Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, dün televizyonlarda yayınlanan “Ulusa Sesleniş” programında, Türkiye'de gözle görülür büyük bir değişimin, hayatın her alanında yaşandığını ve bunu gittikleri her yerde gördüklerini söyledi. Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının tam metni şöyle:
Sevgili Vatandaşlarım...
Aylık buluşmamızın başında sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum.
Biliyorsunuz çeşitli açılış törenleri ve başka programlar vesilesiyle Türkiye'yi devamlı olarak dolaşıyoruz.
Her hafta bir kaç ilimize, ilçemize, hatta köylerimize gidiyoruz.
Orada sizlerin heyecanlarına, sevinçlerine ortak olmaya gayret ediyoruz.
Çok samimi bir kanaatimi buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türkiye gözle görülür bir büyük değişimi hayatın her alanında yaşıyor.
Bunu gittiğimiz her yerde görüyoruz.
4 milyonu aşkın insanımız son 4 yılda yoksulluk sınırının altında yaşamaktan kurtuldu.
Daha insani orta tabaka bir hayat standardına kavuştu.
Toplumsal yapımız daha sağlıklı bir zemine oturuyor.
Sosyal istikrar dediğimiz noktaya doğru ilerliyoruz.
Şehirlerimizin görünümü değişiyor.
Türkiye'nin dünyadaki imajı yenileniyor.
Medeniyeti, su, yol ve internet ağı olarak en ücra köylerine kadar götürdüğümüz bir ülke haline geliyoruz.
Bunları zaten sizler bizzat yaşıyor, hayatlarınızda hissediyorsunuz.
Gerek duble yollarla, gerek KÖYDES projesi dediğimiz yol ve su ile.
Ben size asıl gelecek günlerden söz etmek istiyorum.
Zaman zaman sizlere gelecek hedeflerimizi anlatıyorum.
Türkiye, önümüzdeki 10-15 yılda nasıl olacak, bu konuda artık hepimiz net bir fotoğrafa sahibiz.
Önümüzü çok rahat görebiliyoruz.
Bizi bekleyen parlak bir gelecektir.
Ev ve araba almanın lüks olmaktan çıktığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinde kalite ve yaygınlaşmanın sağlandığı, herkesin kendini adalet ve emniyet içinde, vatandaşlık temelinde hür ve eşit hissettiği bir Türkiye ortaya çıkıyor.
Sizlere uzak değil, yakın bir gelecekten söz ediyorum.
4 yılda aldığımız mesafelere bakın, o günlere ne kadar yakın olduğumuzu siz de görürsünüz diyorum.
Büyük bir sıçramanın eşiğinde bulunuyoruz aslında.
Burada dikkat etmemiz gereken tek bir şey var:
O da, ortak duygu ve hedefler etrafında buluşmayı başarmamızdır.
Hepimiz aynı rüyayı görmeli, aynı geleceğe doğru yürümeliyiz.
Elbette hayat tarzlarımızda, görüş ve düşüncelerimizde farklılıklar olabilir.
Ancak unutmayalım ki bu farklılıkların hiçbiri aynı hedefler etrafında kenetlenmemize, Cumhuriyetimizin nitelikleri ve milletimizin ortak değerlerinde birleşmemize mani değildir.
Dün Cumhuriyetimizin temellerini, bu ortak rüya, bu ortak duygu ve hedeflerle attık.
Bugün Cumhuriyetimizin gelecek ideallerini, vatandaşlarımızın özlem ve beklentilerini de ancak bu ruhla gerçekleştirebiliriz.
Çanakkale ruhu, istiklal ruhu derken kastettiğimiz işte bu duygu birliğidir.
Değerli Vatandaşlarım…
Biliyorsunuz, 18 Mart'ta tarihimizin en dokunaklı, en parlak sayfalarından biri olarak yazılan Çanakkale Deniz Zaferi'nin hatırasını bir kere daha yâdettik.
O günleri tekrar yaşadık.
Bu yıl 92. yıldönümünü ilk günkü coşku ve heyecanıyla kutladığımız bu zafer, milletimizin varlık ve istiklalini korumakta nasıl müstesna bir güce ve nasıl büyük bir iradeye sahip olduğunu gösteren bir kahramanlık destanıdır.
Büyük zorluklar ve yokluklar içinde, sadece vatanını savunmak aşkıyla siperlere koşan kahramanlar, bize başımız dik yaşayabileceğimiz hür bir ülke bırakan İstiklal Harbinin öncüleriydi.
