Güncelleme Tarihi:
Babacan, Türk Amerikan Konseyi-Türkiye'nin Amerikalı Dostları/Türk Amerikan İş Konseyi-Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu 32. Yıllık Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve ABD'nin dost, partner ve müttefik olduğunu belirterek, ABD Başkanı Barack Obama'nın "model ortaklık" ifadesini hatırlattı. Türkiye ve ABD'nin demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve serbest ticaret gibi değerleri dünya genelinde teşvik ettiğini hatırlatan Babacan, Ortadoğu'daki değişim sürecinden Kafkaslar ve Balkanlara, enerji güvenliğinden Suriye, Irak, İran, Ortadoğu barış sürecine, küresel ekonomik krizden terörle mücadeleye, Türkiye ve ABD'nin birçok konuda ortak dış politika gündemi olduğuna dikkati çekti. Babacan, iki ülkenin birçok konuda hemen hemen aynı hedeflerinin olduğunu ama bazen yöntem konusunda farklılıklar yaşansa da Türkiye ile ABD arasında çok yakın istişare bulunduğunu ve iki ülkenin de küresel sorumluluk hissettiğini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiği ABD ziyaretinin çok başarılı ve kapsamlı bir ziyaret olduğunu belirten Babacan, "Türkiye olarak bizim dış politakimız çok açık; barışı, istikarı, güvenliği, refahı daima teşvik ediyoruz, diplomasiyi, arabuluculuğu problemleri çözme yöntemi olarak kullanmayı tercih ediyoruz. Politikamızın merkezine insanlığı koyuyoruz" dedi. Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin diğer konuların gerisinde kalmasına rağmen son zamanlarda adımlar atıldığını ve çabaların arttığını belirten Babacan, Ekonomik ve Ticari Stratejik İşbirliği Çerçevesi'nin hayata geçirildiğini, Erdoğan'ın ziyaretinde iki ülkenin serbest ticaret anlaşmasına doğru gidilmesi noktasında birlikte çalışmaya karar verdiğini bildirdi. Babacan, ABD ve AB'nin Transatlantik Yatırım ve Ticaret İşbirliği Anlaşması görüşmelerine başladığını belirterek, "AB ile Gümrük Birliği anlaşması içinde olan bir ülke olarak biz de paralel bir sürece başlamayı arzu ediyoruz" dedi. İki ülke arasındaki ticaret rakamlarının 20 milyar dolara yükseldiğini ama ticaret ve yatırımda çok daha büyük potansiyeller bulunduğuna dikkati çeken Babacan, THY'nin ABD'deki birçok noktaya seferlerine ve yeni sefer planlarına işaret ederek, bunun bile iki ülkenin ekonomilerinin nasıl daha çok entegre olacağını gösterdiğini kaydetti.
"Güvenlik ve istikrar ile demokrasi ve özgürlük aynı anda geliştirilebilir"
Babacan, Türkiye'nin son 10 yılda siyasi, sosyal, ekonomik alanda çok önemli bir değişim sürecinden geçtiğine dikkati çekerek, siyasi süreçte 10 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında daha işlevsel bir demokratik sistemin, özgürlükler alanında daha iyi uygulamaların, insan hakları konusunda daha fazla saygının ve hukukun üstünlüğünün çok daha iyi uygulandığını söyledi. "Çok şey yaptık ama yapılması gereken daha çok iş olduğunu da biliyoruz, uzun bir listemiz var siyasi değişim sürecinde" diyen Babacan, "bir elde güvenlik ve istikrar, diğer elde demokrasi ve özgürlükten bahsedildiği ve bunların arasında denge sorunu ve biri için diğerinden vazgeçilmesi gerektiğine yönelik retorikler bulunduğunu" belirtti. Babacan, şöyle devam etti:
"Biz ikisini de hedef alıyoruz, kendimizi iki tarafta da güçlendirmek istiyoruz. Güvenlik ve istikrarın, giderek daha iyi ifade edilen özgürlükler ve çok daha iyi işleyen bir demokratik sistemle birlikte paralel biçimde geliştirilebileceğini göstermek istiyoruz, biri için diğerinden vazgeçilmesi anlayışına hiç bir zaman inanmıyoruz, ikisi de birlikte hedef alıyoruz. Sadece özgürlüğü gerekçe göstererek güvenlikten ödün vermememiz, ama aynı zamanda güvenliği gerekçe göstererek de özgürlükleri kısıtlamamamız gerektiğini biliyoruz.Demokrasi ve özgürlük aslında uzun vadede sürdürelebilir istikrarı güçlendirir".
