Başbakan: Yüzde 50’yi evinde zor tutuyorum

Toplantıda, Erdoğan’la Londra merkezli uluslararası haber ajansı Reuters’ın muhabiri Birsen Altaylı arasında Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili yaşanan diyalog dün gündeme oturdu. O diyalog şöyle: �

Birsen Altaylı: Sayın Başbakan , geçtiğimiz hafta Gezi Parkı’nda başlayan olaylar sadece Türkiye kamuoyunda değil uluslararası kamuoyunda da hükümete karşı yükselen bir muhalefet gibi algılanıyor. Biz gazeteciler de ilk kez böyle bir şeye tanık oluyoruz. Özellikle sizin bu grupları tanımlarken, bu eylemleri tanımlarken bir ideolojik şey içine sokmanız ve toplumdaki hareketi küçümser tavırda olmanızın kitleleri daha fazla öfkelendirdiği ve onları daha fazla provoke ettiği yönünde yorumları var. Siz buna katılıyor musunuz? Bunlara ilişkin herhangi bir yumuşatıcı bir tavır içine girecek misiniz? Diğer sorum da aşırı güç kullandığını söylediğiniz polisle ilgili herhangi bir önlem alacak mısınız?
Erdoğan: Önce yumuşatıcı ifadeler ne olabilir bana onu bir1 öğretirseniz ben ona göre konuşurum.
Altaylı: Bütün toplumun beklediği bir şey. Sizin yok sayıcı tavrınız.
Erdoğan: Bütün toplum diye toplumu suçlamayın. Bütün toplum demeyin. Bir defa bir kısım derseniz aklım yatar. Ama bütün toplum derseniz aklım buna yatmaz.
Altaylı: Bütün illerde.
Erdoğan: Bütün illerde bunlar olabilir. Bütün illerde bu ideolojik yapıların uzantıları vardır. Ana muhalefet partisinin Türkiye genelinde temsilcileri var. Onları ayağa kaldırmış olabilir onları bu işe sürmüş olabilir. Aşırı uçların aynı şekilde belli illerde yapılanmaları var. Onlar devreye girmiş olabilir. Siz bu ülkenin bir evladı bir insanı olarak aslında şunu görmeniz lazım. Burada ne oluyor da, ne yapılmadı ki bu ülkede böyle bir adım atılıyor veya bunlar yapılıyor. Arkadaşıma az önce sordum. Size de soruyorum. Siz ne mesajı aldınız. Acaba ne yapılmıyor da bu ülkede böyle bir adımı attılar. Sizin aldığınız bir mesaj var mı?
Altaylı: Benim aldığım mesaj toplumun önemli bir kesimi, yarıya yakın bir kesiminin.
Erdoğan: Nasıl
Altaylı: Toplumun yarıya yakın kesiminin.
Erdoğan: Heh...
Altaylı: Hükümetin uyguladığı bazı uygulamalara.
Erdoğan: Mesela?
Altaylı: Rahatsız olduğu mesajı alıyorum. Biz de gazeteci olarak görüyoruz.
Erdoğan: Nedir, söyle.
Altaylı: Eğitimden tutun, alkol yasasından, yasaklamalardan tutun, herkes kendisi ile ilgili bir yasağa karşı harekete geçmiş olarak görüyoruz. Gördüğümüz insanlar gerçekten hiçbir siyasi, herhangi bir yere bağlı olmayan insanlar. Herkesi şaşırtan bu.
Erdoğan: Bakın.
Altaylı: Bu alanlardaki insanların çoğu CHP’yi de desteklemiyor, ana muhalefetle hiç ilgisi olmayan, hiçbir örgütü desteklemeyen insanlar. Belki herkesin öfkesi hükümete. Neden bu insanlar ayağa kalktı, ne oluyor sorusunu sormamasına yorumluyoruz.
Erdoğan: Bir dakika yahu. Çok ilginç bir yere geldiniz. Burada şimdi hiç CHP yok. Peki kim var orada.
Altaylı: CHP var.
Erdoğan: Başka kim var. Tespiti yapabildiniz mi?
Altaylı: CHP’yi desteklemeyen bir sürü gencecik insanlar var sokakta. Üniversite öğrencileri var.
Erdoğan: Hayır CHP’yi desteklemeyen olabilir. Üniversite öğrencilerinin idealleri, ideolojileri yok mu?
Altaylı: Evet, işte onlar neden ayaklandı, ev kadınları niye ayaklandı?
Erdoğan: Onların ideolojisi yok mu?
Altaylı: Ama siz ana muhalefete bağlıyorsunuz.
Erdoğan: Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var. Ve biz onlara diyoruz ki aman sabırlı olun. Sakın bu oyunlara gelmeyin. Alkol yasağı diyorsunuz. Alkol yasağı yoktur. Alkolün düzenlemesi vardır. Dünyadaki, gelişmiş ülkelerdeki uygulama ne ise bak Fransa da Reuters’in mensubusun. Fransa’daki uygulamalara bak. Orada bu uygulamaların ne denli ileri olduğunu göreceksin. Karayollarında benzin istasyonlarında alkol kapalı açık satışını düzenleme ile ortadan kaldırmakla trafik kazalarını nasıl minimize ederiz onun gayreti içindeyiz.

