BAŞKAN'LIK KOMEDYASI BÖLÜM 4 Başkanlık koridorlarında gezinti… İki türlü gündemde kalınırmış: yapılar işler, veeeee… SANSASYON!.. ABD'de maaşallah, "yapılan" ve de "yapılmayan" işler de, sansasyonlar da "Amerika kıtasının ebatı" ile mütenasip… "
Seçim sonuçsuzluÄŸu", Bill Clinton'un sansasyonlarını da solladı. Deli pösteki sayar gibi, elle oy sayımı sonunda taraflar bir de mahkemelik olursa, ilk soru: "Bu iÅŸ ne kadar sürer?" Anayasa, 4 Mart 2001'e kadar yeni baÅŸkan belirlemezse, görevdeki baÅŸkan yardımcısının otomatikman baÅŸkan olmasını emrediyor. ABD'nin "kurucu babaları" (founding fathers) her türlü ihtimali düşünmüşler. Ama, iki asır öncesinin ÅŸartlarına göre. Böylesi bir açmaz, 2000'in ABD'sine yakışıyor mu? Farzedelim ki, korkulan başımıza geldi. Olacakları bir düşünün… Nash ville'de herhalde milli bayram ilan edilir; al Gore da zevkten, mevcut kilolarına yenilerini katarak, Amerikalıların "vasati" kilo seviyesine eriÅŸir. Bu, madde 1. George W. Bush'un ise, sayım sonucu iki gün gecikti diye, sıkıntıdan yüzünde çıbanlar çıkmış, basın toplantılarında bantlarla arz-ı endâm etmiÅŸti. Bu durumda, "sabık baÅŸkan mahdumu"nun fücceten gitmesi kuvvetle muhtemeldir. Yüzbinlerce Amerikalının kullandığı müsekkinlerin, Bush'un iÅŸine yarayabileceÄŸinden şüpheliyim. Bu, madde 2. Olan, gene Clinton'a olacak. Garibim, ne de güzel bir "klip" çekmiÅŸ ve baÅŸkanlık tarihinde bir "ilk"e imza atmıştı. 20 ocak 2001 itibariyle, "Oh be…" diyecek, ıslık çalacak ve cici bici otomobilini yıkayacaktı. Tüm bu tatlı hayallere en az iki ay veda etmek zorunda kalacak. Bu, madde 3. Ãœstelik, rivayet o ki, Clinton, bir ara Jack Nicholson ile gezip tozmuÅŸ bir "artiz" ile evlenmeyi planlıyormuÅŸ. Yüzüp yüzüp de tam kuyruÄŸuna gelmiÅŸken, Beyaz Saray'da iken boÅŸanamayacağına göre, bu iÅŸ de gecikecek demektir. Bu, madde 4. Mevcut kargaÅŸa, Hillary Clinton'un durumunu da ilginç kılıyor: ABD tarihinde, hem BaÅŸkan'ın eÅŸi iken, hem de New York Senatörü olan "ilk" First Lady unvanını kazanacak. (Amerikan tarihinde, neredeyse, "çift ÅŸapkalı baÅŸkan" örnekleri yok deÄŸil. Warren Gamaliel Harding (1921-1923) Senato'da görev yaparken baÅŸkan seçilmiÅŸti. Bir anayasa hukuku profesörü olan William Howard Taft (1909-1913) Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sekiz sene sonra, Yüce Mahkeme (The Supreme Court) baÅŸkanı olmuÅŸtu. Hiç okula gitmeyen Andrew Johnson (1865-1869) Temsilciler Meclisi tarafından azledilmiÅŸ, Senato'da yargılanmış ve tek bir oy farkla beraat etmiÅŸti. A.Johnson, görevini devrettikten sonra senatör olan tek baÅŸkan.) Bu, madde 5. Bu arada, Clinton'un hakkını da yemeyelim. Bir kerem, iki kez üst