Bugün sahip olduğumuz her şeyi Çanakkale'yi geçilmez kılan o şanlı orduya, o yiğit askerlere borçluyuz.
Onların bize bıraktığı bu aziz hatıra, yediden yetmişe milletimizin her ferdinin kalbinde silinmez bir iz bırakmıştır.
Her yeni nesil, Çanakkale'nin geçilmez, istiklalimizin vazgeçilmez olduğu şuuru ile yetişiyor.
Milletimizin adım adım ilerlediği aydınlık gelecek de, bu engin ruhun, bu eskimez şuurun eseri olacaktır.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızın, bütün şehitlerimizin aziz hatırasını bir kere daha Allah’tan rahmetle, şükranla yâd ediyorum.
Değerli Vatandaşlarım...
Bizi tek bir millet, bu toprakları kutsal bir vatan kılan ruh, Çanakkale'de ortaya çıkmıştır.
Çanakkale'de bir millet uyanmıştır aslında.
Onun için Çanakkale ruhunu, daima diri tutmak, ilelebet yaşatmak durumundayız.
Hükümet olarak göreve geldiğimiz günden bu yana bize Çanakkale ruhunu miras bırakan o eşsiz kahramanlara bir büyük borcu ödemek için çalışma başlattık.
Ben uzun yıllar evvel bir genç olarak Çanakkale şehitliğimizi ilk kez ziyarete gittiğimde karşılaştığım manzaradan müteessir olmuştum.
O ihmal, o bakımsızlık, o sahipsizlik manzarası bende buruk bir iz bırakmıştı.
Yıllar sonra bu defa İstanbul Belediye Başkanı olarak eşim ve çocuklarımla beraber gittiğimde de aynı manzarayla karşılaştım.
Bir ülke, bir millet, şehitlerine böyle kayıtsız kalmamalıydı.
Bugün milletimizin vefasına, onuruna, vakarına yakışır bir şehitliğe kavuşmanın mutluluğuyla konuşuyorum.
Evet, gidin Çanakkale'de o eşsiz kahramanları, o aziz şehitleri ziyaret edin.
Orada şehitliğimizin, Çanakkale ruhunu temsil eden bir abide gibi nasıl yükseldiğini, nasıl bakımlı, sahipli, modern bir gül bahçesine döndüğünü görün.
Bu duyguyu, bu onuru, bu heyecanı her bir vatandaşımın mutlaka yaşamasını arzu ederim.
Gidin orada cam levhalara yazılı vatan evlatlarının isimlerini okuyun, doğum tarihlerine, çıkıp geldikleri memleketlere bakın.
Yan yana aynı kabirde yatan babaları, oğulları görün.
Sonra gidin isimsiz kahramanlarımızın önünde selama durun.
Onların adlarını okuyamazsınız, vatan topraklarının hangi köşesinden kalkıp geldiklerini, hangi körpe bedenlerin orada yattığını göremezsiniz.
Ama bir gül bahçesinde olduğunuzu mutlaka hissedersiniz.
Onları selamlayın ve bir fatiha okuyun.
Çanakkale geçilmedi, geçilmeyecek deyin.
Biz tek bir milletiz, biz tek bir ruhuz, deyin orada.
Evet, orada kalpleriniz mutlaka 'Çanakkale ruhu'nu haykıracaktır.
Orada farklılıklarımızın nasıl eriyip gittiğini, ruhlarımızın nasıl tek bir kaba döküldüğünü hissedeceksiniz.
İnanıyorum ki, oradan ben değil biz olarak geri döneceksiniz.
Sevgili Vatandaşlarım…
Çanakkale şehitliğinde yaptığımız çalışmaları sizlere anlatmayı bir görev biliyorum.
Bugüne kadar tarihi Gelibolu milli parkımızda gerçekleştirdiğimiz düzenleme çalışmalarına yaklaşık 40 milyon Yeni Türk Lirasını bulan bir kaynak aktardık, yani yaklaşık 40 Trilyon.
Ne mutlu ki bu çalışmalar neticesinde Gelibolu Milli Parkı'nın dört beş yıl önce o bölgeye giden insanlarımızı kahreden o bakımsız hali artık ortadan kalkıyor.
18 Mart kutlamaları için bölgeye yaptığımız ziyaret sırasında bu mutluluk veren durumu bizzat müşahede etme imkanı buldum ve çok etkilendim.
