Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu dün Riyad seyahati sırasında, kendisine eşlik eden gazetecilerle söyleşisinde özetle şu mesajları verdi:
DİYARBAKIRLI ÇOCUĞUN SESLENİŞİ
Kâbe’de ne için dua ettiniz?
‘En doğru zamanlarda en doğru kararları alabilme basireti ver yarabbi’ diye. Bazen doğru kararlar yanlış zamanlarda yanlış sonuçlar doğurabiliyor.
Kâbe’de bir Diyarbakırlı ‘Diyarbakır’dan selam’ diye seslendi. O an ne hissettiniz?
Mescid-i Nebevi’den otele gelirken de bir çocuk ‘Ben Diyarbakırlıyım’ diye geldi sarıldı. ‘Bize dua edin’ dedi. Şimdi o çocuğun önünde iki yol var. Ya buradaki vahdet duygusuyla hiçbir etnik ve mezhebi fark gözetmeden birlikteliği yaşayacak ya da belli bir bağnazlıkla genç yaşlarda enerjisini yanlış yere sarf ettirecek bir ortamda devam edecek.
23 Temmuz’da operasyonların başlaması doğru bir karardı. Şimdi ele geçirilen malzemelere baktığımızda Sur’da 11 ton mühimmat... Amaç Türkiye’yi de bir ateş çemberinin içine sürüklemek... Eğer operasyonlar başlamamış ve bazı cesur kararlar alınmamış olsaydı bu yığınağın nerede kullanılacağı ve nasıl bir sonuç doğuracağı kaygı verici bir durum olurdu. Şimdi bu doğru kararı doğru süreçlerle desteklemek gerekiyor. 23 Temmuz’da aldığımız karar 4 halkadan oluşan terör zincirini kırmaktı. Kuzey Irak’a da ağır bir darbe vuruldu. DEAŞ’a yönelik operasyon yapıldı. Ardından kırsalda etkili bir mücadele başlattık. Sonra şehrin etrafında mezarlık görüntüsü ile halkın üzerinde baskı kurulan yerler yıkıldı. Tabii belli ilçelerde yığınak yapılan yerlerin üzerine gidildi. Silopi bitti, Sur ve Cizre de neredeyse bitti... Sona doğru yaklaştıkça terör olaylarını organize eden çekirdek kadroya yaklaşıyorsunuz. Burada birçok yabancı keskin nişancı da tespit edildi. Bunların hedefi de Türkiye’yi karıştırmak.
BAKANLAR KURULU’NDA 300 ADIM
Biz teröre bütüncül olarak bakıyoruz. Kandil’den Cizre’nin sokaklarına bütüncül olarak baktığımız gibi, 80’li yıllardan itibaren Cizre’de ilk kez mahallelere giriliyor. Bütün şehirler temizleninceye kadar bu mücadele sürecek. Şimdi operasyonun ardından nasıl bir süreç başlatacağız, onu hazırlıyoruz. Bakanlar Kurulu’nda 5-6 saat bunu konuştuk. 300 adım tespit edildi. Tüm bakanlıklara görevler verildi. Bu haftadan itibaren bütün bakanlar, genel başkan yardımcıları ve milletvekilleri dönüşümlü olarak alanda olacak. Ayrıca belediye başkanlarına da görevler verdik. İlçeleri tek tek ele alıyoruz. Bir ilçede bazı adımlar yanlıştır, diğerinde doğru olabilir.
Mahallekollar mı kurulacak?
Yeni bir güvenlik planlamasına gidiyoruz. Detaylarını Mardin’de (cuma günü) açıklayacağım. Var olan güvenlik yapılanmasıyla bu şeylerin aşılamadığı ortada. Yeni bir güvenlik yapılanmasına ihtiyaç var. Ama bu güvenlik önlemlerinin arttırılacağı anlamına gelmiyor. Sadece şartlara uygun tedbirler geliştiriyoruz. Burada klasik güvenlik yöntemleri ile başarılı olmanız çok zor.