üste seçilen "ilk" Demokrat baÅŸkan. Tarihe, "uçkur-gate" terimini kazandıran ve bu skandalla anılacak "ilk" ve muhtemelen "tek" baÅŸkan. Kötü saksafon çalan "tek" baÅŸkan. Tekrar olacak, ama kendi klibini çeken "ilk" baÅŸkan. Deprem felaketzedesi minik bebeÄŸe burnunu kaptıran "ilk" baÅŸkan. EÅŸi senatör olsun diye oy kullanan "ilk" baÅŸkan. ABD'nin "en iyi 50 avukatı" arasında yer alan bir kadınla evli "ilk" baÅŸkan. Hay Allah, komik baÅŸkanın listesi zannettiÄŸimden de kabarık imiÅŸ!.. Amerikan anayasasını, ilk baÅŸkan George Washington (1789-1797) ile James Madison (4. BaÅŸkan / 1809-1817) imzalamıştı. Ancak, G.Washington Beyaz Saray'da hiç oturmadı; ünlü evin "ilk" sakini, 2. BaÅŸkan John Adams (1797-1901). BaÅŸkanlığı Washington D.C.'de "ilk" olarak John Adams'ın oÄŸlu, John Qoincy Adams (1825-1829) devralmış. Ä°ki baÅŸkentte birden yemin etmek de G.Washington'a nasip olmuÅŸ: Washington, Anayasa uyarınca, o dönemde iki resmi baÅŸÅŸehir olan, önce New York'ta, sonra da Philadelphia'da yemin eden "tek" baÅŸkan. Yani, âmiyâne deyiÅŸle, G.Washington "çift dikiÅŸ yeminli" tek isim. Yemin törenlerine ait birkaç ilginç nokta daha var: Calvin Coolidge (1923-1929) W.G.Harding öldüğünde, baÅŸkanlık yeminini, bir noter olan babasının nezaretinde etmiÅŸ. Bir kadın nezaretinde ve de uçakta baÅŸkanlık yemini eden "ilk" ve "tek" baÅŸkan ise, Lyndon B.Johnson. J.F.Kennedy, 1963'de Dallas'da suikasta kurban gidince, Johnson, Kennedy'nin naaşı ile Washington'a dönerken, ona kadın yargıç Sarah T.Hughes yemin ettirmiÅŸti. Yemin törenine atlı araba ile gelen "son baÅŸkan" Woodrow Wilson (1913-1921). Annesinin huzurunda yemin eden "tek" baÅŸkan ise, James Abram Garfield (1881-1881). BaÅŸkan yardımcıları da, malum, baÅŸkanlarla beraber seçim kazanıyor. Ancak, hiç yarışmadan, yani seçim kazanmadan baÅŸkan olan isim, Gerald Rudolph Ford (1974-1977). Nixon'un yardımcısı Spiro T.Agnew istifa etmek zorunda kalınca, Anayasa'nın 25. Ek maddesi (25. Amendment) uyarınca, baÅŸkan, Cumhuriyetçi Parti'nin Temsilciler Meclisi'ndeki (the House of Representatives) lideri Ford'u yardımcı seçti. Nixon, 1974'de Watergate nedeniyle istifaya zorlanınca da, yardımcısı Ford otomatikman baÅŸkan olduysa da, üç yıl sonraki seçimlerde, Demokratlar'ın adayı Jimmy (James Earl) Carter'a (1977-1981) yenildi. Richard Nixon, azledildikten (impeachment) son anda istifa ederek kurtulmuÅŸtu. ABD tarihinde, hakkında "azil" sürecinin baÅŸlatıldığı "ilk" baÅŸkan, John Tyler (1841-1845). Yardımcısı olduÄŸu baÅŸkandan Dwight David Eisenhover (1953-1961) sonra seçim kazanamayan ünlü isim, Richard Nixon: 1960 seçimlerinde baÅŸkanlık koltuÄŸunu kıl payı farkla