Güncelleme Tarihi:
Yazarımız Ferai Tınç, Siirt'in Eruh İlçesi'ndeydi... 15 yıl önce PKK terörünün başladığı ilçelerinde, PKK'yı bitirmeye kararlı Eruhlular. İngilizce, dokuma kursları köylere kadar yayılmış. Sınıflarda kız öğrenciler çoğunlukta. Kısacası uygarlık tohumları ekiliyor...
Küçük helikopterden apartopar aşağı indik. Pervanenin rüzgarından kaçmak için hızla irili ufaklı taş yoldan yukarı koştuk.
‘‘Ne var? Ne oluyor?’’
‘‘Bir vatandaş mayına basmış’’ dedi komutan. ‘‘Helikopter onu almaya gidecek.’’
Burası, Güneydoğu Anadolu'nun insanları gökyüzünden serpiştirilmiş köylerinden biri. Yol vermez, geçit vermez dağları arasındaki Dağdöşü Köyü.
Siirt'in Eruh İlçesi'ne bağlı olan 120 haneli köyde şimdi üç köy birarada. Ufukta Gabar Dağları'nın dorukları görünüyor, Ciraf Dağı köyü kucaklıyor.
MUHTEŞEM GÜZELLİK
PKK teröründen kaçarak Dağdöşü'ne sığınan diğer iki köyle birlikte bin 500 kişi 120 evde ikişer üçer aile birlikte yaşıyorlar.
Hava puslu. Karlı doruklar pusların arasında belli belirsiz sezilirken vadiye doğru inen bakır kızılı toprak damlı evler, taş yollar, nefes kesen bir güzellik sunuyor.
Köye indiğimizde kızlarının çalıştığı halı atölyesine gidiyoruz.
Hepsi kadife çiçekli elbiseler giymiş, ayaklarında güzel botlar. boyunlarında beşibiryerde. Bakkalda satılıyormuş bu elbiseler. Bayramda Bölük Komutanı Binbaşı Harun Çapur hediye etmiş. Altınları babaları takıyormuş. Evlenirken bir kısmını geri almak üzere.
YAŞAMA DÖNÜŞ...
Bu altınlar son zamanlarda kızların boyunlarını süslemeye başlamış. Daha önce yoğun terör yılları tam bir yoksulluk ve dehşet dönemi olmuş buralarda. Son yıllarda insanlar yeniden tarlalarına dönebilmiş, hayvanlarını otlatmaya çıkarabilmişler. Hayat kıpırtıları başlayınca köyün bakkalı da toprak odasından çıkıp taş bir dükkan yapmış kendisine.
TELEVOLE SEVGİSİ
Halı atölyesinde Adıyamanlı er Tevfik Edek öğretmenlik yapıyor, kızlar askerlerin yarattığı motifleri işliyor halılara.
Bir zamanlar PKK'nın bastığı bu köyde artık kızlar koku sürmeye başlamış.
İlkokulda okuyan 186 öğrenciden yarısından fazlası da kız. Toprak damlar üzerinde, uçlarında Türk bayrağı dalgalanan uzun sopaların yanında çanak antenler de görünüyor. Köyde 80 televizyon var.
16 yaşındaki Remziye Sevgin, ‘‘En çok televole filan izliyorum’’ diyor kıkırdıyarak. Didaktik eğitim programlarına, hamasi propagandalara hiç rağbet etmiyor.
Eruh'ta eğitim seferberliği
Şimdi yoğun bir seferberlik var Eruh'ta. Eğitim seferberliği. Siirt Valisi Osman Acar'ın TOKAP Projesi Eruh'ta da uygulanıyor. Kızlar için kilim, trikotaj ve konfeksiyon kursları açılmış. Kızlar, haldır haldır dokuyor. Geleneksel motiflerin yanı sıra içlerinden gelen motifleri geliştirip döküyorlar kilimlere. Tanesi 1.5 milyon liradan satışa çıkardıkları güzel kazaklar örüyor, giysiler dikiyorlar. Fakat çok önemli bir eksiklik var. Bunların pazarlanması. Bu konu Türkiye çapında bir kalkınma projesi çerçevesinde ele alınmalı.
