
"Öte yandan, henüz ilk derece mahkemeleri tarafından verilmiş bu mahkumiyet kararına karşı, sanıklar, vekilleri ve Cumhuriyet Başsavcılığımızın temyiz hakkı bulunmaktadır. Yine temyiz aşamasına müteakip sanıkların diledikleri takdirde haklarında verilen karara karşı Anayasa Mahkemesine ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru haklarına sahip oldukları gözden uzak tutulmamalıdır. Ayrıca sanıkların belirtilen yasa yollarına müracaat hakları olduğu mahkemenin kısa kararında belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, vahim eylemler gerçekleştiren silahlı terör örgütünün adı geçen yöneticileri ve üyeleri hakkında bağımsız yargı organınca verilen ve henüz gerekçesi yazılmayan karar hakkında, gerçek dışı açıklamalara yer verilmek suretiyle Türkiye ve uluslararası kamuoyunun yönlendirilmeye çalışılması yargı görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan yargı mensuplarını oldukça üzmektedir. Kaldı ki, sanıklar veya vekillerinin yukarıda belirtilen tüm yasa yollarını kullanmaları sonucunda, en mükemmel neticeye ulaşmak ve kamuoyunun vicdanen tatmin olması, yargı mensupları olarak en büyük dileğimizdir"