J.F. Kennedy'e kaptırmıştır. Nixon ancak 1968 seçimlerinde, Demokratlar'ın adayı Hubert H.Humprey'I yenerek Beyaz Saray'a yerleÅŸebildi. Ne var ki, beÅŸ sene sonraki ayrılışı pek hazin olacaktı. Nixon'un "ilk"leri bu kadarla kalmıyor. Nihai seçim öncesinde; TV'den naklen münazaraya katılan ilk iki baÅŸkan, Kennedy ile Nixon. Çin'e giden "ilk" baÅŸkan da o. Çin Seddi'nde çektirdiÄŸi hatıra fotoÄŸrafları pek ünlüdür. "Ä°lk" kez Kanada ve Alaska'ya giden baÅŸkan ise, T.Harding. Görevde iken Avrupa'ya giden "ilk" baÅŸkan, W.Wilson; baÅŸkanlık jetinde "ilk" seyahat eden ise, Eisenhoover. 1833'de, asrın icadı trene binen "ilk" baÅŸkan, Andrew Jackson (1829-1837) Beyaz Saray'a gelen "en genç" baÅŸkan, McKinley suikasta kurban gidince yemin eden, Teddy Roosevelt idi. 42 yaşında baÅŸkan olan T.Roosevelt'I, 43 yaşında seçilen J.F.Kennedy izliyor. "En uzun" yaÅŸayan, 90'ında hayata veda eden John Adams. "En uzun süre görevde kalan", bildiÄŸiniz gibi, F.Roosevelt. Seçim kazanan "en yaÅŸlı" baÅŸkan, -69 yaşında- 1981'de Hollywood'dan Washington'a transfer olan, Ronald Wilson Reagan, Beyaz Saray'da ölen "en genç" baÅŸkan, J.F.Kennedy, henüz 46 yaşındaydı. En kısa görev yapanın W.H.Harrison olduÄŸunu önceden belirtmiÅŸtim. Ki zaten, görevde iken ölen -zatürree yüzünden, bir ay içinde- de aynı baÅŸkan. Beyaz Saray'da eceli ile ölen ikinci baÅŸkan ise, Zachary Taylor (1849-1850); görev süresi, sadece 16 ay! 90 yaşını idrak eden üç baÅŸkan, sırasıyla, John Adams, Herbert Clark Hoover (benim gözde eyaletim Iowa'dan seçilen 31. BaÅŸkan / 1929 - 1933) ve Ronald Reagan. BaÅŸkanlar genellikle doÄŸdukları ya da temsilcisi oldukları eyaletlerde gömülüdür. BaÅŸkanlarının mezarlarını ziyaretçilere açmak, her eyalet için bir iftihar vesilesidir. Washington D.C.'de defnedilen "tek" baÅŸkan, W.Wilson. Arlington ÅžehitliÄŸi'nde Arlington National Cemetery) gömülü iki baÅŸkan ise, W.H.Taft ve J.f.Kennedy. Anayasa'nın kabulünden sonra doÄŸan "ilk" baÅŸkanı biliyor musunuz? John Tyler. DoÄŸum tarihi, 29 Mart 1790, Virginia. Babası John Tyler, Virginia Valisi idi. Beyaz Saray'da doÄŸan "ilk" çocuÄŸun babası olan baÅŸkan, Grover Cleveland (1885-1889) ve (1893-1897). Kızı Esther, 1893'de Beyaz Saray'da dünyaya gelen "ilk" çocuk. Cleveland'ın bir baÅŸka özelliÄŸi daha var. Grover Cleveland iki dönem baÅŸkanlık yaptı, ama art arda deÄŸil, Demokrat Parti'ye mensup olan G.Cleveland, Buffalo Barosu'na kayıtlı bir avukat idi; sırasıyla, bölge savcı yardımcısı, ÅŸerif, belediye baÅŸkanı ve 1882'de de New York Valisi oldu. Her türlü yolsuzluk ve yozlaÅŸmadan nefret eden G.Cleveland, Amerikan tarihinde dürüstlüğü ile temayüz etti. (Åžimdiki Amerikan