Başbakan'dan Yargıtay Başkanı'na yanıt

Güncelleme Tarihi:

Başbakandan Yargıtay Başkanına yanıt
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2010 12:08

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TUSKON Genel Kurulu'nda konuştu. Erdoğan, Yargıtay Başkanı Gerçeker'in “Yapılmak istenilen düzenlemelerle yürütme, yargıyı daha da kuşatma altına almak istemektedir” sözlerine karşılık verdi. İşte konuşmasından satırbaşları;

Haberin Devamı

İŞTE GERÇEKER'İN SÖZLERİ

GERÇEKER'E YANIT

Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in “Yargı kuşatıldı” sözlerini sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, “Türkiye'de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır” diye konuştu.

Erdoğan, Ermeni “soykırım” tasarısıyla ilgili olarak, dış politikanın, korku, husumet, kin, öfke, intikam ve nefret üzerine inşa edilemeyeceğini söyledi. Erdoğan, “Tarihte yaşanan acı olayları sürekli sıcak tutarak, ön yargıyla, yalan yanlış bilgilerle bir ülkenin dış politikasına rota çizilmez. Böyle yapanlar, çağa yakışmayan bir vizyon ortaya koyarlar, ekonomi ve sosyal yaşamda da geri kalmaya mahkumdurlar” dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (TUSKON) İstanbul Haliç Kongre Merkezi'ndeki Genel Kurulu'nda konuştu. Erdoğan, Gerçeker’in sözleri nedeniyle üzüntü duyduğunu ifade ederek, “’Yargı, kuşatma altındadır’ ifadesi veya ‘Yargı kuşatılmaya çalışılıyor’ şeklinde bir ifade. Ben bu değerli dostuma şunu hatırlatmak isterim. Bu ifadeniz bir defa ne yasal uygulamalarla ne de filli uygulamalarla mümkün değil” dedi. Erdoğan şöyle devam etti:

Haberin Devamı

“Ancak şunu ben burada çok rahat söyleyebilirim; Türkiye'de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır. Eğer yasama organı 411 ile bir karar çıkartıyor da bu 411 yok sayılıyorsa yargı tarafından siz bu ülkede yasama veya yürütmenin yargıyı kuşatmaya çalıştığından bahsedemezsiniz. Ben örneklerle konuşuyorum. Aynı şekilde yerindelik kararı yürütmeye ait olduğu halde yargı yerindelik kararını yürütmenin elinden alıp kendisi uygulamaya koyuyorsa siz yargının yürütme veya yasama tarafından kuşatıldığından bahsedemezseniz. Yargının fiziki şartları yoktur eğer diyorsanız bu çok büyük bir haksızlık.”

Başbakan Erdoğan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda Adalet Bakanı'nın olmasını da eleştirdiklerini anımsatarak, bu uygulamanın kendilerinden önce yapıldığını söyledi.

“SORSAN HARİTA’DA GÖSTEREMEZLER”

Başbakan Erdoğan, Ermeni “soykırım” tasarısına da değinerek, dış politikanın, korku, husumet, kin, öfke, intikam ve nefret üzerine inşa edilemeyeceğine dikkat çekti. Erdoğan, “Tarihte yaşanan acı olayları sürekli sıcak tutarak, ön yargıyla, yalan yanlış bilgilerle bir ülkenin dış politikasına rota çizilmez. Böyle yapanlar, çağa yakışmayan bir vizyon ortaya koyarlar, ekonomi ve sosyal yaşamda da geri kalmaya mahkumdurlar” dedi. Erdoğan şunları kaydetti:

Haberin Devamı

“Geçen gün ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Ermeni tasarısını 22'ye karşı 23 oyla kabul etti. Peki ne oldu? Şimdi kim kazandı? Kimin zararına, kimin yararınadır bu tasarı? ABD mi, Ermenistan mı kazandı? Şimdi tarih yeniden yazılıyor. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde öyle bir senaryo oynandı ki bu bir komedidir. Bir kişi 'evet' değil de 'hayır' oyu kullanmış olsaydı veya 5 dakika bekletilmesi gerekirken bekletilmeden hemen 'İstediğimi yakaladım' deyip toplantıyı kapatan bir başkanın anlayışının olduğu yerde evet her şey değişebilirdi. Tarihin, yani geçmişin seyrini mi değiştirdiklerini zannediyorlar. Allah aşkına tarihe böyle bakılabilir mi? Tarihe böyle bakmak siyasetçilerin mi işidir? O mecliste 'evet' oyu verenlerin acaba kaç tanesi Ermenistan'ın yerini haritada gösterebilir?”

