Güncelleme Tarihi:
Kısa bir aradan sonra Türkiye’nin dikkati yeniden İmralı’daki davaya çevrildi. Bu dava sırasında bütün gazetelerde yayınlanan görüşleri bir araya getirdik.
Ertuğrul Özkök/HÜRRİYET
Tarihi muhakeme zamanı
Şu tarihi soruyu kendi kendimize sorup, sağlıklı bir cevabını vermeliyiz: Sadece geçmişin intikamını mı almak, yoksa toprağa düşmemiş genç bedenlerin koruyucu hekimi mi olmak? Asıl tarafsız bir şekilde yapmamız gereken tarihi muhakeme budur. 2.6.1999
Oktay Ekşi/HÜRRİYET
AB'nin asmayın demeye hakı yok
Eğer bu konuyla Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi arasında bir ilişki kurmak doğru ise o zaman önce Türkiye'yi üyeliğe aday ülkeler listesine resmen alsınlar ve ona dayanarak ‘‘Avrupa Birliği ülkelerinde artık idam cezası yok. O nedenle siz de idam cezası verilse bile infaz etmeyin’’ demeye hak kazansınlar. Hele Öcalan'ın idam edilmesi ihtimalini göz önünde tutarak ‘‘isyan çıkar, iç savaş çıkar’’ filan diyenler boşuna hayale kapılmasınlar. Bu laflara Türkiye'de kimse pabuç bırakmaz.
1.6.1999
Emin Çölaşan/HÜRRİYET
İnfaz olmazsa kamuoyu isyan eder
Hiç kimse Meclis'e, ‘‘Önce sırada bekleyen idam dosyalarını görüş, ondan sonra Apo dosyasına bak’’ diyemez. Ulusal egemenliği temsil eden TBMM, eğer isterse Apo dosyasını öne alır, görüşür ve kararını verir. İş o aşamaya gelirse, bu katilin idamına ‘‘Hayır’’ diyecek bir parti veya milletvekili de biraz zor çıkar. İkinci seçenek, Apo'nun idam dosyasının da Meclis'te diğer idamlar gibi beklemeye alınmasıdır. O takdirde kamuoyu isyan edecektir. Hangi seçenek olursa olsun, Türkiye'yi zor bir karar bekliyor.
2.6.1999
Sedat Ergin/HÜRRİYET
Önce toplumsal barışın muhafazası
Türkiye, bu yol ayırımında kendi çıkarları açısından en gerçekçi hedefleri belirlemek zorundadır. Hedef ne olmalıdır? Türkiye'ye zarar veren ayrılıkçı terörün sona erdirilmesi mi? Yoksa, teröristin kamuoyundan gelen talep doğrultusunda asılarak toplum vicdanının rahatlatılması mı? Bu muhasebede toplumsal barışın muhafazasının Türkiye için en hayati mesele olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır. 1. 6.1999
Fatih Altaylı/HÜRRİYET
Mudanya iskelesinde serbest bırakalım
Abdullah Öcalan davası ile ilgili Avrupa'nın çok hoşuna gidecek bir teklifim var. Mahkeme Öcalan'ı beraat ettirsin. Bu karar Avrupalı dostlarımızın çok hoşuna gider. Ve Apo Mudanya'da iskele meydanında serbest bırakılsın. Linç mi edilir? Vallahi orası Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ilgilendirmez. Meydanda bulunan vatandaşlarımızın demokratik haklarını kullanmalarını engellemek, Batılı demokrasi anlayışı ile bağdaşır mı? 3.6.1999
Necati Doğru/SABAH
Apo zaten ölmüş
Çoğumuz haklı olarak, ‘‘O bir katildir, asılması gerekir’’ diyoruz. Bunu asmalı ki, eşkiyanın gözü korksun diye düşünüyoruz. Aslında burada çok büyük devlet adamına şimdi ihtiyaç var. Çıkacak ortaya ve diyecek ki; ‘‘Biz intikam peşinde değiliz. Biz PKK'yı bitirmek peşindeyiz. Biz terörü bir daha başlamamacasına kazıyıp, silmek arzusundayız. Barışı getirmek durumundayız. Kürtler de bizim çocuklarımız.’’ Bunu diyebilecek bir sivil kişi ise şu anda yok. Ama bir asker söyleyebilir. Apo'yu assan ne olur? O zaten ölmüş... 1.6.1999
Güngör Mengi/SABAH
Adalet idam sephasıyla bütünleşti
