Güncelleme Tarihi:
Süleyman Demirkan büyük bir kanayan yara olan sosyal güvenlikle ilgili soru ve sorunlarınıza çözüm getirecek. Demirkan'ın ilk konuğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu. Demirkan bundan böyle sosyal güvenlikle ilgili tüm sorularınızı gündeme getirecek ve yetkililer ile uzmanlara yöneltecek.
* Sayın Mahmut Koçerler; yurtdışında geçen hizmetlerinizin tamamını veya ödediğiniz süreyi 3201 sayılı Kanuna göre borçlanarak bu hizmetlerinizi Türkiye'de geçmiş gibi saydırabilirsiniz.
3201 sayılı Kanuna göre borçlanmak için S.S.K.Web sayfasından temin edeceğiniz;
- Borçlanma Talep Dilekçesi
- Taahhüt Belgesini
Eksiksiz doldurup imzaladıktan sonra;
- Konsolosluğumuz aracılığı ve tasdikini de içeren Japonya'da geçen çalışmalarınızı gösterir hizmet belgesi,
- Nüfus Cüzdanınızın önlü-arkalı fotokopisini
dilekçenize ekleyerek, Türkiye'deki ikamet adresinizin bağlı bulunduğu ildeki Sigorta İl/Sigorta Müdürlüğümüze başvurmanız gerekiyor.
Borçlanacağınız herbir gün için, 3,5 ABD Doları veya karşılığı döviz ödemeniz gerekiyor.
Hasan Ömer'in sorusu: Sayın Bakan, ben 1951 doğumlu Avustralya'da 25 yıldan beri yaşayan KKTC vadandaşı olan, ayrıca Haziran 2005 yılından beri TC vatandaşıyım. Türkiye'de 9 yıla yakın bir özel bankada çalıştım. Yurtdışı emeklilik hakkımın ne olduğunu ve ne zaman, ne şekilde yapabileceğimin bilgilerini rica ederim. Teşekkürler.
* Sayın Hasan Ömer, 3201 sayılı Borçlanma Kanunu Türk vatandaşlarına özgü çıkarılmış özel bir kanundur. Şayet yurtdışında Türk vatandaşı olarak geçen çalışmalarınız var ise ve de bu çalışmalarınızı 3201 sayılı Kanuna göre borçlanmak istiyor iseniz,
- Borçlanma Talep Dilekçesi
- Taahhüt Belgesini
Eksiksiz doldurup imzaladıktan sonra
- Konsolosluğumuzdan alacağınız Avustralya'da geçen geçen çalışmalarınızı gösterir hizmet belgesi,
- Nüfus Cüzdanınızın önlü-arkalı fotokopisini
Dilekçenize ekleyerek, en on Türkiye’de çalıştığınızı belirttiğiniz banka sandığına müracaat etmeniz gerekmektedir.
Borçlanacağınız her bir gün için, 3,5 ABD Doları veya karşılığı döviz ödemeniz gerekmektedir.
Neşe Topaylı'nın sorusu: Sayın Bakanım; 1965 doğumluyum, Almanya'da dört sene çalıştıktan sonra primlerimi almadan Turkiye'ye kesin dönüş yaptım ve Türkiye'de toplam 4932 işgünü çalıştım. 3.5 Dolardan 2200 işgünü de ödeme yaptım. Ne zaman emekli olacağım ve emeklilik için ne gibi başvuru ve evrak tamamlayacagım.
* Sayın Neşe Topaylı Bakanlığımıza Sigorta sicil numaranızı bildirmediğinizden işe giriş tarihiniz ve hizmetiniz tespit edilemedi. Borçlanma yaptığınız Sigorta İl Müdürlüğümüze konu ile ilgili dilekçe vermeniz halinde detaylı bilgi alabilirsiniz.
Cemal Gürsel Özdemir'in sorusu: 1960 doğumluyum. 01-09-1977'de ilk işe girdim. Şimdi 3685 günüm 540 günde isteğe bağlı sigortam var isteğe bağlı SSK devam ediyor. Askerlik borçlanmam var. Onu da 2007'nin Ağustos ayında ödeyeceğim. 570 gün askerlik hizmetim, ayrıca 2006 yılında beş aylık Rusya'da inşaat firmasında çalıştım. Yurtdışı borçlanması için ne gibi evraklar gerekiyor ve yurtdısı borçlanması primi nekadar tutar ne zaman emekli olabilirim. Vereceğiniz bilgiler için şimdiden teşekkürler.
