Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, “Ankara, bugün artık sadece Hakkari'nin, Edirne'nin, Muğla'nın, Iğdır'ın değil, Bağdat'ın Kabil'in, Trablus'un, Kudüs'ün, Saraybosna'nın dahi yanı başında, bir el uzatımı mesafesinde duruyor. Bugün Ankara, sadece Türkiye'nin değil, bütün mazlum ve mağdur coğrafyaların, yoksul milletlerin umudu, umut ışığı olmak gibi bir misyonu taşıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, her denklemde Ankara hesaba katılıyor. Her konuda artık Ankara'nın ne diyeceği bekleniyor” dedi.
Konuşmasına, Ankara'da, gelir vergisi, kurumlar vergisi ve ihracat dalında rekor kıran iş adamlarını tebrik ederek başlayan Erdoğan, ATO Başkanlığına seçilen ve kendisi de bir rekortmen olan Salih Bezci ile arkadaşlarına başarılar diledi.
Başbakan Erdoğan, önceki gün Ankara'da seçim çalışmaları kapsamında 3 ilçede miting gerçekleştirdiğini, bunun yanında, İvedik Organize Sanayi Bölgesinde bir resmi açılış yaptığını, hem İvedik hem de Ostim'e hitap edecek çok önemli eserleri Ankara'ya kazandırdıklarını ifade etti.
Ankara'nın 1923 yılında adeta bir kasaba görünümünde olduğunu, şu anda ise her alanda bir Avrupa kentine dönüştüğünü kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ankara, 2002 yılı sonuna kadar, yanı başındaki Kırıkkale'ye, Çankırı'ya, Konya'ya, Eskişehir'e dahi binlerce kilometre uzaklıkta bir başkentti. Ne vatandaşın ne sanayicinin ne tüccarın sesi, Ankara'nın o aşılmaz duvarlarını geçip, başkentin koridorlarına ulaşabiliyordu. Bugün ise, Ankara'yı, hem fiziken, hem manen, bu ülkenin bir çözüm merkezi, üretim merkezi,ihracat merkezi haline getirdik. Gururla ifade etmeliyim ki, Ankara, bugün artık sadece Hakkari'nin, Edirne'nin, Muğla'nın, Iğdır'ın değil, Bağdat'ın Kabil'in, Trablus'un, Kudüs'ün, Saraybosna'nın dahi yanı başında, bir el uzatımı mesafesinde duruyor. Bugün Ankara, sadece Türkiye'nin değil, bütün mazlum ve mağdur coğrafyaların, yoksul milletlerin umudu, umut ışığı olmak gibi bir misyonu taşıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, her denklemde Ankara hesaba katılıyor. Her konuda artık Ankara'nın ne diyeceği bekleniyor.”
Ankara'yı karayolları açısından da bir merkez haline getirdiklerini kaydeden Erdoğan, inşa ettikleri bölünmüş yollarla, Türkiye'nin 81 ilinden çok rahat ve konforlu şekilde Ankara'ya ulaşıldığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ankara'yı hızlı trenin de bir merkezi haline getiriyoruz. Ankara-Eskişehir hattını tamamlayarak 2009 yılında hizmete açmıştık. Eskişehir-İstanbul ve Eskişehir-Bursa hatlarının inşası devam ediyor. Ankara Konya hızlı tren hattımız tamamlandı, deneme sürüşleri yapılıyor, birkaç hafta içinde, belki de bu ay sonuna kadar o hattı da artık hizmete açıyoruz. Böylece Konya-Ankara arası 1 saat 15 dakikaya düşüyor. Ankara Sivas hattının da çalışmaları devam ediyor. Devam eden çalışmalara, Erzurum, Erzincan, Trabzon, İzmir gibi yeni projeleri de ekleyerek, inşallah demir ağlarla ülkeyi örmüş, Ankara'yı da bunun merkezine koymuş olacağız. Havayolu aynı şekilde. Anadolujet merkez olarak Ankara'yı kullanıyor ve yurtiçi, yurtdışı birçok merkeze Ankara'dan ulaşılabiliyor.”
İstanbul için “KANALİSTANBUL” ve “İki Şehir” adı altında iki önemli proje açıkladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, “Ankara için de, 2023'e kadar bitirmeyi hedeflediğimiz mega projelerimiz var. Önümüzdeki günlerde özel bir basın toplantısıyla açıklayacağım. Ancak şu anda açıklamam gerekenleri burada ifade etmekte fayda görüyorum. Etlik ve Bilkent'te, Avrupa'nın en büyük şehir hastaneleri kampüsünü inşa ediyoruz. Proje hazırlıklarımız tamam, seçimden sonra dozerler çalışmaya başlayacak. Ve bu hastanelerimizde benim vatandaşım artık sedye üzerinde dışarda dolaştırılmayacak. Her şey yürüyen merdivenlerle hastane içerisinde bloklar arasında bu şekilde cereyan edecek. Toplam 7 bin yatak kapasitesiyle, 2 genel ve 14 ihtisas hastanesiyle Ankara artık sağlıkta da bir merkez haline gelecek” diye konuştu.
Ankara'dan Niğde, Samsun ve İzmir'e ulaşan otoyollarını tamamlayacaklarını belirten Erdoğan, Ulaştırma Bakanlığı'nın devraldığı metro inşaatında 44 kilometre uzunluğunda 3 metro hattını, 3 milyar liralık yatırımla 2 yılda tamamlayacaklarını ve Ankara'nın hizmetine sunacaklarını söyledi. Erdoğan, “Kızılay Çayyolu, Tandoğan Keçiören, Batıkent Sincan inşallah hayalleriyle kucaklaşmış olacak” dedi.
“SAVUNMA SANAYİSİNİN BAŞKENTİ ANKARA”
Konuşmasında bankaların genel müdürlüklerinin Ankara'dan İstanbul'a taşınması konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bunun da spekülasyonunu yapanlar var. Dünya finans sektörleri siyasi merkezler olarak gelişmiş ülkelerde böyle bir değerlendirmeyi yapar. Türkiye, bu değerlendirmeyi yıllardır yapıyor, kendi dönemimizi kast ediyorum ama adımını atmamıştı. Şimdi biz bu adımı atıyoruz. Fakat bu adımı atarken Ankara'nın üzerinde siyasi misyonu var. Siyasi misyonunun yanında Türkiye'nin savunma sanayisinin yüzde 80'ini barındırmak suretiyle, savunma sanayisinin başkenti Ankara, konum bu. Bunu da buraya yerleştiriyoruz. 2016 yılında savunma sanayisinde ciro hedefimiz 8 milyar dolar. Bunun 6 milyar doları Ankara'dan sağlanacak. TAİ tesisleri içinde 100 milyon dolarlık bir yatırımla Uzay ve Uydu Merkezi kuruyoruz. Gölbaşı yakınlarında, 100 milyon dolarlık bir yatırımla Radar ve Elektronik Harp Tasarım Merkezi kuruyoruz, 2 yılda bunlar faaliyete geçecek. Ankara'da şu anda 5 teknokent var. Buna yenilerini de ekleyeceğiz.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Silivri ile Kandil'in yazdığı senaryo, birileri tarafından oynanıyor. Figüran olarak da gençler, çocuklar kullanılıyor, istismar ediliyor. Ama geri adım atmayacağız. Bu şiddet olaylarına, bu kaos planlarına teslim olmayacağız. Bizim yüreğimiz, milletimizle birlikte atıyor. Perşembe günü Siirt'te, cuma günü Van'da, cumartesi günü Hakkari'de gidip milletimizle kucaklaşacak ve bu kirli tezgahı bozacağız” dedi.
Erdoğan, Ankara Ticaret Odasının “Rekortmenler Plaket Töreni”nde yaptığı konuşmada, şu anda, Doğu ve Güneydoğu illerinde, tıpkı Danıştay saldırısında olduğu gibi, bir tezgah, bir senaryonun uygulamaya konulduğunu söyledi.
Bölgede masum bir mücadele yürütülüyormuş gibi gösterildiğini belirten Erdoğan, “Kuzey Irak'tan sınırdan Türkiye'ye ağır silahlarla girmek isteyen terörist gruplara karşı, benim askerim, sınırları korumakla görevli askerim mücadelesini vermeyecek mi? Bunun neticesinde orada teröristler öldürülüyor. Parlamento içindeki bir siyasi partinin milletvekilleri kalkıp onlar için oraya gidip, orada gösteri yapıyorlar. Gösterilerde sürekli olarak silahlı kuvvetlerimizi, güvenlik güçlerimizi karşılarına almak suretiyle orada ülkeyi huzursuz edici tavrın içine giriyorlar. Hala buna birileri özgürlük adına izah getirmek istiyor. Artık bunları yutacak mıyız?” diye konuştu.
Partisinin yüze yakın seçim merkezinin, teşkilatlarının sürekli molotoflarla bombalandığını bildiren Erdoğan, “Ama biz yılmayacağız. Biz birileri kepenk indirirken, anamuhalefetin oradaki şubesi kepenk indirirken biz kepenk falan indirmeyeceğiz. Eğer biz halkımızı, vatanımızı seviyorsak, bunun bedeli ne olursa olsun bu mücadeleyi vermek zorundayız. Aksi takdirde meydan bunlara kalır. Biz meydanı bunlara bırakmayacağız. Bu meydanın sahibi millettir, millet bu meydanı koruyacaktır.
Bunlar sokakları şiddete teslim etmek suretiyle, burada açık açık, kendilerine ihale edilen senaryoyu uyguluyorlar. Diyarbakır'da, Batman'da, Hakkari'de, diğer illerde, şiddetle, zorbalıkla, baskıyla kepenkler kapatılıyor. Yüreklerini, kendilerini ortaya koyan STK'ları buradan takdir ediyorum, tebrik ediyorum, alkışlıyorum.”
"O KORGENERAL BEDELİNİ ÖDEDİ"
Erdoğan konuşmasında Çanakkale’de yaşadığı bir olayı anlattı ve “Bir ülkenin başbakanı anma törenine gider de bir Korgeneral ayağa kalkmaz mı. Kalkması gerekir. Kalkmadığı takdirde bedelini öder. Bedelini de ödedi de. Çanakkale’de anma törenlere gidiyoruz bu beyefendi ayağa kalkmadı. Ondan sonra gereği yapıldı o ayrı mesele. Ama şimdi bakın gideceği yeri o da buldu” dedi.
Başbakan’ın toplantıda yaptığı konuşmada sözünü ettiği korgeneralin kim olduğu merak konusu olurken ismi geçen konutanın Ergenekon Davası’nda tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne konulan MHP Milletvekili adayı Korg. Engin Alan olabileceği iddia edildi.
“MİLLET ÖYLE DÜŞÜNMÜYOR”
Bütün bu olaylar karşısında esnafın, orada yaşayan vatandaşların, gençler, çocukların kazanmadığını, tam tersine, esnaf, tüccar, vatandaşın yaşananlardan ciddi şekilde mağdur olduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ama hiç kimse çıkıp da cesaretle, bu partinin ve terör örgütünün bu şiddet eylemlerini, bu tahriklerini sorgulama cesaretini göstermiyor.
Günlerdir, öldürülen teröristler için yas tutan bazı köşe yazarları var, büyük fotoğrafı görüp, buradaki kaos planını eleştirmek gibi bir yüreklilik göstermiyor. Neden? Çünkü bu hadiselerden dolayı AK Parti'nin yıprandığını zannediyor ve kaos planlarının değirmenine su taşımayı tercih ediyorlar. Millet öyle düşünmüyor. Ne Doğu ve Güneydoğu'da ne Batı'da, Kuzey'de, Güney'de, milletim bu senaryo yazarları gibi düşünmüyor. Herkes, seçim öncesinde nasıl bir oyunun oynandığının çok iyi farkında. Doğu'yu tahrik edip, Batı'nın hassasiyetlerine dokunup, gençlerin kanı, annelerin göz yaşı üzerinden nasıl çirkin bir seçim hesabı yapıldığının herkes farkında.
Çok söyledim, bugün bir kez daha söylüyorum: Silivri ile Kandil'in yazdığı senaryo, birileri tarafından oynanıyor. Figüran olarak da gençler, çocuklar kullanılıyor, istismar ediliyor. Ama geri adım atmayacağız. Bu şiddet olaylarına, bu kaos planlarına teslim olmayacağız.
Bizim yüreğimiz, milletimizle birlikte atıyor. Perşembe günü Siirt'te, cuma günü Van'da, cumartesi günü Hakkari'de gidip milletimizle kucaklaşacak ve bu kirli tezgahı bozacağız. Van'da, bütün bu oyunları alt üst edecek, samimiyet diliyle, gönül diliyle vatandaşlarımıza sesleneceğim. Hedef şu değerli arkadaşlarım: Batı'yı, Doğu'yu tahrik edip, şiddet politikalarını geri getirmek. Malum parti de terör örgütü de Ergenekon da bugüne kadar şiddetten beslendi, bu şekilde devam etmesini arzuluyorlar. Teslim olursak, geri adım atarsak, silah tüccarları kazanır, vampirler kazanır. Teslim olmayacak, geri adım atmayacak, sağduyudan da asla taviz vermeyeceğiz. Biz 8,5 yıldır her gün çıkıp, milletimizin yüzüne gururla bakıyoruz. 12 Haziran'dan sonra da biz milletimizin yüzüne gururla bakacağız. Ama birilerinin girdikleri bu çirkin oyunlar nedeniyle milletin önüne çıkmaya yüzü olmayacak.”
"ÇETELERLE MÜCADELE MİLLETİN MESELESİ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Maalesef, ülkemizde çetelere yeniden can suyu vermeye çalışan, çeteleri güçlendirmeye çalışan çeteleri güçlendirmeye çalışan, demokrasinin üzerine çete gölgesini düşürmeye çalışan, bunun için gayret gösterenler var. Çetelerle mücadele sadece benim görevim değil. Çetelerle mücadele sadece hükümetimin, sadece yargının, sadece güvenlik sisteminin görevi değil. Çetelerle mücadele bu milletin ortak meselesidir. Herkes açık ve net olarak bu noktada tavrını ortaya koymak durumundadır. Çünkü bunlar geçmişte sadece demokrasiye musallat olmadılar, bunlar ekonomiye de musallat oldular. Emeğe, ekmeğe, ticarete, sanayiye, ihracata, istihdama da musallat oldular” dedi.
Türkiye'de çetelerin devrinin bittiğini vurgulayan Erdoğan, “Bu ülkede çetelerin dönemi geri gelmemek üzere sona ermiştir. Bu aziz millet bu çetelere tekrar geçit vermeyecek, onların Türkiye'ye musallat olmasına müsaade etmeyecektir” diye konuştu.
Erdoğan, Ankara'ya yapılan ve yapılacak yatırımları anlatan Erdoğan, Kazan'da bir lojistik üs kurulduğunu ve buranın şu anda 1200 kişiye istihdam sağladığını belirtti. Ek olarak 2800 kişinin daha burada iş imkanı bulacağını ifade eden Erdoğan, firma sayısını 400'e ulaştırmayı hedeflediklerini bildirdi.
2023 ihracat hedefi olan 500 milyar dolara ulaşabilmek için Ankara'da uluslararası bir serbest ticaret merkezi kuracaklarını, sadece bu bölgeden ihracat hedeflerinin 3 milyar dolar olduğunu belirten Erdoğan, Akyurt ilçesinde de 1 milyon 800 bin metrekare alan üzerine bir fuar merkezi inşa edileceğini, hem buradan hem de havaalanından merkeze, Kızılay'a raylı sistem döşeneceğini anlattı.
Benzeri birçok proje bulunduğunu söyleyen Erdoğan, “Örneğin ciddi bir spor kompleksini Ankaramızda kuracağız. Mevcutlar tehlike arz ediyor. Bunları kaldırmayı ve bunların yerine 35 bin kişilik bir stadyum... Zaten Ankara Arena ile kapalı spor salonu olayını Dünya Basketbol Şampiyonası'nda çözdük ama bunun dışında konsepti genişleterek, olimpik yüzme havuzlarıyla Ankara'yı bu noktada çok daha zengin hale getirmeyi hedefliyoruz. Bunları yeterli bulmuyoruz” dedi.
Hipodrom'un olduğu bölgede çalışmalarının devam ettiğini belirten Erdoğan, seçimlerden sonra ulusal veya uluslararası proje yarışmasıyla burayı tamamen kaldıracaklarını, yeni bir proje uygulamasıyla orayı “Ankara'nın şanına yakışır bir hale getireceklerini” söyledi. Erdoğan, “Yani orası şu andaki gibi bir görüntü değil, tarihten bugüne ve yarınlara mesaj veren bir merkezimiz haline gelecek” diye konuştu.
Ankara'nın, 2023 vizyonuna, büyük Türkiye vizyonuna yaraşır biçimde, artık çok farklı bir kent hüviyeti kazanmaya başladığını ifade eden Erdoğan, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarına teşekkür etti.
“Gerek sizlerden, gerek halkımdan bir destek bekliyoruz” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O da şu gecekondu olayında bize yardımcı olmanız... İstiyoruz ki kendileriyle anlaşarak, onları mağdur etmeden bu gecekonduları yıkalım, kendilerine yaptığımız evlerden, Kuzey Ankara girişinde olduğu gibi oralardan kendilerine daireler verelim ama bu Ankaramızı çok farklı bir hale getirelim. Şu andaki Hıdırlıktepe gibi bir yer istemiyoruz. Ankara Kale görüntüsü gibi bir şey istemiyoruz. Bunlar Ankara'ya yakışıyor mu?”
Gerek İstanbul'daki, gerek Ankara'daki, gerek diğer illerdeki projelerinin kamuoyu tarafından çok ciddi kabul gördüğünü, ulaşılabilir karşılandığını, hatta uluslararası boyutta ilgi topladığını söyleyen Başbakan Erdoğan, “Türkiye'nin ulaştığı bu seviye gerçekten heyecan verici ve Türkiye şu anda çok büyük bir özgüven patlamasını, sadece ülkemizde değil, dünyada yaşar hale geldi. Türkiye, genciyle, çocuğuyla, yaşlısı, erkeği, kadını, işçisi, esnafı, işvereniyle 2023 hedeflerinin tamamına bir hayal değil, gerçekleşebilir bir hedef olarak bakıyor” dedi.
ATO'nun 1923'de kurulduğunu, 2023'ün ATO'nun da 100. kuruluş yıl dönümü olacağına işaret eden Erdoğan, üyelere, “Onun için sizin gayretiniz çok daha önem arz edecek” diye seslendi.
Bunun altyapısını sekiz buçuk yılda ciddi şekilde oluşturduklarını ifade eden Erdoğan, 163 bin yeni derslik inşa ettiklerini, 89 yeni üniversite kurduklarını, Ankara Çubuk'ta da yeni bir devlet üniversitesinin kurulduğunu anlattı.
