A.A.
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2006 12:46
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, “Sosyal Güvenlik Reformuna” ilişkin olarak, “Bu reform yapılacak. Bu, Türkiye'nin ihtiyacı olan bir reform” dedi.
Başesgioğlu, Türkiye Sağlık İşletmeleri Derneği tarafından Ankara Ticaret Odasında (ATO) düzenlenen “Genel Sağlık Sigortası Medula Programı Eğitimi” konulu toplantıya katıldı. Başesgioğlu, burada yaptığı konuşmada, “Sosyal Güvenlik Reformu” için yaklaşık 4 yıldır emek verdiklerini ve düzenlemelerin 1 Ocak 2007'de yürürlüğe girmesini arzuladıklarını söyledi.
Anayasa Mahkemesinin verdiği kısmi iptal kararından sonra 1 Ocak 2007'ye kadar geçecek süre içerisinde herhangi bir hak kaybına uğranmamasını amaçladıklarını dile getiren Başesgioğlu, ilgili kurumların bu konuda çalışmalarını sürdüklerini anlattı. Başesgioğlu, gerekçeli kararın ne zaman yayımlanacağının önemli olduğuna işaret ederek, kararın 1 Ocaktan önce ya da sonra yayımlanması durumunda farklı konuların gündeme geleceğini kaydetti. Zaman açısından sıkışık bir durumla karşı karşıya olduklarını ifade eden Başesgioğlu, hizmet sunucu ve alıcıların ortaya çıkan durumdan mağdur olmalarını istemediklerini söyledi.
Uzun dönemde reformun akıbetinin ne olacağının merak konusu olduğunu dile getiren Başesgioğlu, “Bu reform yapılacak. Bu, Türkiye'nin ihtiyacı olan bir reform” diye konuştu.
Başesgioğlu, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun devletin demirbaş kurumu gibi algılanmaması gerektiğine işaret ederek, gelinen noktada, hiçbir devletin genel vergilerden topladığı parayla emeklilik ve sağlığı finanse etmeye gücünün yetmediğini söyledi. Sosyal devletin kalesi görülen ülkelerde bile vatandaş katkısı üzerine kurulu bir sisteme gidildiğini anlatan Başesgioğlu, “Devlete dönüp sonsuz bir sağlık hizmeti finansmanı talep etmek, sonsuz bir emeklilik talep etmek, yok böyle bir şey... Keşke devletin imkanı olsa, bunu verse. Onun için sosyal güvenlik kurumları derken bunların kendi kurumlarınız olduğunu, buradaki tasarrufun milli tasarruf olduğunu ve bu harcanırken mutlaka bunu harcayan mekanizmaların adil ve eşit olması gerektiğini düşünün, yanlış görürseniz müdahale edin” dedi.
Başesgioğlu, sosyal güvenlik kavram ve kurumlarının Türkiye'de en az konuşulan konular olduğunu ifade ederek, “Anayasa Mahkemesinin iptal konusu olmasa, sosyal güvenlik konusu geldi geçti, böyle gidiyor. Aslında bu bizim kalıcı bir gündem maddemizdir” diye konuştu.
"EMEKLİ AYLIĞINDA KONUŞMAYA DEĞER DÜŞME YOK"
Başesgioğlu, “Sosyal Güvenlik Reformu” yaparken herkese çok iyi şeyler verme imkanı bulunmadığını, eldeki kaynakların belli olduğunu, bu nedenle gelecek kuşaklar adına bazı fedakarlıklarda bulunulması gerektiğini söyledi.
Reformun, bugünkü sistemde olanların emekliliğini etkilemediğini anlatan Başesgioğlu, “Emekli aylığı düşecek filan böyle bir şey yok. Düşse bile konuşmaya değer bir düşme yok, 10-20 milyon... Bunu koskoca bir reformda laf etmenin yeri yok. Bu 40-50 yıllık projeksiyon. Diyoruz ki, 30 yıl sonra acaba bu ülkede emekli aylığı verilecek mi, verilmeyecek mi tartışması olmasın. Bunu, bugünden kesmeye çalışıyoruz” dedi.
GENEL SAĞLIK SİGORTASI
Bakan Başesgioğlu, Genel Sağlık Sigortası'nın, kişisel kapsam ve sunmuş olduğu paket itibariyle geniş kapsamlı bir sağlık sigortası olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Sosyal devlet bitiyor tartışmaları yapıyorlar. Aksine çoğu ülkelerden daha ileri bir sağlık teminat paketi var. Neyi karşılamıyoruz? Tıbbi gerekliliği olmayan estetik ameliyatlar ve Sağlık Bakanlığının tıbbi anlamda görmediği bazı hususlar var. Bunların dışında aklınıza gelebilecek her türlü riski karşılayan bir Genel Sağlık Sigortası tanzim edilmiştir. Yurt dışı, tüp bebek dahil... Bu bütün sigortalılarımıza sunulacak. Esas sıkıntımız buydu. Sağlık hizmeti sunumunda bu ülkede norm standart birliği yok. Memursanız, SSK'lı, Bağ-Kur'luysanız farklı sağlık kuruluşlarından hizmet alıyorsunuz. Ölçü, vatandaş olmaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes sağlık hizmetlerinden eşit, adil şekilde yararlanmalıdır. Genel Sağlık Sigortası'nın felsefesi budur. Anayasa Mahkemesinin kararından sonra bu ana kurgumuzu yeniden düşünmek zorundayız.”