* Sayın ÖZDEMİR, SSK'dan yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 01.09.1977 yılında sigortalı olarak işe başlayanlar 5000 gün prim ödeme şartını yerine getirmiş ve yaş ile sigortalık süresi koşulunu da beraberinde yerine getirmiş olması gerekiyor.
Rusya'da Türk işverenin yanında çalışmış iseniz, bu sürelerinizin Türkiye'de Topluluk Sigortasına tabi olmanız ya da isteğe bağlı sigortaya prim ödenmiş olması gerekiyor.
Bu itibarla Rusya'da geçen hizmetlerinizi 3201 sayılı Kanuna göre borçlanmanız mümkün değil. Ancak, Rusya veya yabancı bir işveren yanında çalıştıysanız, Rusya'da geçen hizmetlerinizin tamamını veya ödediğiniz süreyi 3201 sayılı kanuna göre borçlanarak bu hizmetlerinizi Türkiye'de geçmiş gibi saydırabilirsiniz.
Askerlik borçlanmanızı ödemeniz halinde Kurumumuza tabi toplam 4795 gün hizmetiniz bulunuyor. Kalan 205 gün hizmetinizi 3201 sayılı Kanuna göre 1 günü 3,5 Dolardan (205X3,5= 717,5) ödemeniz halinde hemen emekli olabilirsiniz.
BAĞ-KUR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MEVZUATLA İLGİLİ SORU VE YANITLARI:KEMAL GÜNAY İLE İLGİLİ BİLGİ NOTU
1479 Sayılı Kanunun EK-11. maddesinde, Bu Kanunun ilgili maddesine göre sigortalı olanlardan; Sigortalılığı devam edenler ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları, Yaşlılık ve malullük aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocukları, ana ve babaları,Ölüm aylığı alanlar, sağlık sigortası yardımlarından yararlanırlar" deniliyor.
Yukarıda açıklanan Kanun hükmü gereği Bağ-Kur sağlık sigortası yardımlarından kimlerin yararlanacağı açıkça belirtilmiştir.
HASAN ALİ YILDIRIM, AYHAN ÖZDEMİR, CENGİZ ÇAĞLAR'A YANIT:
Bağ-Kur Ayakta Tanı ve Tedavi protokolünün bilgisayar ortamında, hizmet sunucularının kullanımına açılabilecek şekilde yazılımı tamamlandı.
Bağlı bulunduğunuz Bağ-Kur İl Müdürlüğüne, T.C Emekli Sandığına tabi hizmet sürelerinizin Bağ-Kur hizmetlerinizle birleştirilmesine ilişkin olarak dilekçe ile müracatınız halinde ilgili İl Müdürlüğümüzce söz konusu hizmetleriniz Emekli Sandığından istenerek tarafınıza bilgi verilecek.
AYŞE SERVET TORUNOĞLU'YA YANIT: Primlerinizi ödemeye devam ettiğiniz ve yurt dışında bulunduğunuz ülkenin sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak çalışmaya başlamadığınız sürece isteğe bağlı sigortalılığınız devam eder.
AHMET TEKSOY'YA YANIT: Kurumumuz sigortalısı olmanız halinde 1479 Sayılı Kanunun öngördüğü şartları yerine getirmeniz halinde yaşlılık aylığına hak kazanabilirsiniz. Halen kanun uygulaması devam ettiğinden dolayı son yedi yılın 3,5 yılı hangi kurumda geçmiş ise o kurumdan emekli olabilirsiniz.
HAKAN KEMAL KÖSE'YE YANIT: Kayınvalideniz Almanya'da çalışmamış ev kadını olarak bulunmuş ise yurtdışında bulunduğu sürelerinden istediği kadarını borçlanma hakkı bulunuyor. 15 yıl karşılığı borçlanırsa; kısmi aylık bağlanıyor, 20 YTL borçlanırsa tam aylık bağlanıyor. Şayet yurtdışında ev kadını olarak değil çalışmış ise bu çakıştığı süreleri SSK'ya aynı şekilde borçlanma hakkı bulunuyor.