Haberin Devamı

“GEÇMİŞTEKİ ACILARI UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ”

Başbakan Erdoğan, bu coğrafyada, tarihin en büyük acılarının yaşandığını belirterek, özellikle 1. Dünya Savaşı'nda bu topraklarda her haneden en az bir kişinin değişik cephelerde şehit düştüğünü hatırlattı. Erdoğan, “17-18 yaşındaki Mehmetçikleri, aynı anda hem çöl sıcağında hem Allahuekber Dağları'nın dondurucu soğuğunda şehit verdik. Binlerce kilometre uzaktan askerler geldi. Yeni Zelanda'dan, Hindistan'dan, Afrika'dan askerler buralara geldi. Mehmetçik deyim yerindeyse, 7 düvele göğsünü siper etti” diye konuştu. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yaşadığımız acı, sadece savaşlardan ve çatışmalardan ibaret değil. Kafkasya'daki, Balkanlar'daki, Orta Doğu'daki, Kuzey Afrika'daki, Akdeniz'deki adalardan binlerce aile yerlerini yurtlarını bırakıp Anadolu'ya göç etti. Yaşanan acının tarifi mümkün değil. Bu ülkenin Mehmetçiği annesini, eşini, çocuğunu, nişanlısını geride bırakıp Yemen'de, Trablus'ta, Hicaz'da, Basra'da, Antep'te alnından vurulup yere düşerken, maalesef milislerin, yağmacıların, fırsatçıların önünde büyük bir mezalim yaşadı. Elbette bu acıları unutmadık, unutmayacağız ama geleceği de bu acılar üzerine şekillendirmeyeceğiz. Geleceği, geçmişte yaşananlar üzerine inşa etmeyeceğiz.”

Haberin Devamı

“TÜRKİYE ÇOK BÜYÜK BİR ÜLKEDİR”

Başbakan Erdoğan, büyük devletlerin geçmişten ders alırken, geleceğe baktıklarını, Türkiye'nin de geleceğe baktığını anlattı.

Erdoğan, komitedeki oy kullanma şeklini de eleştirerek, “Bunların kaç tanesi Osmanlı tarihini biliyor? Böyle bir oy kullanma olur mu” dedi. Erdoğan şunları söyledi:

“Kaç tanesi Türkiye'nin Ermenistan'a yönelik iyi niyetli girişimlerinden haberdar? Siz komite toplantısı yapacaksınız, elinizi indirip, elinizi kaldıracaksınız, böylece tarihe yargıda bulunacaksınız, böyle bir komedi olabilir mi? Bir kez daha ikaz ediyorum. Türkiye çok büyük bir ülkedir. Büyüklüğünü anlamayanlar anlayacaklardır.”

Haberin Devamı

KAYBEDEN TÜRKİYE OLMAZ”

Ermeni “soykırım” iddialarını içeren tasarının kabul edilmesinin Türkiye'ye hiçbir şekilde zarar vermeyeceğine işaret eden Başbakan Erdoğan, tasarının ülkelerin karşılıklı ilişkilerine, menfaatlerine ve gelecek vizyonlarına zarar vereceğini kaydetti. Erdoğan, “Kaybeden biz olmayız. Kaybeden, küçük düşünenler, husumetle hareket edenler, intikam duygusuyla hareket edenler olur” dedi. Türkiye’nin bu tür olumsuzluklara takılmayacağının altını çizen Erdoğan, “Biz işimize bakacağız. Biz kin duygusuyla, intikam duygusuyla, öfkeyle, husumetle değil, yapıcı bir tavırla gönüller kazanmayı kendisine hedef edinmiş bir duruşla yolumuzda ilerleyeceğiz. Dış İlişkiler Komitesinin bu kararı, açık söylüyorum Türkiye'ye hiçbir zarar vermez” diye konuştu.

MUHALEFETE ELEŞTİRİ: "HADİ DESEN KAÇARLAR"

Başbakan Erdoğan, referandum ve erken seçim konularında muhalefeti eleştirerek, "Herhangi bir konuyu millete götürme konusunda acayip korkuyorlar. Çünkü ne olacağının farkındalar. Daha ne yapılacağı, ne tür değişiklik yapılacağı belli değilken, daha çalışmanın mahiyeti ortada değil, kökten reddediyorlar" dedi. Erdoğan, CHP'nin "Anayasa Mahkemesi'ne gideriz" sözlerine sert tepki göstererek, "Söyledikleri ne, daha birşey yok ortada, belli değil, 'Anayasa Mahkemesi'ne gideriz' diyorlar. Hani ya siz uzlaşmacıydınız, hani uzlaşmadan yanaydınız" diye konuştu. Erdoğan, muhalefetin erken seçim çağrılarını ise şöyle değerlendirdi:

"Erken seçime gidelim. İnanın, 'Hadi seçime gidelim' deseniz, bin dereden su getirip, kaçacak delik arayacaklar, bu kadar açık konuşuyorum. Bunlarınki sadece blöf, bunlar kendilerini inkar etmekle kalmıyorlar, halkı da inkar ediyorlar, milleti de inkar ediyorlar."