"Olayları değerlendirirken son derece dikkatli olmalıyız"
Türkiye'nin değişim sürecinin bölgedeki birçok ülke için ilham kaynağı olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Babacan, şunları kaydetti:
"Türkiye’de son günlerde gerçeklesen olayları değerlendirirken son derece dikkatli olmamız gerekir. Şiddete başvurmadan gösteri yapmanın temel insan hakları arasında yer aldığı kuşkusuzdur. Bununla birlikte eğer işin içinde şiddet varsa, o zaman masum vatandaşların zarar görmemesi için gereken tedbirleri almak da devletin görevidir. Diğer taraftan, iyi niyetle kendilerini ifade etmeye çalışan vatandaşlarımızın kaygıları ile kendilerini ifade etme ihtiyacı duymalarının arkasında yatan nedenleri anlamak için daha fazla çaba harcamamız gerektiğinin de farkındayız. Ancak bu noktada, illegal örgütler veya terörist gruplar ile şiddete başvurmadan sadece protestolarını dile getiren vatandaşları da birbirinden kesin bir çizgiyle ayırmak gerekir. Burada dengeyi sağlamak zor olmakla birlikte bunun için yoğun bir şekilde çalışıyoruz ve Türkiye’nin doğru yolda olduğunu Başbakanımız bizzat gösterecektir. Türkiye, geri dönülmez bir sürecin içerisindedir. Bu süreç, nihai hedefinde birinci sınıf bir demokrasinin, özgürlükler ve insan hakları alanında en iyi uygulamaların bulunduğu bir süreçtir. Biz bu sürecin Türkiye’nin bir yandan güvenli diğer yandan da güçlü ve istikrarlı bir ülke olmasını sağlayacağına gönülden inanıyoruz."
"Suriye'deki durum böyle devam edemez"
Babacan, Suriye'deki durumun kiritik olduğunu, kadın çocuk dahil 100 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiğini ve Esed rejiminin meşruluğunu tamamen yitirdiğini söyledi. Ülkede uzayan çatışmaların Suriye, Suriye halkı ve bölge için zararlı olduğunu belirten Babacan, uzayan iç savaşın, bölgesel tansiyona, Ürdün'de istikrarsızlığa ve Lübnan'da bölünmeye öncülük edebileceğini kaydetti. Suriyeli sığınmacılar sorununa değinen Babacan, Türkiye olarak bu haklı mücadelelerinde Suriye halkını desteklemeye ve tüm güvenlik alanındaki etkilerine ve büyük finansal yüklerine rağmen sığınmacılara yönelik açık kapı politikasını sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti. Suriye'de yaşanan durumun felaket boyutuna ulaştığını ve böyle devam edemeyeceğini belirten Babacan, "Bu krizi çözme yolundaki kararlılığı sürdürmeliyiz" dedi.
Babacan, Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve Irak'taki tüm taraflara ılımlılık ve işbirliği yolunda gerekli çağrıları yaptıklarını, mezhepsel veya etnik bir ihtilafı önlemeye çalıştıklarını kaydetti.İran'ın nükleer meselesinin diplomasi ile çözülmesi gerektiğini de dile getiren Babacan, bölgede nükleer silah görmek istemediklerini söyledi. Babacan, bu konuda P5 1 ülkeleriyle diplomatik kulvarda ilerlemeyi sürdürmek ve çözümü kolaylaştırmak için yakından çalıştıklarını ifade etti.
-"Gazze için daha fazla adım atılmalı"
Babacan, ABD'nin Ortadoğu barış sürecine yeniden ilgi göstermesini takdir ettiklerini de belirterek, "Bu meselede her türlü tansiyon engellenmeli. Ateşkese saygı gösterilmeli. Gazze'ye yönelik kısıtlamaların daha da gevşetilmesi için daha fazla adımlar atılmalı. Barış süreci için Filistin içerisinde uzlaşı sağlanması gerekli" dedi. Babacan, ayrıca, "Mısır, Tunus, Libya ve Yemen'de değişim süreçlerinde çok fazla dış desteğe ve rehberliğe ihtiyaç var. Gerçek anlamda başarılı bir netice için ekonomik reformların siyasi reformlara eşlik etmesi lazım. Bölgemizdeki gelişmeler bize gösteriyor ki, insanların özgürlük ve haysiyet arzuları, dünyanın belirli kesimleriyle sınırlı değil. Herkesin arzuladığı şey, gerçek anlamda işleyen bir demokrasi" diye konuştu.
Muhabir: Barışkan ÜnalYayınlayan: Ogün Duru