Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Sevgili Ankaralılar, sevgili kardeşlerim, aziz vatandaşlarım, çok değerli yol arkadaşlarım sizleri bu anlamlı farklı buluşmada en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum. Buradan Sincan’daki bu mahşeri buluşmanın içinden bütün Ankara’yı, Ankaralı kardeşlerimi tüm Türkiye’yi ve dünyayı yürekten selamlıyorum. Akyurt’a Altındağ’a, Ayaş’a, Bala’ya, Beypazarı’na, Çankaya’ya, Elmadağ’a, Etimesgut’a, Evren’e Gölbaşı’na selamlarımı gönderiyorum.
AK PARTİ SİNCAN MİTİNGİNDEN KARELER / FOTO GALERİ
Buradan Makedonyalı kardeşlerime, Malezyalı kardeşlerime, Sarabosna’daki Boşnak kardeşlerime, Pakistanlı kardeşlerime, Filistinli kardeşlerime en kalbi selamlarımı gönderiyorum. Üskup’e Gosvitar’a Zenitsa’ya Saraybosna’ya Gazze’ye oralarda bizi bağrına basan bizi duygulandıran kardeşlik hukukunu bir kez daha hissettiren kardeşlerime gönül dolusu selamlar gönderiyorum.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR- 2 / HÜRRİYET TV
Londra’da Viyana’da Budapeşte’de ve daha pek çok yerde bize destek veren, Avrupa’nın Almanya’nın şehirlerinde, New York’ta destek gösterileri yapan dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
'BELKİ BURADAN ABD'YE BAĞLANACAĞIZ'
Belki buradan birazdan ABD’ye bağlanacağız, Gazze’de El Cezire futbol kulübünün tüm üyelerinin “Seni Seviyoruz Erdoğan” dedikleri için hepsine teşekkür ediyorum. İşte Türkiye manzarası bu, manzara bu. Bu manzarada kavga yok. Bu manzarada gürültü yok. Bu manzarada yakıp yıkmak yok. Bu manzarada gönül insanları var. Bu manzarada acaba bu ülkede, taş üstüne taş acaba nasıl koyarız diyenler var. İşte Türkiye’nin gerçek fotoğrafı bu. Türkiye’yi görmek isteyenler varsa gelsin Ankara Sincan’a burayı görsün.
Ankara öyle bir haykıralım ki 80 vilayet başkenti duysun. Öyle bir haykıralım ta Üsküp, Bağdat, Şam, Gazze oradaki kardeşlerimiz bizi duysun. Şimdi soruyorum. Bir miyiz Ankara? İri miyiz Ankara? Diri miyiz Ankara? Beraber miyiz Ankara?
"TORUNUM BENİ BÖYLE UYANDIRIYOR"
Bu birlik beraberlik kardeşlik şuuruyla yoluna devam eden böyle bir topluluğu nasip ettin. Bunları öyle söylediniz ki, artık 3,5 yaşındaki torunum bile sabah beni bununla kaldırıyor. “Dik dur eğilme bu millet seninle” diyor. Allah’ın izniyle bu kervan böyle yürüyecek. Bu millet partisi ne olursa olsun, etnik kökeni mezhabi ne olursa olsun demokrasiye sahip çıkıyor.
Bugün buradan dünyaya ses verdiğiniz için her birinize tek tek teşekkür ediyorum. Bugün burada milli iradeye sahip çıktığınız için her birinize tek tek teşekkür ediyorum. Aşkınız, sevdanız muhabbetiniz için, ahde vefanız için sizleri kutluyorum. Ben biliyorum ki 17 gün boyunca Türkiye’nin her köşesinde, dünyanın her şehrinde, milyonlarca milyarlarca kardeşim bütün kalbiyle bizlere dua etti. Ben biliyorum ki nineler, dedeler, anneler babalar hatta çocuklar kimi zaman açıktan bizler için hükümeti için ülkelerinin huzuru için el açıp dua etti, yakardı.
"2014 SEÇİMLERİNİN İLK ADIMIDIR"
Siz kurulan tuzağı hissettiniz. Yapılan saldırıların hedefini anladınız. İşte bugün siz bu meydanda tek bir gönül olarak, o alçak tuzağı haince saldırıları bozuyor, millet burada diye tüm dünyaya haykırıyorsunuz. Biz 10,5 yıldır milletimizin tamamıyla, her kesimden insanımızla birlikte, Türkiye’yi ekonomide demokraside hak ve özgürlüklerde dünyanın en önemli ülkesi haline getirme gayreti verdik. Biz herkese el uzattık ama birileri bize yumruk uzattı. Yumruk uzatanla toka yapılabilir mi? Bunun talihsizliği içerisinde bugün buradan itibaren artık yola çıktık. Sincan’da başladık. Şimdi bu aynı zamanda Mart 2014 seçimlerinin yerel kampanyasının ilk adımıdır.
