Güncelleme Tarihi:
Kararın kendilerine tebliği yapılmadan icra işlemi başlatıldığını söyleyen Hasip Kaplan, "Yargıtay’da kararın kesinleşmesini beklemeden Başbakan’ın avukatları beni icraya vermiş. Avukatlarıma talimat verdim. Onlar da davanın reddedilen kısmının avukatlık ücreti olan bin 100 lira için icra işlemi başlatacak. Ben de ilk kez bir Başbakan’ı icraya vereceğim. Anlayacağınız helalleşmedik" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatları, 11 Aralık 2010 tarihinde KKTC Yeni Kıbrıs Partisi’nin Lefkoşa’da düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmada, ’Başbakan Erdoğan’ın şahsiyet haklarına tecavüz niteliğinde, şeref, haysiyet ve onuruna yönelik tahkir ve tezyif edici isnat ve ithamlara, fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü gayrı kabil hakaretlere yer verdiği’ gerekçesiyle, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan hakkında 20 bin lira tazminat davası açtı. Ankara 7’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada mahkeme 29 Mart 2011 tarihinde karar verdi. Davayı kısmen kabul eden mahkeme, Kaplan’ın konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kişilik haklarına hakaret ettiği gerekçesiyle 6 bin lira tazminat ödemesine karar verdi.
BDP’Lİ KAPLAN: ANLAYACAĞINIZ HELALLEŞMEDİK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatlarının, kazınılan 6 bin liralık tazminat için BDP’li Kaplan’ı icraya verdiği belirtildi. İcrayı verildiğini bayramda öğrenen Hasip Kaplan şunları söyledi:
"Temyiz aşamasında Recep Tayyip Erdoğan beni icraya vermiş. Avukatlarıma söyledim, ben de ilk kez bir Başbakan’ı icraya vereceğim. Anlayacağınız helalleşmedik. Yargıtay’ın kararı beklenmeden ve karar bize tebliğ edilmeden icra işlemi başlatılmış. Ben de avukatlara söyledim. Davanın red edilen kısmı ile ilgili bin 100 lira olan avukat ücreti için Başbakan’ı icraya vermelerini söyledim. Eğer Başbakan’ın paraya ihtiyacı varsa, söyleseydi ben icraya vermezdim onu. Bugün açılan adli yılı da böylelikle mübarek olsun."
BDP’Lİ KAPLAN KIBRIS’TA NE SÖYLEMİŞTİ?
Yeni Kıbrıs Partisi’nin davetlisi olarak 11 Aralık’ta adaya giden Kaplan, burada yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti:
"Dolmabahçe, işbirlikçi iktidarların tezgah kurduğu bir mekana dönüşmüştür. Orada Büyükanıt’la ne tezgahlar çevrildi, orada uluslararası sermayeyle ne tezgahlar dönüyor, orada her seferinde birilerini toplayarak Başbakan nutuk atıyor ama, iki otobüs üniversite öğrencisinin üstüne polisi biber gazıyla saldırtıyor. Genç kadınlar düşük yapıyor. Biz böyle bir ülkeyi, böyle bir fotoğrafı İstanbul’da gördük, Siyasal Bilgiler’de gördük, bugün de Silopi’de gördük. Ey Erdoğan! Yürekliysen, mertsen gel barajı kaldır, beraber seçime girelim."