Mahkeme başkanını ağlatan Yıldız Namdar kendisini TV ekranlarında izleyen 65 milyonu da ağlattı. Bu çığlık, herkesin kafasındaki adaleti bir idam sehpası ile bütünleştirdi. İmralı davası bir son değil, geleceği kuracak zor kararın başlangıcı olacak. Tanrı yardımcımız olsun... 3.6.1999
Can Ataklı/SABAH
Maddi anlamda ceza çekmeli
Milyonlarca insana gözyaşı döktüren, ortalığı kan gölüne çeviren birinin bu dünyada kalarak maddi anlamda ceza çekmesinin, ceza kavramına daha uygun olacağını düşünüyorum. Bir suçluyu idam etmek yerine, ömrünün sonuna kadar 5 metrekarelik bir hücrede tutmak, tüm insani haklardan mahrum etmek, haftada bir açıkhavaya çıkarmak, ailesi ve yakınlarıyla iki yılda bir görüştürmek, piyasa romanları dışında okuyacak hiçbir şey vermemek, radyo televizyonun dinlemesine, başkalarıyla sohbet etmesine izin vermemek, ceza adına daha gerçekçi geliyor bana.
7.6.1999
Zeynep Göğüş/SABAH
Batı Apo'yu kahramanlaştırmak istiyor
Şehit anneleri Apo'nun kellesini istiyorlar. Bana kalırsa Batı'da ‘‘Apo'yu asmayın’’ diyenlerin çok büyük bir bölümü de aslında onun idamını istiyorlar. Çünkü o zaman Apo kahramanlaştırılacak, Batılı'nın dilinde bir ‘‘martyr’’ yaratılacak ve takipçisi çok olacak. Türkiye'de idam etrafında oluşan kitle psikolojisinden en çok Batı'daki PKK destekçilerinin sevindiğine emin olabilirsiniz. Zaten baksanıza, Apo'nun yerini kimin alacağını bile belirlemişler. Anneler yavrularının ardından gözyaşı dökerken ‘‘Vatan sağolsun’’ diyorlar. Vatanın sağlığı, küçük askerlerimizin geleceği için her zamankinden fazla soğukkanlı olmaya ihtiyacımız var. 3.6.1999
Coşkun Kırca/SABAH
Medya duygusal yayınlardan kaçınmalı
Kararın ne olması gerektiği hakkında fikir açıklamak yersizdir. Kaldı ki duruşma bu konuda ciddi bir tahminde bulunmaya imkan verebilecek ölçüde ileri bir aşamaya ulaşmış değildir. Herhalde medyalarımızın bu konuda toplumda duygusallığın serinkanlı sağduyuyu aşması sonucunu doğurabilecek türden yayınlardan kaçınmaları gerekiyor. 3.6.1999
Murat Birsel/SABAH
Meseleye olgunlukla yaklaşmak lazım
İdam kararı çıkar da asılmazsa bunun Türk halkına anlatılması gerek. İdam kararı çıkar da infaz edilirse bunu dünyaya anlatmak gerek. İdam kararı çıkmazsa bunu da hem dünyaya hem Türkiye'ye anlatmak gerek. Ve meseleye çok sakin bilge bir olgunluk içinde yaklaşmak gerek. 1.6.1999
Ali Kırca/SABAH
Herkes serinkanlı olmalı
Bunu önlemenin bir yolu olmalı... İki türlü kaygıları giderecek serinkanlı bir ‘‘hüküm ortamı’’ için bir şeyler yapılmalı... Hüküm ne olursa olsun serinkanlı olmalı... Ama her şeyden önce, herkesi serinkanlı olmaya çağırabilecek kadar serinkanlı olmalı. ‘‘Sualler ve endişeler’’ ikliminden serinkanlı olabilmek kadar, herkesi serinkanlı olmaya çağırmak da zor zenaat çünkü... 10.6.1999
Can Dündar/SABAH
Uygarlığın çağrısına kulak kabartalım
Eğer idam cezasının, toplumda kalıcı derin yaralar açabilen bir cezalandırma yöntemi ve çağdaş devlete yakışmayan bir ‘‘kana kan/intikam’’ mantığı olduğuna inanıyorsa, bu cezayı da hukuk sisteminden silip atmalıdır. Türkiye artık, ‘‘Batı ne der’’i ‘‘Apo ne dedi’’yi, ‘‘Hassas kamuoyu nasıl algılar’’ı düşünmeyi bırakıp, sadece uygarlığın çağrısına kulak kabartan, kendine güvenen ve cesur çözümler üreten bir ülke olmak zorundadır. Asıl o zaman duruşma salonları, sinema salonu olarak kullanılacaktır.