devlet ricaline duyurulur.) G.Cleveland, kamu yararını gözeten çok sayıda reform gerçekleÅŸtirdiÄŸi halde, 1881 seçimlerinde, Cumhuriyetçi Parti'den Benjamin Harrison'a yenildi. Oysa, halk oylarının ("genel oy"="popular vote") çoÄŸunu kazanmıştı. Neyse ki, bir sonraki seçimden yine G.Cleveland galip çıktı. Bu sebeple, G.Cleveland, ABD'nin 22. ve 24. BaÅŸkanıdır!.. Bireysel sıralamada ise, sonradan benimsenen bir hüküm gereÄŸi, "22. BaÅŸkan" olarak yer alır. BaÅŸta F.D. Roosevelt olmak üzere, art arda seçilenlerin ise, hiç ÅŸansı yok! Ne tuhaf deÄŸil mi, iki kere, ama ayrı tarihlerde seçildiÄŸi halde -nâhak yere- tek bir defa sayılmak??? Bana, sanki, ABD'de "sayım hataları" çok önceden baÅŸlamış gibi geliyor… Åžimdi, sahiden komik bir noktaya yaklaşıyoruz. Malum… Amerikan tarihinin "ilk" baÅŸkanlık suikastı, İç SavaÅŸ'a ve köleliÄŸe son veren, ama bir gece tiyatroda, ensesine kurÅŸun yemekten kurtulamayan abraham Lincoln'ü (1861-1865) hedef almıştı. Washington'daki Ford Tiyatrosu'nda -ve tuhaftır- bir aktörün vurduÄŸu Lincoln, ertesi günü öldü. Bu kısım, girizgâh… Tenzih ederim, ama, sanki yaklaşık otuz sene sonra feci bir cinayet iÅŸleneceÄŸi kendisine malum olmuÅŸ gibi, ABD'nin 8. BaÅŸkanı Martin Van Buren (1837-1841), Andrew Jackson'un yardımcısı iken, Senato toplantılarına, cebinde dolu bir "pistol" ile riyaset edermiÅŸ??? Yaaa. Åžimdi bu, dümdüz bir emniyet tedbiri mi, yoksa düpedüz Senato'daki "hâzirûn"a hakaret mi? (Bu da, meclis tuvaletinde tabancasını unutarak, bir anda "medyatik" oluveren yerli milletvekillerimize duyurulur.) Ne yazık ki, korkunun ecele faydası yok! ABD, suikastlarda üç kurban daha verdi. James Abram Garfield, (1881-1881) radikal bir Cumhuriyetçi idi. Ohio'nun has çocuÄŸu olan Garfield, doÄŸumdan iki sene sonra babasını kaybetmiÅŸti. Binbir güçlükle okudu. Kanallarda mavnacılık, çiftliklerde ırgatlık ve dahi marangozluk yaparak ekmeÄŸini kazandı. 1880 seçimlerinden galip çıktı. 2 Temmuz 1881''e, Washington'da bir tren istasyonuna girerken, iÅŸsiz bir meczup tarafından vuruldu; 19 Eylül'de de öldü. William McKinley (1897-1901), ABD ile Ä°spanya arasındaki "Küba Kimin Olacak?" meselesinde takındığı mutedil, uzlaÅŸma yanlısı tavrıyla hatırlanır. Bu özelliÄŸi ona 1890 seçimlerinde, ikinci kez baÅŸkanlığı kazandırdı. Ne var ki, 6 Eylül 1901'de, Pan-American Exposition için Washington'a gelen delegeleri karşılarken, bir anarÅŸist tarafından vuruldu, bir hafta sonra da öldü. J.F.Kennedy suikastı ise henüz hafızalarda taze. Kennedy'nin seçimi kazanmasında, yardımcı olarak seçtiÄŸi L.B.Johnson'un çantada keklik Texas "Lone Star State" oyları kritik rol oynamıştı. Yanında genç ve