Bu anlayışla Türkiye’de çok uzun zamandır hasreti çekilen birlik ve beraberliği biz bu sürede tesis ettik. Milletimizin tamamı yönünü aynı hedeflere yöneltti. Kimsenin şu gördüğünüz tarihi birliği bozmasına asla izin vermeyeceğiz. Kimsenin Türkiye’nin sokak sokak köy köy ayrılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Çünkü biz Birlikte Türkiye’yiz. İnşallah hepsinin hevesleri kursaklarda kalacak.
Bizim millet olarak öyle bir direnişimiz vardır ki tüm direnişleri bozar, tüm oyunları bozar, tuzakları alt üst eder. Biz duada yakarış ile direniriz. Biz sükut ederek, susarak, sabrederek “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler” diyerek direniriz.
"SOKAKLARA DÖKÜLEN OLMADIK"
Ama onlar bunu anlamaz. Biz 27 Mayıs’ın karanlığını böyle bir direnişle açtık. Biz 12 Eylül’ün 27 Nisan’ın karanlığı böyle bir direnişle açtık.Birileri gibi sokaklara dökülenlerden olmadık. Eline taş alan, molotof alanlardan, sapan alanlardan olmadık. Birileri gibi gece yarılarına kadar kornalarına basanlardan olmadık. Tencere tava çalarak komşusunu rahatsız edenlerden olmadık. Bunlar mı çevreci? Bunun adı gürültü kirliliği. Çapulcudan çok rahatsız olmuşlar. Dedim ki bana gelenlere, bak dedim size ben TDK’nın lügatınden okuyorum, “düzeni bozma gayreti içinde olanlara çapulcu denir” aynı zamanda kamu düzenini bozmak suçtur.
"HANİ DEMOKRASİ HAK HUKUK DİYORDUNUZ"
12 tane parti teşkilatımız yakıldı yıkıldı. Ya parti teşkilatı sana ne yaptı be? Hani demokrasi diyordunuz, hak hukuk diyordunuz. Ben özellikle başta Taksim meydanı olmak üzere, ülkemin değişik yerlerinde olanlara sesleniyorum. Sizin demokrasi özgürlük anlayışınız bu mu? Olayın özü Gezi Parkı mı? Bunları size belgelerle daha sonra açıklayacağız. Bu iş dışarıda ve içerde koordineli olarak yürüyen bir süreçtir. Hepsinin belgeleri elimizde. Bu ihanet şebekesini milletimize tanıtacağız.
Biz bu ülkede AK Parti iktidarı olarak milletin kılık kıyafetine bakıp, sakalına bıyığına bakıp, ağzındaki duaya alnındaki secde
Alçakça onlara şiddet uygulayanlardan olmadık. Başörtülü bir bayan araba sürüyor değil mi? Arabaya vuruyorlar. Yavrusuyla eşini bekliyor ona saldırıyorlar. Taciz ediyorlar. 6 aylık çocuğunun aracıyla orada tekmeyle yerde süründürüyorlar. Sizin özgürlük anlayışınız bu mu?
"CAMİLERİMİZDE İÇKİ İÇTİLER"
Baş açığı da burada, başörtülüsü de burada. El ele omuz omuza, hep birlikte Türkiye. Polisimize el uzattılar. Sabrettik, sabrediyoruz. Polisimize başında maalesef milletvekili sıfatında bulunan bir CHP’li tarafından en ahlaksız en edepsiz şekilde dil uzattılar. Sabrettik. Başörtülü kızlarımıza el uzattılar, sabrettik. Okullara sokmadılar, üniversitelere sokmadılar. Camilerimize ayakkabılarıyla girdiler. Camilerimizde içki içtiler. Sabrettik. Sabrediyoruz.
"8 AY DAHA SABREDECEĞİZ"
Duvarlara hakaretler yazdılar. Sabahlara kadar azgınca küfrettiler. Şahsımda dahil olmak üzere hep küfür ettiler. Ama sabrettik. Çünkü biliyorduk ki kem söz sahibinindir. Çocukları, yaşlıları, kadınları rahatsız ettiler. Bütün bunlara karşı sabrettik. Bir kere tüm bu vandallıkların, tüm bu insanlık dışı hareketlerin hesabını yargıda soracağız. Bunu eğer takipsiz bırakırsak bu da olmaz. Ayrıca 8 ay daha sabredeceğiz. 8 ay sonra sandık gelince bunlardan hesabı işte orada soracağız. Sandıkları patlatacağız ona göre. Ben size inanıyorum.
