Güncelleme Tarihi:
Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Yalova ve İstanbul'u kapsayan bölgede, mevcut sorunları yerinde tespit etmek amacıyla Başbakanlıkça oluşturulan 5 kişilik heyet, mülki ve mahalli idareciler, sivil toplumörgütlerinin temsilcileri ve depremzedeler ile görüşerek ''17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Depremleri Sonrasında Bölgedeki Mevcut Durum, Sorunlar ve Talepler'' başlıklı bir rapor hazırladı.
Raporda, ''genel tespitler'' şöyle sıralanıyor:
 Vatandaşlarının acılarını en kısa sürede dindirmek, onları deprem öncesindeki yaşam standartlarına tekrar ulaştırmak için, onbinlerce yeni konut, ekonomiyi canlandırmak için kredi destekleri vebinlerce işyeri yapılmasına rağmen, 'plansızlık ve eşgüdüm eksiklikleri' yapılanların vatandaşlarca aynı oranda hissedilmemesi sonucunu doğuruyor, bu da eleştiri ve şikayetlere neden oluyor.
 Farklı uygulamalar ve imkanların eşit dağıtılmaması nedeniyle, bazı illerdeki vatandaşlar, devlet imkanlarından yararlanmada kendi illerine bilinçli olarak haksızlık yapıldığı fikrinde.
 Deprem sonrasındaki yeniden yapılanma faaliyetlerinde, yeni bir il olması ve imkanlarının daha kısıtlı olması nedeniyle Düzce en sıkıntılı yerleşim merkezi. Ancak, mülki idareciler, mevcut sorunları çözmek için olağanüstü bir azim ve çaba sergiliyor.
 Bolu, Sakarya ve Yalova, deprem yaralarını sarma gayretinde, ancak ekonomiyi canlandırma açısından alınacak çok mesafe bulunuyor. Ä°mkanları daha geniÅŸ olan Kocaeli'de sorunlar daha az, Ä°stanbul ise yaraları sarma aÅŸamasını geçti.Â
''PREFABRÄ°K KONUTLARDAN KURTULMAK BÃœYÃœK SORUN''
Raporda, barınma sorunları irdelenirken de prefabrike konut, konteynır ve kalıcı konutlarla ilgili deÄŸerlendirmelere yer veriliyor.Â
Rapora göre, deprem sonrasında önemli bir barınma işlevi gören prefabrike konut ve konteynırlar, şimdilerde önemli sorunlara kaynaklık ediyor.
Tespitler şöyle:
 Çadırkent kalmadı ancak yükseklik sağlamak amacıyla yığılan kum, çakıl gibi malzemeler çadırların sökülmesinden sonra temizlenemedi. Arazilerinde çadırkent kurulan şahıslar bunların temizlenmesini talep ediyor, ancak bu istek imkansızlıklar nedeniyle yerine getirilemiyor. Hibe edilen çadırların çoğu Kızılay'a teslim edildi, ancak bunlar uygun bir şekilde muhafaza edilmedi. Bu nedenle, Kızılay, Afyon depremi sonrasında çadır ihalesi açtı.
 Deprem sonrasında büyük fayda saÄŸlayan konteynırlar sorun haline geldi. Kullanılmayan konteynırlar bugün ÅŸehir görüntüsünü, hijyen ÅŸartlarını ve asayiÅŸi etkiliyor.Â
 Önemli işlev gören prefabrike konutlar da şu anda sorun kaynağı. Talebin fazla olmadığı bu konutlar, hurda olarak satılmak istense bile elde edilecek gelir, söküm masraflarını dahi karşılamıyor. Sökmeden satış için çareler aranıyor.
 Bu konutları sökmeden satmak mümkün olsa bile bulundukları arazinin yeniden kazanılması büyük harcamalar gerektiriyor.
Raporda, durum, ''Kısaca, prefabrik konutlardan nasıl kurtulunacağı, birçok ilin en önemli sorunlarından biri olarak çözüm beklemektedir'' ifadeleriyle özetleniyor.
''VATANDAŞ KALICI KONUTTAN MEMNUN DEĞİL''
Kalıcı konutlara ilişkin sorunlara da değinilen raporda, ''onbinlerce kalıcı konut yaptırılmış olmasına rağmen vatandaşların büyük çoğunluğunun memnuniyetinin sağlanamadığı'' dile getiriliyor.