Her yıl gidiyorum.
Tekrar söylüyorum; her vatandaşımın da yeni haliyle Çanakkale'yi ve eşsiz bir tarih hazinesi olan Gelibolu Yarımadasını, Gelibolu Milli Parkı'nı görmesini arzu ederim.
Daha önce giden, o bölgeyi ziyaret eden insanlarımız da bir daha gitsinler, bir daha ziyaret etsinler, çocuklarını, torunlarını götürsünler, o havayı nesilden nesile teneffüs etsinler.
Bütün vatandaşlarımızın, özellikle de gençlerimizin Gelibolu Milli Parkı'nı görmesinde, Türkiye'nin hangi mücadelelerle bugünlere geldiğini bir kere de Çanakkale'de düşünmesinde büyük yarar görüyorum.
Şu bir gerçek ki, tarihini bilmeyen, anlamayan bir millet, geleceğini de hakkıyla inşa edemez.
İşte, Gelibolu’da o tarihi ve doğal dokunun korunduğunu ve nasıl güzelleştirildiğini, bölgeye gelen ziyaretçilere nezih bir ortam sağlamak, şehitliklerimizi bir düzene kavuşturmak için göreve geldiğimiz günden bu yana nasıl bir aşamalı çalışma yürütüldüğünü göreceksiniz.
Bugün itibariyle çalışmaların önemli bir kısmı tamamlanmıştır, henüz bitmeyen bazı çalışmalar olmasına karşın bölgenin çehresi tamamen değişmiştir.
Bu çalışmalar tarihçilerimizin, bilim insanlarımızın uzun çalışmalarıyla ortaya koydukları bir planın parçaları olarak yürütülmekte, bölgenin dokusu özenle korunmaktadır.
2004 yılından bu yana yoğunluklu olarak sürdürdüğümüz bu çalışmalar neticesinde parkın tanıtımında önemli rolü bulunan Kilye Koyu Ana Tanıtım Merkezi ziyarete açılmıştır.
Şehitler Coğrafyası Projesi kapsamında 28 adet Şüheda Kabristanı'ndan çok önemli bir kısmı tamamlanarak yine ziyarete açılmıştır, diğer şehitliklerde de çalışmalar hızla sürdürülmektedir.
Ziyaretçilerin dinlenme noktalarından Jandarma İskelesi ve Morfo Koyu hazır hale getirilerek kullanıma açılmıştır, diğer dinlenme noktaları da ardı sıra devreye girecektir.
Çeşitli bakı noktalarında, Seddülbahir ve Kilitbahir kalelerinde, tabyalarda çalışmalar devam etmektedir.
Son gidişimizde Namazgah Tabyası ile içinde 1670 şehidimizin kabri bulunan bir şehitliğin açılışlarını gerçekleştirdik, şehitliğin içinde oluşturulan Türk bahçesine törenle 5000 gül fidanı diktik.
Böylece aziz şehitlerimize duyduğumuz şükran duygusunu bir parça ifade etmeye çalıştık.
Yine biliyorsunuz orada bir Şehitler abidemiz var, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın çalışmalarıyla bu abide adeta yeniden yapılmış, yenilenmiştir.
Bir kısmı tamamlanan yol çalışmalarıyla ulaşımla ilgili sıkıntılar da önemli oranda ortadan kalkmıştır, kalkmaktadır.
Bölgedeki köyler ve diğer arazilerle ilgili her türlü imar planlaması yapılmıştır, yapılmaktadır.
Bunlar 2004 yılından bu yana yapılan çalışmaların sonucudur.
Önümüzde başka çalışmalar da var, bölgenin tarihi önemini vurgulayan pek çok yeni müze açarak bu coğrafyayı zenginleştirmeyi amaçlıyoruz.
Bu projelerin sayısı 37'yi buluyor.
Yine Çanakkale Zaferi'nin bütün seyri, bütün merhaleleriyle birlikte anlatılacağı, filmlerle, canlandırma teknikleriyle yansıtılacağı modern bir simülasyon merkezi kurmayı hedefliyoruz.
Bunun da çalışmaları devam ediyor.
"Şehitler Coğrafyası" projesi kapsamında Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içinde bulunan gerçek şüheda kabristanlarımızın yerlerini tespit ediyoruz.
İnşallah kabristanlarda yatan şehitlerimizin isimlerini belirleyerek kabirlerini gerçek haliyle düzenlemek istiyoruz.