"GEZİ PARKINI YENİ ÖĞRENDİLER"
Türkiye 17 gündür ibretle izlediğimiz tarihe de bu şekilde kaydedilecek bir olay yaşadı. Meselenin çıkış yeriyle geldiği nokta çok farklı. Her çevreden çok farklı insanlar geldiği halde bir şey konuştular. Dediler ki Gezi Parkı. Bunların çoğu aslında Gezi Parkı’nı yeni öğrendiler.
Biz Taksim’de Gezi Parkı’na gelen saf temiz kardeşlerimi hadi kabulleniyorum, eyvallah. Fakat bunu anlıyorum da ortada henüz bir şey yokken, bu genç kardeşlerimin orada birileriyle bulunmasını anlamıyorum. Çünkü ne ihale, ne atılan bir adım ne de yapılan bir şey var. Acaba niye buraya geldiler? Çevre duyarlılığıyla ortaya çıkan kardeşlerimi diğerlerinden ayırıyorum. Onların taleplerine saygı duyduğumu ifade ettim. Ama iş daha ilk günden itibaren çevre duyarlılığının ötesinde başka bir noktaya gitti.
"ÇOK FARKLI HESAPLAR DEVREYE SOKULDU"
Orada illegal örgütler vardı. Gezi Parkı perdesinin gerisinde çok farklı hesaplar devreye sokuldu. Bu konuda ulusal medyanın bir kısmı yalan haberlerle, iftira ile, provokasyonla her türlü ilkesizliği sergiledi.
Uluslararası medya aynı şekilde her türlü iki yüzlülüğü sergiledi. Kimi siyasetçiler, söylemleriyle, eylemcilere para vererek. Dilenci mi onlar yahu? Eylemcilere para vererek, sokakta polisimize küfrederek, bir mezhep çatışması için her türlü tahriki yaptılar.
"ÇADIRLARDA EDEPLE ADAPLA ÖRTÜŞMEYEN GÖRÜNTÜLER YAŞANDI"
Sosyal medyada sahte hesaplar üzerinden yalan haberlerle akıl almaz provokasyon gerçekleştirildi. Sokaklarda, caddelerde, çadırların içinde dışında milletin değerleriyle örtüşmeyen, edep adapla örtüşmeyen görüntüler yaşandı.
"HESABINI SANDIKTA SORACAĞIZ"
Çünkü biz yakıp yıkarak kırıp dökerek, yalanla iftira ile bu yola koyulmadık. Bize, yani bu gördüğünüz millete 27 Mayıs’ta o oyunu oynadılar. Biz bu oyunun hesabını hukukla, demokrasiyle sorduk. Unutmayın bize 12 Mart’ta, 12 Eylül’de 28 Şubat’ta bu oyunu oynadılar. Oralarda da hesabımızı yine sandıkta sorduk. Ama hukuk içinde demokrasi içinde ahlak ve edep içinde sorduk. İnşallah işte bu hukuksuzluğun bu şiddetin bu sandıktanımazlığın hesabını da ahlak ve edebimizle sandıkta soracağız.
Siz hafta başında da bir başkaydınız. Bizleri havaalanından aldınız ve başkentin merkezine kadar yüz binler yollarda bir başka götürdünüz. Sizin o heyecanınız, o aşkınız o sevdanız unutulur gibi değil.
"MHP'Lİ KARDEŞLERİME TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Bize nasıl bir oyun oynadıklarını, nasıl tuzak kurduklarını çok iyi görmenizi istiyorum. 17 gündür bu medya, bu siyasetçiler, bu sosyal medya bilinçli şekilde meselenin aslını gizliyor. Israrla ağaç diyerek, çevre diyerek konuyu saptırmaya çalışıyorlar. Yapılan hukuksuzluğu şiddeti yapılan tahribi bu şekilde örtmek istediler. Bu masum talebin arkasına sığınarak büyün bir siyasi provokasyonun peşinde oldular.
