Güncelleme Tarihi:
Trabzon Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü’nce Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan Başbakan Erdoğan, öğretmenlerin özellikle Doğu Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde zorluklara göğüs gerip görevlerini çok iyi biçimde yaptıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
"Sarp dağların arasında köyler, belde ve ilçelerde hizmet götürmenin, oralarda hizmet vermenin öğretmenler açısından ne denli meşekkatli olduğunun farkındayız. Bilirim onların çektiği çileleri, ortaya koydukları gayreti bilirim. Karadeniz Bölgesi okuma, eğitime en fazla önem veren bölgelerimiz arasında yer alıyor. Karadeniz Bölgesi’nde 10 yıllar boyunca eğitim altyapısı çok zayıf olmasına rağmen çocuklarımız her zorluğa katlanarak ilkokulu, ortaokulu, liseyi bitirdi. Gerek Trabzon, gerekse diğer illerde üniversite okudu. Karadeniz’in bu başarısında bölgede görev yapan öğretmenlerimizin çok ama çok büyük katkısı bulunuyor. Öğretmenlerimiz çocuklara eğitim verdikleri kadar, onları motive ettiler ve yüreklendirdiler. Anadolu Liseleri, Fen Liseleri oluşmaya başladı. Buralarda ülkemizin birçok yerinden gelmiş öğrenciler var. Yavrularımız birbirleri ile kaynaşıyor. Artık yerli yabancı diye bir şey yok. Artık Türkiye’nin, bu milletin evlatları hepsi burada. Karadeniz’de öğretmen, öğrettikleri kadar izinden gidilecek, tuttuğu ışıkta yürünecek bir rol modeldir. Elbette 81 vilayette, 7 coğrafi bölgede görev yapan öğretmenlere karşı ayrımsız minnettarlık içerisindeyiz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da diğer bölgerlimizin o zor coğrafyalarında görev yapanları ayrıca tebrik ediyorum."
"ÖĞRETMENLERİN HAKKINI TESLİM ETMEK ÖNCELİĞİMİZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenliğin sadece para veya maaş karşılığında yapılacak bir görev olmadığını anlatırken, birçok işte kişilerin maaşını alarak karşılığını yaptığını böylece sorumluluktan kurtulduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama öğretmen sınırları son derece geniş bir yetkiye, ağırlığı çok fazla bir mesuliyete sahiptir. Öğretmen adeta ailenin bir ferdidir. Anne ve babalar nasıl evebeyn vazifelerini karşılık beklemeden yapıyorlar ise, öğretmenler de hep böyle bir şuur ile vazifelerini yapmışlardır. Toplumda ve her birimizin hayatında bu kadar müstesna yere sahip öğretmenlerimize haklarını teslim etmek, idareci için en öncelikli vazifedir. Öğretmen istemeden, öğretmen ihtiyacını dile getirmeden onun ihtiyaçlarını talep ve isteklerini hissetmek ve onları yerine getirmek her yönetici için ideal olmak zorundadır. Henüz bu ideali yakalamış durumda değiliz. Böyle bir iddiamız yok. Ama çok önemli bir mesafe kat ettiğimizi vurgulamak durumundayız. Türkiye’nin imkanları çoğaldıkça bunu en önce öğretmenlerimize ve eğitime yansıtmak 11 yıldır bizim gayemiz olmuştur. Eğitim partimizin, hükümetimizin istisnasız politikaları arsında yer almıştır."