AKIN CEMAL'E YANIT: Anayasa Mahkemesi 3201 sayılı Kanunun 3 üncü maddesini iptal ederek borçlanmak için kesin dönüş aranmamakta, aynı Kanunun 6 ncı maddesini Anayasa Mahkemesi iptal etmediğinden aylık talebinde bulunacak olanlardan kesin dönüş şartı aranıyor.
KENAN KEMAL'E YANIT: Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesi gereğince her iki ülke hizmetleri birleştirmek suretiyle emekli olma hakkınız bulunuyor.
AHMET TEKSOY'A YANIT: Sigortalılarımıza;
-2.9.1974 tarihinde af yasası ile,
-4.5.1979 tarihinde 2229 sayılı yasa ile,
-30.8.1996 tarihinde 4181 sayılı yasa ile,
-2.8.2003 tarihinde de 4956 sayılı yasa ile bulundukları basamakları
yükseltildikleri basamaklar arasındaki prim tutarlarını basamak yükseltme
farklarını yatırmak kaydıyla bulundukları basamakları 12 basamak yükseltme
hakkı getirildi. Son uygulama olan 4956 sayılı Kanunla getirilen haktan
5000 civarında sigortalı yararlanmış olup, ayrıca 4447 sayılı yasa ile
getirilen ağırlıklı ortalama üzerinden aylık bağlama sistemine dönüşülmesi sonucu bulunulan basamağın yüksek olmasının bir önemi de kalmadı.
Anayasa Mahkemesinin bazı maddelerinin iptal edilmesi sonucu 1.7.2007
tarihinde uygulanacak 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası Kanunun 80'nci maddesi ile basamak sistemi uygulamadan kaldırılarak sigortalıların ödeyecekleri primlerde prime esas kazanç sistemi getirilmiş bulunuyor.
ALİ YILDIZ'IN SORUSU VE YANITI:
SORU 1- 1996 tarihinde 506 sayılı Kanuna tabi bir işte çalıştığını arada
Bağ-Kur'a da prim ödemişse tekrar SSK'ya geçip emekli olup olamayacağını soran ilgili Bağ-Kur'a prim ödeyip sigortalılığını sona erdikten sonra tekrar SSK'ya geçip Bağ-Kur'da geçen hizmetlerini de birleştirerek SSK'nın ilgili mevzuatına göre emekli olması mümkündür.
SORU 3- Bilindiği üzere kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar 1479 sayılı Kanunun 24'ncü maddesine göre Bağ-Kur sigortalısı sayıldılar. 24'ncü maddeye göre Kurumumuz kapsamında sigortalılığı başlayanlar kapsama girdikleri çalışma sona ermedikçe Kurumumuzdan ayrılmaları dolayısıyla SSK'ya prim ödemeleri mümkün değil.
SORU 4- SSK'ya, Bağ-Kur'a ve Emekli Sandığına tabi olarak çalışırken 5510 sayılı Kanunun 1.7.2007'de yürürlüğe girerse bu kurumların sigortalılarının pozisyonlarında bir değişiklik olmayacak bu Kanunlarda geçen sigortalılık süreleri 5510 sayılı kanunda geçen sigortalılık süreleri olarak kabul edilecek ve sigortalılıkları devam ettirilecek.
MURAT GÜNEŞ'İN SORUSUNA YANIT: 8.9.1999 tarih ve 23810 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanunun 32'nci maddesi ile 1479 sayılı Kanunun gelir basamaklarının yükseltilmesi başlıklı 52. maddesi değiştirilerek madde Kanunun yayım tarihini takip eden 1.10.1999 tarihinde yürürlüğe girdi.
Bu maddeye göre; sigortalının seçtiği, intibak ettirildiği veya yükseltildiği ilk 12 basamakta bekleme süresi 1 yıl 13 ve yukarı basamaklarda bekleme süresi 2 yıl olarak değiştirildi. İlk 11 basamakta basamak yükseltmesi, her yıl kurumca otomatik olarak 12.basamaktan itibaren yazılı talepte bulunulması ve borcu olması şartıyla yükselebilir. Dolayısıyla sigortalımızın basamak işlemi bu madde hükmü doğrultusunda değerlendirildi.