AK Parti mitinginde MHP bayrakları |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara-Sincan'daki "Milli İradeye Saygı" mitinginde ilginç anlar yaşandı. |
Detayı için tıklayınız |
Hesap, oyun çok başta tuzak bambaşka. MHP’li kardeşlerime teşekkür ediyorum, bu yürüyüşe verdikleri destek sebebiyle teşekkür ediyorum. İnşallah bu yürüyüş birlikte kararlılıkla yürüyecek. Gerçekten çok teşekkür ediyorum, sağ olsunlar varolsunlar.
1 DEĞİL 2 DEĞİL 3 DEĞİL TAM 4 TANE KREDİ KURUMU NOTUMUZU ARTTIRDI
Bütün bu olayların zamanlamasına dikkatlerinizi çekiyorum. Mayıs ayında Türkiye çok sevindirici gelişmeler yaşadı. Rekor üstüne rekorlar kıran bir iktidar var. Çitayı hep yükseğe çektik. Olmaz denilenler oldu. ulaşılamaz denilenlere ulaştık. Ancak geçtiğimiz Mayıs ayı bizim için ülkemiz için Türkiyemiz için çok daha başka bir aydı.
1) 46 milyar dolarlık İstanbul’a üçüncü havalimanı ihalesini gerçekleştirdik.
2) Ankara’da Japonya başbakanını ağırladım. Türkiye’de 22 milyar dolarlık bir yatırımla, nükleer enerji santralinin kurulması için ilk adımları attık.
3) İstanbul boğazına 2,5 milyar dolarlık bir yatırımla üçüncü köprünün temelini attık. 2015’te üzerinden geçeceğiz. Bu köprü dört gidiş dört geliş, aynı zamanda raylı sistem. Bunların akılları bunu almaz ki. Bunların böyle bir ufku yok.
4) İstanbul Borsası 93 binin üzerine çıkarak rekor kaydetti.
5) Merkez Bankası biz geldiğimizde 2002 rezervi 27,5 milyar dolar. Mayıs ayı içinde ne oldu? 135 milyar dolara çıktı.
6) Gösterge faizi, biz göreve geldiğimizde yüzde 63’tü. Yani devletin borçlanma faizi. Ne oldu biliyor musunuz? 4,61’e indi. Ankaralı kardeşlerim bu faiz kimin cebinden çıkıyordu? İşte bu milletin cebinden çıkıyordu. Faiz lobisine gidiyordu.
7) Bir değil, iki değil, üç değil tam dört tane kredi derecelendirme kuruluşu artarda Türkiye’nin kredi notunu mayıs ayı içinde artırdı.
8) IMF ile ilişkilerimizde tarihi bir gelişme yaşandı. Borcumuz 23,5 milyar dolardı. 14 Mayıs’ta son taksidi ödedik ve borcu sıfırladık.
9) Enflasyonda sanayi üretiminde, dış ticarette yeni rekorlara şahit olduk.
10) Çözüm sürecinde çok iyi neticeler aldık. 6 aydır hamd olsun doğudan acı haberler gelmiyor. Türkiye’nin her köşesinde kardeşliği hoş görüyü egemen kıldık.
İşte Türkiye’de bunlar yaşanırken, Mayıs ayının sadece ilk iki haftasına bu kadar güzel gelişme sığdırılırken, bunlar önce Reyhanlı’da 53 kardeşimizi şehit ettiler. Bu 53 şehidimizle ilgili de ilerde konuşacağım, şimdi konuşmuyorum, yine sabrediyorum. Onun da vakti saati gelecek. Ama ana muhalefetin genel başkanının konuşması lazım. Şu anda dört kişi tutuklandı. Şifre çözülüyor. CHP’nin milletvekilleri Suriye’ye niye gittiler? Ve onları getirip götüren kim? Oyunun içinde kimler var. Hepsi yavaş yavaş çözülüyor. Bu daha başlangıç.
"CHP GENEL BAŞKANI'NA İSTİFA ET DEDİM"
İtibarı her gün artan Türkiye’nin bu acıyı yaşanmasını istediler. Reyhanlı saldırısını planlayan uygulayan alçağın, az önce ifade ettim CHP heyetini iki kez Şam’a götürüp Esed alçağı ile görüştüren kişi olduğunu öğrendik. CHP Genel Başkanına istifa et dedim. Pişkin, sonra nereden koltuk bulacak. CHP Genel başkanına cevap ver dedik. Ama kardeşim, bu iş maalesef yüz ister. Hani CHP genel başkanı sürekli söylüyor ya. Yalancıdan başbakan olmaz diyor ya. Evet yalancıdan bu ülkede başbakan olmaz. İşte onun için Kılıçdaroğlu geldiğinden beri başbakan olamadı, olamayacakta. Sen öyle diyorsun, millet böyle diyor. Demek ki yalancı sensin doğru burada.
