Başbakan Tayyip Erdoğan'ın avukatı Fatih Şahin'in Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na sunulmak üzere Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği temyiz dilekçesinde, Penguen Dergisi'nin 24 Şubat 2005 tarihli sayısında yayımlanan ve Erdoğan'ın, “kurbağa, deve, maymun, yılan, ördek, fil, zürafa ve inek” suretinde çizildiği karikatürler nedeniyle manevi tazminat talebiyle dava açıldığı anımsatıldı.
Dilekçede, yerel mahkemenin, “karikatürlerin hakaret amacı taşımadığı ve kişilik haklarını ihlal etmediği” kanaatine vararak davanın reddine karar verdiği belirtildi. Dava konusu yayında yer verilen karikatürlerin eleştiri sınırlarının ötesinde olduğu, Erdoğan'ın kişilik haklarını, onur ve saygınlığını ihlal eder nitelikte haksız ve hukuka aykırı saldırılar oluşturduğu ifade edilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
“Müvekkilim davacı asilin kurbağa, deve, maymun, yılan, ördek, fil, zürafa ve inek olarak tasvir edilmesinin ortalama algı düzeyine sahip okuyucular nezdinde müvekkilimi tahfif edici içerikte olduğu tartışmasızdır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bu niteleme ve benzetmelerle hitap edildiğinde bunun hakaret kabul edileceği kuşkusuz olduğuna göre sözlü anlatımdan çoğu kez daha etkili, dikkat çekici ve güçlü bir anlatım tarzı olan karikatür vasıtasıyla bu hakaretlerin yapılmış olması, eylemi hukuka uygun hale getirmeyecektir.
Müvekkilimi objektif yönden aşağılayan, mizah sanatının bir etkisi olarak gülünç duruma düşürmenin ötesinde küçük düşüren, hakkında hor görme duygularının beslenmesine ve bu surette toplum nazarında küçülmesine neden olan, getirilmek istenen eleştirinin açıklanışı için gerekli ve yararlı olmayan bu ifadelerin eleştiri hakkı ve basın özgürlüğü kapsamında mütalaa edilmesi mümkün değildir.”
“KAMU YARARI YOK” Dilekçede, bir çok bilimsel ve yargısal içtihatta bir kimseyi gülünç duruma düşürmenin dahi hukuka aykırı olacağının savunulduğu, dava konusu karikatürlerin ise Erdoğan'ı gülünç duruma düşürmenin ötesinde küçük düşürücü nitelikte olduğu belirtilerek, “Bu durumda yayında amaçlanan kamu yararının gerçekleştiğinden bahsetmek mümkün değildir. Yerel mahkeme kararında da vurgulandığı üzere kişileri toplum içinde küçük düşürücü niteliği haiz karikatürler, her zaman için hukuka aykırıdır” denildi.
Dilekçede, yerel mahkemenin, dava konusu karikatürlerin karikatürist Musa Kart'a açılan davaya tepki ve eleştiri amacıyla yayınlandığı yönündeki kanaatini, ret kararının gerekçeleri arasında gösterdiği anımsatıldı.
Kart'ın karikatürü ile kişilik haklarının ihlal edildiğini düşünen Erdoğan'ın, manevi tazminat istemiyle yaptığı başvurunun mahkemece kısmen kabul edildiği belirtilen dilekçede, kararın karşı taraflarca temyiz edildiği ancak bu talebin henüz kesinleşmediği kaydedildi. Dilekçede, “Henüz kesinleşmemiş karar dolayısıyla müvekkilimin hayvan suretinde tasvir edilmesi, kişilik haklarının ihlali olduğu gibi en hafif ifadeyle yargı kararına da saygısızlıktır” denildi.
