Güncelleme Tarihi:
Londra merkezli bağımsız yayın organı Al- Monitor’e verdiği röportajında "bölgesel bağımsızlıklarını" Ekim ayına kadar yapacakları referandum ile karara bağlayacaklarını belirten Mesud Barzani, Irak merkezi hükümetinin Kürtler’e taahhütlerini yerine getirmediğini savundu.
Al-Monitor muhabirinin, "Referandumdan ve bağımsızlıktan her zamankinden daha baskın bir biçimde bahsediyorsunuz. Bazıları bunun ekonomik ve siyasi problemlerin üzerinden dikkati başka bir yere çekmek amacıyla baktığınızı yaptığınızı ve şüpheyle karşılaşıyor. Referandum konusunda ciddi misiniz?" sorusuna "Başka seçeneğimiz var mı?" diyerek yanıt verdi.
"Gerçekten kendi siyasi geleceğim için milyonlarca insanın kaderini, bunca çektiklerini ve fedak?rlıklarını böyle kritik bir konuda kullanacağımı mı düşünüyorsunuz?" diyen Barzani, Irak’taki merkezi hükümetin Kürtlerle bütçe paylaşımını dondurmasının ardından, anayasal olarak önlerinde iki seçenek kaldığını vurguladı ve ekledi:
"Bu noktaya uzun yılların ardından acı deneyimlerle geldik; çünkü, başka bir yol yoktu. Size soruyorum başka bir yolumuz var mı? Bağdat ile ilişkilerimize bakın, ağırlıklı olarak iki dönem var. İlki 1922-2003 idi. Bu süre boyunca 2 bin 500 köy yerle bir edildi 182 bin kişi mahvoldu, 12 bin kişinin cesedine dahi ulaşılamadı, ailemden 8 bin kişi öldürüldü, Halepçe’de 5 bin kişi gazla zehirlendi. 2003’ten sonra Irak rejiminin çökmesinden sonra yeni ve demokratik anayasa hazırlanması, bütün vatandaşlara eşit haklar verilmesi ekseninde oluşan yeni Irak’ta birlikte yaşamayı iple çektik. Anayasal sürece katkıda bulunduk ve onayladık; iyi niyetimizi gösterdik."
Barzani, "Anayasa’da Irak’ın birliği net bir şekilde ifade ediliyor. Fakat Irak Başbakanı tek kalemde bunu noktaladı" diyerek şunları söyledi:
"Merkezi hükümet Kürtlere verdiği bütçe payını dondurarak, bir kaç kritik kalemde taahhütlerini yerine getirmedi. Bu yüzden iki seçenekle karşı karşıya kaldık. İlki bütün haklarımızdan feragat etmek ki, bu Irak içindeki federal bir yapıdan vazgeçmek anlamına gelir. Diğeri de referanduma giderek halkımıza ne istediklerini sormak. Statükoyu korumak bu noktada sürdürülebilir değil."
Al Monitor’deki söyleşinin bir bölümü ise şöyle:
"- İnsanlara yönelteceğiniz soru ne olacak? (Referandum için)"
- Henüz hazırlıkları tamamlamadık üzerinde tartışıyoruz.
- Seçenekler ne olacak?
- Tek bir soru olacak.
- Yani insanlara Kürdistan’ın bağımsızlığını istiyor musunuz yada istemiyor musunuz diyeceksiniz? Ya da önerilen referandum Irak Anayasası’ndaki şarta bağlı itilaflı bölgelerde de uygulanacak ve insanlara Irak’ın bir parçası olmak mı istiyorsunuz, yoksa Bağımsız Kürt devleti mi istiyorsunuz diye mi soracaksınız?
- Bu da sürecin bir parçası.
- İki farklı soru mu olacak?
- Bunlara henüz karar vermedik; bu sorular ayrı ayrı da sorulabilir, aynı anda da sorulabilir. Fakat referandum kesin olacak.
- Bu yıl mı olacak?
- Evet bu yıl gerçekleştirmeye çalışacağız.
- Aklınızda bir tarih var mı?
- Zannediyorum Ekim’den önce olacak.