"BU ÜLKEDE HUKUK VARSA O SANATÇIYA HESAP SORACAĞIZ"
Ve enteresan bir tanesi diyor ki, çarşıdan başbakan olmaz. Onun için Kılıçdaroğlu başbakan olamayacak. Pişkinden, mezhep ayrımcılığı yapandan da başbakan olmaz. Reyhanlı saldırısının hemen ardından büyüyen güçlenen Türkiye’ye bu sefer bir başka tuzak kurdular. Taksim olaylarının başında sözüm ona bir sanatçı çıktı, bir tweet attı. Bunun kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş sen hala anlamadın mı” Eğer bu ülkede hukuk varsa sana bunun hesabını soracağız. İşte bu bir itiraftır. Nerede ne var, çok açık ortaya çıkıyor. CHP’nin milletvekili de çıkıyor, mesele Gezi Parkı değil anlamadın mı? Neymiş mesele? AK Parti iktidarını devirmek.
"ANKARA'DA YAKIP YIKANLARIN GEZİ İLE NE İLGİSİ VAR"
Ankara’da her yanı yakıp yıkanların Gezi Parkı’yla ne alakası var? Kırıp dökenlerin ne alakası var? Durakları yakıp yıkanların Gezi Parkı’yla ne alakası var? Sivil araçları yakanların ne alakası var? Bunlar 17 gün boyunca tiyatro içinde tiyatro sergilediler. Bir tarafta türk bayrağı ile dolaştılar, bir tarafta türk bayrağını yaktılar. Bir tarafta içki şişelerinin güya çadırdan mescit yaptılar, diğer tarafta ayakkabılarıyla Dolmabahçe Bezmi Alem Camii’ne ayakkabılarıyla girip camide içki içtiler. Bir taraftan ulusalcıyız dediler, diğer tarafta AKM’nin, Atatürk Anıtı’nın üzerindeki paçavralara göz yumdular.
Atatürk Kültür Merkezi’nin üstünde o paçavralara niye göz yumdunuz? Asılanlar neydi terörist. İllegal görünen legal örgütler. Başbakana hakaret içeren paçavralar. Anıt’ta bölücülerin posteriyle Türk bayrağı ve Atatürk’ün posteri yanyana. Niye bunu seyrettiniz? Hani siz ulusalcıydınız? Neden? Ondan sonra koministiz diyenler faşizm sergiledi. Özgürlükçüyüz diyenler özgürlüklere saldırdı. Kendi yaşam tarzına saygı isteyenler, başkalarının yaşam tarzına saldırdılar. Polis müdahalesini günlerce ağızlarında sakız yapanlar kendi şiddetlerini bir kenara koydular.
"POLİS BİBER GAZI KULLANIR"
Polis su kullanır, polis biber gazı kullanır. Avrupa’da, Amerika’da, Çin’de, Rusya’da böyledir. Hatta hatta bazı ülkelerde kurşun sıkar. Benim polisim sabretti be. Yeri geldi dayak yedi. Parke taşlarını attılar onlara. 600’ü aşkın polisim yaralandı. Bunlar Türk polisi değil mi? Ey ulusalcılar bu polise nasıl saldırdınız.
"ALEVİ'NİN SÜNNİYE, SÜNNİ'NİN ALEVİYE ÜSTÜNLÜĞÜ OLMAZ"
Bir taraftan ulusalcıyız diyeceksin öbür taraftan polisime saldıracaksın. Bu olacak iş mi? Bu millet bunları yutmaz. Yutar mısınız? Kimse kimseye üstünlük taslamasın. Hepsi Allah’ın kulu. Alevi’nin Sünni’ye Sünni’nin Alevi’ye üstünlüğü olamaz. Bunu kaşıyanlar, bu oyuna ne olur gelmeyin.
Zenginin fakire, fakirin zenginliğe üstünlüğü yoktur. Aynı musalladan kalkıyoruz değil mi? Musalla taşına trilyoner geldiği zaman hoca efendi “cumhurbaşkanı niyetine demiyor, başbakan niyetine demiyor, trilyarder niyetine demiyor” ne diyor? Er kişi niyetine diyor, işte gerçek eşitlik orada.
Ey faiz lobisi sen de oraya gireceksin, ben de oraya gireceğim. Eğer yaptığın bir şey varsa yırttın paçayı, yoksa hapı yuttun.