Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2004 00:00
BU ara iktidar hızlandı. İyi de oldu... Dün bu sayede yeni bir yasa tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’nda ele alındı.Basın Yasa Tasarısı’ndan söz ediyoruz.Önce belirtelim...Devlet Bakanı Beşir Atalay’ın geçen yıl ‘İletişim hukukuyla ilgili yasa tasarılarını hazırlayabilmek için’ topladığı İletişim Şûrası’na doğrusu ‘yine bizleri dinleyip kendi bildiklerini yapacaklar’ diye bakmıştık.Teşekkürle belirtelim... Hayır Sayın Bakan samimi imiş. Kuşkuculuğumuzu hoş görün. Çünkü daha önce de böyle deneyimler yaşamış, ama sonuçta hiçbir yere varamamıştık.Örneğin Tansu Çiller’in başbakanlığı sırasında (Ağustos 1993’te) böyle bir çalışmaya o kadar ‘acil ve önemli’ denerek çağrılmıştık ki, yaptığımız Ankara-İstanbul seferleri başımızı döndürmüştü.Sonuç...Koccaman bir sıfır!Daha sonra aynı deneyimi radyo ve televizyonlar hakkındaki yasa taslağı çalışmalarında da yaşadık. Ama neticede Bayan Çiller yapılan önerileri yok saydı. Yakınındaki birkaç akıl hocasının söylediklerine kulak verdi. Ama özünde kendi bildiğini okudu ve bazı hükümleri hálá uygulanmamış olan 3984 sayılı yasayı çıkarttı.Dün TBMM Adalet Komisyonu’nda da vurguladığımız gibi yeni Basın Yasa Tasarısı özgürlükçü bir anlayışla hazırlandığı ve çağdaş normlara uygun hükümler getirdiği için örneğin, artık mahkemeler bile gazeteciye haberinin kaynağını soramayacak. Gazeteci gerekli görürse tanıklıktan kaçınma hakkını kullanacak. Basın Yasası’na aykırı hareket nedeniyle hapsedilme ihtimali (basılmış eseri tahrip etmek veya mahkemenin kararına rağmen gönderilen cevabı yayınlamamak gibi eylem hariç) tamamen ortadan kalkacak.Ama sanılmasın ki tasarının her tarafı iyidir diyoruz.Teknik ayrıntıya girmeden belirtelim:Cevap ve düzeltme hakkı konusunda getirilen cezalar çok ölçüsüz. Nitekim mahkemenin kararına rağmen cevabı yayınlamazsanız 150 milyar lira ağır para cezasına mahkûm edileceksiniz. Parayı ödeyemezseniz hapse atılacaksınız. O da yetmeyecek. Mahkeme o cevabın en yüksek tirajlı iki ayrı gazetede ilan şeklinde yayınlanmasına karar verecek. Onun bedelini de daha önce zaten cezalandırılmış olan gazete ödeyecek.Türkiye’de hem cevap hakkının suiistimali hem de cevap hakkına saygı duymama uygulaması yaygındır. O nedenle yüksek sayılabilecek para cezası doğrudur. Hatta gerektiğinde hapis bile anlaşılabilir. Peki ama ilan yoluyla üçüncü ceza neyin nesidir? Tek eyleme üç ceza çok değil mi, diyoruz.Yeri geldikçe sakıncalı gördüğümüz öteki hükümlere de değineceğiz.
button