- Uluslararası olarak üzerinde uzlaşıldığı gibi Kürdistan’ın bağımsız olabilmesi için en azından bir komşusunun desteği gerekiyor, Türkiye ve İran… Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde Türkiye’nin politikası değişmiş görünüyor? Türkiye Irak’tan ayrılmış bir devleti destekleyecek mi?"
- Başlarda Türkiye Kürtlerin federalizmine karşıydı ve günümüzde ilişkilerimize baktığımızda; Referandum Irak’taki Kürtleri kapsadığı sürece, Türkiye’deki Kürtlerle bir ilişkisi yok, bu problem olmayacaktır. Bu yüzden umuyoruz ki Türkiye bunu anlayacaktır ve Kürtlerin ne istediğinin bilincine varacaktır. Fakat aynı zamanda Bağdat ile de görüşüyoruz, İran ile görüştüğümüz zaman Türkiye ile de görüşeceğiz. Bunu dengeli ve barışçıl bir biçimde gerçekleştireceğiz.
- Bağımsızlığınızı ilan ettiğinizde Türkiye bunu kabul edecek mi?
- Şu anda yönetimdeki AKP hükümeti, Kürdistan’ın bağımsızlığını kabul etmiyor. Başka bir hükümetin de bunu yapacağını zannetmiyorum.
ERDOĞAN KÜRTLER KONUSUDA İYİ BİR ANLAYIŞA SAHİP
- Recep Tayyip Erdoğan 2019’a kadar Türkiye’nin yönetiminde kalacak?
- Erdoğan başbakan olduğu dönemde Erbil’e geldiğinde, Kürtleri reddetme döneminin sona erdiğini söylemişti. Bu çok önemli bir gelişme idi. Erdoğan ile bir çok kez görüştük ve görüyorum ki Erdoğan Kürtler konusunda bir çok kişiden daha iyi bir anlayışa sahip. Erdoğan’dan duyduklarımı, başka kimseden duymadım.
- Fakat Türkiye kendi Kürtleriyle büyük bir problem yaşıyor ve bu gittikçe kötüleşiyor?
Umuyorum ki "barış süreci" henüz sona ermedi ve biz barış sürecinin devam etmesi için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıştık. Detaylara inmeyeceğim ama 7 Haziran seçimlerinden sonra onlar (HDP) parlamentoda 80 sandalye edinmişlerdi ve eğer koalisyonda (AKP ile) yer almazlarsa bunun "tarihi bir hata" olacağını açıklamıştık. Ve AKP’nin HDP’nin koalisyonun bir parçası olarak kabul etmediğini düşünmüştüm. Fakat sonradan duyduğum kadarıyla HDP koalisyonun bir parçası olmak istememiş; bence bu büyük bir hataydı.
- Çünkü onlar Erdoğan’ın Sultan olmasını istemedi?
- Sultanlık dönemleri genel olarak geçmişte kaldı. Tam tersi eğer koalisyonun bir parçası olsalardı endişeli oldukları alanlarda "hayır" diyebilirlerdi. Parlamentoda bir şansları oldukça değişiklikler için mücadele edebilirlerdi. Şu an olanlardan oldukça endişeliyim. Şehirlerde karanlık terör örgütleri adına bombaların patladığına tanık oluyoruz ama sonunda bundan bütün Kürtler sorumlu tutuluyor ve bütün bunların Türklerle Kürtler arasında etnik bir çatışma ile sonuçlanmasından korkuyorum."
PKK İLE PYD AYNIDIR
Söyleşinin devamında PKK’nın Sincar’ı terk etmesi konusundaki oğlunun net ifadeleri hatırlatılan Barzani, bu görüşü yineleyerek bunun silahla değil barışçıl bir yollar gerçekleştirilmesini istediklerini söyledi.
PYD’nin PKK ile aynı olduğu sorusuna ise, "Kesinlikle aynıdır" yanıtını veren Barzani Amerika’nın, Suriye’deki desteği hatırlatıldığında "PYD’ye verilen destek PKK’ya verilen destektir" ifadesini kullandı. "Amerika buna inanıyor mu?" sorusuna ise "Amerika bunu çok iyi biliyor, fakat iyi bildiklerini söylemek istemiyorlar. Biliyorsunuz bizim ve ABD’nin önceliği IŞİD ile mücadele dolayısıyla bunu göz ardı edebilirler" yanıtını verdi.