güzel eÅŸi Jacquiline ile, vefa borcunu ödemek üzere Dallas'a geldi, açık otomobilde halkı selamlarken, dürbünlü tüfekle vuruldu. Katil -gûya- yakalandı, birkaç gün içinde öldürüldü, onu vuran hapiste öldü; daha doÄŸrusu, suikastla ilgili, olaya bir yerinden adı ya da kendi bulaÅŸan herkes, zaman içinde öldü. Binlerce sayfa, rapor rapor üstüne dizildi, onlarca kitap yazıldı. Ancak, Kennedy'nin niçin öldürüldüğü aydınlığa kavuÅŸamadı. Sanki, kasten kavuÅŸturulmadı. Kennedy ailesinin lanetli olduÄŸu efsanesinin zirve noktası bu, dünya tarihinin "en esrarlı" ve de -hiç kastedilmediÄŸi halde- tüm Amerikalıların TV'den naklen seyrettiÄŸi "ilk" suikast idi. 1984'te kazandığı 525 rakamı ile, ABD tarihinin "en çok electoral vote" elde eden baÅŸkanı olan Ronald Reagan'a ("Ronnie") yapılan suikast teÅŸebbüsü, hafif bir yaralanma ile atlatılınca, bir Hollywood aktörünün durduk yerde kahraman olması da direkten döndü. "Electoral vote" demiÅŸken, her baÅŸkan adayının rüyalarını süsleyen "seçici oyları"nın adayın lehine iÅŸlemediÄŸi garip bir örnek de var: "Küçük sihirbaz" lakaplı Martin Van Buren, (Sizce, böylesi bir yakıştırma, baÅŸkanlık itibarı ile mütenasip midir? Dahası, bir sihirbaz tarafından idare edilmek", yönetilenler açısından ne kadar "demokratik" ve "hayırlı"dır?) 1832'de, Andrew Jackson'un ikinci döneminde "baÅŸkan yardımcısı" seçildi. Zaten, bukarizmatik baÅŸkanın 1829-1831 yılları arasında dışiÅŸleri bakanlığını da yapmıştı. A.Jackson 1836'da sahneden çekilince de, 1837'de W.H.Harrison'u yenerek baÅŸkan oldu. Ä°sminden de kolayca anlaşılacağı gibi, Hollanda göçmeni bir çiftçinin oÄŸlu olarak dünyaya gelmiÅŸti. Ama, mükemmel bir politikacı olduÄŸu söylenir; "efsunlayıcı" yönü, biraz da bundan… Neyse efendim, Van Buren ülke çapında mali ve iktisadi bir krizin (The Panic of 1837) tam ortasına düştü. (Kıssadan hisse: Yanlış zamanda baÅŸkan olmayacaksın. Bakın Clinton'a, ekonomi güllük gülistanlık. Dışarıda, Sovyetler diye bir ÅŸey kalmamış; Ruslar Sefiller'I oynuyor. Ohhh, keka! OrtadoÄŸu, Filistin sorunu -zaten- çözümsüz. Gelsin, Ovel Office'de el-ense maçları!) BeÅŸ sene süren ekonomik buhranla boÄŸuÅŸan M.Van Buren, kriz nedeniyle, Texas meselesini geri plana atmak zorunda kaldı. HimayeciliÄŸe ve bir devlet bankasının kurulmasına karşıydı. Topraktan elde edilen gelirin kullanılmasına itirazı, ikinci bir dönem için Demokratlar'ın yeni adayı olmasını engelledi. James Knox Polk aday seçildi. Heyhat!.. J.K.Polk, Van Buren'in 1836'da bozguna uÄŸrattığı W.H.Harrison'a yenildi. W.H.Harrison'un "kütük kulübe ve keskin ÅŸarap" sloganı seçmenlere daha cazip gelmiÅŸti. Ne yazıktır ki, yakasını zatürreeye yaptıran