Konuşmasında İngiltere’de yapılan seçimleri ve kaybeden muhalefet parti liderlerinin istifa ettiğini hatırlatan Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran’da çıkacak sonuçlarla başarısız olan liderleri istifaya çağırarak şöyle dedi:
"Demirtaş, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ben hazırım mümkün değil ama seçimi kaybedersek ertesi gün bırakacağım. Siz bırakmaya hazır mısınız koltukları? Bırakmazlar çünkü onlar o koltuklardan nemalanıyorlar. Bizim için koltuk her an terk edilecek mekandır. Biz 13 yıllık geçmişimizde Cumhurbaşkanımız Başbakanken tek bir dert edindim ve emaneti ben devraldım, tek derdimiz var birlik dirlik ve huzuru sağlamak."
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin etrafında ateş çembere bulunduğunu belirterek, "Kardeş kardeşi kırıyor. Herkes bir zalimden kaçabilmek için sığınacak diyar arıyor. Bu ateş çemberi içinde Irak'ın, Suriye'nin, Lübnan'ın, Ukrayna'nın, Mısır'ın, Libya'nın ateş çemberi içinde bir ülke var ki demokrasisiyle ayakta, birliğiyle, beraberliğiyle ayakta. O ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti" dedi.
Davutoğlu, partisince İtfaiye Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşmasına, Hatay'ın hoşgörü mimarları Habib-i Neccar'a, Bayezid-i Bestami'ye, Davud-i Antakiyi'ye selam ederek başladı.
Kendilerini muhabbetle karşıladıkları için Hataylılara teşekkür eden Davutoğlu, Hatay'ın davalarını en iyi anlayan, vahdetin, kültürel çoğulculuğun ve kardeşliğin kenti olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "kesrette vahdet" sözünü hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Biz Hatay'da Müslüman, Hristiyan, Sünni, Alevi, Nusayri, Türkmen, Arap, Kürt, tüm Hataylılar kesret içinde vahdeti temsil ediyoruz. Birliğiniz, beraberliğiniz daim olsun. Siz sadece Türkiye'ye değil, Ortadoğu'ya güzel bir örneksiniz. Etnik ve mezhebi çatışmaya girmiş Ortadoğu'daki kardeşlerimize örneksiz. Hatay, bu birliği ve beraberliği korumaya devam edecek miyiz? Aramıza fitne sokanlara karşı Hatay'daki çoğulculuğu Türkiye'ye, Türkiye'deki çoğulculuğu Ortadoğu'ya. Ortadoğu'daki çoğulculuğu dünyaya yayacak mıyız? Sizler barışın en güzel timsalisiniz. AK Parti hareketi aslında temelde bu felsefeyle hareket etti. Dedik ki bu vatan, bu güzel vatan her bir köşesiyle farklı etnik mezhebi grupları barındırıyor. Tarihi zengin, yani çok, kesret var ama onun ötesinde bir de vahdet var, vahdet. Birlik var, bu birliğin sembolü İbrahimi gelenektir, bu birliğin sembolü tarihimizdir, bu birliğin sembolü al bayrağımızdır."
Davutoğlu'nun "Ana vatana bağlandıktan sonra hep semasında albayrak dalganan Hatay'ı ebediyen albayrağın gölgesinde yaşatacak mıyız? Bu albayrak, Hatay'a gölgelik olan bu albayrak 780 bin kilometrekarelik vatan toprağın ve ötesinde dalgalanmaya devam edecek mi? İşte bizimi davamız budur" sözlerine üzerinde meydandakiler '"evet" yanıtını verdi.
"
HERKES BİR ZALİMDEN KAÇABİLMEK İÇİN SIĞINACAK DİYAR ARIYOR"
"Huzurunuza geldiysek, emin olun sizlerden sadece oy talep etmek için, destek talep etmek için gelmedik. Sizlerle beraber Ortadoğu'ya haykırmak için geldik" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Gelin ey kardeşler, birbirinize kıymayın. Hatay'da olduğu gibi, barış içinde yaşayın. Halep'i de Hatay gibi barış şehri yapın. Lazkiye'yi barış şehri yapın, Musul'u da Bağdat'ı da Şam'ı da barış şehri yapın diye haykırmaya geldik. Hatay, biz size çok şey borçluyuz. Siz hep destek verdiniz ama en güzel örnek olma vakti bugünlerdir.