Murat Başesgioğlu, parlamentonun norm ve standart birliği sağlama konusundaki görüşüyle Yüce Mahkeme'nin görüşlerinin örtüşmediği de ifade etti. Başesgioğlu, gerekçeli karardan sonra bunu yeniden nasıl dizayn edeceklerini birlikte tartışacaklarını dile getirdi.
"TİCARİ MANTALİTE ÖN PLANA ÇIKMAMALI"
Sağık hizmetlerinin piyasalaştırıldığı konusundaki eleştirilere da yanıt veren Başesgioğlu, sağlık hizmetini kamu hizmeti olarak gördüklerini söyledi. Başesgioğlu, şöyle konuştu: “Vatandaşı hiçbir zaman müşteri gözüyle görmeden sağlık hizmeti gereklerini kim yerine getirirse, bizim vatandaşımız rahatlıkla oraya gidebilir. Devlet hastanesi, özel hastane, üniversite hastanesi olabilir. Benim tek baktığım şey, kamu hizmeti olduğudur. Bu hizmetin vasıflarına uygun herkesin, başımızın üzerinde yeri vardır. Ticari mantalite, müşteri bakışı bu sektörde hiçbir zaman ön plana çıkmamalıdır.”
Türkiye'de sağlık alanında özel sektörün yer almasının yeni olduğunu, özel sektörün bu alandaki payının yüzde 5'lerden yüzde 10'lara çıkma eğiliminde bulunduğunu anlatan Başesgioğlu, bunun oranının düşük olduğunu, ilerleyen sürede bu payın artacağını söyledi.
"MÜDAHALE GEREKİYOR"
Özel sağlık kuruluşlarının temsilcilerine de seslenen Başesgioğlu, şunları kaydetti: “Şu anda size kimse müdahale etmiyor. İstediğiniz yere, istediğiniz semte, istediğiniz branşta, istediğiniz evsafta kuruluş açabiliyorsunuz. İşte Sağlık Bakanlığının ya da İmar Yasası'nın sınırları var. Bu gelişigüzel tamamen piyasanın dinamiklerine uygun bir sağlık politikası bizi nereye götürecek buna bakmamız lazım. 'Tamam, para kazanıyor' diye 10 kişilik potansiyeli, 3 kişi paylaşırken 50 kişi paylaşmaya kalkarsak hepimiz batarız. Şimdi benim gördüğüm, buna bir müdahale edilmeli. Sektör bunu kendisi yapabilir mi? Yapamaz.”
Başesgioğlu, bu konuda bir standarda ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, bunu hep birlikte yapabileceklerini belirtti.
Tıp merkezleri ve polikliniklerin tüm sigortalılara açılmasından övünç duyacaklarını dile getiren Başesgioğlu, ancak şu anda finansman konusunu da dikkate almaları gerektiğine işaret etti.
"BAŞARI AMELİYAT SAYISINDA DEĞİL"
Fatura kontrollerinin önemine de dikkati çeken Başesgioğlu, şöyle konuştu: “Açıkça itiraf etmem gerekir ki, Türkiye'de kişi başına sağlık harcaması aslında fazla değil. Ama sıkıntı şu: Kıt kaynaklardan ayırmış olduğumuz parayı efektif kullanamıyoruz. 100 liralık sağlık harcaması varsa bunun ancak 60'ı, 70'i efektif bir şekilde harcanıyor. Diğerlerinin maalesef tasarruf ilkelerine uygun olmadığı konusunda birçok belge var. Sağlıkta performans ölçme sistemlerini belki değiştirmemiz lazım. Ne kadar çok ameliyat yaptıysak bu bence başarı değil, ne kadar çok stent taktıysak başarı bu değil. Ülkede bebek ölümlerini, anne ölümlerini, bulaşıcı hastalıklardan vatandaşlarımızın ölümünü önleyebiliyorsak sistemin başarısı burada. Sizlerin de buna katkı vermeniz lazım. Sadece ameliyat sayısını, poliklinik sayısını fazla yapmak, sağlık sektörünün başarısı değil. En başta sistemi zaaflarından kurtarabilirsek, o zaman biz başarılı oluruz.
Yatırmış olduğunuz emeğin, sermayenin karşılığını alacaksınız, ama yapmış olduğunuz sağlık hizmetidir. Bununla birlikte vatandaşlarımızın ve toplumun sağlığını koruma konusunda da sosyal, toplumsal sorumluluğunuz olduğunu biliyoruz.”
"SANKİ MEMURLAR DİŞLERİYLE ÇALIŞIYOR"
Toplantının açılışında, Başesgioğlu ve ATO Başkanı Sinan Aygün'ün aralarında bulunduğu bazı davetlilere, günün anısına birer Mimar Sinan Heykeli hediye edildi. Aygün, heykeli alırken yaptığı konuşmada, aynı kürsüde daha önce 4 bakanı dinlediğini belirterek, “2007'de buraya başka bakan gelecek ve 'reform yapacağım' diyecek diye korkuyorum” dedi. Anayasa Mahkemesi'nin kısmi iptal kararını da eleştiren Aygün, “İşçiler elleriyle çalışıyor da sanki memurlar dişleriyle çalışıyor da onların ödemeleri karşılansın deniliyor. Ama memurlar canlarını dişine takarak çalışıyorlar diye de düşünmüş olabilirler” diye konuştu.