Güncelleme Tarihi:
KIZIMIN ADINI DEĞİŞTİRMEM İSTENDİ
“Biz son 13 yıl içinde tektipleştirme ve ayrıştırma çabalarına karşı hep birleştirmeyi, farklılıklar üzerinden çatışma çıkarmadan gönülleri birleştirmeyi hedefledik. Yasaklar vardı. Ben dahi kendi çocuğuma ismini koyarken Meymune isminin Türkçe olmaması sebebiyle nüfus müdürünün 1988 yılında nasıl gözümün içine bakıp ‘Bunu değiştirmeniz gerekir’ dediğini halen hatırlıyorum.
Her şey parçalanabilir ama bir insanın vicdanı, yüreği parçalanamaz. Bir insan her şeye farklı bakabilir ama masum iki çocuğun birinin Türk, birinin Kürt, birinin Kafkas, birinin Mezopotamya çocuğu olduğuna bakmaz. Ama 13 yıl içinde neler gördük. Cumartesi annelerini dinleyip Diyarbakır annelerini unutanları gördük. Suruç’taki katliamları lanetleyip Ceylanpınar’da gece yarısı uykusunda şehit edilen polisleri gözardı edenleri gördük, Suriye’den gelenler Türkmense onlara sahip çıkıp Kürtleri unutanları gördüğümüz gibi Suriye’den gelenler Arap ve Türkmense onlara bakmayıp Kobani’den gelenlere ağıt yakanları gördük. Allah aşkına herkes elini vicdanına koysun.
Eğer ortak vicdanı savunmaktan imtina edersek Cumartesi annelerinin yaşadığı kayıplara günlerce, yıllarca gözünü kapatanlar ne kadar suçluysa Ankara’ya gelip gözyaşlarıyla ‘Oğlumu, kızımı kurtarın’ diyen Diyarbakır annelerinin acısına gözlerini kapatanlar da o derece suçludur. Ortak vicdanı temsil eden herkese sesleniyorum: Diyarbakır annelerinin gözyaşlarına sebebiyet veren çocukların dağa kaldırılmasına seslerini yükseltebilecekler mi?
KANDİL 12 EYLÜL ZİHNİYETİ
Barıştan bahsedenler Ceylanpınar’da iki polisimiz ensesinden şehit edilmişken onu yapanlara dönüp herhangi bir kınamada dahi bulunamadılar. Bazı aydınlar ‘İki polis için böyle bir operasyona değer miydi?’ diyerek iki polisin katlini küçük görmeye, iki polisin annesinin, bacısının, eşinin, çocuklarının acısına vicdanlarını kapatmaya çalıştılar.
HDP eş genel başkanlarının yaptığı her açıklama yukarıdan bir yerlerden tekzip edildi, şu denilmeye çalışıldı; ‘Sen siyaset oyunu oynayabilirsin ama aklı ben üretirim, senin söz söyleme hakkın yok’. Her açıklama ertesi gün Kandil’den tekzip edildi. HDP’lilerin buna isyan etmesi lazım. Ha 12 Eylül rejimi partilere dönüp ‘hizaya girin’ demiş, ha Kandil’den birileri HDP’ye dönüp ‘hizaya girin’ demiş.
DEMİRTAŞ İLE GÖRÜŞÜRKEN
Sıralamayı veriyorum, 7 Haziran seçimlerinden 3-4 gün sonra açıklama yapıldı, ‘Çatışmasızlık konusunda sadece biz karar veririz’. 9 Temmuz Sayın Cumhurbaşkanımız bana hükümeti kurma görevi verdi, 11 Temmuz’da KCK açıklama yaptı; ‘ateşkes bitmiştir’ diye. Daha ortada Suruç yok, operasyon yok. 15 Temmuz, ben Demirtaş ile görüşürken KCK ‘sözde halk savaşını başlatma talimatı’ verdi. 19 Temmuz’da, Suruç’tan bir gün önce KCK Cemil Bayık açıklama yaptı, ‘Silahlanın ve halk savaşına hazır olun’ diye. Kim adına, hangi savaşı başlatıyorsunuz? Size kim talimat verdi?”