Savunma sanayi için getirdim
GENELKURMAY BAŞKANI HULUSİ AKAR SEYAHATİNİZDE YER ALIYOR. BU BİR İLK. KATILMASININ SEBEBİ NEDİR?
Bu doğal kabul edilmesi gereken bir husus. Herhangi bir özel şey hamletmeye gerek duymuyoruz. Böyle şeylere Genelkurmay Başkanımız katılmıyor. Cumhurbaşkanımızın son ziyaretinde, Suudi Arabistan ile yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi mekanizması kurulmasına karar verildi. Yoğun bir savunma sanayi işbirliği var. O nedenle Genelkurmay Başkanımızın olmasını istedim.
SEZARYEN GEREKİYOR DEDİK, AİHM’YE ŞİKÂYET ETTİ
Son zamanlarda tartışılan ambulans meselesini Genelkurmay Başkanı ve Sağlık Bakanımızla konuştuk. Her türlü kolaylık gösterildi. Ambulanslar bizim güvenlik alanımızdan çıkıp teröristlerin yoğunlaştığı yere gittiğinde, ki bu yaralıların kimlikleri de meçhul, bir iddia var ortada ama kaç kişidir kimlikleri nedir? Öyle bir algı oluşturuldu ki sanki gidilebildiği halde gidilmiyor. Önce Sağlık Bakanlığı, arkasından belediye ambulansları gönderildi. Ama bir yeri geçtikten sonra keskin nişancıların saldırısı başlıyor. Cizre’deki doktorların hepsi kahramandır. Cizre Devlet Hastanesi’ne 20 roket atılmıştır. Bir olay da var onu anlatayım: Bir kadın hamileyim diyor. 112’ye telefon ediyor. Ambulanslar gidiyor, kadını alıp hastaneye getiriyorlar. Tedavinin ardından, kadına deniliyor ki ‘Bu şartlarda sezaryen gerekebilir’. Ama kadın bunu kabul etmiyor. ‘Ben evde doğum yapmak istiyorum’ diyor. Kadın tekrar eve götürülüyor ambulansla. Sonra bu kadın sağlık hizmeti alamadığı gerekçesiyle AİHM’ye başvuruyor. AİHM Türkiye’den savunma istiyor. Türkiye, kadına verilen sağlık hizmeti ile ilgili bilgileri AİHM’ye gönderince AİHM bu başvuruyu geri gönderiyor.
SUR'U TOLEDO GİBİ YAPACAĞIZ
“Bu şehirler 90’lı yıllarda çarpık ve kontrolsüz bir şekilde gelişen şehirler. Bu olaylar yaşanmamış olsaydı bile kentsel dönüşümün yapılması gereken yerlerdi. Sur, Silopi, Nusaybin ve benzer yerlere insanca yaşanabilecek konutlar yapılabilecek. Özellikle Sur’da bir taş üzerine taş konsa haberim olacak dedim. Tescilli Diyarbakır evleri, camiler, kiliseler, hanlar Diyarbakır’ın mimari dokusuna hiçbir zarar vermeden restore edilecek. Diyarbakır Sur’u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo (İspanya) gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer haline gelecek.”
DAVUTOĞLU'NDAN YANIT: MERHAMETİMİZE DÜNYA ŞAHİT
Mahsun Kırmızıgül’ün Twitter mesajları tartışılıyor. Bunlara karşı ne söylemek istersiniz?
