Güncelleme Tarihi:
Başbakan Erdoğan, Yenişehir semtinde düzenlenen mitingdeki konuşmasına, Mardin'in bütün ilçelerine sevgi ve saygılarını yollayarak başladı.
Mardin'e 6 ay önce geldiğini, 78 farklı eserin resmi açılışını yaptığını, eğitimden sağlığa, ulaştırmaya, belediye hizmetleri, KÖYDES gibi bütün projeleri Mardinlilerle bütünleştirdiğini kaydeden Erdoğan, “Mardinli kardeşimin ufkunu açacak 78 eseri, hizmeti sizlerle buluşturduk” diye konuştu.
Erdoğan, Mardin'in huzurun, kardeşliğin, dayanışmanın, hoşgörünün, tarihin, medeniyetin, bilimin şehri olduğunu, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın göz bebeği bir şehir olduğunu, Türkiye'nin kardeşliğin örnek şehri olarak gördüklerini, gittikleri her yerde övgüyle bahsettiklerini ve duydukları iftiharı dile getirdiklerini ifade ederek, Mardin'in dayanışmanın, hoşgörünün kardeşliğin simgesi olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bizim kardeşliğimiz binlerce yıllık dayanışmamız işte şu Mardin'in taşlarına kazınmış durumda. Biz ezelden kardeşiz. Allah'ın izniyle ebediyen kardeşiz. Bakın sevgili bu Mardin'de Kürdüyle, Arabıyla bir gayretin içerisine giren var mı? Var. Öyle bir ayrımcılığı, bölücülüğü yapanlar var mı? Var. İşte bu ayrımcılığı ve bölücülüğü ortadan kaldıracak tek hareket AK Parti hareketidir. Çünkü Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle Romanıyla Boşnağıyla kim olursa olsun yaratılanı yaradan ötürü seviyoruz.”
BAĞIMSIZLAR, BDP SIRTINI NEREYE DAYIYOR
Yıllarca ihmal edilen Mardin'i yeniden canlandırmak için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Mardinli kardeşim ben Türkü de Kürdü de seviyorum. Bizde ayrım yok. Fakat Kürdün temsilcisiyim diyenin benim Kürt kardeşlerime kazandırdığı ne var söyler misiniz? Söyler misiniz ne kazandırıyor? Kürtler adına ortaya çıkan bağımsız adaylar var. Allah aşkına şu Mardin'e ne kazandırdılar? Söyler misin? Okullarınızı, Hastanelerinizi, yollarını mı yaptılar? Size iş ve aş mı buldular? Ne yaptılar? Şimdi hangi yüzle gelip oy istiyorlar. Ne yapacağız diyorlar. Kardeşlerim bu ülkede artık ret, inkar ve asimilasyon politikaları yoktur. Biz tüm kardeşlerimizi vatandaşlarımızı yaradan da ötürü sevdik, seviyoruz.
Kardeşlerim şunu bilesiniz; bugün bu bağımsızlar bu BDP sırtını nereye dayıyor? Nereye? PKK terör örgütüne dayıyor. Öyle mi? Oyu nasıl alıyorlar? Tehditle, korkutarak. Öyle mi? Esnafın kepenklerini kapattırıyorlar. Yoksa esnaf kepenk kapatır mı? Ama tehditle kapattırıyor. Sevgili kardeşlerim işte 12 Haziran bütün bu tuzakları ve tezgahları bozma günüdür. Mardin buna hazır mı? Mesele bitmiştir. Bizim kardeşliğimiz ve dayanışmamız hiçbir şeyle izah edilemez. Çok önemli adımlar attık her alanda.
Kürt kardeşlerimizin sorunlarına samimiyetle eğildik. Arap kardeşlerimizin sorunlarına samimiyetle eğildik. Yezidi, Keldani, Protestan, Katolik demedik yıllarca kim bu ülkenin vatandaşıysa onların sorununu biz kendi sorunumuz olarak gördük. Biz cesaret ve kararlılıkla bir adım attık. Biz çözüm kapısını sonuna kadar araladık. Yasakları, kısıtlamaları kaldırdık, baskılara son verdik. Biz Milli birlik ve kardeşlik dedik. Bedeli her ne olursa olsun biz bu meseleyi çözeceğiz dedik. Biz sorunlardan beslenmedik kardeşlerim. Biz sorunları çözen bir iktidar olduk.”
