"Başbakan, Haşim Kılıç'ın açıklamasını iyi okusun"

Güncelleme Tarihi:

Başbakan, Haşim Kılıçın açıklamasını iyi okusun
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2010 14:17

CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın bugün Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan açıklamasını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın iyi okuması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan'ın geçmişteki Anayasa Mahkemesi başkanlarına karşı önyargılı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sağduyulu bir yargıç Anayasa değişikliğinin nasıl ve hangi ortamda yapılması gerektiğini açıklıyor. Hadi diğerlerine güvenmedin, bari Haşim Kılıç'ın söylediklerine itibar et” dedi.

Kemal Kılıçdardoğlu, Süleyman Demirel Üniversitesi'nde Politika ve Tasarım Grubu tarafından hazırlanan ‘Siyaset ve Gençlik Buluşmaları’ programı kapsamında düzenlenen konferansa katılmak için Isparta'ya geldi. İlk olarak CHP İl Teşkilatı'nı ziyaret eden Kılıçdaroğlu, ülke gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

BU ORTAMDA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLMAZ

Anayasa değişikliklerinin hangi ülkede yapılırsa yapılsın çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Anayasa değişiklikleri bir toplumda gerilim ortamında yapılmaz. Tam tersine gerilimin olmadığı, uzlaşma kültürünün egemen olduğu ortamlarda yapılır. Sayın Başbakan bir Anayasa değişikliği hazırladığını söylüyor. Nerede hazırlıyor bu Anayasa değişikliğini, AKP'nin mutfağında. Bir siyasi partinin mutfağında hazırlanan Anayasa değişikliği Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasa değişikliği olarak adlandırılabilir mi?” diye konuştu.

BARİ HAŞİM KILIÇ'A İTİBAR ET

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmişteki Anayasa Mahkemesi başkanlarını önyargılı olarak karşıladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Onların eleştirilerine ön yargıyla bakar ve onları eleştirirdi. Şimdi sayın Başbakan'dan rica ediyoruz. Sayın Başbakan bugün Hürriyet Gazetesi'nde yer alan Sayın Haşim Kılıç'ın açıklamalarını okusun. Sağduyulu bir yargıç anayasa değişikliğinin nasıl ve hangi ortamda yapılması gerektiğini açıklıyor. Hadi diğerlerine güvenmediniz bari Haşim Kılıç'ın söylediklerine itibar et” diye konuştu.

ERKEN SEÇİMİN ÖNÜNDE DURAMAZLAR

Anayasa oylamasının hükümete güven oylamasına dönüşeceğini de kaydeden Kılıçdaroğlu, “Kendisine güven oyu çıkmayan bir hükümetin de erken seçimin önünde durması mümkün değildir. AKP iktidarda kalmak için her türlü yolu denemeye azimli gözüküyor. Bunu bir parti ilkesi olarak benimsemiştir. O nedenle yargının ve medyanın üzerine sivil toplum örgütlerinin sendikaların üzerine baskı kuruyor. Ama bu baskı nereye kadar gidecek. Bu baskının bir sonu olacak. Referandumdan eğer hayır oyu çıkarsa AKP'nin parlamentoyu çalıştırması da mümkün değildir” diye konuştu.

ERGENEKON VE DENİZ FENERİ VURGUSU

Hukuk siyasallaşmadığı sürece herkesin hukukun verdiği kararlara saygı duyması gerektiğini de kaydeden Kılıçdaroğlu, “Ergenekon ile ilgili yargının yasaklama kararı var. Buna kimse uymuyor ama Deniz Feneri ile ilgili alınan yasaklama kararına herkes uyuyor. Bunun ardındaki çifte standardı herkesin sorgulaması gerekiyor” dedi.

BAŞBAKAN ÇAM DEVİRDİ

Başbakan Erdoğan'ın köşe yazarları ile ilgili yaptığı açıklamayı hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Sayın Başbakan bu açıklamayı düzeltmeye çalışırken bir başka çamı daha devirdi. Diyor ki, ‘O kadroyu sen oluşturuyorsun, kurduğun şirketi batırmak için elinden geleni yapan yöneticiyi orada tutar mısın?' diyor. Gazeteleri batıranlar köşe yazarları değil. Sayın Başbakan hoşlanmadığı zaman gazetelere vergi incelemesi yaptırıyor, denetlettiriyor, ağır cezalar yazdırıyor ve yine aynı Başbakan ülkeye çıkıp o gazeteleri satın almayın çağrısı yapıyor. Bunu yapan bir Başbakanın, gazetelerin yönetimine, gazetelerin köşe yazarlarına müdahale etmesini anlamak mümkün değil. Sayın Başbakan gazetelerin birer kamu hizmeti verdiğini unutmuş durumda. Sanıyor ki herhangi bir ticari işletmeyle gazete aynıdır. İkisi arasında dünya kadar fark var. Öncelikle bunu anlamak lazım.”