Beni de hedef alan bazı ithamlarda bulunmuş. Bizim merhametimize dünya âlem şahittir. Zulmümüze kimse şahit değil ama merhametimize herkes şahit. Filistinli çocuklar da şahit, Arakanlı yetimler de şahit. Açlıktan ölen Somalili bebekler de şahit. Yasin Börü’nün annesi, babası da şahit. Doğu’da Güneydoğu’daki, teröre karşı mücadele eden gençler de şahit. Diyarbakırlı da şahit. Bizim merhametimize dünya âlem şahit. Bunun için ayrı bir şahide ihtiyacımız yok. Ama zulmümüzü hiçbir kimse hiçbir yerde görmedi bizim. Kimseye zulmetmedik. Kimseye zalimlik yapmadık. Ama zalimlere ne kadar dik durduğumuzu herkes bilir. Filistin’de nasıl dik durduğumuzu. Suriye’de ve diğer yerlerde...
Bugün Doğu ve Güneydoğu’da zulmeden PKK’dır. PKK’nın zulmünü görmeden devlete ve şahsen bana dönük zalim diyen bizim hayat geçmişimize de Kandil’dekilerin hayat geçmişine de bir baksın. Sonra kime zalim, kime merhametli diyeceklerini görsünler. Türk halkı bizi de onları da görür. Bizim elimizde hiçbir zaman kan olmadı. Hep dökülen gözyaşlarını silen el olduk. Dünyanın her yerinde de, Türkiye’de de.
SİVİL TOPLUM VE YÖNETİCİLERLE ZİRVE
- “Geçmişten farklı olarak biz operasyona girerken operasyon sonrasını da planladık. Yarın (bugün) Bakanlar Kurulu’nda eylem planına nihai şeklini vereceğiz. Ardından bölgeden gelen işadamları ile bir toplantı yapacağım. Salı günü baroların da olduğu sivil toplum kuruluşları ile toplantı yapacağım. Çarşamba günü bölgenin bütün mülki yöneticileri ile bu rehabilitasyon planını ve bölgedeki son güvenlik durumunu ele alacağım. Perşembe günü Londra’dayım mültecilerle ilgili. Cuma günü de Mardin’e gidip kamuoyuna ilk açıklamalarımızı yapacağız. Bundan sonra niyetim, her cuma namazını Doğu ve Güneydoğu’da bir ilde kılmak.
- Yeni operasyonlardan bahsediliyor...Gerekirse operasyon yapacağız. Dikkati başka bir yere çekmek için bir başka eylem yapabiliyorlar. Her an yeni bir risk oluşabilir. Eskiden şöyle olurdu, terörle mücadele edilir diğer boyutlar unutulurdu... Ya da diğer boyutlar olur terörle mücadele aksardı. Şimdi ikisini birlikte yapacak bir strateji gerçekleştiriyoruz. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi kapsamında muhatabın halk olduğu, sadece bir kesimin olmadığı, büyük bir hareketlenmeyi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bunun için de cuma günü gideceğim, orada kalacağım. Cumartesi gerekirse bir gün daha kalacağım kritik yerlerde. Ama halkımız şunu bilecek; biz Türkiye’nin her yerindeyiz, her yerinde olacağız, herkesi dinleyeceğiz. Kürt meselesi diye bir konu gündeme gelecekse, vatandaşlarımızla doğrudan konuşuruz, arada herhangi bir örgüte ihtiyaç yoktur. Silahlar sustuğunda, zaten Türkiye özgür bir ülke. Herkes fikrini söyleyebilir. Ama silahlar bütünüyle bu ülkeden gidene kadar terörle mücadeleye ara vermek yok. Yani masaya dönülsün, konuşulsun vesaire... Hayır, bunları çok denedik daha önce... Bütün bu silahlı gruplar Türkiye’yi terk edene ve bütün bu mühimmat yok edilene kadar mücadele sürecek.
- Şu anda çözüm süreci başlamalı diyen görüşlere çok yakın durmuyorsunuz...Çözüm süreci devam ediyor... Şu anlamda devam ediyor; Türkiye’de demokratikleşme üzerinden atılacak adımlar bağlamında bir süreçten bahsediyorsak buna hiçbir zaman ara vermedik. Bu operasyonlar sürecek. Türkiye’de silahlı bir yapı var oldukça terörle mücadeleye ara vermeyeceğiz.”