EĞİTİM BÜTÇESİNİ 11 YILDA YÜZDE 537 ARTIRDIK
Başbakan Erdoğan, 2002 yılında bütçeden eğitime ayrılan payın 7.5 milyar lira olduğu halde bu rakamın 2013 yılında 47.5 milyara yükseltildiğini hatırlattı, şöyle dedi:
"Nereden nereye? Eğitime ayrılan bütçeyi 11 yılda yüzde 537 artırdık. Osmanlı döneminden kalanlar, Cumhuriyet döneminde yapılanlar ile 11 yıl önce Türkiye’deki derslik sayısı 347 bindi. Son 11 yıldan önce var olan derslik sayısının yarısından fazlasını açarak eğitime teslim ettik. Eğitimin vazgeçilmez unsuru öğretmenleri de ihmal etmedik ve yine Cumhuriyet tarihin rekorunu kaydettik. 11 yılda 400 bin öğretmen aldık. Şubat ayında buna 10 bin öğretmen daha ekleyeceğiz. Ağustos’ta 40 bin daha ekleyeceğiz. Çok öğretmen eksiğimiz var. Bazıları, ’O zaman hepsini birden al’ diyor. Şu anda 126 bin öğretmen açığımız var. 126 bin öğretmeni aldığımız anda o zaman öğretmenimize vermemiz gereken zammı veremeyiz. O zaman oradan kısacağız, çok düşük ücretlerle öğretmen çalıştıracağız. O da öğretmenlerimize haksızlık değil mi? Bizden önce hem öğretmen açığı vardı, hem de çok düşük rakamlarla çalıştırılıyordu. Bütçemiz izin verdikçe, imkanlar arttıkça inşallah açığı kapatacağız. 400 bin öğretmenin atamasını yaparken ücretleri de artırdık. Göreve yeni başlayan bir öğretmen 2002 yılında 470 lira ücret alırken Temmuz 2013 itibariyle bu yüzde 303 artışla 1894 liraya yükseldi. 2002 yılında aynı öğretmen haftada 15 saatten ayda aldığı ek ders ücreti 165 lira iken, yüzde 229 artışla bunu 543 liraya yükselttik. 2002 yılında 635 lira alan bir öğretmenin maaşı Temmuz 2013 itibariyle 2 bin 437 lira oldu. Bu arada hazırlık ödeneği arttı. Hazırlık ödeneği 175 lira iken yüzde 323 artışla 740 liraya yükselttik. Öğretmenlerimizi dünyanın en iyi en donanımlı ve huzurlu öğretmenleri yapmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Büyük Türkiye’nin mimarları olan öğretmenleri korumayı sürdüreceğiz."
Başbakan Erdoğan, dershanelerin kapatılması konusuna da değinirken, büyük Türkiye’nin, mevcut eğitim sistemi ile inşa edilemeyeceğini, 2023 hedeflerine ulaşmak için mevcut sistemin aksaklıklarının giderilmesini istediklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Çocuklarımızın anaokulundan başlayarak, adeta yarış atına dönüştürüldüğü, üniversite bitinceye kadar hayattan koptukları bir sistem sağlıklı bir sistem değildir. Çocuklarımız oyun oynayamıyor, sohbet edemiyor, spor yapamıyor. Hafta 5 gün git gel okul, hafta sonu 2 gün git gel dershane. Anadolu’da anneler, ’Okullar varsa niye dershaneler var? Dershaneler varsa okullar niye var?’ diyor. Anneler babalar, ’Ben ahırımdaki davarımı sattım, dershane ücreti ödedim. Benim aldığım maaş ortada. En düşük dershane ücreti 2 bin lira. Ayda ortalama 250 lira. Evimin kirası var, neyle geçineceğim? Ama vermek zorundayım’ diyor. Zannediyoruz ki herkes bu paraları rahat rahat ödüyor. Böyle bir şey yok. Şu anda yıllık 22 bin liraya kadar çıkan rakamlar var. Fen lisesi ve sosyal bilimler öğrencilerinin yüzde 95’i dershaneye gidiyor. Bu benim oradaki hocalarıma saygısızlık değil mi? 800 bini aşkın öğretmen yok sayılıyor. İlkokul, ortaokul ve liseden itibaren öğrencileri hazırlayan öğretmenlere bana göre saygısızlık yapılıyor. Adeta bu öğretmenlerimizin bu yavrular üzerinde hiç emeği yok. Dershaneye git, üniversite imkanlarından neticeyi al, ondan sonrada sırtına şöyle bir tişört giydir, bak ’Bizim dershanenin başarılı öğrencisi’. Senin dershanenin başarılı öğrencisi değil, okulunun başarılı öğrencisi. Bu devletin okulları bu yavrularımıza hiçbir şey verememiş. 6 veya 9 ay kursa gitmiş. Öğrenciler orada sadece test tekniğini öğreniyor. 13 yılın özetini 9 ayda mı veriyor? Böyle bir şey yok. Birbirimizi aldatmayalım, kandırmayalım."