Dört katlı Eğitim Merkezi'nin bir katı da Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın katkısıyla kurulan bilgisayar merkezine ayrılmış. Burada da kızlar çoğunlukta. Kimi üniversite sınavına hazırlanıyor, kimi İngilizce öğreniyor, kimi bilgisayar.
Çocuklar arasında dolaşıyorum. Geleceğe ilişkin beklenti ve planlarını soruyorum. ‘‘Öğretmen olacağım’’ cevabı çoğunlukta.
En büyük düşmanı uygarlık
Dağdöşü korucu köyü. Biz kızlarla sohbet ederken, birkaç kilometre uzakta köye su getirmek için çalışan işçilerin güvenliğini sağlayan koruculardan biri PKK'nın döşediği mayına basıyor. Ayağı kopuyor. Neden? Çünkü PKK köylerin suya kavuşmasını engellemek istiyor. Çünkü, köylülerin bir nebze olsun uygarlıktan faydalanmalarını siyasi olarak doğru bulmuyor. Suyla gelecek uygarlıktan, kitle temelini kaybedecekleri endişesiyle korkuyor. Bölük Komutanı Binbaşı Harun Çapur, bizimle birlikte Dağdöşüne gelen Eruh Alay Komutanı Kurmay Albay Yurdaer Olcan'a bilgi verdikten sonra köyden ayrılıyoruz.
Bölgenin Türk, Arap, Kürt kökenli gençlerinin ortak bir talepleri var. İnsan gibi yaşamak. Bu hepimizin sorunu. Bu Türk sorunu.
Brüksel’den Eruh’a atama
PKK terörü 15 yıl önce Eruh'ta başlıyor. 15 Ağustos 1984 gecesi silahlı bir grup Eruh Jandarma Karakolu'nu basıyor. Jandarma eri Süleyman Aydın şehit oluyor. Sonra terör tırmanıyor. Sadece Eruh'ta değil tüm Türkiye'de. Karanlık bir savaş Eruh'tan ateşleniyor. İşte terörün başladığı Eruh'tayım. Alay Komutanı Kurmay Albay Yurdaer Olcan, bir süre önce NATO'da görev yapmış, Brüksel'den Eruh'a. Ama o çok mutlu. Çünkü ‘‘Bu bölgede çok büyük ölçüde PKK'yı temizledik’’ diyor. Siirt civarında bir söz dolaşıyormuş dilden dile, ‘‘Terör Eruh'ta başladı. Eruh'ta bitecek.’’
Pervari Yurt FM
Eruh Alay Komutanlığı, TV'nin ulaşamadığı köyler için Yurt FM'i kurmuş. Aksaray doğumlu asker Serdal Yalancıkaya program yapıyor. ‘‘Başlarken bu kadar yoğun ilgi beklemiyorduk’’ diyorlar. Amaç halkı aydınlatmak. Sağlık ve eğitim ağırlıklı programların yanı sıra halkın istek yaptığı müzik programları da var.
Serdal Yalancıkaya, canlı yayında kendi çaldığı gitarı da dinletiyor Eruh'a. En çok ilgi de bu canlı yayınlara...
Atölyenin adını ‘‘Serhat Halıcılık’’ koymuşlar. Şimdi halılarını pazarlayacak yer arıyorlar. Kızlar, biz geleceğiz diye biraz daha süslenmişler ama güzele, güzelliğe düşkün oldukları her hallerinden belli. Saçları güzel taranmış, gözlere sürmeler çekilmiş. Kokular sürülmüş. Asker kantininde satılan kokuların beğenildiğini görünce bakkal da yeni dükkanında koku satmaya karar vermiş. Markalarını pek tanımasam da kutuları afilli.