Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, üniversitelerde harç alınmayacağına ilişkin haberin hatırlatılması üzerine, Türkiye'de kimin ne söylediğine çok dikkat edildiğini söyledi.
Konunun Bakanlar Kurulu ve AK Parti'nin yetkili organlarında gündeme geldiğini, 1,2 milyar liralık harcın zaten öğrencilere kredi olarak verildiğini belirten Erdoğan, “Devletten çıkıyor bu. Buna rağmen ideolojik yaklaşımlarla gösteriler yapılıyordu” dedi.
Üniversite harçlarının tamamen kaldırılması, yükün kabullenilmesini benimsediklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Harcı kaldırma kararını verdik. Arkadaşlar çalışmalarını yapıyorlar. İnşallah önümüzdeki dönemde harç almayı düşünmüyorum. Bu benim bütün arkadaşlarıma teklifim. Onlar da nihai çalışmasını yapıyorlar. Dolayısıyla burs, krediyi aynı şekilde devam ettireceğiz, harcı da inşallah almayacağız ve böylece bunu gündemden tamamen düşüreceğiz. Tabii o malum çevreler yine bir başka pankartı açacaktır o ayrı mesele. Veyahut da üzerine farklı şeyler yazılır, yumurtaları da atacaklardır, onlar ayrı konu.”
Erdoğan, gösteri yaptığı için cezaevlerinde olan öğrenciler ve cezaevindeki gazeteciler konusuna yaklaşımının sorulması üzerine, bazı gerçeklerin iyi görülmesi gerektiğini söyledi.
Üniversite öğrencisinin katil olabileceğini, teröre bulaşabileceğini ifade eden Erdoğan, “Bunun önünde bir öğrencilik var diye bunları temize çıkarmaya kalkarsak, üniversitelerde 1980 öncesinde yaşananlar hiçbir zaman unutulamaz” diye konuştu.
“AYLARCA OKULA GİDEMEDİM”
Üniversite döneminde kendisinin aylarca okula gidemediğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Gidemeyişimin sebebi, karşıt gruplar silahlarla, satırlarla tehdit ediyordu. 'Ya bizim yanımızda olacaksın ya yok edeceğiz'. Ben de bir siyasi partinin gençlik kolları başkanıyım. Biz tabii, 'en iyisi gitmeyelim' diyorduk, imtihan dönemi gidiyorduk. Bunları yaşadık. Biz şimdi üniversitelerimizin aynı duruma düşmesini istemiyoruz. Çok açık söylüyorum, bir üniversitemizde bilim kurulunu topluyoruz TÜBİTAK'ın ağırlıklı olarak başını çektiği. 6 ayda bir bu toplantıyı yapıyoruz ve bu toplantıda geliyorlar taşlarla, yumurtalarla toplantının yapıldığı alanda bağırıyorlar, çağırıyorlar, şu oluyor, bu oluyor ve saire. Şimdi bunlara eyvallah mı edeceksiniz? Bunlara karşı herhangi bir yaptırım olmayacak mı? Burada yapılan bilim toplantısı. Burada bakanlar var, rektörler var, çeşitli bakanlıkların en üst düzey yetkilileri var ve burada yapılan toplantıların hepsi bu ülkenin geleceği için. Ve siz orada toplantının yapıldığı mahalle taşlarla, yumurtalarla adeta taarruzda bulunuyorsunuz. Ve bunların sıfatı öğrenci. Bir kısmı o üniversitenin değil, farklı yerlerden gelme. İçlerinde ajan provokatörler de vardır. Bunlara karşı tabii ki emniyetin alması gereken tedbirler var. Bunlar yapıldığı zaman güvenlik güçleri seyirci kalırsa, ben bir Başbakan olarak, bu işin sorumluluğunu taşıyan bir insan olarak güvenlik güçlerine, 'sen görevini niye yapmıyorsun' derim. Ben inanıyorum ki o tabloyu yaşayanlar da 'sen görevini niye yapmıyorsun' der.”