W.H.Harrison'un görüp gereceÄŸi rahmet, sadece ve sadece, 31 gün idi. (Bu, insanın gülsün mü, aÄŸlasın mı, pek bilemediÄŸi öyküyü evvelce nakletmiÅŸtim.) BaÅŸkan Yardımcısı John Tyler 1841'de Beyaz Saray'a yerleÅŸince, Van Buren'i yenen J.K.Polk'un, hayallerinin gerçekleÅŸmesi için, 1845'i beklemesi gerekti. California kökenli idi J.K.Polk. O kadar ki, bir sonraki baÅŸkan Zachary Taylor komutasındaki birlikler Meksika Savaşı'nı kazanınca, sınırda elde edilen bu galibiyet, birliÄŸe Oregon ile California'yı kattı. J.K.Polk, ABD tarihinde "California'yı alan adam"dır. Böylece, Amerikalıların "Manifest Destiny" diye adlandırdığı o muazzam kıtaya yayılma projesinin, Pasifik Okyanusu'na ulaÅŸan "Güneybatı" (Southwest) ayağı tamamlanmış oluyordu. Oysa, Van Buren'in Texas'ın ilhakına karşı çıktığı Demokrat Parti Kongresi'nde (1844) Oregon ve Texas'ın tamamı üzerinde hâkimiyet saÄŸlanmasını talep etti diye J.K.Polk lahzada "baÅŸkanlığa en uzak aday" (dark horse) ilan edilmiÅŸti. Yine oysa, "yayılmacılık" Amerikan ruhuna uygundu, tüm halkın rüyası idi. Fakat, bir parantez açıp Van Buren'e kendi ufak itirazımı dile getirmek istiyorum. Oregon'un sınırı çizilirken, o ünlü "Ya 54-40 olur, ya da savaÅŸ!" sloganının kol gezdiÄŸi günlerde, 49'uncu paralelde uzlaÅŸmaya eyvallah deyip Vancouver'ı Ä°ngilizler'e (bugünkü, Kanada) bırakması ne yazık! Iowa'daki Amerikan ailemin, piyano hocası babaannesinin bir oÄŸlu Vancouver'da yaÅŸadığı için, yılın belli dönemlerinde kuzeybatıya giderdi. Dönüşünde dinlediÄŸimiz minik enstantaneler dahi, Vancouver'ın, deÄŸil Kanada, dünyanın en güzelim köşelerinden biri olduÄŸunu anlamamıza yetmiÅŸti. Misafir öğrenci sıfatıyla, ülke hudutları haricine çıkmama sıcak bakılmıyordu. Oysa (bu, üçüncü oldu) Vancouver, ABD sınırları içinde kalsa idi, belki Vancouver'ı görme ÅŸansım olabilirdi. Pity… J.K.Polk'un koltuÄŸunu Meksika Savaşı'ndaki zafer nedeniyle "milli kahraman" ilan edilen Zachary Taylor'un 1848 seçimlerini kazanması kaçınılmazdı. Zachary Taylor (1849-1850), bir buçuk yıl sonra öldü. Fakat, Van Buren baÅŸkanlık ÅŸansını artık denemeyecekti. Van Buren'in baÅŸkanlık öyküsü, bizim siyasetçilerde çoktan kanıksadığımız "kiÅŸisel ihtiras" gibi sıf bir tanımlama ile geçiÅŸtirilemez gibi geliyor bana. ABD'nin kuruluÅŸu ve ertesinde, ülkenin nasıl yöneticileceÄŸine dair temel yaklaşımlar, politikalar, köklü inançlar çarpışıyordu. Bugünkü gibi, medyanın ÅŸiÅŸirdiÄŸi "mutemet adamlar", ya da bizdeki gibi, ufakları fevkalade dar vasat insanların kiÅŸisel hırsları deÄŸil. Van Buren'in mücadelesi, bana hayli ibret verici göründü. Bu kadar ciddilik yeter. Ciddiyeti gevÅŸetmenin zamanıdır. Efendim, baÅŸtan