ANAYASA TARTIŞMALARI

Başbakan Erdoğan, Anayasa reformu kapsamında yapılan çalışmaları eleştirenleri hatırlatarak şunları söyledi:

"Biz hükümet olarak 7.5 yıl boyunca bu anlayışla hareket ettik. 11 bin 373 kilometre bölünmüş yol yaparken, demokrasinin, hukukun, milli iradenin, hak ve özgürlüklerin de sağlıklı şekilde ilerleyebileceği yollar inşa etmenin mücadelesini verdik. Demokrasi zenginleşmezse, demokrasi gelişmezse, ekonomi zenginleşmez, vatandaş zenginleşemez dedik ve hem demokrasiyi, hem de ekonomiyi aynı anda zenginleştirmenin, güçlendirmenin mücadelesini verdik. Ak Parti iktidarı döneminde cumhuriyet tarihinin en büyük demokrasi dalgalarına şahit oluyoruz. Vesayetçi anlayışlar, statükocu yaklaşımlar bir bir kırılıyor. Şuanda da ibretlik bir tartışma yürütülüyor. Açıkçası ilk kez yaşadığımız bir tartışma değil. Ne diyorlar, 'Profesörün oyuyla çobanın oyu bir olamaz' dediler. Demokrasi kavramına işlerine geldiği gibi yorumlar ürettiler. Milli egemenlik kavramını işlerine geldiği gibi sündürdüler. 'Anayasayı değiştiremezsiniz' dediler, çok daha ileri gittiler, 'Cumhurbaşkanı seçemezsiniz' dediler. Şuanda bu aynı hastalıklı tavır bir kez daha nüksetti. 'bu meclis anayasa yapamaz, reform yapamaz' diyorlar. Allah aşkına bir siyasetçi bunu nasıl söyler. Halkın oyuyla seçilmiş, halkın tercihiyle oraya gelmiş, üzerinde milletin emanetini, milletin yetkisini, milletin vesayetini taşıyan birisi bunu söyleyebilir mi, bunu savunabilir mi? Arkasında 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' yazacak bir parlamento ve o parlamentonun mensubu bunu savunacak. 'Bu meclis Anayasa yapamaz' demek, kendini inkar değil de nedir?"

"BUNLARINKİ, SADECE BLÖF"

Muhalefetin her konuda karşı çıktığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "'Anayasa yapma, uzlaşmam, destek vermem, Anayasa Mahkemesi'ne götürürüm, referandum yapma, reforma yapma' peki ne yapalım? Erken seçime gidelim. İnanın, 'Hadi seçime gidelim' deseniz, bin dereden su getirip, kaçacak delik arayacaklar, bu kadar açık konuşuyorum. Bunlarınki sadece blöf, bunlar kendilerini inkar etmekle kalmıyorlar, halkı da inkar ediyorlar, milleti de inkar ediyorlar" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:

"Oy çokluğu, milli irade değilmiş. Şimdi son zamanlarda bazı medyadaki temsilcileri çıkıp konuşuyorlar. Diyorlar ki, 'Millet yüzde yüz bir konuda ittifak etse bile bunun bir anlamı yok'. Ne zaman anlamı var? Şimdi yüksek mahkeme toplanacak, 5'e karşı 6 oyla siysi partileri kapatabilecek, kapılarına kilit vurabilecek, ama bu milletin referandumda söyleyeceği söz bir anlam ifade etmeyecek. Ne oldu? Hani egemenlik kayıtsız, şartsız milletindi, hani Gazi Mustafa Kemal Atatürk böyle demişti, noldu? Hani Anayasamızın değiştirilemez başlığı buydu, noldu? Türkiye Millet Meclisi'nin yarıdan fazlası hatta 4'te 3'ü, 3'te 2'sini gördük biliyorsunuz, bir konuda ittifak edecek, bu bir anlam ifade etmeyecek, ama öbür tarafta atanmışların oyları veya bir kişinin dudak arası veya 11'in 6'da 5'i noktasında bu ülkenin kaderini değiştirecek ve bunun adı da demokrasi olacak ve bunun adı hakimiyet-i milliye olacak. Bu zihniyet çağdışıdır.

Bu çağdışı zihniyet 3 Kasım'da da, 22 Temmuz'da da milletten gereken cevabı almıştır. Bakın ben çıkıyorum diyorum ki, 'Millet ne derse o olur, gelin bu milletin engin ferasetine başvuralım, sonuç olumlu da çıksa, olumsuz da çıksa, benim millet önünde boynum kıldan incedir' diyorum. Bir siyasetçiye düşen, demokratik zeminde siyaset yapanlara da düşen işte aynen bunu söylemektir."


 

 


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!