GÖKHAN BURLA'YA YANIT: 2003 yılında bir şirket kurduğunu daha sonra 2006 yılının Nisan ayında şirket ortaklığını başkasına devrettiğini, vergi borcu bulunduğu için de Bağ-Kur'a şirketi devrettiğini bildiremediğini ve halen aktif gözüktüğünü fakat Bağ-Kur'a sadece taksitlendirme miktarını ödediğini belirterek durumunun ne olacağını soruyor.
Adı geçenin 2006'da şirket ortaklığını devrettiğine göre devre esas olan ortaklar kurulu kararını, noter devir sizleşmesini ve ortaklığın devredildiğine dair pay defterine işlenmiş sayfasının veya hisse devrinin ilan edildiği ticaret sicil gazetesini bağlı bulunduğu il müdürlüğüne ibraz etmesi halinde Kurumumuz sigortalılığı ortaklar kurulu kararı tarihi itibariyle sona erdirilecek bu tarihten sonra tarafınıza prim borcu tahakkuk ettirilmesi söz konusu değil.
SEDA BİLGİN'E YANIT: 2.8.2003'te yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun sigortalı sayılanlar başlıklı 24. maddesi, aynı Kanunun 15. maddesi ile değiştirilen sigortalılığın başlangıç ve bitiş tarihlerini düzenleyen 25. maddesi yeniden düzenlendi.
Bu düzenleme sonucunda aynı Kanunun geçici 18. maddesi ile bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdığı halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 4.10.2000 tarihinde başlar. Ancak bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları halinde 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin tahakkuk edecek borçlanma tutarını ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeleri mümkün idi. Ancak yukarıda belirtilen süre içerisinde talepte bulunmayanların bu gün bu süreleri borçlanmaları mümkün değil.
ÇALIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GEÇİCİ İŞÇİ SORU VE YANITLARI:ÖNCE SORULAR:
Aydın Benli: Sayın Bakanım ben Tapu ve Kadastro'da çalışan geçici işçiyim. Günlerdir kadro gelecek diye haberler yer alıyor. Bizler, ne zaman, kimler kadroya geçecek, kimler geçmiyecek bilemiyoruz. Herkes farklı yorumlar yapıp kafamızı karıştırıyor. Net bir bilgi verebilir misiniz? Saygılarımla.
Zeynep Demirer: Sayın Çalışma Bakanımıza tüm geçici işçileri yakından ilgilendiren ve sonuçlarını sabızsızlıkla beklediğimiz bir soru yöneltmek istiyorum. Sayın bakanım yaklaşık bir yıldır, geçici personelin kadrolu olması konusundaki çalışmalar ne aşamada, hergün gazete ve tv'leri izliyor, bu konu hakkında bilgi almaya çalışıyoruz. Ama halen bir netlik yok. Bu sorunun sizin hükümetinizce çözümleneceği çoğu geçici personelce biliniyor. Lütfen, artık yüreklerimizi ferahlatıcak açıklamayı yapınız.
Tolga Çelik: Sayın Bakanım! Kamuoyunu yıllardır meşgul eden geçici işçi sorununu ne zaman ve ne şekilde çözeceksiniz? Teşekkür ederim.
Türker Akın: Sayın Bakanım! Geçici işçilere kadro tahsisi hakkındaki çalışmalarınızı medyadan takip etmekteyiz. Yüzbinlerce çalışan bu gelişmenin neticesini bekliyor. Bu konuda kati sonuç ne zaman gerçekleşecek? Bu konuda bir açıklamanız olacak mı? Teşekkürler.
Hatice Bircan: Merhaba Sayın Bakanım. Benim eşim 6 yıllık geçici işçi. Aylardır geçici işçilere kadro verileceği söyleniyor en son Meclise imzaya açılacak diye haberler aldık, ama net bir sonuç yok. Acaba ne zaman sonuçlanacak merakla bekliyoruz. Konu hakkında aydınlatır mısınız? Sonra da toplu yanıt: İlgili kurum temsilcileri ile birlikte Bakanlığımız koordinatörlüğünde hazırlanan "Kamu İdare, Kurum ve Kuruluşlarında Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Pozisyonlarına Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Kanun Tasarısı" Başbakanlığa sunuldu, Bakanlar Kurulu'nda da imzaya açıldı.
Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4'üncü maddesinde; kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde uygulanacak istihdam şekilleri sıralanmış ve bunlar memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler olarak belirlendi. Kamu kesiminde istihdam olunan işçiler sürekli işçi ve geçici işçi olarak ikiye ayrılmakla birlikte iş mevzuatımızda geçici işçi kavramı tanımlanmadı. Buna parelel olarak kamu kesiminde geçici işçi istihdamını düzenleyen kalıcı bir mevzuat bulunmayıp, bu amaca yönelik düzenlemeler, yürürlükleri ilgili mali yıllı sınırlı olan yılı Bütçe Kanunları ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine yönelik olarak her yıl istihsal olunan Yatırım ve Finansman Kararnameleridir.
Geçici işçi istihdamı, süreklilik arz etmeyen, yılın belirli dönemlerini kapsayan genellikle mevsimlik veya arızi işler için öngörülmüş bir istihdam şekli olmasına karşın, geçici işçi pozisyonlarında çalıştırılan geçici işçiler, genellikle sürekli veya dönemsel olarak tekrarlanan işlerde çalıştırıldıklarından geçici olmaktan çıkıp sürekli istihdam edilir oldu.
Diğer yandan, bu kapsamda istihdam edilen geçici işçilerin önemli bir kısmı sekreterlik, bilgisayar işletmenliği, hizmetli, evrakçı hasta bakıcı, hemşire gibi görevlerde çalıştırılıyor. Bunların ücretleri de genel olarak benzeri işleri yapan memurlara verilen maaşlar seviyesinde tutuluyor.
Sonuç olarak, geçici işçi istihdamı başlangıç amacından uzaklaştı, özellikle geçici işçi alımına ve istihdamına yönelik olarak mevzuattan kaynaklanan boşluklar ve esneklikler, kurum ve kuruluşlar açısından bu istihdam şeklini diğerlerine göre daha tercih edilir hale getirdi.
Bu kapsamda çalışan personelin iş mevzuatı hükümlerine tabi olmasına rağmen işçi istihdamıyla ilgisi bulunmayan alanlarda bile geçici işçi çalıştırılması yaygınlaşmış, geçici işçi istihdamının başlangıç amacıyla fiili durumu arasında büyük sapmalar meydana geldi. Bu durumda, geçici iş pozisyonlarında çalıştırılan geçici işçilerle ilgili yeni bir düzenleme yapılması zorunluluğu doğdu.
Söz konusu Kanun Tasarısı ile getirilen düzenleme ile; geçici iş pozisyonlarında istihdam edilenlerin durumu, fiilen yaptıkları işin niteliği ve/veya bir mali yıl içerisinde çalıştıkları toplam süre dikkate alınarak yeniden düzenlenmektedir. 2006 yılı içerisinde usulüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam altı ay ve daha fazla süreyle çalışmış olan geçici işçilerin sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçirilmeleri öngörülmektedir. Bu ayrımlar dikkate alınarak süreklilik kazanmış iş ve hizmetlerde çalıştırılan geçici işçilerden, fabrika, şantiye, atölye, çiftlik, arazi gibi işçi istihdamının zorunlu olduğu yerlerde fiilen çalıştırılanlar sürekli işçi kadrolarına, bunların dışındakiler ise sözleşmeli personel statüsüne geçirilmektedir. Ancak, kendilerine teklif edilen sözleşmeli personel statüsüne geçmek istemeyenlere, izleyen yıllarda 2006 yılındaki çalışma sürelerin geçmemek kaydıyla mevcut geçici iş pozisyonlarında çalışabilme imkanı da tanınmaktadır.
Ayrıca, kamu kesiminde geçici işçi istihdamına kalıcı bir yasal dayanak kazandırılması, bugüne kadar yaşanan tecrübelerden hareketle geçici işçi uygulamasının orman yangınlarıyla mücadele, mevsimlik ve kampanya işleri gibi yılın belirli dönemlerinde geçici mahiyette yürütülmesi gereken belirli bazı hizmetlerle sınırlandırılması ve bu hizmetlerde mali yıl içerisinde altı aydan az süreyle geçici işçi istihdam edilmesi haricinde, geçici işçi istihdamına son verilmesi amaçlanmaktadır.