“BDP'NİN SEÇİM BÜROLARINDAN, ÇADIRLARINDAN MOLOTOFLAR ÇIKIYOR”
Erdoğan, yoksulluktan beslenen, yoksulluğu istismar eden parti olmadıklarını, yoksulluğu azaltan bir parti olduklarını ve iktidara geldiklerinde 19 milyon olan yoksul sayısının 12 milyon 715 bine indiğini belirterek, “Bay Kemal bunu istismar ediyor. Bay Kemal 12 milyon 715 bini söylerken buraya 19 milyondan geldik. Bir de bunu söyle. Bunu söylemiyor. Değmez, değmez, hiç yormayın kendinizi ne gerek var. Sandıkta, sandıkta” dedi.
Kardeş acılarını, gençlerin kanını, anaların gözyaşlarını oya tahvil etme çabasında olan vicdansızlardan olmadıklarını, kanı, gözyaşını durdurmak için çırpınan bir iktidar olduklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçim sürecine girdiğimiz andan itibaren terör örgütü ve BDP şiddetin dozunu artırdılar. AK Parti'yi hedef alarak şiddetten medet ummaya başladılar. Cizre'de 13-14 yaşındaki imam hatipli yavruların kaldığı yurdu, ne günahı vardı o yavruları yaktılar. Molotoflarla yaktılar. Yine Cizre'de büyük Kürt alimi Melayi Ciziri'nin türbesinin tahrip ettiler. Diyarbakır'da bir kez daha imam hatipli çocuklara saldırılar. Çıktı içlerinde malum İmralı'daki Kürtlerin dini Zerdüştlüktür dedi. Son zamanlarda biz Hristiyanlığa daha yakınız dedi. Aynen bakın oturmuş omurgalı bir yapıları yok. İstikamet yok, Kürtler kılıç zoruyla Müslüman olmuş dedi. Benim Kürt kardeşlerime hakaret ettiler. İstanbul'da barış, demokrasi diyen, mağduriyet kisvesi altında oy toplamaya çalışan bağımsız adayların seçim bürosundan molotoflar çıkıyor.
Kısa bir süre önce değerli kardeşlerim aynı bir şekilde İstanbul'daki bir ilçe başkanı molotoflarla yakalanıyor. BDP'nin Seçim bürolarından, çadırlarından molotoflar çıkıyor. Ne olacak bu molotoflar? Kimin yüzünü yakmayı planlıyorsunuz? İstanbul'da Serap kızımından sonra şimdi kimi belediye otobüsünde öldürmeye çalışıyorsunuz? Dün Van'ın Başkale ilçesinde bizim milletvekillerimizi taşladılar. Hopa'da bulunduğum otobüsü ve tüm konvoyu taşladılar. Koruma polisim orada aldığı isabetle otobüsten düşerek bir beyin travması geçirdi. Ameliyat oldu. Halen hastanede. O ameliyattan sonra halen şuuru kapalı duruyor. Değerli kardeşlerim bu mu demokrasi? Bu mu özgürlük? Sandıktan umudunuzu bu kadar mı kaybettiniz? Söyleyecek sözünüz molotof mu taşlar mı? Dağlardaki silahla dolaşıyor, sizler de şehirde taşlarla molotoflarla mı dolaşıyorsunuz? Hiç mi fikriniz kalmadı ki şiddete başvuruyorsunuz? Sevgili devletin asimilasyon, inkar ve ret politikalarına biz son verdik.
SONUNDA ŞİDDET DEĞİL, DEMOKRASİ KAZANACAK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hangi şiddet eylemi yapılırsa yapılsın, sonunda şiddetin değil, demokrasinin kazanacağını söyledi.
Yenişehir semtinde halka hitap eden Erdoğan, “Bana buraya geldiğim zaman şunu söylediğinizi unutmuyorum. Partimizi kurarken ne dediniz? 'Sayın Başkan Olağanüstü Hal'i kaldırın gerisine karışmayın' dediniz hatırlatmasında bulunarak, OHAL'i kaldırdıklarını ve çekiç gücü gönderdiklerini, ana dilde kurslar açtıklarını, TRT 6'nın Kürtçe yayına başladığını belirtti. Erdoğan, şunları söyledi:
“BDP ise bu faşizan baskılarına, 'demokrasi, demokrasi' diyerek mi son verir? Demokrasi ile faşizan baskı bir arada olmaz. Ona bir son vereceğiz. Hangi şiddet eylemini yaparlarsa yapsınlar, sonunda şiddet değil, demokrasi kazanacak. Değerli kardeşlerim şunu bilin; senin yoksuluğundan bunlar çıkar sağlamanın derdi içindeler. Ne olacak? 20 tane, 30 tane bağımsız milletvekili parlamentoda grup kursa ne olacak? Ne yapacak? Sadece Meclisin içinde bunların yaptığını söyleyeyim size. Bunlar bağırırlar, çağırırlar o kadar. Yaptıkları bir şey daha var onu da söyleyeyim. Biz Anayasa değişikliği yaptık değil mi? 26 Madde. Bunlar diyorlardı ki, 'Durmadan bizim partimiz kapatılıyor'. Biz de Anayasa değişikliğinin içine bir de partilerin kapatılmamasını sağlayacak madde koyduk. Ne oldu? Bu BDP'li milletvekileri bu partilerin kapatılmasını engelleyecek olan maddede oy kullanmaya gelmediler. Çünkü bunlar parti kapatılsın ki, buradan da oy alalım diye çırpınıp duruyorlar, yaptıkları bu. Dürüst değiller, samimi değiller, bunu böyle bilmenizi istiyorum. Ve milletvekilliğinin kendilerine sağlamış olduğu saltanatta, bu işi sürdürmeyi istiyorlar, yaptıkları bu. Senin yavrularının kanı üzerinden siyaset yapmanın gayreti içerisindeler.”