DERSANE SAHİPLERİNE TEŞVİK ÖNERİSİ
Dersane sahiplerine seslenerek açıklamasını sürdüren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:
"Eğitim öğretimde bir katkınız olsun istiyorsanız, bir araya mı gelirsiniz, kendiniz mi, size teşvik verelim. Okullarınızı kurun. Size ucuz kredi verelim. Sizlere vergi belli oranda muafiyet getirelim. Enerji harcamalarınızda muafiyet getirelim. Gidin yavrularımızı alın ve size sınıflarda öğrenci garantisi verelim. Kaç öğrenci buldun, 15. Kalan 15 öğrenci açığının bedelini maliyet üzerinden biz ödeyelim. Hiç olmazsa ’Fakir fukaranın çocuğunu da biz özel okula gönderdik’ deriz. Hadi gelin bunu yapalım. Daha ne diyeceğiz, daha ne yapacağız. Benim elimde birikmiş öğretmen var diyorlar. Biz 40 yaşın üstündekini de alacağız. Bahane uydurmayın. Mülakatla alacağız, devletin okullarına koyacağız. Mesele bu ülkede bir fitne, bir nifak oluşmasın. Birbirimize farklı nazarlarla bakmayalım. Ben çamurun içinde büyüdüm. Toprakla oynaştım, kokuştum. Ama istiyorum ki bizim çocuklarımızda hafta sonlarında spor, sanat, sokakta, bahçede, yeşilde yuvarlansın, koşsun, çocukluğunu yaşasın. Çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor. Çocukluğunu, gençliğini sağlıklı yaşayamayan bir toplum huzurlu bir toplum olmaz. Bu sorunu geride bırakmamız gerekiyor. Eğitim bir süreçtir. Eğitimle ilgili her reformda süreç içerisinde değişir. Bıçakla keser gibi, ’Ben yaptım oldu’ mantığı ile gerçekleşen reform eğitime fayda değil zarar getirir."
BİRİ BAŞÖRTÜLÜ İKİ ÖĞRETMENDEN ÇİÇEK
Başbakan Erdoğan’a konuşmasının ardından biri başörtülü iki kadın öğretmen çiçek verdi. Erdoğan bunun üzerine, "Burada bir güzellik daha var. Bakın biri başörtülü, biri başı açık. Sorun var mı. Sorun filan yok. Ne cefalar çekildi. Özgürlük adına neler yaptılar. Özgürlüklerimizi alıp götürüler. Biz özgür bir dünyada yavrularımızı daha iyi yetiştireceğiz ve geleceğe daha güçlü hazırlayacağız" dedi. Başbakan Erdoğan, kaç çocukları olduğunu sorduğu kadın öğretmenlerden 2 ve 3 cevabını alınca, 2 çocuğu olan öğretmene 2, 3 çocuğu olan öğretmene de 3 satranç takımı hediye etti. Başbakan daha sonra da Akyazı Stadı’nın açılışı için ayrıldı.
AKYAZI STADI’NIN TEMELİNİ ATTI
Erdoğan, konuşmasının ardından Trabzon’un Akyazı beldesindeki yeni spor kompleksinin temel atma törenine katıldı. Törene Başbakan Erdoğan’ın yanısıra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile spor adamları, milletvekilleri, sporcular ve yaklaşık 500 partili katıldı.