Bu düzenleme geçici işçileri kapsıyor. 657 sayılı Kanunun 4/(C ) maddesine göre çalışanlar ise çeşitli kurumlarda farklı şekillerde çalışıyor. Bu nedenle, bu konuda daha kapsamlı bir çalışma yapılması gerekiyor. MEMUR SENDİKASI İLE İLGİLİ SORU VE YANITI:Hasan Baysal'a yanıt:
Memurların grev ve toplu sözleşme haklarına ilişkin Hasan Baysal'ın başvurusu değerlendirildi. Kamu görevlileri sendikalarının kuruluşları, örgütlenme ve etkinlikleri ile ilgili hususlarda Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmelerinde belirtilen ilkeler doğrultusunda hazırlanan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu 25/06/2001 tarihinde kabul edilmiş, 12/07/2001 tarihli ve 24460 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 13/08/2001 tarihinde yürürlüğe girdi.
4688 Kanunun 5'inci maddesinde belirtilen hizmet kollarında örgütlü en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikaları ve bunların bağlı bulundukları konfederasyonlar ile kamu işveren kurulu arasında "toplu görüşme" yapma olanağı getirildi. Ancak, toplu sözleşme ve grev hakkına yer verilmedi.
151 sayılı İLO Sözleşmesinin 8'inci maddesinde de, çalışma koşullarının belirlenmesiyle ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünün ulusal koşullara uygun olarak taraflar arasında görüşme yoluyla veya ilgili tarafların güvenini sağlayacak şekilde kurulan arabuluculuk, uzlaştırma veya tahkim gibi bağımsız ve tarafsız mekanizmalardan yararlanılarak araştırılacağı öngörüldü.
Kamu görevlileri sendikalarına grev hakkı verilmesi için Anayasanın 53, 54 ve 128 inci maddelerinde değişiklik yapılması gerekiyor.
Kamu görevlilerinin grev haklarına ilişkin Bakanlığımız kayıtlarında herhangi bir yargı kararı bulunmuyor. Ancak, Ankara 2'nci İş Mahkemesi, 2006/413 Esas ve 2006/650 sayılı kararında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4'üncü maddesinin (B) bendine tabi olarak çalışan sözleşmeli personelin 4688 sayılı Kanuna göre faaliyet gösteren sendikalara üye olabileceklerine hükmetti, karar Yargıtay'da temyiz aşamasında. Ayrıca Yargıtay, emekli memurların sendika kuramayacaklarını hüküm altına aldı. İlhami Şanlı'ya yanıt:
Bazı belediye ve kamu kurum ve kuruluşlarında devlet memuru statüsünde çalışanlara "denge zammı" veya "iyileştirme" adı altında kanunlarda öngörülen mali hakların dışında ödemeler yapıldığı, bu durumun çalışanlar ile emekliler ve farklı kurumlar arasında adaletsizliğe yol açtığı, söz konusu eşitsizliği gidermek için çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin İlhami Şanlı'nın başvurusu değerlendirildi.
Bilindiği üzere kamu görevlileri ile emeklilerin özlük ve mali hakları, Bütçe Kanunu, kamu kurum ve kuruluşların teşkilat kanunları ve ilgili mevzuata göre belirlenmekte olup, konu esas itibariyle Maliye Bakanlığının görev alanına giriyor.
EMEKLİ SANDIĞI ÖZÜRLÜ MAAŞIYLA İLGİLİ SORU VE YANITLAR
Hikmet Kelekçi'ye yanıt: Bilindiği üzere, 01.07.2005 tarihinde kabul edilerek 07.07.2005 tarih ve 25868 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5378 sayılı "Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında" Kanunun 25'inci maddesi, 01.07.1976 tarihli ve 2022 sayılı Kanunun 1'nci maddesinin 2 ve 4'üncü fıkralarını yürürlükten kaldırmak ve Kanuna ek madde ilave etmek suretiyle daha önce kapsam dışında bulunan "Evli Kadınlar" ile "Kanunen bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını tamamlamamış özürlü yakını bulunanları" Kanun kapsamı içine almış ve ayrıca "Yaşlılık Aylıklarıyla" aynı miktarda ödenmekte olan "Özürlü Aylıklarını" özür derecelerine göre Yaşlılara ödenen aylığa oranla iki veya üç kat olarak artırıldı.
