Başhekimin intiharı arapsaçı

Güncelleme Tarihi:

Başhekimin intiharı arapsaçı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2007 14:09

BOLU’da 30 Temmuz günü pompalı tüfekle intihar eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Başhekimi Dr. Sedat Turgay ölüme götüren neden henüz belirlenemezken, tarafların iddialarıyla olay arapsaçına döndü. Başhekimi Dr. Turgay’ın ailesi ve bazı hastane personeli 4 ay süreyle soruşturma yapan Sağlık Bakanlığı müfettişlerini suçlarken, hastanede yıllardır yatakların ‘devre mülk gibi satıldığı’, usulsüzlük yapan doktorların büyük kazanç elde ettiği ve bu olumsuzlarların ortaya çıkarılması halinde onurunun zenedeleneceği söyleyen Başhekim Dr. Turgay'ın canına kıydığı iddia edildi.

Haberin Devamı

 Hastanede görevli bir yönetici ise müfettişlerin başhekime ve hastane personeline hakarete varan baskı uyguladıklarını ve bunlardan Mutlu Güner’in Başhekim Turgay’ı herkesin içinde, “Lan başhekim gel buraya” diye çağırdığını öne sürdü.

Bolu’nun Karacasu Beldesi’ndeki Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde yolsuzluk yapıldığı, kaplıcasıyla ünlü hastanenin bazı kişilerce ‘devre mülk gibi kullanıldığı’ iddiaları üzerine Sağlık Bakanlığı müfettiş gönderdi. Müfettişlerin 4 ay süren incelemesinin ardından, hastanede 20 yıldır başhekimlik yapan 2 çocuk babası Dr. Sedat Turgay, 30 Temmuz günü eski muayenehanesinde pompalı tüfekle intihar etti.

Bolu’da şok etkisi yaratan intihar olayı, sağlık çevrelerinde de infiale yol açtı. Başhekimin ailesi ve Bolu Tabipler Odası, intihara hastanede 4 aydır inceleme yapan müfettişlerin tutumlarının yol açtığını iddia etti. Hastane önündeki cenaze törenine katılan yaklaşık 750 kişi de müfettişleri ve İl Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç’u yuhalayıp, alkışlarla protesto etti.

Haberin Devamı

HASTANE YÖNETİCİSİNDEN ŞOK İDDİALAR

Dr. Sedat Turgay’ın binlerce kişinin katıldığı cenaze töreniyle defnedilmesinin ardından, Sağlık Bakanlığı intihar olayını incelemek üzere 2 yeni müfettiş görevlendirdi. Müfettişler incelemelerine başlarken, hastanenin üst düzey bir yöneticisi şok iddialar ortaya attı. Adının açıklanmasını istemeyen hastane yöneticisi de, aile ve Tabip Odası'nın iddialarını destekler nitelikte ‘Dr. Turgay’ın intiharına müfettişlerin psikolojik baskısının yol açtığını’ iddia etti.

‘MÜFETTİŞLER ÇOK HIRPALADI’

Sağlık Bakanlığı müfettişleri Mutlu Güner ve Güngör Kaya’nın 4 ay önce, ‘Hastanenin para karşılığında hastalara açıldığı ve devre mülk gibi kullandırıldığı’ iddialarını incelemek üzere hastaneye geldiklerini belirten yönetici, kendisinin de tanık olduğu, müfettişlerin başhekim ve diğer personelle kurdukları diyalogları şöyle anlattı:
“Dr. Turgay ile 5 yıldır birlikte çalışıyoruz. Sedat Turgay, çok neşeli, etrafına hep pozitif elektrik yayan, kimsenin kalbini kırmayan bir insandı. 4 ay önce herşey değişti. 2 müfettiş geldi. Herşeyi allak bullak ettiler. Özellikle Mutlu Güner insanları çok zor durumda bıraktı. Bizim yanımızda başhekimi çok hırpaladı. Aynı şekilde idarecileri, doktorları hırpaladı. Başhekimin ve diğer doktorların birbirleriyle konuşmasını yasakladı. 4 ay boyunca devamlı baskı devamlı baskı. Bolu’daki yetkililer de bunu bilmesine rağmen bize gelip de ‘ne oluyor’ diye sormadılar.”

Haberin Devamı

‘LAN BAŞHEKİM GEL BURAYA’

Başhekim Dr. Sedat Turgay'ın üzerine çok gidildiğini öne süren bu yönetici iddialarını şöyle sürdü:
“Mesela bir şey sorulacak. ‘Doktor gel buraya, senden doktor olsa ne olur, siz hastanenize sahip çıkamıyorsunuz’ gibi ağza alınmayacak hakaretler. Mesela bir gün herkesin önünde, ‘Lan başhekim buraya gel’ diye hitap etti. Başhekime bizim yanımızda çok bağırdı hakaret etti. Yine bir gün başhekimin odasında toplantı halindeyiz. Doktorlar, müdür yardımcıları. Bu müfettiş toplantı salonunu bastı ve ‘Ne yapıyorsunuz burda?’ diye sordu. Biz de ‘Hastanenin sorunları tartışıyoruz’ dedik. ‘Benim olduğum yerde toplantı olmaz, dağılın’ dedi ve toplantıyı dağıttı. Çok ilginç bir adamdı. Başka bir gün hastanede çalışan birisine herkesin önünde ‘Sen benim babam yaşındasın. Sana hakaret etmeye utanıyorum. Ama sen bütün hakaretleri yapmışım kabul et’ dedi.”