ayağı mobilyaları ve iç düzenlemesi yapılmadan, Beyaz Saray'a taşınmayı reddeden "inatçı" baÅŸkan, Chester Alan Arthur (1881-1885). Bir inatçı baÅŸkanımız daha var: Andrew Johnson. İç savaÅŸ sırasında, güneyli bir senatör iken, eyaleti ile beraber Birlik'ten ayrılmayı reddedip ortalığı karıştırmış. Uzun yaÅŸama konusunda inat eden baÅŸkanımızın ismi, William Howard Taft (1909-1913). Taft 1.83 cm. Boyunda ve tam 136 kg. idi. Çocuk edinme konusunda en ısrarlı baÅŸkan da, iki eÅŸinden tam 15 çocuk sahibi olan John Tyler! Ä°lk aklıma gelen, "Çocuklara kendi bakmıyordu herhalde…" demek olmuÅŸtu. Düşünün, Beyaz Saray'ın koridorları çocuk çığlıkları ile nasıl inim inim inliyordu, kimbilir. Taft'ın bir baÅŸka marifeti daha vardı: Beyzbol sezonunu açarken "ilk vurgunu yapma" geleneÄŸi baÅŸlatmıştı. Beyzbolun Amerikan toplum hayatının kanı, canı sayıldığını söylememe gerek var mı? Dondurmayı halka mal eden BaÅŸkanımız Thomas Jefferson (1801-1809). 1851'de Library of Congress'da (Kongre Kütüphanesi) yangın çıktığında, paçaları sıvayıp itfaiyecilere yardım eden baÅŸkan, Millard Fillmore. Tarihe geçmek için, baÅŸkan seçilmenin yanı sıra, hayli ilginç bir yöntem… Plastik çeneli baÅŸkan, çene kanseri olduÄŸu için, aÄŸzına plastik çene yerleÅŸtirilen G.Cleveland. Paskalya zamanı, çocuklarla Beyaz Saray'da boyalı yumurta yarışı yapan "ilk" baÅŸkan, Rutherford Birchard Hayes (1877-1881). Bu neÅŸeli oyuna, eÅŸi First Lady Lucy ile giriÅŸen Hayes, tıpkı Taft gibi, tarihe geçmenin ilginç yollarından birinin mucidi. En komiÄŸi, "muhalefetsiz" seçime giren "son" (hep "ilk" olacak deÄŸil ya!) baÅŸkan: James Monroe. (1817-1825). "Era of Good Feeling" (Memnuniyet Çağı) baÅŸkanı, ABD'nin dış politikasına ÅŸeklini veren, ünlü "Monroe Doktrini"nin de mimarı idi. Kendimce pek ÅŸirin bulduÄŸum bir minik anektodu, en sona sakladım. Beyaz Saray'a uzanan yolda yarışırken, aynı zamanda aynı hanımın gönlünü çelmeye çabalayan iki baÅŸkanlık adayı kimlerdi, biliyor musunuz? Ben bilmiyordum. Bu yazıyı hazırlarken öğrendim. "Ay ne ÅŸeker…" dedirten bir öykü bu. "Dürüst Abe", "Çit Örücüsü", "Büyük Kurtarıcı" gibi türlü çeÅŸitli lakaplarla anılan ABD'nin 16. BaÅŸkanı (1861-1865) Abraham Lincoln, 1637'de Ä°ngiltere'en Massachusetts'e göç etmiÅŸ bir dokumacı çırağının soyundan gelir. Son derece yoksul bir ortamda, çetin mücadelelerle kendini yetiÅŸtirdi. Okula gittiÄŸi dönemler, toplasanız bir iki yılı zor bulur. Ama, cici annesinin ÅŸefkati ve yakın ilgisi sayesinde, okuma alışkanlığını edindi. Her okuduÄŸunu da alabildiÄŸine özümseyerek kendini zenginleÅŸtirdi. Yaptığı iÅŸler arasında, baÅŸta çit örücülüğü olmak üzere, çiftliklerde