Etrafımızda bir ateş çemberi var. Kardeş kardeşi kırıyor. Herkes bir zalimden kaçabilmek için sığınacak diyar arıyor. Bu ateş çemberi içinde Irak'ın, Suriye'nin, Lübnan'ın, Ukrayna'nın, Mısır'ın, Libya'nın ateş çemberi içinde bir ülke var ki demokrasisiyle ayakta, birliğiyle, beraberliğiyle ayakta. O ülke, Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti..."
Başbakan Davutoğlu, 13 yıl önce başlattıkları demokratik hamlelerle 28 Şubat zulmüne son verdiklerini belirterek, "Darbelere, vesayet kültürüne son verdik" dedi.
"Hatay şahit misin? Darbelere son verdik mi? Vesayet kültürüne son verdik mi? 28 Şubat'ta vatandaşları bölen anlayışa son verdik mi? Başörtüsü zulmüne son verdik mi? Başı açık, başörtülü bütün vatan bacılarına Meclisin kapılarını açtık mı?" sorularına olumlu yanıt alan alan Davutoğlu, "AK Parti demek, birlik demek. AK Parti demek, vahdet demektir. AK Parti demek, Bayezid-i Bestami'nin 'kesrette vahdet' ideali demektir" dedi.
Davutoğlu, meydandakilere "Bu ideali yaşatmaya var mısınız? Hatay'dan gür bir sesle bizi kimse ayıramaz. Sünni, Nusayri, Alevi, Arap, Türk, Kürt, hep beraberiz, biriz, beraberiz, iriyiz demeye var mısınız? Biriz demeye var mısınız? İriyiz demeye var mısınız? Ayaktayız demeye var mısınız?" sorularına "varız" cevabı aldı.
Bunun üzerine Davutoğlu, "Bu topraklar merhamet toprağıdır, bu topraklarda biz hiç bir zaman zulme izin vermedik, vermeyeceğiz. Habib-i Neccar, yani Hz. İsa'nın havarileri zulme uğrayıp Antakya'ya geldiklerinde, onlara kapısını açıp buyur eden, Hatay denilince akla gelen Habbi-i Neccar'ın çocukları ve torunları olarak gelin dertleşim" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Yolları buraya düşerse onları bu mesajla karşılayın. Kılıçdaroğlu'nu, Bahçeli'yi, kim gelirse gelsin, kimin yolu düşerse düşsün, kim buraya gelirse hepsine aynı mesajı söyleyin ve deyin ki 'Biz Habib-i Neccar'ın torunları, biz onun mirasını devralanlar, biz mazlumları yurdumuzda, evimizde barındırırız.' İstismar etmelerine izin vermeyin" dedi.
Davutoğlu, partisinin Hatay mitinginde yaptığı konuşmada, Suriye'de zulüm yaşandığını, katliamlar yapıldığını, kimyasal silah kullanıldığını, 400 bin kişinin şehit edildiğini, 5 milyon Suriyelinin ülkesinden kaçtığını söyledi.
"Kapımıza geleni kapıda bırakmayız" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Yasin-i Şerif'i hep okuyoruz. Oradadır Habib-i Neccar'ın hikayesi. Yasin-i Şerif'i okuyup da kapısına gelen mazlumu zalime teslim etmek, bize yakışır mı? Sayın Kılıçdaroğlu, yuhalamayın, dedi ki 'Bu Suriyelileri geri göndereceğiz.' Aziz Hataylılar, her birinizi her bir Hataylıyı alnından öpüyorum. Sizlere teşekkür borçluyuz, minnet borçluyuz. Tarihimizin onurunu siz kurtardınız. Siz, Habib-i Neccar'ın torunları, siz ensar Hataylılar, gelen mazlumlara önce siz kucak açtınız. Bunu demek kolay Kılıçdaroğlu için ya o yetim için ya o dul kadınlar için ya o yaşlılar için bunu uygulamak kolay mı?"
Osmanlı Devleti'nin 500 yıl önce kapılarını Yahudilere açtığını anımsatan Davutoğlu, "Ne zaman bir mazlum kapımıza gelmişse Hacı Bektaş-ı Veli'nin dediği gibi ocağımızı, soframızı, kapımızı ona açtık. Hataylılar, siz, insanlık dersi verdiniz hem zalim Esed'e insanlık dersi verdiniz hem dünyaya insanlık dersi verdiniz, şimdi de Kılıçdaroğlu'na insanlık dersi vermeye var mısınız?" diye konuştu.
Davutoğlu, 19. yüzyılda Sultan Abdülhamid'in Osmanlıya sığınan Polonyalıların teslim edilmesi istendiğinde "Tahtımı veririm devletime sığınan hiç kimseyi vermem" dediğini aktararak "O sığınanların arasında Nazım Hikmet'in dedesi de vardı. Biz, tarihimizden bu kültürü aldık" dedi.