2022 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin 20.06.2006 tarih ve 26204 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 6.maddesi uyarınca aylık talebinde bulunanlar daimi ikametgahlarının bağlı bulunduğu Maliye Teşkilatına müracaatta bulunurlar. Maliye Teşkilatı bu müracaatları kabul ederek;
1- 18 yaş üzeri Özürlü Aylığı Talebinde bulunanlar için
a) 2022 sayılı Kanuna göre başvuru formunun
b) Türkiye İş Kurumuna başvuru yaptıklarına dair belge (Özürlülük ölçütü % 40 ile % 69 arasında olanlardan) özürlülük ölçütü % 70 ve üzeri olanlardan istenmez.
c) Özürlü Raporu vermeye yetkili Tam Teşekküllü Resmi Hastaneden alacakları Sağlık Kurulu Raporlarını
d) Özür durumu akıl yönünden ise vasilik belgesi
e) Üç adet vesikalık fotoğrafıKenan İnan'a yanıt: 0-18 Yaş Arası Özürlü Aylığı Talebinde bulunanlar için
a) 2022 sayılı Kanuna göre başvuru formunun
b) Bakım İlişkisi Beyan belgesi
c) Kontrol Muayene Taahhütnamesi
d) Özürlü Raporu vermeye yetkili Tam Teşekküllü Resmi Hastaneden alacakları Sağlık Kurulu Raporlarını
e) Üç adet vesikalık fotoğrafı
Aylık talebinde bulunanların veya gerekli hallerde bunların veli yada vasileri tarafından doldurulup imzalanan başvuru formlarına istinaden;
Uygulama Yönetmeliğinin 7. maddesi doğrultusunda,
a) Tarımsal ve Tarımsal destek gelirleri
b) Ticari gelirleri
c) Taşınır veya taşınmaz mallarından elde ettiği gelirler
d) Çalışmakta olanların ücretleri
e) İl veya İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinden, Vakıflar Genel Müdürlüğünden veya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından bir süre ile sınırlıda olsa belirli aralıklarla ödenen nakdi bir yardım alıp almadıkları, nakdi yardım alanlar için yardımın tutarı
f) 0-18 yaş arası olanlar açısından bakım ilişkisinin fiilen gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine ilişkin olarak yaptırılan tespit,
g) Diğer gelirleri,
esas alınmak suretiyle İl ve İlçe İdare Kurulları tarafından değerlendirilir ve 1550 gösterge rakamının memur maaş katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktara eşit ve üzerinde geliri tespit edilenlerin hak sahibi olmadıklarına bu miktarın altında geliri olanların ise hak sahibi olduklarına karar verilir.
Evli olanların aylık gelirlerinin hesabında, Eşinin her türlü mal ve gelirlerinden Türk Medeni Kanun hükümlerine göre aile masraflarına iştirak edebileceği miktar dikkate alınır.
01.01.2007 tarihi itibariyle 1565 gösterge rakamının memur maaş katsayısı (0,046985) ile çarpımında bulunacak tutar esas alınarak;
2022 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin Aylıkların veya Aylık Farklarının Kesilmesi başlıklı 19. maddesinde "…Herhangi bir Sosyal Güvenlik Kuruluşundan Sağlık Yardımından yararlanmış olmanın aylık kesme nedeni olarak sayılmaması nedeni ile anılan Kanuna göre ödenen aylığın kesilmesi" gerekmiyor.
Ayrıca 2022 sayılı Kanunun 7. maddesi ile "Bu Kanundan yararlananların tedavi giderleri, 18.06.1992 tarihli ve 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun Hükümlerine göre Yeşil Kart verilerek karşılanacağı" kararlaştırıldı. SSK İLAÇ-ECZACILIKLA İLGİLİ SORU VE YANITLARI:
Neşe Cav'ın sorusu: SSK'lılara verilen ilaçların pek çoğu ucuz ve muadil tabir edilen ilaçlar. Ancak doktorum bunları kullanmamamı önerdiği için ve ben de farkı tedavimde hissedebildiğim için eczaneye fark ödeyerek bunları alabiliyorum. Yıllarca prim ödedikten sonra zaten sembolik emekli maaşımdan bir de her ay bu farkları mı ödemeliyim? Ayrıca ilaç yazımında çıkarılan zorluklar (uzman hekim şartı, gereksiz aralıklardaki tahliller, vs) Yani emekli uğraşmasın, tedavisini aksatsın, biran önce olsun mu demek oluyor? Neşe Cav'a yanıt: SSK'dan (Devredilen) sağlık yardımından yararlanan kişilere 20.12.2005 tarihinden bu yana ortak ilaç kuralları uygulanıyor. Emekli Sandığı (Devredilen), Bağ-Kur (Devredilen) ve Konsolide Bütçeye Tabi Kurumlarda görev yapan kişilere de Kurum sağlık yardımlarından yararlananlara olduğu gibi eşdeğer gruplarda yer alan ilaçlardan en ucuzu veya bunun belli bir oran fazlasına kadar olan fiyattaki ilaçlar veriliyor.