ırgatlık, baltacılık (balta kullanmakta müthiÅŸ yetenekli imiÅŸ), Mississippi Nehri boyunca gemicilik, bakkallık, postacılık, haritacılık, Kızılderililer ile 1812'deki "Kara Atmaca Savaşı"nda gönüllü askerlik ve gönüllü birlik komutanlığı, demircilik ve nihayet… 1834'te karar verdiÄŸi hukukçuluk. Ä°ki yılda, gerekli bütün kitapları okuyan Lincoln, 1836'da bir hukuk diploması sahibi oldu. Baro sınavını aÅŸtı ve Springfield Illinois'de avukatlık yapmaya baÅŸladı. Girip çıktığı onca iÅŸ, aslında içine kapanık bir kiÅŸiliÄŸi olan Lincoln'ün ülkesinin insanlarını tanımasını saÄŸladı. Gezici mahkemede görev yaptığı sırada sonbahar ve kış ayları boyunca at sırtında ya da atlı arabayla büyük çayırlıktaki ("prairie") birbirinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki yerleÅŸmeleri dolaÅŸması, davaları çözüme ulaÅŸtırması, ona duyulan sevgi ve hayranlığı artırdı. 1850'lerde demiryolu ağı geniÅŸleyince, Lincoln'ün iÅŸleri iyice geliÅŸti: Illinois Central Railroad'un yanı sıra çeÅŸitli bankaların, sigorta, ticaret ve imalat ÅŸirketlerinin davalarını üstlendi. İçinden çıkılması imkansız davaları üstlendi; parlak sonuçlarla tümünü kazandı, 1850'lerin sonlarında, ülke çapında tanınan bir avukattı artık. Tüm bu mücadele yüklü yıllar sırasında, New Salem'de bakkallık, postacılık yaptığı dönemde Mary Todd ile tanıştı. Mary'den önce, bir iki tatlı suya tirit serüven dışında, kadınlarla diÅŸe dokunur bir iliÅŸkisi olmamıştı Lincoln'ün. Seçkin bir Kentucky'li aileden gelen Mary ile Springfield'de tanıştılar. Önce bir niÅŸanlanıp sonra niÅŸanı bozdular. Fırtınalı bir aÅŸk idi. Neyse ki, iÅŸler iyice sarpa sarmadan, 1842 yılı sonunda evlendiler. Abraham muradına ermiÅŸti, ama bu iÅŸ hiç de kolay olmadı. Zira, Mary'nin bir baÅŸka ciddi talibi daha vardı: Stephan A.Douglas! Lincoln sevdiÄŸi kadını kazanmıştı. Ama, Beyaz Saray'a seçildiÄŸi güne kadar, baÅŸta "köleliÄŸin sınırlandırılması / yaygınlaÅŸtırılması" olmak üzere, tüm ana meselelerde, zorlu siyasetçi Stephan A.Douglas ile diÅŸe diÅŸ mücadele girmek zorunda kaldı. Ä°nsancıl kiÅŸiliÄŸi, üstün hitabet yeteneÄŸi, engin hukuk ve edebiyat bilgisi ile, çoÄŸu kez "ezeli" rakibine galebe çaldı. Ulusal kahraman, efsane lider, ezilenlerin babası, cesareti, kararlı tutumu, sıradan insanın dostu kiÅŸiliÄŸi ve açık sözlülüğü ile, ABD halkının hafızasına nakÅŸoldu. Ama talihsiz bir babaydı: Çiftin dört oÄŸlundan sadece biri -Thomas ("Tad")- yaÅŸadı. Abraham Lincoln, sevdiÄŸi kadını kimselere kaptırmadığı gibi, "Halkın, halk tarafından, halk için yönetimi" ana ilkesinin mimarı olarak tarihteki yerini aldı. Darısı başımıza… Jülide ERGÃœDER - 1 Aralık 2000, Cuma Â
button