Başkent'ten Körfez geçti

Güncelleme Tarihi:

Başkentten Körfez geçti
Oluşturulma Tarihi: Haziran 15, 2002 22:15

30 yılın ardından Ankaralılar’a veda eden Körfez Lokantası, çok şey gördü geçirdi. Abdi İpekçi'den Kasparov'a kadar sayısız ismi ağırladı. 12 Eylül'ün hareketli günlerinde Başbakan'dan telefon alan tek lokantaydı.

Turgut Özal'ın mekanı değildi ama siyasetçi ağırlamaya alışkın olan Körfez, MİT'in, Özal araştırması için ilk geldiği mekandı. Akşamcıların vazgeçilmez mekanı Körfez Lokantası, 30 yıllık serüvenini noktaladı. Çeyrek yüzyılı aşan ömründe gelen herkes bir anı bıraktı Körfez'de. Körfez'in işletmecisi Nazmi Canlı'nın belleğinden Körfez'in geçmişine bir yolculuğa çıktık. Fonda hem kentin hem Türkiye'nin resimleri vardı. Bir de insan manzaraları.


1948'de gelmişti Ankara'ya Nazmi Canlı. Komi olarak başlamıştı mesleğe. Sakarya'daki Misuri Lokantası'nda çalıştığında yıl 1960'tı. Türkiye'ye gelen ABD gemisinden adını alan lokantaya, ilginç bir tesadüfle dönemin solcu üniversite gençleri takılırdı. 555K'yı onlardan duydu Canlı. Belki de yaşamının ilk siyasi tanıklığıydı bu.

27 Mayıs'ın ardından yeni bir siyasi tanıklık yaşadı Canlı. Misuri'nin hesap işlerine bakan Hamza Bey'in isteğiyle Bahçelievler'de Millet Partisi'nin Lideri Osman Bölükbaşı'nı ziyarete gittiler. Bayramdı, hem bayramlaştılar, hem de Adnan Menderes'in durumunu sordular:

-Menderes'in günahı yoktu ama etrafındakiler böyle yaptı, diyorlar. Siz ne dersiniz?

Bölükbaşı, Menderes'e sahip çıkmadı:

- Ankara'da genelev var. Oradaki kadınların biri için, (Mecbur olduğu için geldi yoksa öyle değil) deseler ne yaparsınız? İnanır mısınız yani?

Sustular. Lokantacıydı onlar. İşleri yemekti, siyaset değil.

Zamanla meslekte pişen Canlı, Tavukçu'nun sahibi İsmail Poyraz ve Dursun Ali Soydan ile Körfez'in temelini attığında tarih 10 Mart 1972'ydi. Cumhuriyetin ilk mühendislerinden Eşref Özand'ın yaptığı Bayırdır Sokak 7 numaradaki işletmeyi devraldılar. '72'nin 2 Mayıs'ında güzel bir açılış yaptılar. İki katlı binanın alt katını lokantaya ayırdılar, ikinci kat Futbol Hakemleri Derneği'ne kiralandı. Kış geldiğinde tek kata sığmaz olmuşlardı. Başkentli, yeni mekanı sevmişti.

Başlangıçta esnaf-memur gelirdi en çok. Aileler pek gelmezdi o dönem. Aile olmasa da herşeyin ölçüsü yerindeydi. 30 yılda hiç adli vaka çıkmadı akşamcıların mekanında.



BEDRİ KORAMAN'IN ESPİRİSİ

Giderek müşteriler renklendi. Bir akşam iki kadın iki erkek girdi Körfez'den içeri. Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, Milliyet karikatüristi Bedri Koraman, aktrist Bahar Erdeniz ve Hülya Koçyiğit'in küçük kardeşi Nilüfer Koçyiğit.

Saat geceyarısını geçti. Masadan kalkan Nilüfer Koçyiğit, akvaryumun yanında duran Nazmi Canlı'nın yanına geldi. Akvaryumun altından bir böcek çıkınca çığlığı basmakla kalmadı Nilüfer Hanım, bir de elini omzuna koyduğu Canlı ile birlikte yere yuvarlandı. Manzarayı gören Bedri Koraman durumu yorumladı: ‘‘Bizi yaşlı buldun, genç çocuğa takılıyorsun.’’

Müzik çalınmazdı Körfez'de ama çok sayıda ses sanatçısı ağırlandı. Bekir Sıtkı Sezgin, Kutlu Payaslı, Ulviye-Ziya Taşkent gelenlerden sadece birkaçıydı.

Yıllar geçtikçe kuşakların buluşma noktası oldu Körfez. Bir akşam eşiyle birlikte, genç bir kadın geldi lokantaya. Nazmi Bey'i sarılıp öptü. Öyle ki, ‘‘İki öz kızım bile beni böyle şevkle öpmüyor’’ diye düşündü ama kadını da bir türlü anımsayamadı. ‘‘Ben daha beş yaşındayken buraya babamla gelirdim’’ dedi genç kadın, ‘‘Babamı kaybedeli 12 yıl oldu, onsuz ilk gelişim buraya.’’


BAŞBAKAN'A TEKMİL

Anıların belki de en ilginci 12 Eylül döneminde yaşandı. ABD ile ilişkilerin pek sıcak olmadığı günlerdi. Yeni ABD Büyükelçisi göreve başlamak üzere Ankara'ya gelmiş ancak teminat mektubunu henüz sunmamıştı. Bu nedenle sefiri lokantaya getirenler de biraz tedirgindi. Korumalar lokantanın arkasındaki Fransız Kültür'ün yangın merdivenlerine çıkmayı düşündüler, Canlı, sefirin yanındaki masayı gösterdi, oturmaları için. Kimse tanımaz sefiri düşüncesiyle içi rahattı.