HACIOSMANOĞLU: KULÜBE SİYASET SOKMAYAN TEK BAŞKANIM
Törende konuşan Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, siyasete yakın olduğu, spora siyaset karıştırdığı için eleştirildiğini söyledi. Hacıosmanoğlu, "Trabzonspor tarihine baktığınız zaman kulübe siyaseti sokmayan tek başkanım" dedikten sonra şöyle devam etti:
Trabzonspor’un ismini kullanıp Trabzonspor’a hizmet ederek kendilerine makam ve mevki edinen insanlar vardı. Biz siyasetin adamı değiliz, spor adamıyız. Benim yaptığım tek şey var, o da yakın tarihimizin en büyük lideri dediğimiz Sayın Başbakanımızın 10 yılda bu ülkede yaptıklarını millet olarak görüyorum. Spor adamı konuşmaz diyorlar ama spor adamı konuşur. Spor adamı ihale peşinde koşmaz. Kulübü kendi menfaati için kullanmaz. Bu ülkede hizmet eden bir lider varsa onun için spor adamı da konuşur. Konuşmamız lazım. Vatandaş olarak bu ülkenin 10 yılda nereden nereye geldiğini görüyorum. Yurt dışında nasıl karşılanıyorduk, şimdi nasıl karşılanıyoruz. Yurt dışına çıkanlar bunu çok iyi biliyor. Ülkemizin güçlenmesini istemeyen, dünyayı ahtapot gibi yöneten insanlar ve onların da bizim gibi ülkelerin içinde uzantıları var. Onlar hiçbir zaman güçlü ülke olmamızı istemez. El açan ülkeydik ama kucak açan ülke yolunda hızlı adımlarla ilerliyoruz. 1 milyar dolar para almak için dünyayı sömüren insanların karşısında el pençe duran başbakanları unutmadık. Bugün geldiğimiz noktada karşılıksız 2-3 katını bağış yapıyoruz mazlum insanlara. Bunu gören dünyadaki aktörler ve onların ülkenin içindeki uzantıları, ülkemizin böyle devam etmesini istemez. Bu hızla devam edersek bu bölgede planları olanların planları da bozulacak. Hem bu ülkenin üzerine hem de lideri Başbakanımızın üzerine oyunlar oynanıyor. Ben de bir spor adamıyım ama milletin bir parçası olarak bu ülkeyi bu noktaya getiren sayın başbakanımıza minnet duyuyorum. Bundan kim gocunuyorsa gocunsun. Bugün bunu yapıyorum, yarın da yapacağım."
Hacıosmanoğlu bu sırada taraftarların, "Şampiyon yap bizi cehennemde yak bizi" sloganları üzerine de, "Yavaş yavaş. Cenab-ı Allah onu da nasip edecek" dedi.
KILIÇ KONUŞURKEN İLGİNÇ ATKI
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın konuşması sırasında izleyiciler arasında bulunan bir grup Trabzonspor taraftarı sürekli tezahürat yaparken, taraftarlar, üzerinde ’Şike yapmak sanat olsaydı Fener Oskar alırdı’ yazan kaşkol açtı. Taraftarların bu tutumu üzerine konuşmasını sinirli ses tonuyla tamamlayan Suat Kılıç protokol tribününe döndü. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da, "Bu projeye ’Hayal’ dediler, mahkemeye gittiler. Stadın biteceğini Trabzon, Türk futbolu gördü. İnşallah çok kısa sürede biteceğini biz de göreceğiz" diye konuştu.
"STADIN ADINI SİZ BELİRLEYİN"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının başında, Akyazı Stadı’nın temelini attıklarını, kamuoyu araştırması sonucu tesise ad verilebileceğini söyledi. Başbakan Erdoğan, "Ondan sonra stadyumun siz adını nasıl koyacaksanız ona göre de adını koymuş oluruz. Konuşmamın hemen başında 24 Kasım öğretmenler gününün de tüm öğretmenlerimize hayırlı olmasını diliyorum" ifadesini kullandı.