2.6.1999
Yalçın Doğan/MİLLİYET
Son sözü elbette Türkiye söyleyecek
Dün İmralı'da Apo'nun idamı isteniyor. Son on beş yılın terör eylemlerine bakıldığında, mahkemenin bu isteme uygun bir karar vermesi yine sürpriz olmaz. Gözler asıl mahkeme kararından sonra Türkiye'de. O zaman ne olacak?... Mahkeme ölüm cezası verirse, Apo idam edilecek mi?.. Yoksa çeşitli dış siyasal etkiler biraraya mı gelecek?... Son sözü mutlaka ve elbette Türkiye söyleyecek. 9.6.1999
Sami Kohen/MİLLİYET
Asılırsa, Avrupa ile ilişkiler zora girer
Açıkçası, Avrupalılar Öcalan'a karşı verilecek idam cezasının infaz edilmesi halinde kendi ülkelerinde Türk hedeflerine karşı şiddet eylemlerinin başlaması olasılığından çekiniyorlar. İkincisi, idam cezasına karşı olan ülkeler, asma halinde, buna tepki göstermekten kendini alamayacaklardır. Bu, ilişkileri sarsacak boyutlar alabilir. Hem tek tek Avrupa ülkeleri ile, hem de topluca Avrupa Birliği ile... İyimser ifadelere rağmen, zor bir döneme girildiği de açık... 9.6.1999
Taha Akyol/MİLLİYET
İdam müebbete çevrilebilir
Türkiye'nin Apo'yu asmaktan korkması için hiçbir sebep olamaz. Türkiye'nin başında askeri zafer tacı vardır. Bu yönde Türkiye'nin komşularına savaş açmayı bile göze aldığını dünya alem bilmektedir. Asla Türkiye Avrupa'dan falan çekindiği için değil, toplumsal, siyasi ve diplomatik bakımdan Türkiye Cumhuriyeti'nin yararı olması halinde idam, müebbete çevrilebilir. ‘‘İdam’’ lafını sakız gibi çiğnemenin, bu yönde bir ‘‘kitle psikolojisi’’ oluşturmanın Türkiye'ye yararı yoktur. Konu duygusallığa terk edilemeyecek kadar çok yönlüdür, zaman itidal ve akıl zamanıdır.
4.6.1999
Şükrü Elekdağ/MİLLİYET
Temel ölçüt Türkiye'nin büyük çıkarlarıdır
Türkiye, terörle uzun mücadelenin açtığı yaraları sarmaya çalışmalıdır. Bunu yaparken öldürdüğü canavarı diriltici hareketlerden sakınmalıdır. Ölüm cezası ve infaz konusuna böyle bir zihniyetle yaklaşılmalıdır. Etle tırnak gibi diye tarif ettiğimiz Türk-Kürt toplumunun kırılgan olduğu yerler de vardır. Bu bakımdan atılacak adımlar yarayı derinleştirici değil, iyileştirici olmalıdır. Bu alanda temel ölçüt Türkiye'nin büyük çıkarlarıdır. Şehitlerimizin fedakarlığı ancak böyle anlam kazanır.