Şu ana kadar 28 adet gerçek şehitliğin yerlerini tespit ettik, bunlardan 7'sinde yatan şehitlerimizin isim tespit çalışmalarını sonuçlandırdık.
Bu tarihi canlı tutmak, bu destanı yeni nesillerimize hakkıyla anlatabilmek için yürüttüğümüz bu çalışmalarla bölgede büyük bir değişim yaşanmıştır.
Giden herkes de, bunun içinde yabancı misafirlerimiz de var, bu değişime şahit oluyor.
Bu çalışmalar, ilgili bakanlıklarımızla koordineli çalışan dev bir ekiple gerçekleştiriliyor.
Başta sayın bakanlarımız olmak üzere mimarından, mühendisine, arkeologundan, sanat tarihçilerine, akademisyenlerine varıncaya kadar hepsine buradan şükranlarımı sunuyorum.
Gelibolu Milli Parkı nihayet milletimizin burada yatmakta olan şehitlerimize şükran duygularını ifade eder, milletimize, ülkemize yakışır bir duruma gelmiştir, bundan da büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz.
Ayrıca her yıl çok sayıda yabancı misafirimizi ağırladığımız Çanakkale'de şehircilik açısından, altyapı açısından, geleceğe dönük çeşitli alanlardaki yatırımlarımız açısından önemli atılımlar yapılıyor.
Bölge topyekün kalkınıyor, güzelleşiyor.
92 yıl önce dünyanın bir ucundan hasbelkader bu topraklara gelen ve savaşta karşı saflarda yer aldığımız Anzak dostlarımızla şimdi Çanakkale'de dünyaya örnek olacak bir dostluk yaşıyoruz.
Bunun için de bu topraklarda en güzel zemin tesis edildi, ediliyor.
Çanakkale bu anlamda da dünyaya eninde sonunda barışın ve dostluğun galip geldiğinin mesajını veriyor, küresel barış adına bir sembole, bir meşaleye dönüşüyor.
Değerli Vatandaşlarım...
22 Mart'ta Antalya'da önemli bir günde, Dünya Su Günü'nde, dünya gündeminin en önemli konularından biri haline gelen küresel ısınma ve kuraklık tehlikesinin masaya yatırıldığı önemli bir kongre toplandı.
Bir süredir ülkemizin de gündeminde yer bulan su kıtlığı problemi, geleceğimizi tehdit eden en büyük küresel tehlikelerden biri olan küresel ısınmanın doğal bir sonucu...
Bu yanlış tabloyu değiştirmek adına suyla ilgili yatırımlar konusuna özel bir önem gösteren hükümetimiz, geçmiş dönemlerle kıyaslanmayacak yatırımlara imza atmıştır.
Bu yatırımlarla 4 yıl gibi kısa bir sürede yüze yakın baraj ve göleti halkımızın hizmetine sunduk.
23 milyon insanımızın içme suyu ihtiyacını karşıladık.
Sizlere söz verdiğimiz gibi Allah'ın izniyle KÖYDES projesiyle Türkiye'de yolu ve suyu olmayan tek bir köy bu yıl sonuna kadar bırakmayacağız.
Ülkemizin atıl hidroelektrik potansiyelini harekete geçirmek için çıkardığımız Su Kullanım Hakkı Anlaşması Yönetmeliği sayesinde, özel sektörümüze baraj ve hidroelektrik santrali yapma ve su kullanma hakkı verdik.
Şimdi özel sektörümüzle birlikte çok daha hızlı, yaygın ve etkili çalışmalar gerçekleştiriyor, hidroelektrik alanındaki dinamizmimizi ciddi oranda arttırıyoruz.
Suyun dünyadaki en değerli doğal kaynaklardan biri olduğunu, tek bir damlasının bile boş yere zayi edilmemesinin gerektiğini bilecek, buna göre hareket edecek, bu bilince ulaşamayanları da mutlaka uyaracağız.
Bu konuda milletimizin engin sağduyusuna sonuna kadar güveniyoruz.
Aziz Vatandaşlarım...
Mart ayının başında Antalya'da turizm sektörümüzün değerli temsilcileriyle Türk Turizminde Yeniden Yapılanma ve Yeni Açılımlar adıyla düzenlenen zirvede bir araya geldik.
Bildiğiniz gibi turizm sektörü ekonomimizin lokomotif sektörlerinden biri ve gelecekte bu rolü çok daha ağırlıklı biçimde oynayacağını da şimdiden görebiliyoruz.