“DOSYALARINDAN ÇOK ŞEY ÇIKIYOR”
Erdoğan, sadece harç protestosunda bulunduğu için tutuklanmış, hüküm giymiş öğrencilerle ilgili değerlendirme yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine, bu kişilerin dosyasında, iddianamesinde neler olduğunu bilemeyeceğini belirtti.
“Sadece harç protestosunda bulunduğu için içeride olduklarına ihtimal vermiyorum” diyen Erdoğan, bu kişilerin dosyasından çok şeyler çıktığını, bunu bilemediği için iddialı konuşmayacağını dile getirdi.
Kendisinin önüne gelen şeyleri gördüğünde hayrete düştüğünü vurgulayan Erdoğan, “Bunu devletin kademelerinde görüyoruz. Bakıyorsun devlette önemli yerde bir memur ama çok çok farklı ilintiler, bağlantılar içinde olanlar var. Bunları gördüğünüzde şaşırıyorsunuz, 'nasıl olur bu iş' diyorsunuz” ifadelerini kulandı.
Başbakan Erdoğan, tutuklu gazetecilerin durumuyla ilgili bilgileri Adalet Bakanı'ndan istediğini belirterek, basın kartı almanın zor olmadığını, dolaylı yollardan alındığını, gazete mensubu olmanın da çok zor olmadığını söyledi.
Bu kişilerin terör örgütüyle bağlantıları olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Terör örgütü adına bunlar birçok şey yapıyorlar. Ortada bir terör örgütü var ve siz bu terör örgütüne yönelik bağlantılarınız ve onların şu veya bu şekildeki eylemlerinde rol almışsınız ama sıfatınız gazeteciymiş. Girmeyecek mi içeri? Bunları da görmemiz lazım. Türkiye bunun bedelini bugüne kadar çok ağır ödedi ve hala ödemeye devam ediyor. Şu anda yine birilerinin çok savunduğu içeride olan gazeteciler var ki bunların da Türkiye'de hükümet devirme, iktidar devirme gibi gayretlerin içinde olduğu çok açık, belgelerle ortada. Dosyaları, iddianameleri gördüğüm zaman ben de şoka girdim.”
“KATSAYI HAKSIZLIK DEĞİL MİYDİ”
Başbakan Erdoğan, imam hatip liselerinin önünün açılması, kürtaj ve sezaryen tartışması anımsatılarak, “Nasıl bir Türkiye tasarımı içindesiniz” sorusu üzerine, 2023'te dünyanın ilk 10 ülkesi içinde olan Türkiye hedeflediklerini belirtti. Erdoğan, bu hedefin kapsamında ekonomik gelişmişlikten, özgürlüklere kadar her alanın bulunduğunu kaydetti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Şu anda da özgürlükler demetine baktığımızda bu yazıları yazan köşe yazarları, bize yaptıkları hakaretleri bugüne kadar kaç tane Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na, Bakan'a yapmışlar? Ne tür hakaretler var. Yargıda da 'ağır eleştiri' diye bir şey uyduruldu, 'ağır eleştiri'ye sokulmaya başlandı. 'Bunlar ağır eleştiriye girer, siz siyasetçisiniz, buna katlanacaksınız'. Verilen karar bu. Bu karar millet adına veriliyor. O da enteresan.
İmam hatiplerin önünün açılması meselesi... Sadece imam hatipler meselesi değil, tüm meslek liselerinin önünde böyle bir bariyer vardı. Buralardaki yavrularımızın katsayı engeliyle önlerinin kesilmesi bir haksızlık değil miydi? Bunu getirenler hiçbir zaman eleştirilmedi bu yazıları yazanlar tarafından. Biz böyle bir yanlışlığı 9 sene sabırla ancak düzeltebildik. Niye? Yine bir gerilim olmasın. Dedik ki 'Bırakın, milletin önünü açın, milletin çocukları nereyi tercih ediyorsa orada okusun. Niye bundan rahatsız oluyorsunuz?' İmam hatibi tercih ediyor, bırakın gitsin imam hatipte okusun. Motor meslek, ticaret, nereyi okuyacaksa okusun, önünü kesmeyin. Düze gidecek, Anadolu'ya, fene, nereye gidecekse gitsin. Biz hiçbirinin önünü kesmiyoruz. Tam aksine Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde 79 senede yapılanlara bakın eğitimde, bir de bizim şu son 9 senede yaptığımıza bakın. Mukayesesi kabil değil. Bütçemizin yarısını eğitime ayırıyoruz, öbür tarafta yüzde 50 kadroyu milli eğitime veriyoruz. Artık sınıflarımızı 30'a ve daha aşağısına indirelim, öğretmen açığımızı minimize edelim, tamamen yok edelim, buraya doğru yürüyoruz. Ama onlar maalesef hiçbir zaman görmüyorlar, görmek istemiyorlar. Mesela artık 81 ilimizde üniversite var.”