İŞTE BAŞBAKAN İLE MUHABİRİN O DİYALOĞU

Halkın iradesi sandıkta tecelli eder

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Fas’ta Faslı gazetecilerin Gezi Parkı eylemlerine ilişkin soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Demokrasi sadece seçim demek değildir” sözleri sorulan Başbakan Erdoğan şu açıklamayı yaptı:

“Demokrasi seçim midir değil midir noktasında demokratik parlamenter sistemlerde parlamentonun ruhu seçimden, sandıktan geçer. Sandığın olmadığı bir demokratik sistem zaten söz konusu değildir. Zaten demokrasideki tavır da halkın iradesinin tecellisidir, o da sandıktadır, burada tecelli eder. Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir açıklama yaptığını bilmiyorum ve bu ifadenin önünde arkasında ne var onu da bilmiyorum. Bilmediğim için sadece bu şekilde cevap vermiş oluyorum; evet sandıktan geçer.

DÖNENE KADAR ÇÖZÜLÜR

Bu gelişmeler aslında bir gezi parkı ya da ağaç meselesi değil. Bunlar sandıkta netice alamayanların farklı yöntemlerle netice alma gayretleridir. 5 gün öncesine göre bugün (dün) çok daha gevşemiş, yumuşamış durumda. Aklı selimin ortama daha hakim olduğu kanaatindeyim. Öyle zannediyorum ki bir kaç gün içerisinde normale dönecektir. Zaten ülkenin genelinde başta İstanbul olmak üzere her yer terörize edilmiş gibi bir hava söz konusu değil, Buradan dönene kadar herhalde bu iş çözüme kavuşmuş olacaktır.” Ümit ÇETİN / RABAT

Tweet'i patladı

REUTERS muhabiri Birsen Altaylı’nın sorusu ve Başbakan Erdoğan’ın bu soruya verdiği sert yanıt sosyal medyada gündemin ilk sırasına yerleşti. Birsen Altaylı’nın twitter’da, 195 olan takipçi sayısı, saat 24.00’te 97 bin 130’a yükseldi. Sosyal medyada Birsen Altaylı’ya destek mesajları yağdı.

Tencere tava hep aynı hava

BAŞBAKAN Erdoğan, Kuzey Afrika gezisi öncesindeki basın toplantısında Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemleri, “Tencere tava, hep aynı hava. Bunları geçmişte de gördük. Eski alışkanlıklar bunlar. Bunlar aşılır problem değil” diye yorumladı.Erdoğan, protestoların dış bağlantılı olduğunu öne sürerek, şunları söyledi: “Bu konularla ilgili olarak istihbarat teşkilatlarımız çalışmalarını yapıyor. Ama bunları kalkıp da şuradan buradan diye isimlerini ifşa etmemize gerek yok. Onların yetkilileri ile ilgilileri ile görüşmelerimizi yapacağız. Hatta hatta gerekirse hesaplaşmasını da yapacağız. Bu konuda da kararlılığımız var ve ortada görünen bazı gerçekler var.”