Çalan telefon, herkesin içinin Canlı kadar rahat olmadığını gösteriyordu. Başbakanlık'tan arıyorlardı. Lokantanın sahibini istediler, Canlı konuştu. Sekretaryadan sonra Canlı'nın konuştuğu hattın diğer ucunda Başbakan Bülend Ulusu vardı. ‘‘Orada mühim bir olay varmış’’ dedi. Canlı yanıtladı: ‘‘Paşam burda asayiş berkemal.’’ Ulusu, Canlı'nın rahatlığına şaştı ama o akşam da olaysız sona erdi.


MİT, ÖZAL’I ARADI

Siyasetçilere de alışkındı mekan. Turgut Özal ANAP'ın yeni kurduğunda MİT, partilileri araştırma görevindeydi. Siyasetçilerin rağbet gösterdiği Körfez'e gelip Özal'ı sordular. O'nu ağırlamamıştı Canlı; ‘‘Özal'ı bir televizyonda bir de gazetede gördüm’’ dedi, gelen sivillere.

Gelen siyasetçilerin, devlet görevlilerinin bazılarını unuttu. Gelenlerse O'nu unutmadı. 1.5 yıl önce bir işi için siyasetçilerden yardıma ihtiyacı olduğunda arkadaşı olan bir terzi, öneride bulundu: ‘‘Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'na provaya gidiyorum bugün, sen de gel görüş.’’ Gittiler. Çakmakoğlu, Nazmi Canlı'yı tanıyordu. Canlı, sadece siyasetçi olarak bildiği bu ismi eskilerden çıkaramadı. Anlaşıldı ki Çakmakoğlu'nun Emniyet Genel Müdürlüğü döneminden mekanıydı Körfez. Yıllar içinde böylesi onlarca örnek yaşandı.


KASPAROV KÖRFEZ'İ SORDU

Ünlü satranç ustası Kasparov, '90'ların ikinci yarısında bir reklam şirketinin davetlisi olarak geldiği Türkiye'de, Ankara'ya uçuyordu. Uçakta, kendisine eşlik edenlere döndü, kendisini Körfez'e götürmelerini istedi. Yanındakiler şoka uğradılar, konuklarının isteğine. ‘‘Kitapta yazıyor’’ dedi Kasparov, turizm rehberlerini göstererek. Nazmi Canlı ile fotoğraf çektirdiler yemeğin ardından, Rusya'dan fotoğrafı göndermeyi de unutmadı satranç ustası.

Körfez'in lokanta olarak uzun geçmişine, korunması gerekli kültür varlığı onayını alan binası da önemli bir özellik katıyordu. 1976 yılında farkettiler ilkin bu özelliği. Dönemin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürü, müşterileriydi, O'ndan duydular. Binanın sahibi Eşref Bey ve işletmeci Nazmi Canlı gidip görüştüler. Cumhuriyetin ilk yapılarından olan bina, tescilliydi. Binanın değerini düşürür kaygısıyla, rica ettiler, onay kaldırıldı.


KÜLTÜR VARLIĞI TARTIŞMASI

Aradan yıllar geçti. Eşref Bey 1995 yılında yaşamını yitirdi. Eşref Özand'ın oğlu Pınar Tevfik Özand, vekili ve avukatı aracılığıyla haber gönderdi. Binayı yıkıp yenisini yapacaklardı. Yeni binada da yerinin hazır olduğunu söylediler Nazmi Canlı'ya. O da kabul etti. Sonradan, yeni binada yapılacak yeri satın alması gerektiğini öğrenince, işler değişti.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na gitti, binanın tarihi niteliği bulunduğunu ve tescil edilmesi gerektiğini söyledi. O gün biri daha geldi Kurula; 1976'da ricayla onayı kaldıran kurulun hukuk müşavirlerinden biri olan Gökhan Bey. ‘‘Siz değil miydiniz 1976'da bu kararı istemeyen. Ne oldu şimdi?’’ diye sordu.

‘‘O dönem başkaydı, şimdi koşullar başka’’ dedi Nazmi Canlı. Gökhan Bey, ‘‘Benim de o karar için vicdanım rahatsızdı, tekrar kültür varlığı olarak onaylansın’’ dedi. Yapı zaten kültür varlığıydı, SİT Yasası da çoktan çıkmıştı, onay alındı. Eşref Bey'in mirasçısı Pınar Tevfik Özand, mahkemeye başvurdu kararın kaldırılması için, binayı yıkıp yenisini yapmak istiyordu.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi yetkililerinin anlatımına göre, mahkemeye rapor hazırlayan bilirkişiler sanat tarihçisiydi, bina ise mühendislik açısından önemliydi. Mahkeme kararıyla kültür varlığı olmaktan çıktı 1931'de yapılan Körfez'in binası.


30 YILLIK TARİH

2002'ye gelindiğinde binayı yıkma kararı aldı sahibi. Mimarlar Odası, Koruma Kurulu'na başvurdu, binanın yeniden değerlendirilmesini istedi. Kurul ise daha önce karar verildiği gerekçesiyle bu talebi reddetti.

Geçen ay kapandı Körfez. 30 yıllık lokanta kent tarihine gömüldü. Kentin belleği kadar ağırlığı da birşeyler kaybetti. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Şekibe Aslan Köksal'ın dediği gibi, ‘‘O binayla 70 yıllıktı Bayırdır Sokak. Binadan sonra yaşı 30'a indi.’’ Sonuç olarak, geçmiş sokaktan silindi, belleklere sığındı. Körfez'in yerinde çok katlı bir işmerkezi yükselecek artık...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!