Güncelleme Tarihi:
Başbakan Davutoğlu, “Basın özgürlüğü konusunda herhangi bir engelleme, sınırlama sözkonusu değil. Tutuklamalarla ilgili gelişmeleri yakından izliyoruz. 17 kişinin hiçbiri gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil. Demokratikleşme ve reformlardan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye bölgesinde istikrar adası olmaya devam edecek” diye konuştu.
HER ŞEY KONUŞULABİLİR
Başbakan Davutoğlu, terör örgütlerine yönelik süren operasyonlara ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:
“Bizler her türlü eleştiriye açığız. Türkiye’de hayatın katı şekilde engellendiği gibi bir propaganda ortaya konuluyor. Sizleri Türkiye´ye davet ediyorum. Paris saldırı sonrası ordu göreve çağırıldı. Herhangi bir yer terör örgütü tarafından saldırıya uğruyorsa orada kamu düzeni sağlanmalıdır. Cizre’de hastaneye atılan roketler sözkonusu. Hukuk üstünlüğü, kamu düzeni önkoşuldur. Hiçbir ülke böyle bir terör hareketini kabul edemez. Bölgenin yüzde 1 ölçeği bile değil bunların yaşandığı alan. Bunla alakalı bir propaganda süreci yaşanmakta. Belçika’da güvenlik önlemleri en üst düzeyde. Bu Belçika’nın otokratikleştiğini mi gösterir. Hayat hakkı birinci önceliktir ve biz her sokakta kamu düzeninin olacağını ifade ediyoruz. Yıkıma ve zarara uğrayan vatandaşlarımıza verdiğimiz sözü yerine getireceğiz. Parlamentoda herşey konuşulabilir ancak kimse Defacto bir sistem ortaya koyduğunu söyleyemez.”
4 YIL SEÇİM YOK
Davutoğlu, konuşmasından önce, “Önümüzdeki 4 yıl boyunca seçim yok. Bana 4 yıllık ne projeler var onu sorun” dedi. Dört yıllık projeler hazırladıklarını söyleyen Davutoğlu, erken seçim olmayacağını iki kez tekrar etti.
Yemeğe Doğan Grubu’ndan Vuslat Doğan Sabancı, Hanzade Doğan Boyner, Ertuğrul Özkök ve Gila Benmayor da katıldı.
DAEŞ’E KARŞI DAYANIŞMA PKK TERÖRÜNE GÖSTERİLMİYOR
BAŞBAKAN Davutoğlu, Davos’ta ‘Türkiye’nin Küresel Rolü’ başlıklı özel oturumdaki konuşmasında ise dünyaya şu mesajları verdi:
“Farklı şekillerdeki teröre, DAEŞ ve PKK ya da DHKP-C’ye karşı savaşmak önceliğimiz. Bu terör örgütleri arasında fark görmüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, Paris’te, İstanbul’da masumları öldürüyorlar. Bu yüzden uluslararası aktörlerin teröre karşı mücadelede dayanışmaya ihtiyacı var. PKK, Türkiye’de sivillere saldırıyor, Güneydoğu’da insanları öldürüyor. Ancak uluslararası toplumun DAEŞ’le mücadelede gösterdiği dayanışmayı, Türkiye’nin PKK ile mücadelesine gösterdiğini göremiyoruz. Biz DAEŞ'in karşısındayız. 'Türkiye doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tolere ediyor' şeklinde yaklaşımlar sözkonusu. Bu bize hakarettir, bu şekilde anlıyoruz. Biz, bütün terör gruplarına karşıyız.
DAEŞ, insanlığa, İslam’a ve bölgemize karşı en büyük tehdittir. DAEŞ, İslam’a yönelik negatif bir imaj ortaya koymaktadır. DAEŞ’in Esad’la sorunu yok, DAEŞ’i biz engelliyoruz. DAEŞ’e karşı mücadele için Musul’dayız.
Suriye ve Irak’taki bütün istikrarsızlığın bedelini Türkiye ödüyor; özellikle de BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye’deki başarısızlığı yüzünden. Mülteciler Türkiye’ye geliyor ve terör Türkiye’yi tehdit ediyor. Bizim uluslararası topluma Suriye’de krizin çözülmesi için baskı yapma hakkımız var ancak hiç kimsenin Türkiye’ye baskı yapmak gibi bir niyeti yok.”