Bu sebeple turizmcilerimizin mevcut sıkıntılarını gidermeye ve turizmimizin geleceği adına yeni fikirler, yeni projelerle ufkumuzu geliştirmeye hükümet olarak büyük önem atfediyoruz.
Bu zirve dolayısıyla son dört sezon içinde gerçekten önemli bir atılım gerçekleştirmiş bulunan turizmcilerimize bu hassasiyetimizi bir kere daha ifade etme imkânı bulduk.
İnanıyorum ki son 4 yıl içinde güzel bir gelişme trendi yakalayan Türk turizmi, önümüzdeki dönemde küresel projeksiyonlarda büyüme eğilimi gösteren turizm pastasından kendine yakışan payı alacaktır.
Memnuniyetle ifade etmeliyim ki, Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7'lik, Şubat ayında ise yüzde 26'lık bir artış yakalamış durumdayız.
2007 rezervasyonlarında 2005 ve 2006 yıllarının üzerinde bir gerçekleşme olması umutlarımızı daha da arttırıyor.
Dünya Turizm Örgütü'nün açıklamaları da bu beklentimizi doğruluyor.
Örgüt'ün yaptığı tahminlere göre Türkiye, önümüzdeki 10 yıl içerisinde yıllık yüzde 10.2'lik büyüme oranıyla en çok talep gören turizm merkezi olacak.
İnşallah yeni turizm kentlerinin devreye girmesiyle 2023 yılında yani Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemize gelen turist sayısının 65 milyona, yıllık turizm gelirimizin de 85 milyar dolara kadar yükselmesi beklentisi içindeyiz, hedefimiz budur.
Bu, aynı zamanda turizm sektöründe 3 milyon kişiye yeni istihdam imkânını da beraberinde getirecektir.
Bu sebeple turizme yapılan yatırımları aynı zamanda medeniyetler arası yakınlaşmaya ve küresel barışa yapılmış yatırımlar, katkılar olarak görüyoruz.
Sevgili Vatandaşlarım...
Türkiye mutlu ve müreffeh bir geleceğe, daha aydınlık yarınlara doğru çıktığı yolculuğu emin adımlarla sürdürüyor.
Yakaladığımız güven ve istikrar ortamı, Türkiye'nin zaten sahip olduğu büyük potansiyelle birleşince rakamlar bazında tarihimizin en önemli atılımını gerçekleştirmemiz mümkün hale gelmiştir.
Bakınız, 2006 yılında ülkemize gelen doğrudan uluslararası yatırım miktarı 20 milyar Dolar seviyesini zorlar bir noktaya gelmiştir.
Öyle görünüyor ki bu sınır da kısa zamanda aşılacaktır.
Türkiye uluslar arası yatırım açısından çok daha bereketli bir döneme adım atacaktır.
Bakınız, sadece bu yılın Ocak ayında ülkemize yapılan küresel yatırım miktarı 6.1 milyar Dolar rakamına ulaşmıştır.
Bu ay itibariyle 10 milyar Doları aşmıştır.
Bunun anlamı şudur:
Türkiye ekonomisi, sadece kendi yatırımcısı, girişimcisi için değil, uluslararası yatırımcılar için de istikrarına, devamlılığına, dayanıklılığına güven duyulan, daha da önemlisi en çok gelecek vaat eden ekonomi haline gelmiştir.
Sadece bu kanaatler bile, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde uluslar arası yatırımlardan aldığı payı çok önemli oranlarda arttıracaktır.
Bu tabloyu milletimizin gelişme iradesine, engin sağduyusuna ve özel sektörümüzün her alanda gösterdiği üstün gayretlere borçluyuz, milletimin her ferdine buradan bir kere daha şükranlarımı sunmak istiyorum.
Aziz Vatandaşlarım...
Türk ekonomisinin her geçen gün yükseliş içinde olması hem hükümet olarak bizim imkânlarımızı, hem de özel girişimcilerimizin moralini ve özgüvenini arttırıyor.
Bunun sonucunda bu programlar vesilesiyle de sizlere anlattığım gibi her ay ülkemizin farklı farklı köşelerinde yeni yatırımlar yapılıyor, yeni tesisler açılıyor, şehirlerimizi geleceğe hazırlayan temeller atılıyor.
Mart ayında da oldukça yoğun bir takvim içinde ülkemizin bir çok köşesinde aydınlık yarınlarımızın müjdesini veren, işaretlerini taşıyan törenlere katıldık.