Suriye ile Türkiye'nin arası iyiyken Esed halkına zulüm etmezken hep Hatay üzerinden dış politika yürüttüklerini anlatan Davutoğlu, Esed halkına zulüm etmeye başladığında Hatay'a uçan her kuşu, Hatay'a gelen her yetimi, Hataylılarla yüreğinde hissettiğini ifade etti.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Biz, iki cihana inanırız, bu cihana ve hesap meydanına. Orada da en iyi şekilde imtihanımızı vereceğiz inşallah. Kılıçdaroğlu, bunu söyledi, tamam, onun kalbi mühürlenmiş ama Bahçeli dönüp, Bahçeli'ye ben günlerce sordum, 'Bayırbucak'tan gelen Türkmenleri veremezsin' demedi Bahçeli. Dedi mi? Yayladığı'nın öbür tarafı, ecdat Bayırbucak Türkmenlerine demiş ki gidip hac yolunu bekleyin. Tarih, kader, sınırın ötesinde bıraktı diye, biz onları zalim Esed'e teslim eder miyiz? Allah şahit ki bir tek Türkmen dahi teslim edilmeyecek, geri verilmeyecek, bağrımıza basacağız."
"KILIÇDAROĞLU O ZALİMLE YOLUNU KESİŞTİRDİ"Esed'in minareleri yıktığını, teravihten çıkan cemaati kurşuna dizdiğini dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Gittik ve kendilerine anlatmaya çalıştık. 2011'de bir ramazan günü 6-6,5 saat 'Halkına kıyma, halkına zulmetme, teravih namazından çıkanları katletme' diye bu zalim Esed'e anlatmaya çalıştık. Dinlemedi, dinleseydi bugün Suriye huzur içinde olurdu. Dinlemedi. Dinlemeyince 'Bizim düsturumuzca bir zalim, eğer kardeşimiz bile olsa o zalimle yolumuzu ayırırız' dedik ve yolumuzu ayırdık ama Kılıçdaroğlu o zalimle yolunu kesiştirdi. Milletvekillerini gönderdi, elini sıktırdı, şimdi de 'işbirliği halinde Suriyelileri geri göndereceğiz' diyor. Nasıl Bayırbucak Türkmenlerini geri vermezsek Reyhanlı'nın karşısından gelen ve bu toprakları her zaman beraberce paylaştığımız Arap kardeşlerimizi de vermeyiz ya da Halep'ten gelen Kürt, Arap, Türkmen kardeşimizi de vermeyiz, Sünni kardeşimizi de vermeyiz, Nusayri kardeşimizi de. Müslüman, Hristiyan kim gelirse gelsin bu al bayrak gölgesinde olan herkes bizim namusumuzdur. Onun korunması, bizim onurumuzdur, izzetimizdir."
"MİLLETİMİZİ, SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE NEREDEYSE KARŞI TAHRİK EDİYORLAR"
Davutoğlu'nun "Hataylılar, bunlar, şimdi istismar edecekler, 'Suriyeliler bize yük oluyor' diyecekler. Hataylılar, bu çileyi çeken Hataylılar, siz mazlumları zalimlere teslim etmeyen politikamızdan razı mısınız? 'Ne olursa olsun, kim olursa olsun, bizim için sadece mazlum var ve zalim var' demeye hazır mısınız? 'Mazlumların yanındayız, zalimlerin karşısındayız' demeye var mısınız?" sözleri üzerine miting alanındakiler "Evet" yanıtını verdi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Yolları buraya düşerse onları bu mesajla karşılayın. Kılıçdaroğlu'nu, Bahçeli'yi, kim gelirse gelsin, kimin yolu düşerse düşsün, kim buraya gelirse hepsine aynı mesajı söyleyin ve deyin ki 'Biz Habib-i Neccar'ın torunları, biz onun mirasını devralanlar, biz mazlumları yurdumuzda, evimizde barındırırız. İstismar etmelerine izin vermeyin. Bu Kılıçdaroğlu, Avrupa'da olsa buna yabancı düşmanlığı derler. Gelip burada bizim milletimizi, Suriyeli kardeşlerimize neredeyse karşı tahrik ediyorlar. Hataylılar, siz bir insanlık destanı yazdınız. Yüz yıl geçse bin yıl geçse Hatay'ın bu insanlık destanı nesilden nesle aktarılacak. İşte bizim anlayışımız budur. Her an tahrik ediyorlar.