Bu konudaki tespitler ise şöyle:
 Kalıcı konutların bağlantı yollarının tamamlanmaması, konutların kalitesinin düşüklüğü, ulaşım güçlüğü, altyapı sorunları şikayet konusu. Bazı vatandaşlar bu tür sorunlar nedeniyle hak sahibi oldukları konutları teslim almaya dahi gitmiyor.
 Esnaf, kalıcı konutların şehir merkezine uzak kurulması nedeniylegelir kaybına uğramaktan şikayetçi.
 Orta hasarlı binalara kiracı bulunamıyor. Şehir merkezlerinin kalıcı konut bölgelerine kayması nedeniyle gayrımenkullerde değer düşmesinden şikayet ediliyor.
 Kalıcı konut sayısının, hak sahibi statüsünü kazanan vatandaş sayısından oldukça az olması şikayet konusu.''
''AZ HASARLI VE HASARSIZ BÄ°NALARDA SORUNLAR VAR''
Raporda, ''evini yapana yardım'' seçeneÄŸini tercih edenlerin ise bürokratik iÅŸlemler, yüksek proje bedelleri ve harçlardan ÅŸikayetçi oldukları belirtiliyor.Â
Kaynak yetersizliği nedeniyle, ağır hasarlı binaların yıkımlarınınaksadığı da kaydedilen rapora göre, orta ve az hasarlı binalarla ilgili sorunlar ise şöyle:
 Herhangi bir onarım yapılmadan bu tür binalarda oturulmaya devam ediliyor. Bu durum, büyük tehlike arzediyor.
 Onarım için yapılan yardımların yetersizliği konusunda yaygın şikayetler var.
 Yapılan onarımlar bilimsellikten yoksun. Bu binaların olası bir depreme ne kadar dayanıklı olduğu şüpheli.
 Yıkılan binaların yerine 2-3 kattan yüksek bina yapılmasına izin verilmiyor. Ancak bu binaların yanında deprem geçirmiş 6-7 katlı binalar bulunuyor. Bu binaların katlarının eksiltilmesi gerekiyor, ancak mülkiyet sorunlarının çözülmesi ve yıkılan kısımdaki vatandaşların 'hak sahibi' statüsüne alınması gerekiyor.
Rapora göre, hasarsız binaların temellerinde de sorunlar oluştu. Yağmur suyu girmesi nedeniyle temellerde korozyon başladı. Kontroller için mevcut imkanlar yetersiz, maddi külfet de gerekiyor.
Yıkılan binaların enkazlarının tamamına yakını kaldırıldı, ancak temellerin temizlenmesi ve düzgün zeminler yaratılması faaliyetleri yapılamadı. Bu iÅŸ için büyük masraf gerekiyor.Â
TEDBÄ°RLER
Deprem geçiren illerdeki ekonomik durgunluğa işaret edilen raporda, ekonominin canlandırılması için vergi, kredi ve sosyal güvenlik primleri konularında kolaylıklar sağlanması gerektiği dile getiriliyor. Bölgesel destek taleplerine de yer verilen raporda, gelecekteki doğal afetlere hazırlık bakımından ise şu önerilere yer verildi:
 İhtiyacın bittiği düşüncesiyle kriz merkezleri kapatılmamalı.
 Deprem bölgesinde görev alan tecrübeli personel belirlenerek, tecrüerinden faydalanılacak görevlere sevk edilmeli.
 Arazi etütleri ivedilikle tamamlanarak, çadırkent, lojistik destek merkezleri gibi yerler önceden belirlenmeli.
 Tüm illerde coğrafi bilgi sistemi oluşturularak ilgili birimlerinkullanımına açılmalı ve kriz merkezlerinde, bu sistemlerden yararlanılabilmeye imkan veren teknik düzenlemeler yapılmalı.-Acil durum ihbar ve ikaz sistemleri oluşturulmalı, acil tahliye planları yapılmalı, sivil savunma ve anama-kurtarma birimleri takviye edilerek her an bir afet ile karşılaşılacakmışçasına eğitimli olarak idame edilmeli.
 Doğal afete hazırlık çalışmalarında zaman, kaynak ve işgücü israfının önüne geçmek için mülki idareler ile belediyeler arasında vebelediyelerin kendi aralarında çok sıkı eşgüdüm sağlanmalı.
 Afetten korunma maksadıyla yapılacak yatırımların pahalı olduğu, ancak bir daha geri getirilemeyecek insan kayıplarının yanında afet sonrasında meydana gelen hasarın onarımının en az 20-30 kat daha pahalı olduğunun bilinci içinde müstakbel bir doğal afete karşı akla gelebilecek her türlü tedbir alınmalı.