Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov'un daveti üzerine Bulgaristan'a yaptığı ziyarete ilişkin bilgi verdi. Ziyarette kendisi ve Bulgaristan Başbakanı Borisov'un yanı sıra bakanlar ve heyetler arası görüşmelerin oldukça verimli geçtiğini ifade eden Erdoğan, Balkanların en önemli ülkelerinden dost ve komşu Bulgaristan'ı ziyaret etmekten memnun olduğunu söyledi.
Bulgaristan ile Türkiye'nin sadece aynı coğrafyayı değil, ortak geleceği de paylaştığını kaydeden Erdoğan, Bulgaristan Başbakanı ile görüşmelerinde askeri, siyasi, ekonomik, kültürel birçok konuyu ele aldıklarını dile getirdi.
Görüşmelerde enerji başta olmak üzere Karadeniz Ekonomik İşbirliği, NATO, AB konuları ile Balkanların huzuruna yönelik iki ülkenin neler yapabileceğini değerlendirdiklerini anlatan Erdoğan, 2007'de AB'ye üye olan Bulgaristan'ın Türkiye'nin üyeliğini de desteklediğine dikkati çekti.
Tunca Barajı konusunun görüştükleri bir diğer başlık olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin su ihtiyacı konusunda Bulgaristan ile mutabakata vardıklarını söyledi. Bu konuda Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun Bulgar yetkililerle Türkiye veya Bulgaristan'da bir araya geleceğini bildiren Erdoğan, kurulacak bir ortak komisyonun bu konuyu nihayete erdireceğini açıkladı.
Erdoğan, şöyle devam etti: “Hepsinden de öte Bulgaristan'da biliyorsunuz bir sıkıntı var. Bu da başmüftülük sıkıntısı. Bu konuyla ilgili olarak Bulgaristan'daki müftülerin bir araya getirilmesi suretiyle, demokratik bir çerçeve içerisinde müftüler, başmüftüsünü seçsin diye aramızda böyle bir mutabakat sağlandı. Kendileri de buna çok çok olumlu baktığını, bunun bir yargı kararıyla olması değil, aslında buradaki müftülerin kendi başmüftüsünü seçmesinin gerektiğini söylediler. Toplantıyı müteakiben ben de Bulgaristan Başmüftüsü Sayın Mustafa Aliş Hacı ile yanında oradaki din işlerinin başkanı olan hocamızla yine oradaki başmüftü vekiliyle görüşmelerim oldu.
Sonuç olarak ülkelerimiz arasındaki ilişkileri, bölgesel ve uluslararası ilişkileri gözden geçirme fırsatı bulduk. Bakan arkadaşlarım mutabık kalınan konuları bundan sonra da takip edecekler ve ümit ediyorum ki bu ziyaretin neticelerini de süratle alırız, alacağız.”
YÖK'ÜN KARARI
Bir gazetecinin “Birkaç ay önce İstanbul Üniversitesi'nden bir öğrenci türbanı gerekçesiyle dersten çıkarıldığı için şikayette bulunmuştu. O şikayete ilişkin YÖK'ün kararı bugün bazı haberlere yansıdı. Karara göre, öğrenci disiplin kurallarına aykırı durum nedeniyle dersten çıkarılamayacağı, çıkaran öğretim görevlisi hakkında soruşturma açılacağını duyurdu ve bu bilgi de üniversite yönetimine iletildi. Bu konuya ilişkin görüşünüz ne olur acaba? Anayasal bir çözüm aranıyor üniversitelerdeki başörtüsü sorunu için. Sizce fiilen sorunu sona erdiren bir gelişme olabilir mi?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “YÖK bir bağımsız kuruldur. Kararını kendisi vermiş, bu konuyla ilgili benim herhangi bir açıklama yapmama gerek yok” dedi.
Erdoğan, bir başka gazetecinin, “Son günlerde bir 'Ergenekon' sanığına ait olduğu iddia edilen bazı ses kayıtları internete düştü. Özellikle Eşref Bitlis'in ölümüyle ilgili bazı kayıtlarda çarpıcı iddialar vardı. Yine Turgut Özal soruşturması Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tekrar açıldı. Özal soruşturması kapsamında Ahmet Özal'ın da ifadeleri vardı. Siz yıllar sonra gelen bu ifadeleri ve itirafları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bu konuyla ilgili benim daha önce açıklamam oldu. Bütün bu medyaya sızmış olanlar aslında bana göre bir suç duyurusu niteliğindedir. Hatta bu suç duyurusu noktasında da 'yargının devreye girmesi gerekir' dedik. Nitekim yargı devreye girmiş vaziyette. Ahmet Özal Beyi biliyorsunuz davet ettiler. Kendisini dinlediler. Merhum Bitlis ile ilgili de şu anki sürecin takip edildiğini biliyorum. Bizler de takipçisi olacağımızı daha önce de söylemiştik. Çünkü bu tür şeylerde hiçbir şeyin gizli, kapalı kalmaması gerekir. Er geç bunların ortaya çıkmasında çok çok büyük faydalar olduğuna inanıyorum. Hele hele ordumuzda saygın bir yere gelmiş bir insanın gerçekten bir suikasta mı, bir bombalama neticesinde mi veya farklı bir şeklide mi düşürüldüğü, düşürülmediği bunun, meydana çıkmasında fayda var. Öte yanda merhum Özal'ın ölümüyle ilgili de gerçekten orada da Ahmet Beyin ifade ettiği gibi bir şeyler mi var? Bunların ortaya çıkarılmasında fayda var. Birçok insanın bu noktada geçmiş ve gelecek arasındaki konumunu değerlendirmesi bakımından çok büyük önem ifade ediyor. Ülkemizde siyaseti, yargıyı değerlendirirken, ordumuzun geçmişiyle bugününü ve geleceğini değerlendirirken bunların hepsi bizim elimizde birer doküman olarak bulunacaktır. Tarihimizi de biz böyle yazıyoruz, geleceğimize bu şekilde nakledeceğiz. O bakımdan bunlar çok çok önemli diye düşünüyorum.”