Güncelleme Tarihi:
Arınç, merkez Osmangazi ilçesi Sırameşeler Mahallesi'nde, uyuşturucuyla mücadele konusunda gençlere rehberlik eden Güldeste Derneği ve Özkevser Vakfını ziyaretinde yaptığı konuşmada, yaklaşık 10 ay önce 8 bakanlığın katılımıyla çok önemli bir projenin hayata geçirildiğini söyledi.
Bu projenin konusunun uyuşturucuyla mücadele olduğunu belirten Arınç, "Bugüne kadar uyuşturucuyla mücadele çalışmalarından olumlu ve faydalı sonuçlar aldık fakat maalesef uyuşturucu, içiciler, satıcılar, naklinde bir şekilde aracı olanlar, halen tehlike olmaya devam ediyor" ifadesini kullandı.
Arınç, Bursa'da 3 kişinin öldüğü silahlı kavgayı anımsatarak olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Olayla ilgili yakalananlar, yarın adliyeye çıkarılacak. Bu olayla ilgili şüphelilere, faillere mahkeme kararıyla gereken yapılacak. Olayın temelinde, sanıyorum uyuşturucuya yönelik, bonzai de içlerinde olmak üzere birtakım yasa dışı faaliyetlerin birtakım kişiler marifetiyle yürütüldüğü ve böyle bir kavganın belki ana sebebi değil ama bu sebeplerin içinde de birtakım insanların rolü olabileceği şeklinde bir duyum var. Sadece gençlerimiz değil, kadınlarımıza, erkeklerimize, ailelerimize yönelik büyük bir tehdit olarak uyuşturucuyu görüyoruz ve yaptığımız şurada da özellikle buna yönelik çalışma yapmak isteyen sadece resmi kurumlar değil, bütün dernek ve vakıflarla da iş birliği yapmak istedik. Bu çalışmalar devam ediyor. Çok önemli mesafeler aldık, çok olumlu çalışmalar yaptık ama tehlike henüz kesin olarak önlenebilmiş değil."
"Hiçbir hukuk dışına, hükümetimiz izin vermez"
Daha sonra bir gazetecinin, bazı medya kuruluşlarına el konulacağı ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 200 kişinin tutuklanacağı iddialarını hatırlatması üzerine Arınç, bunun, Adalet Bakanı Kenan İpek'e de sorulduğunu kaydetti.
Arınç, "Adalet Bakanımız, 'Bu, çılgınlık olur' demiş. Hiçbir hukuk dışına, hükümetimiz izin vermez. Bu konu üzerine spekülasyon yapmak, Fuat Avnilerin işi. Kimse bu spekülasyonlara kanmasın, bunun üzerinden seçime yönelik herhangi bir yoruma, tedirginliğe yol açmasın. Hukuk dışında hiçbir işe hükumetimiz izin vermez. Yargının da buna alet olacağını sanmıyorum" diye konuştu.
Seçim meydanları
Başbakan Yardımcısı Arınç, başka bir gazetecinin, genel seçimlere birkaç gün kala siyasi partilerin liderlerinin birbirlerine karşı üslubunun sertleştiğini söylemesi üzerine, bir insanın üslubu, beyanı neyse kendisinin de o olduğunu belirtti.
Her şeyin azının karar, çoğunun zarar olduğuna işaret eden Arınç, şunları söyledi:
"Seçim meydanları, kitleleri coşturmaya, istikametlerini kesinleştirmeye, kararlılıklarını artırmaya yönelik konuşmaların yapıldığı meydanlardır. Burada coşku, heyecan, eleştiri, polemik, biraz da öfke olur. Üsluplarımız, en ağır eleştiriyi yapabilecek kadar olabilmeli ama hiçbir zaman hakarete, küçültücü olmaya, insanları aşağılamaya, onlarla alay etmeye yönelmemelidir. Bunu kim yaparsa yanlış yapar. Çünkü bu kadar aşırı sertlik veya aşırı konuşma, hakaret, yönlendirme, tahrik etme olursa bu sadece liderler, siyasetçiler arasında da kalmaz, sokağa, vatandaşlara da yansır. Türkiye, şimdi böyle bir cinnetin içinde maalesef. Yani tartışma yok artık. Eline levyeyi alan kafaya indiriyor, bıçağı alan saldırıyor, tabancayı, pompalıyı eline geçiren birbirinin üzerine boşaltıyor. Bu, bir cinnet halidir. Sinirli olmak, bu sinirin de ölçüsünü nihayet cinayet işlemeye kadar götürmek, son zamanlarda Türkiye'nin en büyük kabusu oldu."
"Yumuşatmaya mecburuz"
Arınç, nerede kavga varsa ondan insanlar etkileneceğini ve irade dışı hareketlere yöneleceğini anlatarak, bunun nedenlerinin araştırılması gerektiğini bildirdi.
Bazı insanların Adli Tıp'a gönderilmesi durumunda şuurlarını kaybettiklerinin ortaya çıkacağını ifade eden Arınç, "Yumuşatmaya mecburuz. İnsanların gerçekten hem davranışları hem üslupları, özel hayatları mutedil olmalıdır. Her şeyin iyisi vasat, orta olanıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Sadece siyasetçilerin değil, herkesin mutedil olması gerektiğini vurgulayan Arınç, şöyle konuştu:
"Siyasetçiler ipin ucunu çoğu zaman kaçırabilir. 'O bana bir şey söyledi, ben ona iki mislini söyleyeyim. O bana bir adım attı, ben ona üç adımda koşayım, bir tokat çakayım.' Bunu isteyebilir, yanlıştır ama bu, seçim meydanlarıdır, kavgadır, kendi kitlelerini motive etmektir. Hiçbir meşru mazeret aramaya gerek yok. Yumuşak konuşarak da insanlar etkilenebilir."