DARBENİN ÖNÜNDE ÖNCE CHP DURACAKTIR

Başbakan Erdoğan'ın mal varlığına da değinen Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakan ‘Kriz bizi teğet geçti’ diye bir açıklama yapmıştı. Sayın Başbakan'ın bu söylemi geçen gün açıkladığı mal varlığıyla bir kez daha doğrulandı” dedi.
AKP'yi darbe ve din ticareti yapıp gerçek gündemi halkın önünden almaya çalışmakla suçlayan Kılıçdaroğlu, “Türkiye'nin temel sorunu budur. Artık bu ülkede darbe olmaz. Darbe ticaretine de son verilmesi lazım. Açık ve net söylüyorum. Darbe olacaksa o darbenin önünde önce CHP duracaktır” diye konuştu.

Adalet Bakanlığı döneminde Cemil Çiçek'in Cumhuriyet savcısına telefon etmesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, “Adalet Bakanlığı'nda üst düzey savcıya talimat vermeye kalkıyorsan asıl sorgulanması gereken bu. Yandaş medya bunu niye sorgulamıyor. Sayın Cemil Çikek açıklama yapıyor, ‘Orada çocuklar vardı onun için telefon ettim’ diyor. Orada gözaltına alınan hiçbir çocuk yoktu. Eğer iktidar kanadı yargı üzerine baskı kurarsa, sabahın 05.00'inde Anadolu Ajansı aracılığıyla açıklama yaparsa, bunu nasıl olumlu karşılayacağız. Bunları nasıl görmeyeceğiz” dedi.

Haberin Devamı

SİYASETTE ETİK DEĞERLER ÖNEMLİ

Siyasette etik değerlerin çok önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Zaman zaman şu söylemi duyarsınız. ‘Efendim elinizde yolsuzluk dosyası varsa götürün savcıya verin.’ Etik değerlerde her şey savcılık bir olay değildir. Şöyle düşünün. Ben Bayındırlık Bakanıyım. Gittim inşaat malzemeleri satan bir şirket kurdum.

Müteahhide de dolaylı olarak diyorum ki, ‘malzemeleri buradan alırsan yararınıza olur’ Bu sadece bir örnekti” diye konuştu.

SİYASETÇİ EN GÜVENİLMEYEN KİŞİ

Alt alta yazıldığında ‘en çok güvendiğiniz kişiler kimdir’ diye bir anket yapıldığında en dipte siyasetçilerin yer aldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “En güvenilmeyen kişiler siyasetçilerdir. Halka en çok yanlışı, yalanı söyleyen, doğruları söylemeyen siyasetçidir. Böyle olduğu için halk güven duymaz. Peki nasıl oluyor da halkın güven duymadığı bir kuruma bu kadar çok oy veriliyor. Hiç bunu sordu mu genç arkadaşlarım kendilerine” diye konuştu.

DİN VE ETNİK KİMLİK ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYORLAR

Kılıçdardoğlu, siyasette bu noktaya nasıl gelindiğini ise şöyle açıkladı:
“Siyasette iki alan çok tehlikelidir. Bu iki alanın siyasetin dışına çıkması lazım. Birisi din, ikincisi etnik kimlik. Bizim kendi anne babamızı belirleme hakkımız var mı, yok. O zaman neyini tartışacağız biz bunun? Hangi kökenden gelirse gelsin insan insan mı evet, işsizliği, yoksulluğu benim sorunum mu evet. O zaman siyasetin konusu işte budur. Onun etnik kimliği siyasetin konusu değildir. İnançlar nereden siyasetin konusu olabilir. Kişinin inancını ölçme, tartma, biçme gibi elimizde bir mihenk taşı yok. O zaman din neden siyasetin konusu olur. Eğer etnik kimliği siyasetin merkezi yaparsanız o akıl tutulması dediğimiz olgu gelir siyasette yerini alır ve insanlar sandığa özgür düşünerek gitmez. İşsizlik için, yoksulluk için siyasete oy vereceğim demezler. Din ve etnik kimlik bağlamında oy kullanırsa siyaset bu noktaya gelir. O nedenle biz herkesin inancı ve etkin kökenine saygı duyarak sadece onların sorunlarına odaklanmamız gerekiyor, onu çözmemiz gerekiyor. Ama bizim siyasetimiz bu sorunlara yönelmedi başka alanlara girdi.”

Kılıçdaroğlu, programın sonunda SDÜ'lü öğrencilerin yönelttiği soruları yanıtladı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!