“BİZ SORUNU ÇÖZDÜKÇE, BUNLAR KIŞKIRTMAYI, TAHRİKİ ARTIRIYOR”
Başbakan Erdoğan, taşın, molotofkokteylin çocukların eline verildiğini, amaçlarının çocukların üzerinden istismar siyaseti yapmak olduğunu, eser, hizmet, siyaseti konuşamadıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Bakın ellerinde belediyeler var değil mi? Yaptıkları hizmetleri biliyor musunuz? Pislikten geçilmez, altyapı yok, dökük rezillik. Paran mı gelmiyor senin? Paranı alıyorsun, paranı aldığın halde hizmet vermiyorsun. Dert başka, dert hizmet değil, istismar siyaseti. Kardeşlerim, Kürt annelerinin, Türk annelerinin, Arap annelerinin gözyaşı üzerinden siyaset üretmenin mücadelesi içerisindeler. Biz sorunu çözdükçe, bunlar kışkırtmayı, tahriki artırıyor. Biz yasakları kaldırdıkça, millete baskıyı bunlar yapmaya başlıyor. Özgürlük alanı genişledikçe, bunlar özgürlüğü istismar edip, benim Kürt kardeşime, Arap kardeşime, faşistçe baskılar uyguluyor.
Kardeşlerim, 'bizde ayırım yok' dedim. İşte buyurun, karşınızda ben. Ben Türküm ama, eşim Arap. Ben Rizeliyim, eşim Siirtli. Niye? Çünkü bizde ayırımcılık yok. Çünkü biz az önce şarkıyı dinledik, ne diyoruz, 'Bir Allah'ın kuluyuz' diyoruz, değil mi? Bitti. Bizde ayırımcılık olmuyor. Benim Kürt kardeşim, Arap kardeşim, artık bunlara aldanmasın diyorum. “
Erdoğan, Türkiye'de bu yaşananların sorumlusunun CHP olduğunu, Kürt meselesinin patentinin CHP'ye ait olduğunu, BDP'nin CHP ile kolkola girdiğini kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:
“MHP ile de kolkola siyaset yapıyorlar. Çünkü, bunların üçü de statüko partisi, bunların üçü de değişimden korkuyor, bunların üçü de seçimden korkuyor. 12 Haziran'da sandığa gidelim ve bunlara gereken dersi verelim diyorum. Elinizi vicdanınıza koyun ve sandıkta bunlara gereken cevabı verin. Hiç korkmayın, korkunun ecele faydası yoktur, bunu unutmayın. Güvenlik güçlerimiz her türlü tedbiri almış vaziyette ve alacaktır. Sandığa güvenle gidin, oyunuzu vicdanınızla kullanın. İnsan ömründe bir kez ölür ama, bunlar bin kez ölecekler unutmayın. Dağıtılan bildirilere, savrulan tehditlere, sizi sindirmek için yapılan baskılara boyun eğmeyin. CHP, MHP ve BDP'nin kurduğu oyunu, kurduğu tezgahı gelin 12 Haziran'da hep beraber altüst edelim.
Siz bütün baskılara rağmen, tehditlere rağmen, zorbalığa rağmen 12 Eylül'de sandığa gittiniz ve yüzde 93.5 'evet' dediniz. Şimdi de sandığa ve yeni bir anayasa için, hak ve özgürlükler için, ileri demokrasi için 'AK Parti' diyin, 'Büyük Türkiye' deyin. Değişim için AK parti, çözüm için, kardeşlik için, dayanışma için bir kez daha AK Parti diyin, oyunuza sahip çıkın. İradenize sahip çıkın, onurunuza sahip çıkın. Geleceğinize sahip çıkın. Bu çocuklar bizim, bu gençler bizim, yavrularımızın geleceği için sandığa gidin. Yavrularımızı dağlara kaçıranlara karşı sandığa gidin. Onun için duruşunuz önemli, onun için duruşumuz önemli.”