1 Mart'ta Adıyaman'da TOKİ'nin yaptırdığı konutların anahtarlarını sahiplerine dağıtarak 1331 ailemizi çağdaş standartlarda sıcacık yuvalarına kavuşturduk.
Bunun yanında 7 ayrı sağlık kuruluşumuzun, 12 eğitim ocağımızın açılışlarını gerçekleştirdik.
Ayrıca Samsat Pompaj Sulaması Projesi'nin 1. kısmını, Nemrut Dağı Turistik Yolu'nu da hizmete açtık.
Buna ilaveten Teşvik Yasası'ndan yararlanarak kurulan 6 işletmemizin açılışlarını da gerçekleştirdik.
Daha önce açtığımız 33 işletme ve inşaatları halen devam eden 32 işletmemizle birlikte Adıyaman'da Teşvik Yasası'ndan yararlanarak kurulan işletme sayısı 71'i bulmuş olacak.
Bunu da bölgenin gelişmesi açısından son derece önemli görüyoruz.
8 Mart'ta bu defa Nevşehir'de yine TOKİ tarafından yaptırılan 1094 konutu sahiplerine teslim ettik.
Bunun yanında Nevşehir'in önemli ihtiyaçlarını karşılayacak bir çok başka tesisimizi de yine aynı törenle hizmete açmanın mutluluğunu yaşadık.
11 Mart'ta İstanbul'da çok yönlü hizmet verebilecek, son derece iyi düşünülmüş iki modern oteli turizmimize kazandırdık.
Daha önce ifade ettiğim gibi turizmimiz her geçen gün büyüyor, gelişiyor.
Bu gelişmeye paralel olarak bu çağdaş otellerimizin sayısını ve turistlerimize sunabileceğimiz yatak sayımızı da arttırmamız gerekiyor.
Yoksa kapımıza kadar gelen potansiyeli geri çevirmiş oluruz ki, Türkiye için, turizmimiz için bu büyük bir kayıp olur.
22 Mart'ta turizmimizin kalbi olan Antalya'da çevrenin korunması adına son derece hayati öneme sahip bulunan Lara Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi'ni hizmete açmanın coşkusunu, sevincini yaşadık.
Antalya Büyükşehir Belediyemizin çok kısa bir zamanda yapıp bitirdiği bu tesisle, çevreye zararlı atıklar yüzde 100 arıtılarak faydalanılabilir hale getirilmektedir.
Ayrıca yine bu tesisimizin havalandırma havuzu üzerindeki 11500 metrekare alan da dev bir spor kompleksine dönüştürülerek bu alanda bir ilke de imza atılmış, her anlamda Antalya'nın çevre güzelliğine, çevre sağlığına katkı sağlayacak çok yönlü bir proje hayata geçirilmiştir.
Bunlar Türkiye'nin bütün şehirlerinin ihtiyacı olan yatırımlar.
Düşünün, bir arıtma tesisinin üzerinde bir futbol sahası ve bu ölçülere tam uygun bir saha, sezonun hazırlık döneminde oraya gelen futbol takımlarının yer bulamadığı dönemlerde işte buyurun size bir futbol sahası denilebilecek bir imkan, bir diğer tarafta atık su arıtma tesisi.
İşte bunlar örnek projeler.
Bu yatırımlarla, bir yandan insanımızın ihtiyaçlarını karşılamayı, bir yandan da çağdaş şehirciliği yaygınlaştıracak, ilham kaynağı olacak, örnek projeler ortaya koymuş oluyoruz.
Bu eserler, geleceğin güçlü Türkiye'sinin tesisine katkı sağlayacak, çağdaş şehirlerimizin sembolü olacak, insanımızın mutluluğuna hizmet edecek hayırlı eserlerdir.
İnşallah her geçen gün büyüyen, güçlenen, hedeflerine koşan bir ülke olarak daha nice tesisi, nice yatırımı ülkemize, milletimize kazandıracağız.
Bizi aydınlık geleceğimize yaklaştıran her adımı bir öncekinden daha büyük bir umutla ve heyecanla atacağız.
Bu duygularla sözlerime son veriyor, her adımda baharı yaşamaya biraz daha yaklaştığımız bu günlerin Türkiye'ye hayırlar, bereketler, güzellikler getirmesini temenni ediyorum.
Sizleri bir kez daha en kalbi duygularla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla…