Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, dün grup konuşmasında özetle şunları söyledi:
HÜKÜMET SOYDU
- “17 Aralık tarihini hepimiz ezberledik. Ben de arkadaşlara ‘17 Aralık’ta dünyada mutlaka önemli olaylar olmuştur’ dedim. 1399’da Moğol istilası başlamış. 1790’da Meksika’da Aztek’lerin bir takvimi olduğu ortaya çıkmış. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Meclis-i Mebusan toplanmış. 2010, 17 Aralık’ta Google insan vücudunun tamamının haritasını çıkaran yeni bir tarayıcı geliştirmiş. Bizim 17 Aralık’ta ne oldu? 17 Aralık 2013’te Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin soyduğu çıktı ortaya. 17 Aralık bu açıdan çok önemli. Hiçbir yurttaşım unutmasın.
YİNE MAĞDUR...
- Bugün, ‘17 Aralık bir darbedir. 60 darbesinden, 80 darbesinden çok daha önemli bir darbedir’ diyor. Lafa bak. O zaman idamlar oldu, insanlar öldürüldü, çocukların yaşı büyütülüp idam edildi. Malı götüreceksin, sıkışınca ‘Darbe yapıldı bana’ diyeceksin. Kardeşim, 4 bakanın darbeci miydi? Bunlar malı götürüyorlar, ülkeyi soyuyorlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorlar, ‘Bana darbe yapıldı’ diyor. Yine mağdur edebiyatı. Yeter artık bu mağdur edebiyatı, kabak tadı verdi. Hapse girdin, mağdur oldun, eyvallah. Senin mağduriyetini gidermek için Anayasa’yı değiştirdik, yeni seçim yaptık. Siirt’ten milletvekili oldun, geldin Başbakan oldun. Hala ‘Ben mağdurum da mağdurum.’
KORKUSU BİLAL
- 700 bin liralık kol saati Ankara’nın Mamak semtinde 10 apartman dairesine bedel. 10 apartman dairesini bakanın koluna takıyorlar. Peki bu çetenin reisi kim? Çetenin reisini zaten çete üyelerinden birisi açıklıyor, ‘Başbakan talimatı verdi, ben de gereğini yaptım. Ben niye istifa edeyim?’ diyor. Başbakan Erdoğan’ın korkularının altında ‘Oğlum Bilal Erdoğan ifade vermesin’ gerçeği yatıyor. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum, birisi rüşvet ve yolsuzluk dolayısıyla aranacak, aranan senin çocuğun ise alır götürürler, ifadesini verir. Başbakan’ın çocuğu ise kimse onun ifadesini alamaz. Uzun süre saklandı. Baktık geçen gün babasıyla beraber aynı arabaya binmiş. Bu devlete meydan okumadır. ‘Ey polisler, savcılar siz benim çocuğuma dokunamazsınız’ demek. ‘Çünkü benim çocuğum yolsuzluk da yapsa, katliam da yapsa, hırsızlık da yapsa, rüşvet de verse, rüşvet de alsa onun yaptığı meşrudur. Ve onun güvencesi benim’ diyor. Oğlunun gemicik sayısı 7’ye çıktı ama o hala mağdur.
SEN ZALİMSİN
- Daha düne kadar o insanlar hapse girsin diye savcılığını üstlendin, ‘Bunlar darbeci hapiste kalması gerekir’ dedin. Şimdi ‘Masum insanlar hapis yatıyor’ diyorsun. Önce bir sorgula bakalım, sen bu davaların savcılığını niye üstlendin? Eğer bu ülkede mağdur olan biri varsa İlker Başbuğ’dur, Teğmen Çelebi’dir. Boynuna poşu taktı diye 11 yıl hapisle yargılanan Kırmızıgül’dür, sen değilsin. Sen kim mağduriyet kim? Sen zalimsin, zulmediyorsun.”