Güncelleme Tarihi:
“TÜSİAD ARKASINDA DURMADI”
“367'nin üzerinde bir milletvekili çıkarmamız halinde tek başımıza Anayasa'yı değiştirme hakkımız var. Biz böyle bir imkanı bile milletimiz verse, biz bütün parlamentoda grubu olanlara Anayasa kurma noktasında davetimizi yaparız. Ba da yeterli değil. Anayasa konusunda çalışmaları olan sivil toplum kuruluşları var. TÜSİAD yaptı ama arkasında durmadı. Bir ekibe yaptırdılar bunu, ertesi gün hemen 'Bu hocaların görüşü, bizim değildir' dedi. Böyle bir şey yaptırırsınız da nasıl arkasında durmazsınız. Hocalarla oturur, müzakere edersiniz ve sonra kalkarsınız, omurgalı şekilde arkasında durursunuz. Parlamento dışı partilerin de çalışmaları varsa onlardan da istifade etmek isteriz. Partimizin çalışmasını da etkileyici hale getireceğiz.”
İMRALI’YLA GÖRÜŞME
“İmralı ile görüşmeyi yapan hükümet değildir. İmralı ile görüşmeyi devlet yapar. Bizden önce de yapılmıştır. Bizden önceki iktidarların hepsinde yapılmıştır. Bu dönemde de yapılır. Gerektiği ana kadar yapılır. Öyle bir an gelir ki yapılmaz. Bunlar yapılıyorsa da devlet 'buradan acaba ülkenin birliği beraberliği için bir netice alır mıyız' düşüncesiyle yapar. Sayın Bahçeli, 'anlaştılar, anlaşma yaptılar' diyor. Bunu neye dayanarak söylüyorsun? Hukukta kaide var. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İddia sahibi sensin. O zaman ispatla. 'İspatlamazsan namertsin' dedim. Ne oldu? İspatladı mı? Hayır. Şimdi aynı şeyi tekrar ediyor. İftira at, tutmazsa iz bırakır. Dertleri bu.”
KILIÇDAROĞLU’NUN OKUDUĞU PANKART
|
“BALYOZ POYRAZ ERGENEKON NETİCELENSE DE RAHATLASAK”
“Bu belgeler kesinlikle bizim elimizde değil. Yargının elinde olan belgeler. Bu Balyoz, Poyraz, Ergenekon ile ilgili birçok dosya olduğu söyleniyor. Bunlar bir an önce keşke neticelense iddianame hazırlansa ve ne olacağını görsek ve rahatlasak diyoruz. Görünen o ki yapılanların içinde partimize yönelik birçok sıkıntılı adımlar oldu ve bunun içinde maalesef birçok kesim var. Sermaye çevresi, medyası, askerin içinden bazıları, özellikle medya çevresi, akademik çevrelerden olanlar var. Bunların hepsini görüyoruz ve bunlar da zamanla çok açık, net ortaya çıkıyor.”
KASET SKANDALI
“Bu konunun koruma polisi ben miyim? Önce bunu bir Genel Başkan olarak kendi içinde çözmesi lazım. Bu ahlaki bir durum. Son olayda 'İstifalarını verseler dahi, kabul etmeyeceğim, bütün sorumluluğu üzerime alıyorum' demedi mi? Ne oldu? Niye kabul ettin? Niye araziye süremedin? Bize omurgalı siyaset lazım omurgalı, yalpalayan değil. Eğer biz hükümet olarak bu işlerin üzerine gitmemiş olsaydık, bunlar çok daha açık olarak ortada gezerdi. Ben, Sayın Baykal ile ilgili olayı, Anayasa müzakerelerinin son gecesinde, yorgun argın en kritik anda, bu haber kulise geldiği anda Ulaştırma Bakanımı çağırdım ve TİB'e talimatı verin ve 'Anında ne yapılıyorsa yapılsın' dedim ve anında müdahale edildi.
Akif Hamzaçebi ile ilgili de vardı, bazı başka bakanlarla ilgili de vardı. Hepsine anında müdahale edildi. Ulaştırma Bakanlığı bu konuda TİB ile bu konuda müşterek çalışıyor ve bunları durdurdu. Yoksa bunlar hala devam ediyor olabilirdi, çok daha çirkin sahneler ortaya çıkabilirdi. Biz ancak bunu yapabiliriz, bundan sonrası yargıya aittir.
“ŞİMDİ NİYE YARGIYA GİTMİYORLAR”
MHP'li arkadaşlar şimdi niye yargıya gidip kovalamıyorlar? Gitsinler dava açsınlar, neden açmıyorlar? Eğer samimi ve dürüstseler savcılığa dava açsınlar. Hangi, nereden bu iş giriyorsa dava açsınlar. Çünkü Baykal bile bu komployu açıklayıp, takipçisi olamadı. Bak kendisi aday oldu, peki karşısındaki kadın niye aday olmadı ya da yapılmadı? Komploysa bunu yapanları açıkla, bildiğin bir şey varsa açıkla, davacı ol, işi takip et. Diğerleri de davacı olamadı. Çünkü karıştırdıkça bu iş çok daha kokar, bunu görüyorlar.”