Bunların, Türkiye'yi orta vadede çok ciddi şekilde dönüştüreceğini, çok farklı bir neslin yetişmesini sağlayacağını söyleyen Erdoğan, öğrencilere ücretsiz elektronik kitap dağıtılacağını, fakir-zengin ayrımı da yapılmayacağını bildirdi. Erdoğan, ön hazırlıkların bitirildiğini, seçimlerden sonra ihalenin yapılacağını, projenin 4 yılda tamamlanacağını belirtti.
Başbakan Erdoğan, “Yollarla, organize sanayi bölgeleriyle, enerji yatırımlarıyla, tarım yatırımlarıyla Türkiye ekonomisini çok sağlam bir zemin üzerine yeniden inşa ederken, hastanelerle, konutlarla, kentsel dönüşümle yaşam kalitesini de daha üst standartlara çekiyoruz” diye konuştu.
“İSTİKRAR VE GÜVEN”
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Burada bulunan arkadaşlarımın tamamı, istikrar ve güven ortamının ne olduğunu bu ülkede herkesten çok daha iyi bilen kesimdir. 2002 seçimleri öncesinde nasıl bir Türkiye'de yaşadığımızı ve Türkiye'de neler yaptığımızı çok iyi hatırlıyorsunuz. 1990-2002 arası, koalisyon hükümetleri döneminde, nasıl bir çile çektiğimizi hatırlayınız. Burada enkaz edebiyatı yapacak değilim. Bütün sorunların çözüldüğü, pespembe bir tablo içinde yaşadığımız iddiasında da değilim ama her birimiz şunu çok net olarak görmek durumundayız; iki kavram, istikrar ve güven. Özellikle de demokrasi ve özgürlük. Her şeyden önce, ekonomik büyüme ve ekonomik kalkınma için hayati derecede bunlar önemli.
Kaos ortamında, kriz ortamında üç beş kişi kazanır, doğrudur ama demokratik bir ortamda herkes kazanır, 74 milyon kazanır.
Çete rüzgarıyla, belli medya kuruluşlarının rüzgarıyla yelkenini şişirenler, milyon kere de 'ben dürüstüm' deseler, üzerlerindeki çete lekelerini temizleyemezler. Maalesef, ülkemizde çetelere yeniden can suyu vermeye çalışan, çeteleri güçlendirmeye çalışan, demokrasinin üzerine çete gölgesini düşürmeye çalışan, bunun için gayret gösterenler var. Çetelerle mücadele sadece benim görevim değil. Çetelerle mücadele sadece hükümetimin, sadece yargının, sadece güvenlik sisteminin görevi değil. Çetelerle mücadele bu milletin ortak meselesidir. Herkes açık ve net olarak bu noktada tavrını ortaya koymak durumundadır. Çünkü bunlar geçmişte sadece demokrasiye musallat olmadılar, bunlar ekonomiye de musallat oldular. Emeğe, ekmeğe, ticarete, sanayiye, ihracata, istihdama da musallat oldular.
Bakın ben, bütün kalbimle, inanarak ve kararlı biçimde söylüyorum; bu ülkede çetelerin devri bitmiştir, bunu bilmenizi isterim. Bu ülkede çetelerin dönemi, geri gelmemek üzere sona ermiştir. Bu aziz millet, bu çetelere tekrar geçit vermeyecek, onların Türkiye'ye musallat olmasına müsaade etmeyecektir. Ben bugün varım, yarın yokum ama ben de, sizler de bu ülkenin masum çocuklarına tertemiz bir ülke bırakmak gayreti ve mücadelesi içindeyiz. Bizim yaşadıklarımızı, bize yaşatılanları, onlar yaşamasın istiyoruz. Sıkıntımız bu, derdimiz bu. Eğer bu mücadeleden vazgeçersek, eğer çetelerle mücadelede zaaf gösterirsek inanın her birimiz vebal altında kalırız, çocuklarımızın yüzüne bakamayız. Yarın onlar bizi hayırla yad etmezler.”