Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2000 00:00
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, basında etik konusuna dikkat çekerek, "Eskiden ne kadar varsa, bugünde o kadar dürüst, yalancı, şantajcı gazeteci olduğuna inanıyorum" dedi.
Swissotel'de düzenlenen 'Etik Zirvesi 2000' konulu toplantıda konuşan Ekşi, medyanın temel işlevinin, olup bitenler hakkında kitlelere
haber vermek olduğunu hatırlattı.
Gazetecilerin, her koşulda görevini tam olarak yapmakla yükümlü olduğunu vurgulayan Ekşi, basındaki ahlaksızlığın çok eskilere dayandığına dikkat çekti.
Konuşmasında Sultan 2. Abdülhamit döneminden de bir örnek veren Ekşi, 'Baba Tahir' adlı gazetecinin Fransız bir firmadan yüklüce para koparmak için 'Terkos Gölü'nde domuz ölüsü bulundu' şeklinde bir haber yaptığını, 600 altın aldıktan sonra da gazetesinde 'Domuz ölüsü değilmiş, kütükmüş' diye bir başka haber yayınladığının bilindiğini söyledi.
Türkiye'de her dönemde nüfuz suiistimali ya da çıkar elde etme gibi basında ahlaksızlıkların var olduğunu ifade eden Ekşi, "Sadece son yıllarda değil, eskiden de ahlaksız haber yapmada başarılıydık" dedi.
Ekşi, 1965 yılından sonra ikipçiliği, devletle olan işini çözdüğü kişilerden para alma gibi olaylara "yeşil ışık yakıldığını" kaydederek, bazı sanatçılardan röportaj karşılığı para alındığının da bilindiğini, ancak ispatın esas olduğunu hatırlattı. Soruna ilişkin çözüm önerileri de getiren Ekşi, işverenlerin gazetecilerle 212 sayılı yasa ile iş akdi yapma döneminin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Bu yasanın yürürlükte olduğunu, ancak uygulanmadığını anlatan Ekşi, yasayı uygulama zorunluluğunun sorumluluğunun da hükümete ait olduğunu kaydetti.
Basında çalışanların iş sözleşmesinde basın meslek ilklerinin yer alması gerektiğini de kaydeden Ekşi, gazetecilerin belli zamanlarda mal varlıklarını açıklamalarını istedi.
Sosyolog ve Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Prof. Dr. Emre Kongar ise son günlerde gündeme gelen medyadaki kirlenmenin, çanta içinde bir milyon dolar gitmesinin genel kirlenme yanında hiç kaldığını söyledi.
Prof. Dr. Kongar, "Bir köşe yazarının nüfuzunu kullanarak birtakım insanlara menfaat sağlaması, medyanın oluşturduğu tehdit ve etik açısından hiçtir. Gazete sahipleri bütün yasaları ihlal etmektedir" dedi.
Türkiye demokrasisi önündeki en büyük tehditlerin milliyetçilik, bölücülük, şeriat devleti tehlikesi ve medyanın tekelciliği olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kogar, Türkiye'de hiçbir hukuk müeyyidesinin basına işlemediğini savundu.
Prof. Dr. Kongar "Hiçbir milletvekili genel başkanından izinsiz yolsuzluk yapamaz. Hiçbir köşe yazarı patronundan izinsiz bir milyon dolarlık işe aracılık yapamaz" dedi.
Etik kurallara uymak kahramanlıkSağlık Bakanı Osman Durmuş, ise 'etik' bakımından sembol meslekler bulunduğunu, bunların hekimlik, hakimlik, hakemlik ve basın-yayın iletişim mesleği olduğunu belirterek, "Siyasal etkiler, ideolojiler bu mesleklerin etiğini bozmamalıdır" dedi.
Hekimlerin reklam yapamayacağını, mesleğini icra ederken vicdani, mesleki ve bilimsel kanaatine göre davranacağını, bilimsel olmayan yöntemleri tedavide kullanamayacağını, ifade eden Durmuş, şöyle devam etti:
"Ülkemizde devam eden bir kampanya sırasında bilimsel kaliteyi koruyup bizim söylediğimiz doğruları hiçbir önyargıya kapılmadan destekleyen meslek mensupları ve uzmanlık derneklerinin bir bölümüne teşekkürü borç biliyorum. Etik kurallara uymak kahramanlıktır. Çünkü siyasal kimliği olan birbakan sağlık meslek grubundan geliyorsa ve bilimin gerçeklerini ve etik kuralları savunuyorsa, işte benim düştüğüm konuma düşer. Çıkarlara hizmet etmediğimiz, riya ve takiyeye tenezzül etmediğiniz an, sizin yan yana dizdiğiniz dört tane kelimenin yerlerini değiştirerek sizi hırpalamaya çalışırlar."
'Seni Türk Hekimleri'ne emanet ederim'Bakan Durmuş, daha önce kendisine atfen, 'Seni Türk hekimlerine emanet ederim' şeklinde basında çıkan sözleri de hatırlatarak, şunları söyledi:
"Bir kamera zoom yapıyor, şeftali yemeğe çalışan bir kişinin görüntüsünü almaya çalışıyor. Kızım, yavrum çekme, hep aleyhinde yazdığınız doktorlara seni teslim ederim deniliyor. Bakın nasıl veriliyor; Çekme görüntüleri, seni Türk hekimlerine emanet ederim... Ondan sonra da 'Bu devleti kuran yüce insan, büyük insan, büyük kurtarıcı Mustafa Kemal
Atatürk ile alay etti' diyerek konu tahrip ediliyor."
Durmuş, etiği bozan tavırlara karşı çıkmanın yolunun, dedikodu ve şaiyalar konusunda savcılığa suç duyurusunda bulunulması olduğunu ifade ederek, ''Ben iddia ediyorum, bizimle ilgili söylenen herşey hakkında istirham ediyorum, lütfen savcılığa suç duyurusunda bulunun. Maalesef toplumda Parsadan görünümlü insanlar artmıştır'' dedi. Durmuş, çıkarlarına hizmet edilmeyen herkesin şaiya yaydığını da dile getirdi.