"Ucuz ve muadil" olarak tabir edilen ilaçlar Sağlık Bakanlığı'nca verilen ruhsat/izin doğrultusunda satılmakta olup, tedavide orijinal ilaçlar ile aynı kullanım koşullarına sahipler.
İlaç yazılmasında uyulacak kurallar Maliye Bakanlığının koordinatörlüğünde Sağlık Bakanlığı, SSK (Devredilen), Emekli Sandığı (Devredilen), Bağ-Kur (Devredilen), DPT, Hazine Müsteşarlıkları Temsilcilerinden oluşan bir komisyonca belirleniyor ve tüm kurumlarda uygulanıyor. Bu kurallar belirlenirken ilacın doğru hastaya, doğru dozda kullanımını sağlamak amacıyla uygun kullanım koşulu da belirlenilodb Murat Tatkan'ın sorusu: Sağlık ve Sosyal Güvenlik Kurumları birleşti. Peki bu işin finansmanı nedir? SSK ve Bağ-Kur'un açıkları hangi para ile nasıl kapatılacak? Ödenmeyen eczane ve tıbbi kuruluş ilaç ve tedavi ücretleri ne zaman ve hangi kaynaktan ödenecek? Yanıt: İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığının görev alanında finansın sağlanması yer almadığından bu konuda Başkanlığımızca görüş bildirilmesi mümkün bulunmuyor. Kurumumuzun sözleşmeli eczanelerle imzaladığı sözleşme eki Kurum sağlık yardımlarından yararlananların tedavilerinde kullanılacak ilaçların temin ve ödeme esaslarını belirten protokole göre eczanelere ödemeler gerçekleştiriliyor. Niyazi Çöl'ün sorusu: Sayın Bakanım, ben SSK emeklisiyim ve halen SSK'lı olarak çalışmaya devam ediyorum. 1999'da kalbimden by-pass ameliyatı oldum. O günden beri kardiyoloğun kullanmamı istediği ilaçları almaktayım. Kolesterol düzeyini kontrol etmek için almam gereken bir ilacı, SSK'nın vermesi için hastaneden rapor almam gerekiyor ve ben bu raporu periyodik olarak alıyordum. Son olarak bu ay gittiğimde rapor alabilmek için tahlil yaptırmam gerektiği söylendi. O tahlilleri de yaptırdım. Tahlil sonuçlarına göre kardiyolog mutlaka ilaç kullanmam gerektiğini söylüyor. Devlet Hastanesi ise bana bu kolesterol düzeyi için rapor veremeyeceğini, ancak çok daha yüksek düzeyler için rapor ve ilaç verilebileceğini söylüyor. Öncelikle öğrenmek istediğim bu bilgilerin doğru olup olmadığı. Eğer, doğru ise kardiyolog yanılıyor mu? Bu kolesterol düzeyinde SSK bana ilaç vermeyecek mi?Yanıt: Daha önce kolesterol ilacı kullanmayan hastalara kolesterol düşürücü ilaca başlanabilmesi için LDL düzeyinin 160'ın (diyabetes mellitus, akut koroner sendrom ve geçirilmiş MI'da 130) üstünde olması gerekiyor.
Hasta daha önce ilaç kullanıyor ise ilacın devamı için kolesterolün yukarıda belirtilen düzeyde olması koşulu yok. Ancak diyabetes mellitus, akut koroner sendrom ve geçirilmiş MI'da hastaların LDL düzeyi 100'ün altına düştükten sonra idame doza geçilmesini takiben ilaca devam edilir veya ilaç kesilir. Bunların dışındaki hastalıklarda LDL düzeyi 100'ün altına düşünce ilaç kesilir.
Hastaya ait hiçbir veri bulunmadığından sorusuna net bir yanıt vermemiz mümkün değil. Durumunun yukarıdaki koşullara göre tedavisini yürüten tabip tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.