"ÖĞRETMENLERİNİZİ ARAYIN"
Öğretmenler Günü’nü de kutlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, fedakar, cefakarca çalışan, yaratılmışların en şereflisi olan insanı yetiştirmek için titizlikle mücadele veren öğretmenlere şükranlarını ilettiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"24 Kasım’da Türkiye genelindeki tüm öğrencilerimize samimi ricada bulunmak istiyorum. Lütfen anaokulu, ilk okul, orta okul, lise öğretmenlerinizi bulun, gidebiliyorsanız gidin ve ellerini öpün. Hallerini sorun. Hiç yapamıyorsanız öğretmenleriniz için hayır duası edin. ’Ya Rab; onlardan razı ol’ diyin. Size okumayı yazmayı öğreten öğretmenler, nefes aldığımız müddetçe onlara borçluyuz, minnettarız. Size, bize hayatı öğreten, özellikle bizi hayata hazırlayan öğretmenler başımızın tacı, gönlümüzün sultanıdır. Altını çizerek ifade ediyorum, öğretmen aldığı maaşın karşılığını veren, memurluk yapan, piyasanın aktörlerinden olan birisi değildir. Öğretmen annemiz kadar, babamız kadar, kardeşimiz kadar değerlidir. Size aile fertleri kadar yakın, uğruna 40 yıl köle olunacak kadar mübarek insandır. Trabzon’da görev yapan tüm öğretmenlerimizi saygıyla selamlıyorum. Türkiye’deki tüm öğretmenlerimizi yürekten selamlıyorum. Milletçe her birine şükranlarımızı ifade ediyor ve başarılar diliyorum."
"MANZARAYİ GÖRİY MİSUN?"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Akyazı Stadı’nın yerine de vurgu yaparak, şöyle dedi:
"Trabzon’da içinde bulunduğumuz bu mahalde bir temel atma törenini gerçekleştiriyoruz. Trabzon’a çok önemli bir spor kompleksini kazandırıyoruz. Yeri itibarıyla muazzam. Bir tarafı Karadeniz, arkamızda Karadeniz dağları. Bu manzarayi göriy misun? 795 bin metrekarelik alanda tesis var. İçinde stadyum ve tüm tesisler var. Antrenman tesisleri de bulunuyor. Çok istisnai durumlar haricinde temel atmaya gitmem. Burası benim için de çok büyük önem arz ettiği için temel atma törenine katıldım. Bu stad bizim Trabzon’a sözümüzdü. Tüm zorluklara rağmen sözümüzün arkasında durduk. Bugün stadyumun temelini atıyoruz. İnşallah 2 yıl sonra da açılışını yapacağız. Az önce de söylendi, 230 milyon liralık bedelle yapacağız. Hüseyin Avni Aker 18 bin kişilik."
Bu sırada kalabalıktan birinin sayının daha fazla olduğunu söylemesi üzerine Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"O mi daha iyi biliy ben mi biliyrum? Ben daha iyi biliyorum. Bir delikanlı diyor ki, 40 bin 61 olsun. Sonra 41 bin 61 olsun dedi. Değerli kardeşlerim, seve seve. 40 bin 61’i yapan 41 bin 61’i de yapar. Ama bu stadı doldurmadıktan sonra onun bir anlamı var mı. Bu stadı doldurmanız lazım. Trabzon artık büyükşehir. Yatırımın fizibl olması için buranın dolması lazım. Trabzonluların spor ve futbol aşkını biliyoruz. Üniversiteler arası oyunları burada düzenledik. Buraya yaklaşık 500 milyon liralık yatırım yaptık. Yüzme havuzlarıyla, spor salonları, atletizm sahaları, tenis kortlarıyla aklınıza ne gelirse. Trabzon’un sporda önemli bir sıçrama yapması lazım. Bunu bekliyoruz. Bu bizim hakkımız. Yatırım yaptığımıza göre karşılığını da alalım. Hep beraber çalışmamız lazım. UEFA şehirleri arasında Trabzon dünyada inşallah müstesna bir yere sahip olacak. Bu tesiste engelli soyunma odalarından basın toplantısı salonuna, antrenman salonlarından revire kadar ihtiyaç duyulacak her türlü ünite mevcut. 7 çim futbol sahası, 4 tenis kortu, 2 basket sahası, voleybol sahası, kapalı ve açık otoparklar yer alıyor. Trabzon’da bu büyüklükte tesisi inşa edecek yer bulmak çok zordu. Onun için Akyazı’da denizi doldurarak bu alanı oluşturduk. Şimdi bu alanda da stadı inşa ediyoruz. Şu gördüğümüz arkadaki beton kazıklardan 3 bin tane çakılacak zemin sağlam olsun diye. Herhangi bir kayma olmasın diye. Yaklaşık 300 kazık şu anda çakıldı. Stad için doldurduğumuz alan 795 bin metrekare. Bu alan üzerinde 459 bin metrekare büyüklüğünde alan oluşturduk. 155 bin metrekare alana sahip tesisleri inşa edeceğiz."
