Güncelleme Tarihi:
“100 kişiyi de mahkum etseler bana ne getirisi olacak? Size sormak isterim. Özlemimizi alacak mıyız? Hrant Dink davası, Türkiye’nin adaletle olan duruşunu sergileyecek bir davadır. Agos’un önünde yapılan protesto gösterileri 2005 yılından sonra arttı. Bunları hiç görmeyen Başbakan, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, istihbarat, emniyet neredeydi? Onların bu görevlerde bulunarak görmezlikten gelmeye, kör olmaya, sağır olmaya hakları yoktu. Devlet bizi korumakla mükelleftir. Ama burada ne görüyoruz, üç maymun görevi yapmıştır. Şimdi mahkeme sonucu da bunu gösteriyor.
Hrant’ın 1974’ten beri gözetim altında olduğu söyleniyor. Yasin Hayal de gözetim altında. Nasıl gözetim bu sormak istiyorum? Bir Ermeni olacak, Tuzla kampına yönetici olacak, yönetim kurullarında çalışacak, Agos Gazetesi’ni açacak, bütün uğradığı haksızlıkları ilan edecek, MİT’in haberi olmayacak. ‘Yalancısınız derim’ ancak. Haksızı ve suçluyu suçsuz çıkarmaktan da suçsuzu mahkum etmekten de Tanrı iğreniyor. Artık midem bulanıyor Türkiye’de yapılan bu haksızlıklardan.”
Avukat Fethiye Çetin ise Hrant Dink’i İstanbul Valiliği’nde tehdit eden MİT görevlileri Özel Yılmaz ve Handan Selçuk hakkında dava açılamadığını bu nedenle AİHM’ye gideceklerini söyledi. Çetin, Başbakan Erdoğan’a “Lütfen Ankara’nın dehlizlerini açın, bu cinayetin kaybolmasına izin vermeyin” diye çağrıda bulundu.
Savcı da bağlantılı
ORHAN Dink ise sürecin azınlıklar ve misyonerliğin bahsedildiği 2001 tarihli Milli Siyaset Belgesi ile başladığını iddia ederek şunları anlattı: “Bu süreç 2004’te Genelkurmay’ın sitesine konan bildiriyle devam etti. Bildirinin Genelkurmay Başkanı’nın emri ile mi yoksa o günün jandarma komutanı Şener Eruygur, Hurşit Tolon veya Tuncer Kılınç’ın emri ile mi konulduğunu öğrenemedik. Çok yetkili bir istihbarat görevlisi Yasemin Çongar’a, ‘Biz bu Ergenekon soruşturmasını 2006’da başlatsaydık Hrant Dink öldürülmezdi’ dedi. Bizim soruşturma savcılarımız Selim Berna Altay ve Fikret Seçen’di. Terörle Mücadele’nin başında ise Selim Kurtkan vardı. Selim Berna Altay, Balyoz eklerinde konumlanmış. Yani darbe olursa nereye, nasıl gideceği belirtilmiş. Selim Kurtkan terörle mücadelede bilgi toplayan kişi. Yani delili toplayıp savcıya getirecek, savcı gerçeklere ulaşacak. Selim Kurtkan 2009’da şubeden çıkıyor ankesörlü telefon ile İşçi Partili bir kişiyi Ergenekon soruşturması öncesi arıyor. O aradığı kişi teknik takipte olduğu için Selim Kurtkan da takibe takılıyor. Yani karşımızdaki öyle bir dava. Savcının Balyozla, terörle mücadelenin başındaki Ergenekonla bağlantısı ortaya çıkıyor, ondan sonra bekliyoruz ki bu davada biz delilleri nasıl elde edeceğiz.”