“DENGE ÖLÇÜSÜ AŞILMIŞTIR”Mesleki bir dayanışma refleksi olarak yayınlandığı anlaşılan karikatürler konusunda, yerel mahkemenin hakaret amacı bulunmadığı düşüncesinde olduğu ifade edilen dilekçede, şunlar kaydedildi: “Dava konusu yayının ortalama algı düzeyine sahip okur üzerindeki etkisi müvekkilimin hakarete uğradığıdır. Davacıların amacının hakaret olup olmaması, yarattığı etkinin haksız ve hukuka aykırı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Zaten davalıların hakaret amacının, bir başka değişle kastının mevcudiyeti de zaruri değildir.”
Dava konusu eleştiriler ortaya konulurken özle biçim arasındaki dengenin Erdoğan'ın kişilik haklarını ihlal edecek surette bozulduğu, eleştirinin gerektirmediği bir ifade tarzının kullanıldığı ifade edilen dilekçede, söz konusu karikatürlerde Erdoğan'ın onur ve saygınlığına saldırı teşkil edecek niteleme ve tasvirler kullanıldığı belirtildi. Dilekçede, “Davalıların niyeti 'üzüm
yemek' değil, 'bağcıyı dövmek' şeklinde tezahür etmiştir. Bu nedenlerle denge ölçüsü aşılmıştır” denildi.
Dilekçede, eleştirilerin dile getirilişinde, gerekli ve yararlı olmayan tavsif ve değerlendirmelere gidildiği için, kişilik hakları ile çatışan eleştiri hakkına ve basın özgürlüğüne üstünlük tanınmasının mümkün olamayacağı görüşüne yer verildi.
“DAHA FAZLASINI İSTEMEK HAKSIZLIK”Temyiz dilekçesinde, karikatürist Musa Kart'a açılan davaya tepki ve eleştirilerin hukuka uygun bulunarak, Recep Tayyip Erdoğan'dan kamu yararının zorunlu kıldığından daha fazlasına katlanmasını istemenin haksızlık olduğu belirtildi.
Dilekçede, basının yaptığı yayınlarda muhataplarının, Anayasa'nın temel hak ve özgürlükler bölümünde yer alan ve Medeni Kanun'un 24 ve diğer maddeleri ile özel yasalarla teminat altına alınan kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorunda olduğu ifade edildi.
Anayasa'nın 'Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti' başlıklı 26. maddesi, “Basın Hürriyeti”nin düzenlendiği 28. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin “İfade Özgürlüğü” başlıklı 10'uncu maddesinin, bu tür haklar kullanılırken başkalarının şöhret ve haklarının korunması için sınırlamalara ve yaptırımlara gidilebileceği yönünde düzenlemelere yer verdiği belirtilen dilekçede, söz konusu gerekçelerle yerel mahkeme kararının bozulması talep edildi.
MUSA KART'A DESTEK İÇİN ÇİZMİŞLERDİBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23 Mart 2005'de Penguen Dergisi'nin kapağında, “Karikatürist Musa Kart, 'Tayyip Erdoğan kafalı kedi' çizdiği için ceza aldı” üst başlığıyla yer verilen “Tayyipler Alemi” konulu karikatürlerin “kişilik haklarına saldırı içerdiği” gerekçesiyle dava açmıştı.
Erdoğan'ın, Penguen Dergisi'nin sahibi Erdil Yaşaroğlu ile Pak Yayıncılık'tan 40 bin YTL manevi tazminat talep ettiği dava, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 14 Şubat 2006'da reddedilmişti.
Hakim Beyhan Azman tarafından yazılan gerekçeli kararda, tazminatın, hakkın korunmasında kullanılan bir yol olduğu, ancak bu yolun fikirlerin serbestçe ifade edilmesinin karşısında bir silah durumuna getirilmemesi gerektiği belirtilmişti.
Bilim adamları ve sanatçıları, düşünürleri, yazarları, şairleri tazminat silahı ile susturulmuş bir toplumda ilerlemeyi sağlayacak fikir zenginliği ortamının oluşmasının beklenemeyeceği dile getirilen kararda, “Toplumu etkileme ve ileriye götürme gücüne sahip olan davacının, sahip oldukları güç nispetinde eleştiriye açık olması ve katlanması gerekir” denilmişti.