"2 YIL SONRA MAÇLARI SEYREDECEĞİZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon’a yatırım yapma konusunda engel tanımadıklarını da vurgulayarak, Trabzon’a verdikleri sözü tutma konusunda hiçbir mazereti tanımadıklarını anlattı. Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
"Karada yer yoksa denizi dolduruyoruz ama mutlaka Trabzon’u beklediği hizmete kavuşturuyoruz. Stadın tamamlanmasıyla gerek Trabzonspor, gerek diğer takımlarımız hem lig hem uluslar arası maçları bu stadta ve modern şartlarda yapma imkanına kavuşacak. 10 sene içinde Trabzon’a bir ucundan bir ucuna yaptığımız yatırımların bedeli, 5 katrilyon lira. Acaba bugüne kadar gelen iktidarlar Trabzon’a böyle yatırımlar yaptılar mı? 2 yıl sonra inşallah bu stadta sizlerle birlikte Trabzonumuzun maçlarını seyredeceğiz. Sporun, futbolun sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Sizin hissiyatınızı çok iyi biliyorum. Trabzonspor’un 10 yıllar boyunca nasıl zorlu yollardan geçtiğini, fedakarlıklar yaparak bugünlere ulaştığını çok iyi biliyorum. Gençliğimizde tozun toprağın içinde İstanbul’da parçalanmış ayakkabılarla, bezden toplarla futbol oynamaya çalışıyorduk. Trabzon çok daha kötüsünü gördü. Sokak araları, boş araziler futbol sahasıydı. Kar, güneş, yağmur, sis futbolun bir parçasıydı. Parçalanmış da olsa ayakkabıyı bulamayanlar yalınayak da olsa top peşinde koşturuyordu. Futbol topu bulunamadığından gazete kağıtları yumak yapılarak top oynanıyordu. Trabzon yokluğu, yoksulluğu yaşayarak Türkiye’nin en büyük takımlarından birini çıkarttı. Trabzon’un şampiyonluklarını gördük. Kendi çabasına sessiz duyarsız kalamazdık. Gençler futbol konusunda bu kadar arzuluyken onlara sırtımızı dönemezdik. Onlarca futbol sahası kazandırdık. Hem Trabzonspor hem 1461 Trabzon’la gerçekten futbol liginde başarılar yakalıyorsunuz. Sizi kutluyor ve tebrik ediyorum. Uluslararası standartlarda Türkiye’nin hiçbir kulübünün bulamadığı tesisi burada kuruyoruz. İki yıl sonra bu tesisler bittiği zaman hepsi bir arada olacak. Antrenmanını burada yapacak dinlenmesi burada. Böyle bir komplekse ilk defa Trabzon sahip olacak."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a konuşması sırasında bir Trabzonspor taraftarı bordo – mavili kaşkol taktı. Erdoğan, konuşmasının ardından törene katılan bakan ve milletvekilleriyle birlikte butona basarak Akyazı Stadyumu’nun temelini attı.