CAMİ TARTIŞMALARI
Erdoğan, siyasi parti olarak ortaya muhafazakar demokrat bir kimlikle çıktıklarını vurgulayarak, bunun aksini söylemenin mümkün olamayacağını belirtti. Aldığı rakamlara göre, Konya'da 3 bin, İstanbul'da 3 bin 300 cami olduğunu dile getiren Erdoğan, geçen hafta açılışını yaptıkları Mimar Sinan Camisi'nin bulunduğu 100 bine yakın nüfuslu yerde hiç cami olmadığını söyledi.
Mimar Sinan Camisi için kullandığı “selatin cami” ifadesini “cuma cami” ile eş anlamlı kullandığını kaydeden Erdoğan, cuma camilerinin insanların haftalık olarak yoğunlaştığı yerler olduğunu anlattı.
Bir köşe yazarının Anadolu yakasında selatin camiler olduğunu belirterek, padişah ya da sultanlar adına yapılmış camilerin isimlerini verdiğini aktaran Erdoğan, “Cuma camisini önce öğrenmen lazım. Nerelerdir, nasıldır, bunların özellikleri nedir? Bu konularda muhafazakarlığımızın da içinde bulunduğumuz yapının da demokratlığımızın da gereği bu olduğu için bu adımı attık, Mimar Sinan Camisi'ni inşa ettik. Çevresinde ufak mescitler ayrıca yapılıyor” diye konuştu.
Türkiye'nin nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olduğunu hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede 'cami noktasında ihtiyacımız yoktur' ifadesini paylaşmak mümkün değil. Mimar Sinan Camisi'ni devlet olarak biz yapmadık, tamamen hayırseverlerimiz yapmıştır. Allah onlardan razı olsun. Devletten para çıkmadı. Aynı şekilde Çamlıca Camisi ile ilgili 'Benden şu kadar, benden bu kadar' diye derneği hemen aramaya başlayanlar var. Biz temel atmadan caminin parası herhalde toplanmış olacak, öyle gözüküyor. Şimdi konuyla ilgili bir yarışma açıldı. Bu yarışmayla birlikte de inşallah en güzel eseri hangi mimarımız çizerse o eseri oraya yerleştireceğiz. Fakat o gördüğünüz televizyon antenleri falan, bunların hiçbirisi orada kalmayacak. TRT'nin televizyon kulesi de dahil hepsini yıkacağız.”
“VERİCİLER TEK KULEDE TOPLANACAK”
Ulaştırma Bakanlığı'nın, bölgede yapılacak ve projesi yarışmayla belirlenen kulenin yapımı için ihale hazırlığında olduğunu anlatan Erdoğan, bütün vericilerin tek kulede toplanacağını, kulede restoran, amfitiyatro ve seyir teraslarının da bulunacağını dile getirdi.
“İnşallah camimiz ve yeni verici kulesiyle birlikte Çamlıca, İstanbul farklı güzelliğe kavuşacak” diyen Erdoğan, şehirlerin camilerle oluştuğunu belirtti.
Erdoğan, “Köşe yazısını okumuşsunuz, devamında şöyle bir şey vardı, padişahlar kendi sağlığında cami yaptırırlar, Sultan Recep Tayyip Erdoğan'ın da camisi yapıldı gibi... Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ise “Elhamdülillah bizim öyle bir derdimiz falan yok. Biz fakir Tayyip Erdoğan...” yanıtını verdi.