Haberin Devamı

“BAKANIN YETKİLERİ BENDE”

4 ay boyunca müfettişin sık sık hastanede kimliğini çıkararak, “Ben T.C. müfettişiyim. Sağlık Bakanı’nın yetkileri bende. Ben ne dersem o olur. İstersem açığa alırım” diyerek insanları tehdit ettiğini ileri süren yönetici şunları anlattı:
“Mesela birşeye itiraz et. Hemen ‘Seni açığa alırım’ derdi. Mesela hastane müdürüne bir gün, ‘Müdür gel lan buraya. Senden müdür olsa ne olur. Siz aldığınız parayı hakediyor musunuz’ dedi. Yine bir gün başhemşireyi odasına çağırdı. Hakaret etti. Sonra da evrakı suratına fırlattı. Bu tür davranışta bulunanı bırakın müfettişliği, memuriyette çalıştırmak da sakıncalı. Böyle bir kişi müfettişlik yapabilir mi? Müfettişin görevi, soracak soruları, alacak cevabını, yazacak raporunu çekip gidecek. Biz bakanlığın müfettişleri diye sesimizi çıkarmadık. Belki de hata yaptık. Belki çıkarsaydık böyle olmazdı. En sonunda başhekim bey psikolojik baskıyı kaldırmadı. Pisi pisine gitti.”

Haberin Devamı

“BAŞHEKİM ÇOK HASSASTI”

Aynı yönetici iddialarını şöyle sürdürdü:;
“Bu davada Başhekim tanık olarak dinleniyordu. Müfettiş, bu olaydan başhekimi de sorumlu tuttu. İntiharından bir hafta önce benim odama geldi başhekim. Kendisinin anlattığına göre müfettiş, ‘Soruşturma eksik yapılmış. O soruşturmada senin de ödeme yapman lazım. 3- 5 ay da ondan cezaevinde yatman lazım’ demiş. Başhekim çok hassas bir insandı. Herşeyden etkilenirdi. Bana, ‘Bu bizim yapacağımız iş değil. Ben 3- 5 ay ceza alırsam biz biteriz. Yaşayamayız. Kimsenin yüzüne bakamayız. Ben bunu Bolululara da anlatamam. Bilen bilir ama, bilmeyen de inanır. Çok canım sıkkın. Adamlar bizi görevden almak için uğraşıyorlar’ demişti.”

Haberin Devamı

“BAŞHEKİM YALNIZ KALDI”

Başhekimin bu incelemede yalnız bırakıldığını, doktorların da cephe aldığını öne süren aynı yönetici sözlerini şöyle tamamladı:
“Hastanedeki doktorlar da başhekime cephe aldı. Çünkü başhekimden, müfettişlerin bu tutumlarına karşı yumruğunu masaya vurmasını istiyorlardı. Başhekim de öyle bir kişiliğe sahip değildi. Onun tek derdi işi ve eviydi. Mücadeleyi sevmezdi. Aslında müfettişlerin bu tutumları karşısında yasal hakkını da kullanabilirdi. Biz bu yönde kendisine telkinde de bulunduk. Ancak kendisi bana, ‘Ben bakanlığın müfettişlerini karşıma alamam. Onlarla çatışamam’ dedi. Bu yüzden herkes başhekimi yalnız bıraktı. Neticede adamın başını yediler.”

İntihar olayını incelemek için bakanlığın gönderdiği müfettişlere bütün bu yaşadıkları, soruşturma yapan müfettişlerin tavrını anlatacağını belirten yönetici, “Ben kendi adıma bu olayın peşini bırakmayacağım. Mücadelemi sürdüreceğim” diye konuştu.

Öte yandan intihar eden başhekimin ailesinin de, Sağlık Bakanlığı hakkında dava açmaya hazırlandığı belirtildi.

Müfettiş incelemesine neden olan iddialar

BAŞHEKİMİN intihar ettiği Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde yatakların devre mülk gibi satıldığı ve 2008 yılının sonuna kadar randevu defteri tutularak, karşılığında kişi başı muayene ücreti alındığı iddiaları üzerine Sağlık Bakanlığı müfettiş görevlendirdi.
Müfettiş incelemesine neden olan iddialara göre, kaplıcasıyla ünlü olan hastanede sürekli aynı kişiler, doktorlara muayene ücreti ödeyerek sevk yaptırıp, aileleleriyle birlikte ‘devre mülkleriymiş’ gibi kaldı. 250 yataklı hastanenin ‘tatil köyü gibi kullanıldığı’, ‘Hastayı görmeden yatak satışı yapıldığı’ şikayetleri üzerine, yetkili Dr. Ü.M.Ö. geçici bir süre açığa alınırken, olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında hastane kayıtları müfettişlerce incelemeye alındı. İncelemelerde, genelde her yıl aynı kişilerin hastaneye yatırıldığı, aynı anda ve aynı odada yatışı yapılan bu kişilerin yakın akraba, eş ve aile grupları olduğunun belirlendiği öne sürüldü.
Yataklar önceden satıldığı için de, gerçekten hasta olarak gelenlerin büyük bölümünün ‘Yerlerimiz dolu. Hastanede boş yer yok’ denilerek geri çevrildiği, yolsuzluğun boyutunun çok büyük olduğu iddia edildi.

Para olduğu halde otomasyona geçilmemiş

BOLU'daki hastanelerin otomasyona geçmesine rağmen, Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nin, kasasında para olmasına karşın yıllarca bunu yapmaması dikkat çekti.
Hastanenin gelen şikayetler üzerine 2006 yılı Ocak ayında otomasyona geçtiği belirtildi. Bir yetkili, “Otomasyona geçmeyen hastanelerde geçmiş yıllara ait belgelerin incelenmesi sorun yaratıyor. Arada bir belge kaybolsa bulunması mümkün olmuyor. Halbuki bilgisayar ortamında kimse birşey saklayamıyor” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!